Denizcinin anasayfası

Kapt. Şenel : “Denizci olunmaz, doğulur”

İTÜ Denizcilik Araştırmaları Kulübü’nün (DENARK) düzenlediği ‘Tecrübe Konuşuyor’ serisinin bu seferki konuğu Lucoil Pan Americas’tan YDO Güverte 1990 mezunu Kapt. Orkan Şenel oldu. Kapt. Şenel, YDO 2019 mezunu ve halen Chemfleet Ship Management’da uzakyol vardiya zabiti olarak görev yapan Elizya Cansu Ünsal’ın yönettiği programda öğrenci kardeşlerinden gelen soruları cevapaladı.

Orkan Şenel gençlerin sorularına şu yanıtları verdi:

Kendinizden bahseder misiniz?

“Denizcilik Fakültesi’ne 1985 senesinde girdim. Okul o zaman Yüksek Denizcilik Okulu’ydu. 89 yılında mezun olacaktım ama 90’da mezun oldum. O zaman derslerin barajından geçmek ve krediyi tutturmak gerekiyordu. 89 döneminden 27 öğrenci, tek ders matematik yüzünden sınıfta kaldık. O zaman genç düşünceyle baktığımızda bir senemi kaybettim, ömrümün senesi gitti gibi düşünüyorsunuz ama öte yandan bu bir senelik kayıp çok daha başka kapılar açtı. Bugünkü olduğumuz yerlere getirdi bizleri. Mezun olmadan önce ilk kez yabancı bir armatörde staj hakkı doğdu. Zodiac Offer Brothers diye bir şirkette staj yaptım. O şirkette 5 sene daha çalıştım. Sonra Türk armatörde çalıştım. En son da Amerika’ya geldim. 5 yıldır da Lucoil Pan Americas’ın fueloil gemilerinin operasyon bölümünde çalışıyorum.”

Uzakyol Vardiya Zabiti Elizya Cansu Ünsal

Okul sizin zamanınızda nasıldı?

“Devlet parasız yatılı okuyorduk ve mezun olduğumuz zaman mecburi hizmet yükümlülüğümüz vardı. Okul bildiğiniz üzere askeri okuldu. Ben dört sene askeri okulda okudum. İTÜ Denizcilik Fakültesi Türkiye’de tekti. Daha sonra tek tük okullar kurulmaya başladı ve bu okullar kurulmaya başladığında da laboratuvar desteği lojistik destek simülatör desteğinin tamamını bizim okul sağlamaktaydı. Bir nevi denizcilikte zabitan ve mühendis eğitiminin lokomotifiydi okulumuz. Şu anki okulun mezun kalitesini denizdeki arkadaşlarımızdan öğreniyoruz, görüyoruz. Kalite açısından inandığım kadarıyla ya da duyduğum görebildiğim kadarıyla bizim okulumuz hala sektörün lokomotifi ve gurur duyuyorum.”

Günümüzde yurt dışına büyük beyin göçü var bu konuda neler söyleyeceksiniz? Mühendisler için mümkün mü?

“Benim sınıf arkadaşlarım var. Çarkçıbaşı oldular bir çoğu gemilerde çalışıyorlar. Mühendislik konusunda baktığınızda en iyi mühendislik okullarından biri bizim okulumuz diyebilirim. Çünkü ortama baktığınız zaman bir insanın yaşaması için gerekli bütün makinelere haiz. Yani sadece dizelci değil ya da sadece termo dinamikçi değil, ısı transferi değil ya da sadece klima iklimlendirme ya da soğuk hava depolarıyla ilgili mühendis değil. Dolayısıyla geniş bir spektrumda mühendislik yaptığı için bizim mühendis arkadaşlarımızın piyasada her zaman iyi yerlere gelebildiğini gördük. Mesela normal bir fabrikadaki mühendise şu makine bozuldu dediğiniz zaman o mühendis servisi aradınız mı diyor ama bizim okul mezununa dediğiniz zaman oradan bir 13-14 anahtar versene bana bakayım diyor. Aradaki fark bu. Dolayısıyla bizim mühendislerimizin yurt dışında da kendilerini ispatlayabileceklerine inanıyorum.”

Karbondioksit salınımı nedeniyle petrolden uzaklaşma çabası var sizce sektörü nasıl etkiliyor?

“Karbon salınımını azaltmamız yönünde alınan tedbirler doğrudur ve yapılmalıdır ancak öte yanda da şu var. Popüler tüketiciyi sevindirmek için veya işte sosyal ortamlardaki bu insanları mutlu etmek için bazı şeyler aceleye getiriliyor. Elbette ki karbon salınımını minimuma indirme durumumuz söz konusu ama bugün tutup da baktığınız zaman işte 2500 DP konteyner gemileri oradan oraya mal getiriyor. Dünyada bunu yelkenle götürecek potansiyelimiz yok. Dolayısıyla denenmiş, kullanılmış bir yöntem olarak ham petrol bazlı veya fosil yakıt bazlı ürünlerle bu gücü elde edip yapabiliyoruz. Bazı şeylerin bu kadar kısa sürede yapılabileceği izlenimi bana ütopik geliyor. Daha gerçekçi olunması gerektiğine inanıyorum.”

Bir de otonom sistemler çıktı. O konu hakkındaki fikirlerinizi de öğrenmek istiyorum.

“İlk otomasyon gemilerde biliyorsunuz gemi makinelerine geldi. Biz dinozorlar denize çıktığımızda bir baş mühendisimiz, onun altında üç tane mühendisimiz, her mühendisin birer motormeni, iki tane silici makinede. Gemiye çıktığımda vay dedim ya adamlar ne güzel sistem yapmış. Otomasyon istemleri mutlaka gelecek. Bugün kendi kendine gidilebilen araçlar üretilmiş durumda. Amerika’da deneme sürüşleri yapılıyor. Öğrenebilir robotik şeyler mutlaka gelecek ama insanda olan muhakeme yeteneği acaba bu sistemlere de gelebilecek mi? Dört kişi gidiyoruz mesela ve araba kendi kendini kullanıyor. Kaza olduğunda hangimiz sorumlu? Yani bunların sadece bilimsel, teknolojik gelişimi değil aynı şekilde hukuki gelişimlerinin de üzerinde” durulması lazım.”

Şu an yeni mezun bir mühendis olsaydınız, günümüz denizcilik sektöründe de göz önüne alırsak kariyerinizi nasıl dizayn etmek isterdiniz?

“Denizci olmak, nasıl diyeyim? İstediğiniz kadar okuluna gidin, kursunu, dersini alın bence denizci olmaktan ziyade insanlar denizci doğuyorlar. Bugün dönüp baktığımızda benim hala denizde olan sınıf arkadaşlarım var. Hala benim gibi keşke şimdi gemide olsaydım diyen arkadaşlarım var. Veya ne bileyim işte kuruvaziyer diyorlar. Türkiye’de cruze gemileri üç beş sene önce buradan 5 günlük geziye çıktık. Herkes gemiye binmiş hoş geldiniz içkilerini yudumlarken ben aşağıya bakıp ‘bu hortum bir patlarsa halatı da boşa almışlar’ diye gerilen tek yolcuydum. Yeni mezun olacak arkadaşların ilk önce kepini önüne koyup şunu düşünmesi lazım; ben stajımı yaptım. İşte stajda elimi taşın altına koydum. Bu taş da elimi biraz ezdi ama ben bu taşı kavrarım, yerinden de kaldırırım. Bu denizde de bu işi yaparım demesi var. Bir de ‘ya arkadaş bu iş bana göre değil ama öte yanda da okulda mektepte çok iyi donanımla, çok iyi bir mühendis olarak mezun oldum. Ben inovasyon konusunda ya da makine konusunda ya da başka bir alanda daha başarılı olabilirim’ demesi var. Bu kendi kararınızı vereceğiniz bir nokta. Ama ben şunu tavsiye edebilirim: Çıkın gemiye en azından bir kontrat atın. Stajyer olarak değil mühendis olarak atın.”

Amerika’daki denizcilik sektörü ne durumda?

“İlk geldiğimde 1996 senesinde STCW ile mezun olmuştuk bu Amerika’da daha yeni yeni geliyordu. Amerika’da bizim eğitimimiz çok iyi, şöyle böyle iyi diye dünyaya kapalı olmalarından kaynaklanan bir bravada vardı. Öte yandan baktılar ki kazın ayağı öyle değil. STCW herkesin başının belası olacak ve bunu yapmak zorundalar. Denizcilik eğitimi olarak Amerika iyi hatta bizim o kulumuz da zannederim Suny Maritime ile bir değişim programı var. Ama dünyaya kapalı olmalarından kaynaklanan, artı bir de denizcilik endüstrisinin Amerika’da kısıtlanmış olmasından kaynaklanan sorunları var. Çok iyi eğitim alıyorlar ama gemiye çıktıklarında staj yapacak gemi yok, üstünde çalışacak gemi yok. Ben Amerikan vatandaşlığını aldığımda dedim ki ehliyetleri çevireyim. Heriflerin maaşlarına bak dünyanın üç katı maaş alıyorlar. Çok iyi durumdalar. O esnada senin de çalıştığım Amerikan Chemical’ın gemisine gittim. 76 yaşında ikinci kaptan adam 78 yaşındaki kaptanın içine bakıyor emekli olsa da kaptan olsam diye. Ben 29 yaşında süvari olarak gemi teslim almış adamım.


Bunları da beğenebilirsin