Denizcinin anasayfası

“Dün ve bugün”

Kapt. Levent Akson’un Marinedealnews‘de yayınlanan yazısıdır.

Sene 1971-1974, D. B. Deniz Nakliyat Şirketi, İspanya ve Japonya’dan sipariş ettiği yeni inşa dökme yük gemileri ve modern tankerler ile Türk denizciliğinde yeni bir çağ başlatıyordu.

Modern tankerler diyorum, çünkü o tarihe kadar bir elin parmakları kadar sayılı çağ dışında kalmış klasik tankerleri vardı bu ülkenin.

Bunlardan üçünde (Germik, Batman ve Sivas) zabit olarak çalışmış, güvertesinden aleç (tanktaki petrolün üst güverteden mesafesi) alan, bir otomobil direksiyonuna benzeyen çelik dairesel simitle ve kol gücüyle tankın dibindeki valflere kumanda eden, ikide bir patlayan devrelere façuna yapan, tanktaki ham petrol ya da türevi azaldığında süzdürme pompası ile süzdürme yapan bir nesildik o dönemler (hey gidi günler hey)…

Türk Deniz Ticaret Filosunu yenileme ve geliştirme kararının altında imzası olan başta merhum Süleyman Demirel olmak üzere, bugün yerinde yeller esen Devlet Planma Teşkilatı, stratejik öneme sahip modern dökme yük gemileri ile tankerleri D.B. Deniz Nakliyat adına İspanya ve Japonya’da inşa ettirme kararı almışlardı.

Japonya’da inşa edilecek modern tankerler; Rauf Bey ve Gaziantep, klasik tankerlerden son derece farklıydı.

Her şeyden önce tüm operasyon ‘Kargo Kontrol Odası’ndan yönetiliyordu.

Öyle güverteden aleç almak, valf açıp kapatmak yoktu. Bu operasyonlar mekanik ve hidrolik sistemlerle yöneltiliyor ve değerler anında kargo kontrol odasına aktarılıyor, süzdürme; pompa önüne konan küçük bir tank içinde yaratılan ve tamamen fizik kurallarına dayalı vakum ile sağlanıyor, yükleme öncesi yükün gemi üzerinde yaratacağı bası bilgisayar ile önceden tespit ediliyor, yüklemenin her anında kana rakamları yine kargo kontrol odasında gözlemleniyordu.

Bunlara ilaveten tankerlerde yangın ve infilakı sıfıra indiren inert gas sistemi ile ilk defa karşılaşıyorduk…

İşte, o dönemin yöneticileri, bu karmaşık sistemi biz Türkler beceremeyiz demeyip, Türk Denizcisine güvenmiş ve inanmış, gemilerin siparişi verildiği gün kilit zabitan kadrosunu Japonya‘ya bu gemilerin inşa edileceği tersanelere göndermişti.

Geminin inşasının başlaması ile teslimi arasında geçen süreye alışma/tanıma (familiarization) süresi denir ki, bu bilgi geminin o günden itibaren yaşam kalitesini de belirler.

Bu süreç, gemi işletmenin olmazsa olmazıdır.

Rauf Bey tankeri 1973, Gaziantep tankeri ise 1974 senesinde teslim alınıp Türk Deniz Ticaret Filosuna katılırlar.

Her iki gemide de önce üçüncü daha sonra 2’inci Kaptan olarak uzun yıllar görev yaptım.

Klasik bir tankerden modern bir tankere geçişte hiç zorlanmadıysam bunu Japonya’da gemi inşasında görev almış, gemi ile ilgili tüm tecrübelerini bana aktaran ikinci kaptanlara, geminin ‘ekipman kullanma talimatları (instruction book)’na ve Japonya’da geminin inşa süresince görev almış, yan gelip yatmamış, tüm talimat kitaplarını güzel Türkçemize çevirmiş kaptanlarımıza borçlu idim (Kaptan Mümtaz Diker ve Kaptan Vakkas Çeliker’i burada rahmetle anıyorum).

Gelelim günümüze…
Türkiye, geç de olsa 2013 yılında offshore enerji ile tanışır ve aynı yıl Barbaros Hayreddin Paşa sismik gemisini TPAO satın alır.

Bu bir milattır.

Sismik gemileri, bir sonraki etap olan sondaj gemilerinin takip edeceği bilinmektedir.

Offshore hizmet veren gemilerde, iki farklı grup personel bulunur; gemi işletme ve sismik personeli.

Gemi işletme personeli, dünya üzerinde gezen tüm gemi personelinden farklı değildir, başka bir deyişle uzaylı falan da değildir.

Ülkemizde offshore gemilerde çalışabilecek zabitan dâhil 40 bin Türk gemi adamı vardır.

Tek farkla; bu gemilerde DPO dediğimiz, Dynamic Positioning Officer (Dinamik Konumlandırma Zabiti) bulunmak zorundadır.

Bu sertifika ise kurs/staj/kurs/staj döneminden sonra İngiltere merkezli Nautical Institute tarafından verilmektedir.

Burada, DP sertifikasına sahip olabilecek Türk Denizcilerini yetiştirmek de TPAO’nun ulvi bir görevi olmalı iken Barbaros Hayreddin Paşa gemisi tam 5 yıllığına bir Norveç şirketi işletmesine verilmiş ve bu beş yıl kayıp zaman olarak Türk denizciliğinin zarar hanesine yazılmıştır.

Dün, ‘Türk Gemi Adamına güvenen’ neslin yerini bugün ‘Türk Gemi Adamına güvenmeyen’, Türk bayraklı sondaj gemimizde dahi yabancı uyruklu kaptan çalıştırarak bundan övünçle söz eden, yaptığı iş ile ülkenin geleceğini kurtardığını zanneden sahte kahramanların ülkesi haline gelindi ne yazık ki.

Bugün, taksi durağı bile işletme becerisinden yoksun kişiler, temsil ettikleri şirketin logosu altında bir sismik ve üç sondaj gemisi ile dünya offshore filosunda devlet gücü ve halkın parası ile dünyanın en zor işletmesi olan gemi işletme işine soyunmuşlar ve bir Allah’ın kulu bu insanlara “siz ne yapıyorsunuz?” diye soru soramamakta.

Gemilerde olan yolsuzluklar şu anda soruşturma aşamasındadır.

TPAO, offshore gemi filosunda bu aymazlık devam ederken daha büyük bir aymazlık BOTAŞ’ta yaşanmaktadır.

BOTAŞ, 2018 yılında Güney Kore’nin Hyundai Tersanesi’ne 160 bin metreküplük bir FSRU gemisi sipariş eder ve bu gemi Eylül 2020‘de BOTAŞ’a teslim edilecektir.

Peki, bu geminin inşa süresince başında bir Türk var mıdır? Hayır.

Gemide bir Türk var mıdır? Hayır.

Gemi işletmecisi Türk müdür? Hayır.

Gemini bayrağı Türk müdür? Evet.

Bir Devlet Şirketi, 250 milyon dolar verip bir gemi yaptırıyor (ikincisi de şu an görüşülüyor aynı tersane ile), başına bir Türk Vatandaşı koymuyor (konsa milyonlarca dolarlık bir tasarruf sağlanır inşa sürecinde), ekipman seçimi tamamen ve gemi işletmeciliği süresi bilmediğimiz bir süreçte Japon MOL firmasının kontrolüne bırakılıyor.

Bu gemi Ekim 2020 tarihinde gelip, İskenderun, Dörtyol’da operasyonlarına başlayacak.

Geminin kıçında Türk bayrağı ve içinde tek Türk olmayan bir gemi Türk karasularında görev yapacak.

Şimdi sormazlar mı? Nerede sizin milliyetçiliğiniz? Nerede sizin vatanseverliğiniz, nerede sizin ülke insanı denizcilere güveniniz?

Yukarda uzun uzun dün’ü anlattım, bu ülkeyi idare edenlerin basiretini ve ülke insanına olan güvenini.

Bugün ne oldu da bu güven yitirildi?

Dünyanın en seçkin denizcilerine sahip bilgili, donanımlı yetkin denizcilerini çıkaran bu ülke denizcilerine neden sırtınızı dönüyorsunuz?

Yapmayın ağalar, beyler…

Gün gelir bunun hesabını verirsiniz ve vereceksiniz…


Bunları da beğenebilirsin