Denizcinin anasayfası

1972 Münih Olimpiyatları’na kayıkla nasıl gidemedim?

Kayhan Çındemir, içinde uhde kalan yolculuğu ve Kenan Kaptan'ı anlattı.

Sevgili dostumuz, Kayhan Çındemir, son geldiğinde daha önce bahsettiği Kenan Kaptan’dan konuyu açınca bu sefer kayıt yapmaya karar verdim ve ortaya çok güzel hikaye çıktı. Umarım sizler de beğenirsiniz.

Anılar ondan, yazmak bizden.

1972 Münih Olimpiyatları’na kayıkla nasıl gidemedim?

İçimde uhde kalan yolculuk

Önce Kenan Fettahoğlu arkadaşımı anlatmak istiyorum. Rizeli, Kenan Kaptan olarak tanınıyor. Denizden batık çıkartıyorlar ve aynı zamanda Kayar isimli algarna teknesi diye tabir edilen motorları var. Marmara Adası’ndan mermer çekiyorlar. Babası Mehmet Fettahoğlu şimdiye kadar tanıdığım en çalışkan adamdı. Elinden gelmeyen iş yok. Kaynakçı, aşçı, çarkçı… Her şeyden anlıyor.

Oğlu Kenan da aynı babası gibi her zaman aktif, neşeli ve hayat doluydu. Benden yaşça büyüktü. Nasıl öğrendi bilmiyorum ama çok güzel İngilizce konuşurdu. Çok yetenekliydi, çok gözü karaydı.

Olimpiyatlara gidelim mi?

Bir gün bana, “Kafama takılan bir şey var. Benimle var mısın?” dedi.

“Nedir?“ dedim.

“1972 Münih olimpiyatlarına gidelim” dediğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettim. O zaman 19 yaşındayım. Benim de deli fişek zamanlarım. Hele daha önce denenmediğini ve ilk defa Tuna’dan Münih’e gideceğimizi öğrenince daha da heveslendim. Rumeli Feneri’nde bir sandal yaptık. Yelken, kürek motor… Hazırlıklara başladık. Amacımız Karadeniz’den Tuna’ya ulaşıp, Tuna nehrinden Münih’e kadar gitmek.

4,5 metrelik sandala kürek ve yelken yerleştirdik. İsmini Barbaros koyduk. Olimpiyatlara 2 ay var. Tekneyi hazırlıyoruz. Tam yola çıkmak üzereyiz, çalışırken gemiden düştüm sağ kolumu çok kötü kırdım. Nasıl gideyim! Mecburen tek başına yola çıkmak zorunda kaldı. Hep içimde uhde kalmıştır.

Kütük çarptı, devrildi

Bu arada bizi sürekli, “Gitmeyin. Almanya’da terör örgütü var. Olaylar olabilir” diye uyardıklarını hatırlıyorum. Gerçekten de 1972 Münih Olimpiyatları 11 İsrailli sporcu ve 1 Alman polisinin ölümüne yol açan olaylara sahne oldu.
Yola tek başına çıktı. Tabii tahmininden çok daha fazla zorlandı. Bir seferinde kütük çarptı. İki kere devrildiğini biliyorum. Bu nedenle yetişemedi. Eğer beraber olsaydık yetişebileceğimizi düşünüyorum.

Sonra geri döndü. Mermer işine devam etti. Bir keresinde iyi hatırlıyorum. Ünlü bir Amerikalı kadın Yunanistan’dan bir günlüğüne İzmir’e geliyor. Nasıl karşılaşıyorlar bilmiyorum ama Kenan Kaptan’a aşık oluyor ve illa evleneceğim diye tutturuyor. Babası, babamın iyi arkadaşıydı. O anlatırdı, “Bu adam beni çok üzüyor” derdi.

Şeytan tüyü vardı

Yine hatırlıyorum. Kefken’de sabah evden çıkıyor. Hava felaket. Gemiye kumanya getirecek. Babası bir bakıyor ki yanında patates çuvalını sırtlamış bir adam. Adam İngiliz. Ünvanı olan bir adam. Adamla ne vakit arkadaş oldun, ne zaman çuvalı yüklettin. Bu adamda şeytan tüyü vardı. Filmi çekilecek bir adamdı.

Daha sonra bir geminin ambarına düştü rahmetli oldu.

Bu çok yönlü insanın, Kenan Kaptan’ın hikayesinin bundan sonrasını Hürriyet Gazetesi’nin 2 Ağustos 1972 ve 25 Ağustos 1972 tarihli sayılarından takip edelim.

Hürriyet Gazetesi 2 Ağustos 1972

Kürek ve yelkenle Tuna’dan olimpiyatlara gidiyor

Kenan Kaptan, Tuna’yı sandalla geçen ilk Türk olacak

Kenan Kaptan adlı 34 yaşında ve doğuştan denizci Karadenizli bir genç, “Atamız Barbaros Hayrettin Paşa, kalyonla Akdeniz’i fethetmişti. Ben de kayığımla Münih seferini gerçekleştireceğim diyerek “Barbaros” adlı teknesiyle denize açılmıştır.

Karadeniz’den yelken açarak, zaman zaman da kürek çekerek Tuna’ya geçeceğini bildiren Kenan Kaptan, “Yolculuk 26 Ağustos’ta başlayıp 11 Eylül’de bitecek olan Münih Olimpiyatlarında sona erecek” demiştir.

Arkadaşlarının “Canı sıkıldıkça denize açılır. Bir bakarsınız Akdeniz’in öteki ucundan Bingazi’den “Keyifler yerinde” diye kart yollamış. Bir bakarsınız Romanya’nın Sulina şehrinden telgraf çekmiş. “Tuna ile Karadeniz’in bir birleştiği köşede mavi gözlü Rumen kızlarının gözbebeklerinde boğuluyorum” diyor… Aklına eseni yapan bir macera düşkünüdür.” Dedikleri Kenan Kaptan için, bu son seferinde büyük bir uğurlama töreni düzenlenmiştir.

Boğaziçi’ndeki Rumelifeneri köyü sahilinden, çift kürekli 4,5 metre boyundaki yelkenli teknesiyle denize açılan Kenan Kaptan’ı, bütün dostları ve Karadeniz uşakları, “Münih’e varamazsan gözümüze görünme!” diyerek uğurlamıştır.
Kendi deyişiyle “Yedi ceddi denizci” olan Kenan Kaptan’ın annesi Remziye Fettahoğlu, Rumelifeneri’ndeki törende oğluna sarılarak ağlamış, “Oğlum, aklına estikçe başını alıp gidiyorsun. Ömrüm senin yolunu gözlemekle geçiyor. Bu günlerde izleyeceğin rotayı iyi bilirim. Kaç kez baban ölüm tehlikesi atlattı. Rüzgar ters yönden eser. Gel gitme!” demiştir.

Yaşlı anne, “İstersen dilediğin kızla başgöz ederim seni.” Diye eklemiş Kenan Kaptan ise annesini teselli ederek “Sen hiç merak etme anneciğim. Dönüşte kocaman bir sürpriz yapacağım sana” karşılığını vermiştir.
Kenan Kaptan’ın “KAYAR” Batık çıkarma gemisinin kaptanı babası Mehmet Fettahoğlu ile kardeşleri Dr. Ahmet Turan ve Sinan Fettahoğlu da kendisini bu son macera hevesinden caydırmak için çaba harcamışlar, fakat başaramamışlardır.

Kenan Kaptan “Gözbebeğinin denizde kesildiğini” 8 yaşından beri de “Deniz ve Macera” sevgisinin kendisinde bir tutku halini aldığını, ne zaman yatakta bir başına kalsa içindeki sesin “Uzaklaraaa!… Uzaklaraaa!…” diye haykırdığını belirtmiş, şöyle demiştir:

“Bu ses yüzündendir ki, Atatürk Erkek Lisesi’nin on sınıfından ayrıldım. Bana “Bir gün bu macera hevesine kurban gideceksin” diyorlar. Hiç umur etmiyorum. Heyecansız yaşamayı yaşamak saymıyorum çünkü.”

Daha önce de birçok kez kimi zaman bir sandalla kimi zaman da kendisi gibi macera düşkünü yabancıların motorlarında denizlere açıldığını, başından sayısız olaylar geçtiğini belirten Kenan Kaptan “BARBAROS” adını verdiği kayığına bu son seferini gerçekleştirmek için, metre boyunda bir yelken takmış, uyku tulumu, can simidi, su kabı ve yeteri kadar erzak doldurmuştur.

Deniz ve nehir yoluyla Münih Olimpiyat köyüne gidecek olan Kenan Kaptan, Rumelifeneri’nden ayrılırken kendisine son defa engel olmaya çalışan yakınları ile arkadaşlarına sandalından şöyle seslenmiştir:

“Her sahilde bir sevgili beni bekliyor, Münih Olimpiyatlarını seyretmek de cabası. Hoşça kalın.”

Öte yandan kurt denizciler, Karadeniz’in Tuna ağzına yakın bölgelerde sert rüzgar olduğunu bu yüzden Kenan Kaptan’ı, 4,5 metrelik sandalının bir kazaya uğraması ihtimalinin olduğunu söylemişler, şöyle devam etmişlerdir:
“Karadeniz’den şimdiye kadar kayıkla bir denizcinin geçip Münih’e kadar gittiği duyulmamıştır. Büyük söylemek gibi olmasın ama, üç gün sonra kayığı parçalanmış Kenan Kaptan’ı süklüm püklüm dönmüş görünce bile şaşmayalım. Düpedüz delilik böyle bir işe kalkışmak”

Kenan Kaptan kimdir?

Norveç bandıralı bir gemiyi kurtarmıştı

Kenan Kaptan (Fettahoğlu), 25 Şubat 1938 tarihinde Rize’de doğmuş, küçük yaşta ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşmiştir. Babası Mehmet Fettahoğlu, Kayar adlı batık çıkarma gemisinin kaptanıdır.

Küçük yaştan beri, denizle haşır neşir olan Kenan Kaptan, öğrenimine lise son sınıfa kadar devam etmiş, daha sonra deniz ve macera sevgisi ağır bastığından okulu terk etmiştir.

Avrupa basınında adından sık sık bahsettiren Kenan Kaptan, ilk büyük macerasını 1966’da yaşamıştır. Paris Tıp Fakültesi dekanı Prof. Dr. Germain Gillet ve genç eşine katılarak, Marina 11 adlı ve Belçika bayrağı taşıyan yatla Karadeniz’e açılmıştır. Sırayla Bulgaristan ve Romanya’nın bütün limanları dolaştıktan sonra Tuna’ya girilmiş. Rumen polisinin bu geziden gizli maksatlar çıkarmaya çalışması yüzünden geri dönülmüştür. Bu geziden Avrupa basını uzun uzun bahsetmiştir.

1968 yılında 9 metre boyundaki Albatros adlı balıkçı teknesiyle bu kez Akdeniz’e açılan Kenan Kaptan, Libya’nın Bingazi limanına kadar gitmiş, başından sayısız maceralar geçtikten sonra İstanbul’a güçlükle dönebilmiştir.

1969 yılında, Paralı Askerler filminin rejisörü Peter Collis’in “Deniz Ağacı” adını taşıyan 12 metrelik teknesiyle Malta Adası ve İngiltere’ye gitmiş, bu macerası da özellikle İngiliz basınında geniş şekilde yer almıştır.

Kenan Kaptan, özellikle kuzey ülkelerinde şöhret kazanmıştır. Buna da 1968 yılında Myra adlı Norveç bandıralı tekneyi, Karadeniz’de azgın dalgalardan kurtarmış ve İstanbul’dan Marsilya’ya kadar götürüp sahiplerine teslim etmiş olmasıdır.

İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Rumence ve Rumca’yı oldukça iyi konuşan Kenan Kaptan 1962 yılında kıyı kaptanı, 1964 yılında ise yakın yol güverte zabiti belgelerini almıştır.

Münih seferini ise olimpiyatların başlangıç günü olan 26 Ağustos tarihine kadar gerçekleştirmeyi ummaktadır.

Barbaros’un Özellikleri

Kenan Kaptan’ı 1972 Münih Olimpiyatları’na götürecek olan Barbaros adını verdiği tekne 4,5 metre boyunda 150 santimetre enindedir.

Kenan Kaptan sandalına 2,5 metre boyunda bir direk ve direğe 4,5 metrekarelik bir yelken yaptırmıştır. Sandal’da 2 kürek, 1 uyku tulumu, yağmurdan korunmak için bir tente 2 su kabı, 1 can simidi ve can simidine bağlı işaret lambası yerleştirmiştir. Ayrıca tehlike anında sinyal S.O.S. veren küçük bir cihazı da yanına almıştır. Sandalda herhangi bir tehlike sırasında yardım istemek için havai fişekler, duman yapan malzeme ve çeşitli yiyecekler (özellikle meyve) de bulunmaktadır.

Kenan Kaptan, gerek denizden gerekse Tuna’dan yapacağı yolculuk sırasında Bulgaristan, Romanya, Rusya, Yugoslavya, Macaristan, Avusturya ve Alman limanlarına uğrayacaktır. Bu yüzden “Barbaros”a bu ülkelerin bayrakları ile çeşitli işaret bayrakları da koymuştur.

Kenan Kaptan, Tuna’ya girişe kadar rotasını yanına aldığı harita, pergel, “muvazi” adı verilen rota çizmede kullanılacak cetvel, bir küçük pusula ve barometre ile termometre sayesinde tayin edecektir.

Hürriyet Gazetesi’nin 25 Ağustos 1972

Olimpiyat’a ilk gün giremeyeceğini anlayan kurt denizci ağladı

Kenan Kaptan açılışa yetişemiyor

LİNZ (Avusturya) Şiddetli yağmurlardan su seviyesi yükseldiği için saatte 10 kilometreyi aşan bir hızla akan Tuna ile günlerdir mücadele eden Kenan Kaptan, Viyana’da tabiata bir kere mağlup olmuş ve Barbaros hasara uğrayarak yeniden devrilmiştir. Bu yüzden Kenan Kaptan’ın Münih Olimpiyatları açılış törenlerine yetişmesi imkansız hale gelmiştir.

Dağlardan doğup denizle kucaklaştığı Sulina limanının körfezinde Barbaros’u koynuna alan Tuna’nın Kenan Kaptan’la dostluğu böylece ancak 1925 kilometre sürdü.

 

Bayrağı kurtarmak için

Ağustos ayında hava sıcaklığının 10 dereceye düştüğü Viyana’ya giderken şiddetli akıntı ve fırtınadan limanda bulunan Yugoslavlara ait iki mavna arasına sürüklenen Barbaros meydana gelen anaforda devrilmiştir.

Bir anda kendini soğuk sularda bulan Kenan Kaptan Yugoslav gemicilerinin bütün uyarılarına rağmen kırılıp süratle sürüklemeye başlayan üzerinde Türk bayrağı asılı direğe doğru var gücüyle yüzmeye koyulmuştur.

Türk bayrağı bağlı direğin peşinden bir buçuk kilometre sürüklenen Kenan Kaptan , bu arada bütün gücünü kaybetmiş sularda batıp çıkmaya başlamıştır.

Münih yolculuğunun tehlikeye girmesinden korkan Kenan Kaptan, Udarnik adlı Yugoslav şilebinde ilk tedavisi yapılırken çocuklar gibi ağlamıştır.

Dümeni, yelkeni, kürekleri, brandaları içindeki uyku tulumu ilk yardım malzemeleri, yiyecekler ve Kenan Kaptan’a ait elbise ve ayakkabılar Tuna’nın bu kesimde azgınlaşan sularında sürüklenerek Karadeniz’e doğru yol almaya başlamıştır.

Yugoslav gemiciler, Kenan Kaptan’ın ricaları yalvarmaları yakarmalarına daha fazla dayanamamışlar Ve Udernik şilebi ile nehri tarayarak, Barbaros’un yerini tespit etmişlerdir. Bundan sonra Kenan Kaptan ve öteki gemiciler suya atlamış ve yaralanmış kolu kanadı kırılmış çaresiz bir kuşu andıran Barbaros’u şilebe yüklemişlerdir.

Barbaros doğruca Viyana limanı yakınlarındaki tersaneye götürülmüştür. Fakat tersane görevlileri, tekneyi onarmanın güç olduğunu bildirmişlerdir.

Sonunda araya Yugoslav ve Avusturyalı gemicilerle basın mensupları girmiş bu kadar ricacı karşısında, Tersane görevlileri dayanamayarak dört teknik elemanının ellerindeki bütün işleri bıraktırarak onarım çalışmalarını başlatmışlardır.

Çok yorgun ve bitkin olmasına, üstelik ölümden dönmesine rağmen, Kenan Kaptan yemeden içmeden vazgeçmiş ve teknesinin başından ayrılmamıştır.

Bu beklenmedik büyük kaza, Kenan Kaptan’ın 56 saat gecikmesine ve Münih Olimpiyatları’nın açılışına yetişememesine sebep olmuştur. Sonunda Barbaros onarım görmüş ve yeniden Tuna’da ilerlemeye başlamıştır.

Barbaros 2. defa tabiata yenildi

Kenan Kaptan’ın 4,5 metre uzunluğundaki sandalı Tuna’nın şiddetli akıntısının tesiriyle Yugoslavlara ait ik mavna arasına sürüklendi ve meydana gelen anaforda devrildi. Bir anda akıntıya kapılan “Barbaros” daha sonra Yugoslav gemiciler tarafından kurtarıldı ve limanda güçlükle tamir edildi. Ne var ki bu tamir, Kenan Kaptan’ın Olimpiyat’ın açılışına yetişememesine sebep oldu.

Kanlı olimpiyat

1972 Münih Olimpiyatları, spor tarihinin en kanlı olimpiyatlarına sahne oldu. 5 Eylül 1972 saat 4:30 da El Fetih’in kolu olan Kara Eylül adlı örgütün baskınına uğrayan Israil kafilesinde ,önce 2 sporcuyu öldürdükten sonra halikopterle kaçmaya çalışırken öldürüldüler. Bu kanlı bakın sonunda, 6 İsrailli antrenör, 5 İsrailli sporcu, 5 Kara Eylül üyesi ve Batı Almanya polisi hayatını kaybetti.

Kenan kaptan olimpiyatlara gidemedi ama O’nun bu olimpiyat macerası ile bir sürü anıyı tazelemiş olduk. Bu cesur ve gözü pek Türk denizcisini saygı ıle selamlıyor, ruhu şad olsun diyorum.

Sağlıklı kalın, sağlıcakla kalın.


Bunları da beğenebilirsin