Denizcinin anasayfası

Türk boğazları ve Montrö Sözleşmesi

1. Giriş

Denizlere egemenlik bir ülke için dünya ile bağlantılı olmak demektir. Ülkemiz gibi denizlerle kucaklaşmış kıyı ülkeleri için ise kendisini çevreleyen denizlere hakimiyet yaşamsal bir önem taşır. Her karış vatan toprağına olduğu gibi denizlerimize egemen olmamız ülkemiz için çok önemli ve değerlidir. Montrö Boğazlar Sözleşmesinin imzalandığı 1936 yılından beri her yıl 20 Temmuz tarihindeki yıldönümlerinde, bu egemenliğin kazanılmasını sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ecdadımızı saygı ve minnetle anıyoruz.

Artvin ilimizin Hopa ilçesinin kıyılarından, Hatay ilimizin Yayladağı ilçesinin kıyılarına Anadolu kıyılarımız ve Kırklareli ilimizin Demirköy ilçesinin kıyılarından, Edirne ilimizin Enez ilçesinin kıyılarına uzanan Trakya kıyılarımızı çevreleyen denizlerimiz ve boğazlarımız, limanlarımız, ayrıca iç sularımız mavi vatanımızı oluşturur. Ülkemizin kanla çizilen sınırları Lozan Barış Anlaşması ile belgelendirilmiş ve Lozan sonrasında Türk Boğazlarındaki egemenliğimiz de Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile onaylanmıştır. Bugün Türk Boğazlarında her türlü kontrol, düzenleme ve denizcilik faaliyetlerini Sözleşmenin kazanımlarıyla gerçekleştiriyoruz.
Türk Boğazları ilk çağdan beri politika, tarih, coğrafya, bilim ve sanat için önemli bir konu ve ilham kaynağı olmuştur. Türk boğazlarından söz edildiğinde eski çağ efsanelerinden bu yana uzun bir tarihi dönemi anlamamız ve değerlendirmemiz gerekir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türk Boğazlarında egemenlik geri kazanılmıştır. Böylece, ilk çağlardan bu yana buraların tarihini kendi tarihimiz ve Türk Boğazlarını, vatanın her karış toprağı gibi, sonsuza dek kendi geleceğimiz olarak görebilmekteyiz.

2. İlk Çağdan Montrö Boğazlar Sözleşmesine Türk Boğazları

2.1 Efsaneler Dönemi ve İlk Çağda Türk Boğazları

Karadeniz ulaştırma ve ticaretini dünyanın diğer bölgeleriyle birleştiren Türk Boğazları’nın ticari bağlantıları ve stratejik durumu, tarih boyunca, bölgede ticaretin gelişmesi ve geçişlerin artmasını sağlamıştır. Türk Boğazları’ndan geçişte, kuvvetli rüzgarlar, akıntılar, ters akıntılar, anaforlar, keskin dönüşler ve dar geçitler, birçok denizcilik mesleğinin ve hizmetlerinin bulunması için talep ve sebep oluşturmuştur. Dünya denizcilik tarihini incelediğimizde; kılavuzluk, kurtarma – yardım, tatlı su ikmali, kumanyacılık ve teknik ikmal, acentelik hizmetlerinin ve diğer denizle ilgili birçok iş ve mesleğinin Türk Boğazları’nda icat edilmiş olmasıyla birlikte söz konusu denizcilik faaliyetlerine ilk kez Türk Boğazları’nda başlanmış olması olasıdır. Genellikle var olan kuvvetli Poyraz (Kuzey-Doğu) rüzgarları ve rüzgârın etkisiyle hızı daha da artan güçlü Güney-Batı yönlü yüzey akıntıları Marmara Denizi’ne ve Karadeniz’e gitmek isteyen gemileri tarih boyunca daha Çanakkale Boğazı’nın güney girişinden başlayarak zorlamıştır. Milattan önce birinci yüzyıla kadar yelken teknolojisi henüz rüzgâra karşı seyir imkânı vermiyordu. Çanakkale Boğazının Güney girişinde bulunan, Homeros’un İlyada Destanı ile ölümsüzleştirdiği Truva şehrinin yaklaşık beş bin yıl önce kurulduğu kabul edilir. Homeros’un “Rüzgarlar zenginliği Truva’ya getirdi” ifadesinde söylendiği gibi, gemiler ender esen kolayına güneyli rüzgarları Beşik Koyunda beklerken büyük ihtimalle tatlı su, kumanya ve diğer ihtiyaçlarını satın alıyorlar ve böylece bölgedeki ticareti ve zenginliği oluşturup geliştiriyorlardı.

Türk Boğazları, kuvvetli rüzgarları ve akıntıları, anaforları, keskin dönüşleri ve dar geçitleri ve diğer zorluklarına rağmen, her zaman stratejik bir su yolu olmuştur. Bu nedenle, Boğazlar Truva Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşlarında olduğu gibi, tarih boyunca hep ele geçirilmek istenmiştir.

Homeros’un İlyada Destanında söz edilen Truva savaşlarının olduğu tarihi Truva şehri Çanakkale’nin yirmi beş kilometre güneyinde Hisarlık tepesindedir. Truva diğer söylenişleriyle Troy, Troya, Iliad adından türeyen Ilios, Illium isimleriyle de bilinir. Arkeologlara göre Truva’ya dokuz ayrı şehir kurulmuştur. En eskisi Wilusa (ya da Truwisa) adıyla Tunç Devrinde, milattan üç bin yıl kadar önce Karadeniz’e yegâne çıkış yolu olan günümüz Türk Boğazları’nın güney girişini kontrol etmeye çok uygun bir yerde kurulmuştur. Görünürde sebep her ne kadar güzel Helen’in kaçırılması olarak söylense de Akalar ile Truvalılar arasında milattan önce 1260-1250 arasında çıkan savaşın gerçek nedeni Ege’den Karadeniz’e bu önemli ticaret yolunun, yani boğazların kontrolüdür. Zengin Truva Şehri on yıl süren kuşatma ardından işgal edilmiş ve bu savaşın sonucunda Boğazlarda ve Karadeniz’de kolonileşme dönemi başlamıştır. Türk Boğazları’na ilişkin eski çağlardaki efsanelere birçok kaynaktan ulaşılabilir, örneğin: (Apollonius, 3rd Century BC; Apollonius of Rhodes, 1993; Bernal, 2006; Graves, 1993; Banier, 1740; Bell, 1790; Berens, 1894; Brewer, 1922; Bulfinch, 1855; Colavito, 2010; Colavito, 2011; Colum, 1921; Done, 1876; Dupuis, 1795; Flaccus, 1916; Given, 1905; Kingsley, 1856; Lempière, 1788; Morice, 1879; Scull, 1880; Virgil, 19 BC).

2.2 Türk Boğazları’nda Türklerin Yerleşimi ve Türk Egemenliği

2.2.1 Ön-Türkler

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ulus-devlet olması, devleti kuran halkın tümünün, aynı haklarla ve eşitlikle Türk milleti sayılmasının sonucu olarak bu topraklardaki mirasçısı olduğumuz tüm eski uygarlıkları da kendi uygarlığımızın içinde saymaktayız. Bu aidiyetle büyük bir uygarlık mirasını sahiplenmekle birlikte, Türk dilinin, Türk kültürünün ve Türk soyunun izlerini süren bilimsel çalışmaların sonucunda Türk uygarlığının köklerinin tarihin sanıldığından da derinlerine uzandığını öğrenmekteyiz. Söz konusu çalışmalardan tarih boyunca Ön-Türkler ya da Türklerin ataları Türk Boğazları bölgesinde, Anadolu’da, Trakya’da ve Balkan Yarımadasında da yerleştikleri anlaşılmaktadır. Türk tarihini yalnızca Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ile sınırlandıran geleneksel Avrupa-merkezli tarih yaklaşımları ve yorumlarına rağmen; Traklar, Truvalılar (ve muhtemelen onların soyundan gelen Etrüskler) gibi bölgede yaşayan ve başka yerlere göç eden yerli kavimleri araştıran birçok tarihçi, arkeolog ve dilbilimci tarafından, Türk Boğazları çevresindeki bölge, Marmara Bölgesi, Anadolu ve Balkan Yarımadasının, en azından milattan önce beşinci ve dördüncü bin yıldan bu yana en eski Türk yerleşimlerinin arasında olduğu belirtilmektedir (Ayda, 1974, 1992; Bayram, 2011; Kafesoğlu, 1992; Karaşarlı, 2006, 2011; Westropp, 2003; Zekiyev, 2013).

2.2.2 Selçuklular ve Türk Beylikleri

Ön-Türkler dışında daha sonraki dönemlerde Selçuklu Türkleri, Anadolu Türk Beyliklerine bağlı Türkler, Osmanlı Türkleri Türk Boğazları çevresinde yerleşmişlerdir. Bunların içinden Anadolu Selçuklu Türkleri 1261 yılında, kardeşlerinin taht kavgasına düştüğü Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus önderliğinde Balkanlara geçerek Bugünkü Romanya’nın deniz kıyıları, Tuna Deltası ve Bulgaristan kıyılarının kuzeyini kapsayan Karadeniz kıyılarına, yani Dobruca yerleşmişlerdir.

2.2.3 “İmparatorluğun Eski Kuralı” Osmanlı İmparatorluğunun Mutlak Egemenliği

Türk Boğazları’ndaki Osmanlı dönemi Türk egemenliğinin oluşturulması 1354 yılında Orhan Gazi’nin büyük oğlu Gazi Süleyman Paşa’nın Gelibolu’yu fethi ile başlar ve 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle tamamlanır.

Osmanlıların Karadeniz kıyılarını ele geçirmesi, Türk Boğazları üzerinde mutlak bir egemenlik kurmalarını sağlamıştır. “Osmanlılar antik çağlardan bu yana Karadeniz’in etkin kontrolünü kazanan ilk ve yüzyıllar boyunca bölgeyi elinde tutan yegâne kuvvet olmuştur. Sonuçta Karadeniz’e atıfla “Osmanlı gölü” terimi ortaya çıkmıştır.” ifadesi Agoston ve Masters (2009) çalışmasında yer alır. Osmanlıların Karadeniz ve ona yol olan Türk Boğazları’ndaki mutlak hakimiyet dönemi İstanbul’un fethedildiği 1453 yılından, Kala-i Sultaniye (Çanakkale) Anlaşmasının imzalandığı 1809 yılına kadar sürmüştür. Bahsedilen dönem için İnan (2001), “1453’den 1809’a, Osmanlılar Boğazların rejimini belirleyecek yegâne güç olmuştur. Kabul edilen rejim ise Boğazları barış zamanında bile, sivil ve askeri yabancı trafiğe kapatmaktı…” Rejimin adına “İmparatorluğun eski kuralı” veya çeşitli kaynaklarda yazıldığı ve bilindiği şekliyle “İmparatorluğun Kadim Kaidesi” (Ancient rule of the Empire) denmişti. “İmparatorluğun eski kuralı” ifadesi de bilinen en eski metin olarak, ilk kez 1809’da Osmanlı İmparatorluğunun, İngiltere ile imzaladığı Kala-i Sultaniye (Çanakkale) Antlaşmasında geçer.

2.3 Osmanlı İmparatorluğu ve Uluslararası Antlaşmalar Dönemi

On dokuzuncu yüzyılda 1809 Kala-i Sultaniye (Çanakkale) Anlaşmasından itibaren Birinci Dünya Savaşı çıkana kadar, Osmanlı İmparatorluğunun Türk Boğazları’ndaki mutlak hakimiyeti ve tek taraflı uygulamalarını kısıtlayan uluslararası antlaşmalar dönemi diyebileceğimiz bir dönem yaşanmıştır. Sırasıyla 1829 Edirne Anlaşması, 1833 Hünkâr İskelesi Anlaşması, 1841 Londra Anlaşması, 1856 Paris Anlaşması ve Paris Konvansiyonu, 1871 Londra Anlaşması, 1878 Berlin Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu taraf devletlere ticaret gemilerine Boğazları açık tutacağı ve üçüncü ülkelerin savaş gemilerine kapatacağı prensipleri üzerineydi.

2.4 Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşları

Birinci Dünya Savaşı sanki özellikle Osmanlı İmparatorluğunu yok etmek için planlanmış bir paylaşım savaşıdır. Bu savaşta, Osmanlı İmparatorluğu birçok cephede savaşarak üç milyon vatandaşını kaybetmiştir. Savaşın en önemli cephelerinden biri de Çanakkale’dir. Çanakkale Savaşları İşgalci kuvvetlere karşı Türk milletinin büyük bir direniş, kahramanlık ve vatanseverlik destanını oluşturur. İtilaf Devletlerinin, İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin güçlü donanmalarıyla, kendi askerleri ve dünyanın dört bir yanındaki sömürgelerinden, kolonilerinden getirdikleri askerlerine karşı Mehmetçiğin beklenmedik direnişi sonucunda geçemedikleri şehit kanıyla sulanarak korunan toprakların hikayesidir. Savaşın kaderini değiştiren karadan top atışıyla düşmana aman vermeyen Havran’lı Seyid Ali (Çabuk) Onbaşı gibi kahraman topçuların ve denizden Güverte Kıdemli Yüzbaşı Tophaneli İbrahim oğlu Hakkı Bey’in komutasındaki Nusret Mayın Gemisi’nde kendisiyle birlikte Çanakkale Boğazı Mayın Grup Komutanı Binbaşı Hafız Nazmi (Akpınar), Güverte Yüzbaşı Hüseyin, Çarkçıbaşı Ön Yüzbaşı Ali (Denizalp), İkinci Çarkçı Ahmet, Üçüncü Çarkçı Yüzbaşı Hasan, Elektrik Zabiti Mülazım Hasan, Topçu Mülazım Kadri ve diğer 54 bahriyeli ile birlikte toplam 61 mürettebat gibi kahraman denizcilerin cesaret ve kararlılığı sayesinde 18 Mart 1915 tarihinde Inflexible, Irresistible, Ocean isimli üç İngiliz savaş gemisi ile Bouvet ve Gaulois isimli iki Fransız Savaş gemisi olmak üzere beş gemi aynı gün batırılmış ve büyük bir deniz zaferi kazanılmıştır. Donanmalarını Çanakkale Boğazından geçiremeyen işgalci kuvvetler 25 Nisan 1915’de Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak dokuz ay sürecek zor ve kanlı kara savaşlarını başlatmışlardır.
Kara savaşları yeni bir kahramanın adını millete duyurmuş; Anafartalar Kahramanı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal bu savaşlar süresince gösterdiği kahramanlık ve yararlılıklarla ağustos ayında Paşa rütbesine kadar yükselmiş ve dünyaca tanınmıştır. Ertesi yıl 9 Ocak 1916 tarihine kadar süren kara savaşları sonucunda işgalci kuvvetler tahliye edilmiş, kara savaşları da Mehmetçiğin zaferiyle son bulmuştur. Çanakkale zaferinin bedeli Türk resmi kaynaklarına ve bu kaynaklara atıfta bulunan örneğin (Moorehead, 1956; Bodur, 2008) gibi çalışmalara göre “55,127 cephede şehit, 21,498 hastanede şehit, toplamda 76,625 şehit, 100,177 yaralı, 10,067 kayıp, 64,440 hastalık nedeniyle hava değişimi olmak üzere toplam 251,309 zayiat” olmuştur. Diğer bazı yabancı kaynaklar da örneğin Erickson (2001)’a göre, “56,643 ölü, 107,007 yaralı (hastalık hariç), 11,178 kayıp veya esir”. Australian Government (2013)’a göre “87,000 ölü ve 164,000’den fazla yaralı” olarak kayıplarımızı belirtirler.

2.5 Mondros Ateşkesi, İşgal Yılları, ve Sözde Sevr Barış Anlaşması

Çanakkale Savaşlarında gösterdiğimiz büyük direniş ve kazandığımız zafere rağmen bir teslim olma, esaret anlaşması olan 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu adına Denizcilik Bakanı (Bahriye Nazırı) Hüseyin Rauf (Orbay) Bey ile İtilaf Devletleri adına İngiliz Büyük Amiral Sir Somerset Arthur Gough-Calthorpe arasında, Limni adasının Mondros koyuna demirlemiş, adıyla adeta Truva savaşlarına gönderme yapan, İngiliz savaş gemisi HMS Agamemnon’da imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti düşman işgalini kabul etmiş olur ve işgal başlar. 25 maddeden oluşan ve çok ağır hükümler içeren Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti, İtilaf Devletlerine tamamen teslim olmuş ve fiilen sona ermiştir.

Mondros Ateşkes Antlaşması ile Türk Boğazları işgal edilmiştir. Müteakiben sözde Sevr (Sèvres) Barış Antlaşması 10 Ağustos 1920 tarihinde, işgal ve esir edilmiş Osmanlı Devleti ile İtilaf devletleri arasında imzalanır. Osmanlı Devleti, bu antlaşma ile yok sayılmış ve toprakları tamamen paylaşılmıştır. Daha sözde Sevr Barış Antlaşması imzalanmadan işgale karşı 19 Mayıs 1919 tarihinde başlattığımız Türk Kurtuluş Savaşı sonucunda, bu antlaşma yerine, Kurtuluş Savaşımızın hukuki olarak sona erdiği tarih olan 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandığı için, Mondros antlaşması aslında hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir. Türk Boğazları’na ilişkin olarak bu sözde Barış Antlaşması, içinden adeta dışlandığımız, etkisiz bir oy hakkımızın olduğu, kendi ayrı uluslararası örgütlenmesi, bütçesi ve bayrağı olan “Boğazlar Komisyonu” kurarak Türk Boğazları’nın egemenliğini bu komisyona devretmek istemiştir.

2.6 Kurtuluş Savaşı, Mudanya Ateşkesi ve Lozan Barış Antlaşması

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan güç alan emperyalist dayatmaya, işgal ve esarete karşı Türk milletinin isyanı Bağımsızlık Savaşına (İstiklal Harbi) dönüşmüştür. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919 tarihinde, onun önderliğinde birleşen Milli Kuvvetler (Kuvâ-i Milliye) ile başlayan, Gazi Mustafa Kemal’in ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin emrinde oluşan düzenli orduyla devam eden bu savaş aslında Birinci Dünya Savaşının bir cephesi ve devamı sayılabilir. İtilaf devletleriyle Türk milletinin savaş hali ancak Lozan Barış Antlaşmasıyla son bulmuştur. Türk milleti bu defa yıkılmış, esir edilmiş ve yok sayılmış bir imparatorluğun topraklarında, devletsiz kalmış yurdunu korumak için, Yunanistan, Ermenistan, Fransa, Batı Afrika Fransız Sömürgeleri, Fransız Ermeni Lejyonu, İngiltere, İngiliz (Britanya) Hindistan’ı, İtalya, Gürcistan, donanma desteğiyle Amerika Birleşik Devletleri, ve işgali kabul edip işgalcilerle birlikte savaşan esir İstanbul’daki esareti kabullenmiş Saltanatın kurduğu “Kuvâ-i İnzibâtiyye” yani sözde Hilafet Ordusuna ve İtilaf Devletlerinin diğer yerli ve yabancı işbirlikçilerine, yıkıntıdan ganimet çıkarmaya çalışan hainlere, emperyalistlere ve onların taşeronlarına karşı savaştı.

İşgalcilerden İngiltere, Fransa ve İtalya, çöken koca Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden doğan Türkiye Büyük Millet Meclisini ve onun ordusunu tanımak zorunda kalıp, 11 Ekim 1922 tarihinde Bursa’ya bağlı Mudanya’da, Mudanya Ateşkes Antlaşması’nı imzaladı. Yunanistan 14 Ekim 1922 tarihinde ateşkese dahil oldu ve Doğu Trakya’da kalan Yunan birliklerinin derhal Meriç nehrinin batısına tahliyelerini gerçekleştirdi. İtilaf Devletlerinin işgalci askeri birlikleri geçici olarak, Lozan Barış Antlaşmasının tamamlanıp sonuçlandırılmasına kadar İstanbul’da ve Türk Boğazları bölgesinde kaldılar. Mudanya Ateşkesi ile fiilen sona eren Kurtuluş savaşımız, İsviçre’nin Lozan (Lausanne) şehrinde, Türkiye ile İtilaf Devletlerinden İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Sırp-Hırvat-Sloven Devleti arasında, 24 Temmuz 1923 tarihinde tamamlanarak imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile hukuken sona erdi. Sözleşme 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girdi. Lozan Barış Antlaşması, Türkiye ile İtilaf Devletlerinin arasında Birinci Dünya Savaşından beri süregelen savaş halini resmi olarak sonlandırmış oldu. Lozan Barış Antlaşması için Atatürk (1927), Nutuk’ta: “Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü anlatan bir belgedir. Osmanlı dönemi tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal zafer eseridir.” der.

Lozan Barış Antlaşması kapsamındaki “Lozan Boğazlar Sözleşmesi” ile denizden ve havadan geçiş serbestisini esas alan bir rejim, “Boğazlarda” Türk egemenliğini sınırlandıran “Boğazlar Komisyonu”nun yetkilendirilmesi ve “Boğazların” her iki kıyısının ve İmralı Adası hariç diğer Marmara adalarının silahsızlandırılması kabul edilmiştir.

3. Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Yeni Türk Devleti tarafından, 29 Ekim 1923 tarihinde, devletin yeni başkenti Ankara’da Cumhuriyet ilan edilmiş ve Mustafa Kemal ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Genç Türk Cumhuriyeti Türk Boğazları’nda tam bir kontrol ve egemenliği Cumhuriyetin ilanından yalnızca on üç yıl sonra elde etmiştir. “Montrö Boğazlar Sözleşmesi” 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanmış ve günümüzde halen yürürlüktedir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türk Boğazları’nın hukuki statüsünü belirleyen temel hukuki metindir. Türkiye, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türk Boğazları bölgesinde egemenlik ve kontrolünü geri kazanmıştır. Sözleşmenin temel hükümlerine göre “Boğazlar” kayıtsız şartsız Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakılacak, tahkimat yapma hakkı tanınacaktır. Türk Hükümeti, sözleşmenin, savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine ilişkin her hükmünün yürütülmesine göz kulak olacaktır. Bu hükümlerle Boğazlar Komisyonu ortadan kalkmıştır.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi barış zamanında sivil gemilerin geçiş serbestisini garanti altına almış; Karadeniz devletlerine ait olmayan savaş gemilerine ise geçiş kısıtlamaları getirmiştir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye, Türk Boğazları bölgesini tekrar silahlandırma hakkı kazanmış, bu bölgenin güvenliği ve korunması için vatanımızın diğer herhangi bir yerinde olduğu gibi gereken tedbirleri alabilmiştir. Bu yönüyle Montrö Boğazlar Sözleşmesinin imzalandığı gün olan 20 Temmuz 1936 tarihi, Türk Boğazları’nın ve bu bölgedeki şehirlerin, Türk askerine kavuştuğu, gerçek kurtuluş günüdür. Çanakkale Savaşlarında döktüğümüz kana, kazandığımız zafere rağmen, 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkesi ile başlayan işgal ve bu işgale karşı savaştığımız yıllar, silahsızlandırma ve bölgedeki egemenliğimizin “Boğazlar Komisyonu” ile paylaşıldığı dönem olmak üzere on sekiz yıl süren Türk Boğazları için karanlık yıllar artık geride kalmıştır.

4. Montrö Boğazlar Sözleşmesi Sonrası, Sözleşmeye Dayalı Uygulama ve Kazanımlar

Türkiye, Montrö Boğazlar Sözleşmesi sonrası, yıllar içinde, bazı ek kazanımlar da elde etmiştir. Sözleşmenin lafzına ve ruhuna uygun, Türkiye’nin kendi kıyıları ve karasuları, geçiş yapan gemiler ve seyre yönelik alacağı emniyet ve güvenlik tedbirleri, gelişen ve değişen denizcilik koşulları ile daha ayrıntılı olarak şekillenip belirlenmiştir. Türk Boğazları’nda alınan önlemler ve hizmetler kurumsallaştırılmış ve gerçekleştirilen uygulamalara ilişkin uluslararası destek ve tanınma da elde edilmiştir. Türkiye’nin bu kapsamdaki girişim ve çalışmalarının sonucu ortaya çıkan karar ve uygulamalar ve Türk Boğazları’na ilişkin Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) kabul ettiği kararlar gibi uluslararası ilişkilerde destekleyici yeni hukuki belgeler yeni kazanımlar olarak yürürlüğe girmiştir. Örnek olarak Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Türk Boğazları’nda kılavuzluk hizmetlerinden faydalanmayı şiddetle tavsiye eden kararı verilebilir. “Gemilerin Rotalandırılması” başlıklı IMO Kararı A.827 (19) (1995), Ek 2, “İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi boyunca Seyir üzerine Kurallar ve Öneriler” başlığı altında 3. paragrafta “Kılavuzluk” başlığı altında “Boğazlardan geçen gemilerin kaptanlarına, emniyetli seyrin gereklerine uymak amacıyla, yetkili kılavuz kaptan hizmetlerinden yararlanmaları şiddetle tavsiye olunur.” ifadesi yer alır. Aynı şiddetli tavsiye Uluslararası Kılavuz Kaptanlar Birliği (IMPA), Avrupa Kılavuz Kaptanlar Birliği (EMPA), Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili yetkili kurumları, İstanbul Liman Başkanlığı, Çanakkale Liman Başkanlığı, Türk ve yabancı, ulusal ve uluslararası birçok resmi kurum ve sivil toplum kuruluşunca desteklenmiş veya aynı ifadelerle benzer veya destekleyici kararlar alınmıştır. Uluslararası Güvenlik Yönetimi (ISM) Kod ve buna dayalı oluşturulmuş Güvenlik Yönetimi Sistemlerinde (SMS) denizcilik firmaları ve gemilerin, ilgili resmi yetkili kurumların ve denizcilik sektörünün kurum ve kuruluşlarının tavsiyelerini dikkate almak hususunda kural, taahhüt ve uygulamaları mevcuttur. Bu uygulamalar benzer tavsiye kararlarını daha etkin hale getirmiştir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi geçiş serbestisini garantilese de bu geçişin gelişigüzel ve kuralsız bir geçiş olmasını gerektirmez. Geçişleri düzenleme yetkisi Türk Boğazları’nda egemen olan Türkiye’nindir.

Türkiye bu egemenliğini kullanarak geçiş kuralları oluşturmuştur. Aynı zamanda raporlama sistemleri, trafik ayrım düzenleri, gemi trafik hizmetleri tesis etmiştir. İhtiyaç oluştukça yerel trafik kuralları, seyir emniyetine ilişkin geçiş kısıtlamaları, gemilerin emniyetli geçişleri için sahip olmaları gereken teknik koşullara ilişkin kurallar oluşturmuştur. Seyir emniyeti kapsamında gemilerin boyutlarına ilişkin, gemilerin taşıdıkları yüklere göre, gemilerin gece geçişine izin verilmesine ilişkin, gemilerin asgari ve azami hızlarını belirleyen sınırlama ve kısıtlamalar tespit edilmiştir. Gemilerin birbirlerini uygun mesafeden takip etmelerine ilişkin kuralların oluşturulması, özel geçiş koşullarına tabi olan gemileri belirleyen ve geçiş koşullarını tespit eden çalışmaların yapılması, boyutları ve oluşturduğu riskler nedeniyle karşı yönden trafiğin kapatılmasına gerek duyulan gemilerin tespiti ve trafiğin buna göre planlanması, zararsız geçişi sağlamak için gemilerin uyması istenen kural ve standartların tespit edilmesi ve zaman içinde geliştirilmesi sağlanmıştır. Kısıtlı görüş, kuvvetli akıntı, deniz ve hava koşulları ve benzer doğal nedenlerle seyir emniyetini sağlamak ve sürdürmek amacıyla, geçişlerin askıya alınması da dahil olmak üzere gerekli kuralların oluşturulması, ilgili planlamanın yapılması gibi benzer birçok hususta çalışmalar yapılmış, kurallar oluşturulmuş, uygulama standartları tespit edilmiş ve gerekli uygulamalar planlanarak, plana uyarınca gerçekleştirilmiştir. Bu sınırlandırma, kısıtlama ve planlamaların hiçbiri Montrö Boğazlar Sözleşmesinin lafzına ve ruhuna aykırı değildir.

5. Sonuç

Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandığı dönem göz önüne alındığında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir diplomatik zaferini oluşturur. Savaşta zafer kazanıp masa başında kaybetme dönemlerinden, artık barış döneminde bile doğru diplomasiyle, gücümüzü ve dengeleri doğru kullanarak kazanma dönemine geçtiğimizi gösteren bir başarıdır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi “Boğazlar Komisyonu” adındaki uluslararası yönetim yapısına son vererek milletimize Türk Boğazları’nda Türk egemenliğini kazandırmıştır. Günümüzde artan deniz trafiğini planlayabiliyorsak, istediğimiz zaman sportif, kültürel veya sosyal gereksinimlerimiz için boğaz geçişlerini düzenleyebiliyorsak, kıyılarımızın, karasularımızın, limanlarımızın emniyet ve güvenliği için gerekli tedbirleri alabiliyorsak, Karadeniz veya Ege’nin uluslararası sularından, boğazlarımıza gelen gemilere gerekli sağlık denetimlerini yapabiliyorsak, çağdaş teknoloji ile donatılmış Gemi Trafik Hizmetleri oluşturarak seyir emniyetinin sürdürülmesine katkı sağlayabiliyorsak, trafik ayrım düzenleri ve gemi raporlama sistemleri oluşturabiliyorsak hep bu egemenliğin kullanılması sayesindedir.

Sonuç olarak Türk Boğazları “uluslararası bir suyolu” değil, fakat taraf olduğumuz Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği, uygun düzenlemelerle, uluslararası geçişlere açık tuttuğumuz, egemenlik alanımız olan, çevresinde kıyılarımızın, şehirlerimizin, limanlarımızın, iskelelerimizin, evlerimizin, binalarımızın, sanayi, spor, eğlence veya başka amaçlarla kurulu tesislerimizin, tarım alanlarımızın, doğal alanlarımızın, ormanlarımızın, tarihi ve kültürel değerlerimizin olduğu, kendi iç denizimiz ve bu iç denizi başka denizlere bağlayan boğazlarımızdan oluşan kendi karasularımızdır. Türk Boğazları’nda deniz ve hava kirliliğiyle mücadele, doğal hayatın ve deniz çevresinin korunması, bölgede yaşayan insanların ve diğer canlıların, öncelikle yaşama hakları olmak üzere, haklarının gözetilmesi ve bölge halkının geçiş yapan gemilerden zarar görmemesi amacıyla yapılan düzenlemeler, doğal olarak artan gemi trafiği, büyüyen gemi tonaj ve boyutları, farklılaşan ve çeşitlenen gemi tipleri, artan tehlikeli yük çeşit ve miktarı, teknolojik yeniliklerle farklılaşan denizcilik uygulamaları ve bunların sonucunda oluşan risklerin değişmesi ve farklılaşması gibi hususlar da dikkate alınarak oluşturulmalı, gözden geçirilmeli ve geliştirilmelidir.

 

KAYNAKLAR:
Agoston, G., and Masters, B. (2008). Encyclopedia of the Ottoman Empire. Facts on File Library of World History, NewYork, USA. ISBN-13: 978-0-8160-6259-1 ISBN-10: 0-8160-6259-5
Apollonius of Rhodes (1993). Jason and the Golden Fleece. Translation by Richard Hunter. Oxford: Oxford University Press, reissued – printed in 2009, in Great Britain by Clays Ltd St Ives plc. ISBN 978-0-19-953872-0.
Apollonius, R. (3rd Century BC) Argonotica. Translation by R.C. Seaton 1912, the Project Gutenberg EBook of The Argonautica, originally written in Ancient Greek sometime in the 3rd Century B.C. by the Alexandrian poet Apollonius Rhodius by Apollonius Rhodius (Apollonius the Rhodian). Posting Date: July 21, 2008 [EBook #830], Release Date: February, 1997, Produced by Douglas B. Killings. Date retrieved: 09.11.2012., address: http://www.gutenberg.org/ebooks/13977
Atatürk, K. (1927). Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, M.E.B. Devlet Kitapları. İstanbul, 1970, Milli Eğitim Basımevi.
Australian Government (2010). Turkish Monuments and Memorials, Stop Wayfarer. Gallipoli and Anzacs, Visiting Gallipoli Today. The internet web site of the Australian Government, Department of Veterans’ Affairs. Date retrieved: 11.10.2012, address: http://www.anzacsite.gov.au/2visiting/turkish_stop.html
Ayda, A. (1974). Etrüskler Türk Mü İdi? Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları: 43.
Ayda, A. (1992). Etrüskler (Tursakalar) Türk idiler. İlmî Deliller. Ankara: Ayyıldız.
Banier, A. (1740). The Mythology and Fables of the Ancients, Explained from History. London: A. Millar. From the open library of the Internet Archive, (e-book of the original printed book from the New York Public Library). Date retrieved: 14.10.2012, address: https://archive.org/details/mythologyandfab01banigoog
Bayram, S. (2011). Türk Kültürünün İzleri Üzerinde Araştırmalar: Truva Savaşı ve Etrüskler. Gülensoy, T., ve İvgin, H. (Eds). Sayın Nail Tan’a Armağan Kitabı. s. 208-226.
Bell, J. (1790). Bell’s New Pantheon; or, Historical Dictionary of the Gods, Demi-Gods, Heroes, and Fabulous Personages of Antiquity. London: British Library. From the Internet Archive (Google e-book developed from the original printed book from the collections of University of Michigan Library). Date retrieved: 14.10.2012, address: http://archive.org/stream/bellsnewpantheo00bellgoog/bellsnewpantheo00bellgoog_djvu.txt
Berens, E. M. (1894). The Myths and Legends of Ancient Greece and Rome. New York: Maynard, Merrill, & Co. The Project Gutenberg e-book. Release Date: August 23, 2007, (e-book #22381). Produced by Alicia Williams, Keith Edkins. Date retrieved: 10.09.2012, address: http://www.gutenberg.org/ebooks/22381
Bernal, M. (2006). Black Athena: The Linguistic Evidence. 2006, Rutgers University Pres. ISBN-10: 0-8135-3655-1, ISBN-13: 978-0-8135-3655-2.
Bodur, O. (2008). Çanakkale’de kaç şehit verdik? “Dur yolcu”, internet sitesi, makaleler, (How many martyrs have given in Çanakkale? Article in Turkish in the “Dur Yolcu – Stop Wayfarer” web site archive of information, articles and other documents about Çanakkale sea and land battles). Date retrieved: 27.09.2012, address: http://www.duryolcu.com/default.asp?m_id=6&c_id=642&title=%C3%87anakkale’de%20ka%C3%A7%20%C5%9Fehit%20verdik?
Brewer, E. C. (1922). Dictionary of Phrase and Fable. (Dictionary of phrase and fable giving the derivation, source, or origin of common phrases, allusions, and words that have a tale to tell …). London, New York: Cassell and Company Limited. From the open library of
the Internet Archive, e-book developed from the original printed book, from the University of California Libraries, Full catalog record: MARCXML, Date retrieved: 19.07.2012, address: https://archive.org/details/dictionaryofphra00brewrich
Bulfinch, T. (1855). The age of fable; or, Stories of gods and heroes. Boston, Sanborn: Carter and Bazin. SRLF: LAGE – 4021490. the Internet Archive, e-book from the original printed book, from the book contributor “University of California Libraries”, Full catalog record: MARCXML, Date retrieved: 19.07.2012, address: https://archive.org/details/ageoffableorstor00bulfiala
Colavito, J. (2010). Jason and the Argonauts: The Epic History of a Greek Myth. Date retrieved: 26.02.2013, address: http://www.argonauts-book.com/index.html
Colavito, J. (2011). Golden Fleeced Lying about Atlantis, Aliens, and Argonauts in Greek Myth. Free e-books in pdf format which can be downloaded from Colavito’s website. Date retrieved: 11.09.2012, address: http://www.jasoncolavito.com/uploads/3/7/5/9/3759274/golden_fleeced.pdf
Colum, P. (1921). Golden Fleece and the Heroes who Lived Before Achilles. The Project Gutenberg E-Book. Posting Date: March 27, 2009, (e-book #2395), Produced by Dianne Bean. Date retrieved: 15.01.2012, address: http://www.gutenberg.org/ebooks/2395
Done, W. B. (1876). Ancient Classics for the English Readers, Euripides. Edinburgh and London: W. Blackwood and Sons. The Internet Archive e-book developed from the original book of 1876. Date retrieved: 17.11.2012, address: https://archive.org/details/euripides00donngoog
Dupuis, C. F. (1795). The Origin of All Religious Worship, translated from the French of Dupuis. New Orleans, 1872, Hathi Trust Digital Library, e-book developed from the original printed book, from University of Michigan Library. Date retrieved: 11.09.2012, address: http://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=miun.ajf3298.0001.001;view=1up;seq=1
Erickson, E. J. (2001). Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War. London, Greenwood Publishing. ISBN 0-313-31516-7
Flaccus, G. V. (1916). The Argonautica of Gaius Valerius Flaccus Setinus Balbus: Book 1. Translation by H. G. Blomfield. Oxford: 1916. From the open library of the Internet Archive, (e-book from original printed book from the Cornell University Library). Date retrieved: 14.10.2012, address: https://archive.org/details/cu31924026536783
Given, C. S. (1905). A Fleece of Gold: Five Lessons from the Fable of Jason and the Golden Fleece. Cincinnati, OH: Jennings & Graham. Second edition revised. Project Gutenberg E-Book, Release Date: September, 2005, (e-book # 8881). Date retrieved: 11.09.2012, address: http://www.gutenberg.org/ebooks/8881
Graves, R. (1993). The Greek Myths. New York: Penguin, 1993. ISBN-10: 0140171991, ISBN-13: 978-0140171990.
IMO Res. A.827(19), Annex 2, Para. 3 (1995). Ships’ Routeing, Routeing Measures Other Then Traffic Separation Scheme, Rules and Recommendations on Navigation through the Strait of Istanbul, the Strait of Çanakkale and Marmara Sea, Pilotage.
İnan, Y. (2001). The Current Regime of the Turkish Straits. Journal of International Affairs, March – May 2001, Volume VI – Number 1, Center for Strategic Research of the Ministry of Foreign Affairs of the Republic of Turkey (SAM), Perceptions. From the official web site of SAM (T.C. Dışışleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi – Center for Strategic Research of the Ministry of Foreign Affairs of the Republic of Turkey). Date reteived: 12.01.2013, address: http://sam.gov.tr/wp-content/uploads/2012/02/YukselInan.pdf
Kafesoğlu, İ. (1992). Türk dünyası el kitabı: Coğrafya-tarih. 1. cilt, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, ISBN 9754560471, 9789754560473.
Karaşarlı, Ç. (2006). Truvalılar Türk İdiler. Türk Dünyası Tarih Dergisi. Sayı: 231, Mart 2006, s. 47-50, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.
Kingsley, C. (1856). The Heroes, The Project Gutenberg eBook. Release Date: 03.01.2011, [eBook #677], posted on 04.10.1996. Transcribed from the 1889 Macmillan and Co. edition by David Price. Date retrieved: 17.09.2012, address: http://www.gutenberg.org/ebooks/677
Lempière, J. (1788). A Classical Dictionary. London: T. Cadell & W. Davies,1812. The Internet Archive. Date retrieved: 11.09.2012, address: https://archive.org/stream/aclassicaldicti00lempgoog#page/n81/mode/2up also available e-book of other Publisher, Boston: Carter, Hande & Co., address: https://archive.org/details/lempriresclass00lemp also available as a summary (Lemprière’s Summary – Jason and the Argonauts) in the website of Colavito, J., (Jason and the Argonauts: The Epic History of a Greek Myth), address: http://www.argonauts-book.com/lempriegraveres-summary.html
Moorehead, A. (1956). Gallipoli. New York: Harper and Brothers.
Morice, F. D. (Ed.). (1879). Ancient Classics for the English Readers, Pindar. Edinburgh and London: W. Blackwood and sons. The Internet Archive e-book developed from the original printed book, from the collections of University of Michigan Library. Date retrieved: 17.11.2012, address: https://archive.org/details/pindar00davigoog
Scull, S. A. (1880). Greek Mythology Systematized. Philadelphia: Porter & Coates. From the open library of the Internet Archive, e-book developed from the original printed book. Date retrieved: 14.10.2012, address: https://archive.org/details/greekmythologysy00scul
Virgil (19 BC). The Aeneid. Translated by John Dryden. (The Aeneid by Virgil) written 19 B.C., the e-book provided by the Internet Classics Archive by Daniel C. Stevenson, Web Atomics. Date retrieved: 11.10.2012, address: http://classics.mit.edu//Virgil/aeneid.html
Westropp, H. M. (2003). Handbook of Egyptian, Greek, Etruscan and Roman Archeology, 1878. Kessinger Publishing, ISBN 0766177335, 9780766177338
Zekiyev, M. Z. (2013). Türklerin ve Tatarların Kökeni. İstanbul: Selenge Yayınları. ISBN: 9789758839315


Bunları da beğenebilirsin