Denizcinin anasayfası

İzmit Körfezi’nde 57 farklı balık ve canlı türü yaşıyor

Kocaeli'de 2 yıl önce başlatılan 'İzmit Körfezi'nin Balıkçılığı ve Sürdürülebilir Hale Getirilmesi Projesi'nde sona gelindi.

Kocaeli’de 2 yıl önce başlatılan ‘İzmit Körfezi’nin Balıkçılığı ve Sürdürülebilir Hale Getirilmesi Projesi’nde sona gelindi. Proje kapsamında temizlenen İzmit Körfezi’nde 57 çeşit balık ve canlı türünün yaşadığı tespit edildi. Ayrıca denizaltı çekimlerle deniz canlıları görüntülendi.

İzmit Körfezi etrafında mevcut olan sanayi ve kentleşme ile birlikte doğal yaşamın da sürdürülebilir bir şekilde devamını sağlamak amacıyla Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği ve Kocaeli Sportif Amatör Olta Balıkçıları ve Doğal Hayatı Koruma Derneği (KAMADER) ortaklığında 2 yıl önce ‘İzmit Körfezi’nin Balıkçılığı ve Sürdürülebilir Hale Getirilmesi Projesi’ başlatıldı.

Proje kapsamında İzmit Körfezi’nde faaliyet gösteren ticari, amatör ve sportif balıkçılığın mevcut durumunun ortaya koyulması ve bundan sonraki süreçte gerçekleştirilecek balıkçılık faaliyetlerinin sürdürülebilir yönetiminin sağlanması amaçlandı.

İzmit Körfezi’ndeki balık ve omurgasız türlerin güncel durumunu belirlemek için araştırma gemisiyle trol sörveyi gerçekleştirildi.

İzmit Körfezi’nde 45 adet balık türü, 12 adet omurgasız türü olmak üzere 57 tür bulunduğu tespit edildi. Ayrıca denizaltı çekimlerle deniz canlıları görüntülendi.

DENİZİ KİRLETEN GEMİ VE DENİZ ARAÇLARINA CEZAİ İŞLEM

İzmit Körfezi’nin kirlenmesinin önlenmesine yönelik olarak da çalışmalar yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, bünyesinde oluşturduğu denetim ekipleri ile sürekli olarak havadan, karadan ve denizden kontrol ve izleme yaparak kirliliğe sebep olduğu tespit edilen gemi ve deniz araçlarına cezai işlem uyguluyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bugüne kadar yaklaşık 500 gemiye toplam 20 milyon TL’nin üzerinde idari para cezası uygulandı.

KÖRFEZ’DE BALIKÇILIĞA TEŞVİK

İzmit Körfezi’nin Balıkçılığı ve Sürdürülebilir Hale Getirilmesi Projesi’nin kapanış toplantısında sunum yapan İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Firdevs Saadet Karakulak, “İzmit Körfezi, Türk Boğazlar Sistemi’nin bir parçası olması ve İstanbul’a yakınlığı bakımından Türkiye balıkçılığında geçmişten bugüne büyük bir önem arz etmekte.

Bölgede bulunan önemli su alanları da bu önemi daha da arttırmakta.

1980’li yıllardan sonra kentsel ve endüstriyel gelişim doğrultusunda Körfez’deki antropolojik baskının olmasına rağmen balıkçılık faaliyetleri hem ticari hem de amatör olarak hala devam etmekte.

Bu proje kapsamında İzmit Körfezi’nin balıkçılık durumunun ve biyoçeşitliliğin belirlenmesi amaçlandı.

Körfez’de ticari olarak faaliyet yapan toplam 260 tekne bulunmakta ve bu teknelerin çoğunluğu küçük ölçekli balıkçılık grubunda bulunuyor.

Son yıllarda tüm dünyada bu balıkçılık grubu önemsenmekte ve teşvik edilmekte. Körfez’de balıkçı teknelerinin faydalandığı toplam 18 adet balıkçı kıyı yapıları var.

Bunların çoğu çekek yeri, barınma ve yanaşma yeri özelliği taşıyor. Körfez’deki ticari ve amatör balıkçı sayısına baktığımızda, ticari olarak toplam bin 377 balıkçı var. Amatör balıkçı belgesine sahip kişi sayısı da 2 bin 920 adet” dedi.

‘EKSİK OLAN PARÇA TOPLUMUN BİLİNÇLİ OLMAMASI’

İzmit Körfezi’nin altındaki yaşamı görüntüleyen Sualtı Görüntüleme Yönetmeni Tahsin Ceylan da şunları söyledi:

“İzmit Körfezi geçmiş dönemde çok fazla kirliliğe maruz kalmış. Artan nüfus ve endüstri ile beraber bu kirlilik daha da artmış. Son yıllarda alınan tedbirler ile bir iyileşme süreci içerisinde.

Ben yaklaşık 1 yıldır burada aktif olarak çalışıyor olsam da, arşivimdeki görseller yaklaşık 10 yıla dayanıyor. 1999’dan beri bu bölgede sürekli araştırma yapıyorum.

Marmara’yı seviyorum. Marmara’nın kendine özgü bir ekosistemi var. Öncelikle Karadeniz kökenli besleyici elementler açısından derin suların beslediği bir alan.

Ancak kirlilik ile birlikte bazı türler burada yok oldu. Önceden 36 tane tür vardı. Şimdi bunların sayısı 7-8’e kadar düştü. Tabii Marmara bir iç deniz.

Diğer denizlerimizin uluslararası bir yönü var. Burası sadece Türkiye’ye ait bir deniz. Biz bu çalışmayla aslında, ‘Bakın burada bu türler var.

Ama bu türlerin korunması bugünden sonra 2 kat daha fazla bir emek gerektirir. Çalışma gerektirir’ demek istedik.

Bize göre eksik olan parça toplumun bu konuda bilinçli olmaması. Yani sadece Resmi Gazete’de tedbir yayınlamakla, ‘Şu tür az, bu yasaktır’ demekle bunu önleme şansımız yok.”


Bunları da beğenebilirsin