Denizcinin anasayfası

Hayatı anlatan kitapların annesi

Kendisini gelecek tasarımcısı olarak adlandıran Damla Kunç Koçman, ilaç sektöründe uzun yıllar çalıştı ve danışmanlık yaptı. Coachman Eğitim ve Danışmanlık firmasının kurucusu. Kurumsal firmada çalışırken, bir gün plazanın tepesinden aşağı bakarken, ‘dışarıda da bir hayat var’ diyerek içsel yolculuğa çıktı. Hayatı yeniden keşfetti. Şimdi, yolculuğunda biriktirdiklerini kitaplarında çocuklara aktarıyor.

Bireysel ve kurumsal koçluk yapan, eğitimler veren Damla Kunç Koçman, İTÜ Denizcilik Fakültesi 1996 Güverte mezunu Kaptan Serhat Koçman ile evli. Claude M. Bristol’ün, “Kuşkusuz tasarladığımızı oluruz” sözünü kendisine yol seçmiş. Bu yolda halen yürümeyi sürdürüyor. 600 saatin üzerinde koçluk deneyimine sahip olan Koçman’la hayatı ve çalışmalarını konuştuk:

Gökdelenin tepesinden hayatın göbeğine

“Çoluk, çocuk olunca bir gün gökdelenin tepesinden aşağı baktım. Dedim ki, ‘Dışarıda da bir hayat var.’ Stresliydi. Sağlık problemleri de ortaya çıktı. Teşhisi konulamayan hastalıklar nedeniyle her şeyi bırakıp tekrar hayatımı inşa etme sürecine girince koçluk mesleğiyle tanıştım. Eğitimlerini aldım. O sırada yaratıcı yazarlık kurslarını takip ettim. Bir arayış süreciydi. Bu arada kurumsal firmalara ölçme ve gelişim merkezi danışmanlığı yapıyordum. İnsanlara not vermenin ve o notun da insanların peşinden ömür boyu gitmesinin doğru olmadığını düşündüm.”

Sorularımın cevabını aradım

“Gelişim dediğimiz şey zaten kolay değil. Yazıyorum, çiziyorum da. Sonra bütün hikayeler birleşmeye başlıyor. Bir çocuk kitabı yazmak istedim. Kendi çocukluk yıllarımı hatırladım. O dönemde kendi çocukluğumla ilgili sorguladığım birçok şey de vardı. Cevaplarını bulamadığım, mutsuz olduğum. İki tane karakter yarattım. Günümüz dünyasındaki eğitim modelini, ebeveynliği ve çocukların olgunlaşma yolculuğunu anlatmak istiyorum. Bilim Okulu diye bir okul oluşturdum bir adanın içerisinde. İki çocuk var burada ana karakter. Can bilime çok ilgi duyan bir çocuk. Gül hikaye yazmayı çok seviyor ama anne ve baba yoluyla bilim insanı olmaya çalıştırılıyor. O yüzden Gül çok yalnız. Okulun tembel çocuğu. Can popüler ve çalışkan çocuk. Önce bunlar bir bilgisayar programıyla birlikte bir yazılımın içine giriyorlar. Gelecek dünyasını da ilgilendiriyor. Bu iki çocuk, bu yolculukta birlikte problemleri çözemedikleri zaman seviyeleri geçemiyorlar. Her yerde mutlaka bir yiyecek buluyorlar, barınma yeri arıyorlar. İlk kısım fantastik bir dünya İkinci kısmda da yapay zekanın oluşturduğu bir dünya. Haz, bağımlılık, sanal gözlükler, duyguları kaldıran kıyafetler var. Çocuklar kendi aralarında tartışarak yine doğruları bulmaya çalışıyorlar. Yolun sonunda kendi dünyalarına dönüyorlar.”

İkinci kitap üç ayda ikinci baskıya girdi

“Bu kitap bitince yayın evleriyle konuştuk. Sonunda eksik parça ile anlaştık. Onlar çok ilgilendiler. Kitabınızı bize vermenizi istiyoruz ve seri olsun dediler. Öyle olunca kitabın ikincisi çıktı. İlk kitap bir yıl oldu yayımlanalı üçüncü baskıya girdi şu anda. 6 bin çıktı yani. İkinci kitap da 3 ay önce çıktı ve bitti. O da ikinci baskıya girdi. İkinci kitapta da bir Tesla dünyası. Yine aynı kahramanlar gidiyor. Yine orada bir eğitim sistemi var. Çünkü Tesla’nın buluşları biraz daha farklı. Ta 1800’lü yıllarda söylemiş. Evrenin enerjisi ve seviyesi değiştikçe aslında medeniyet seviyesi değişiyor. Star Trek, Star Wars da bu mantıkla yazılmış. Medeniyet seviyesi 1 olan bir kurguyu yarattım. İkinci kitapta Cern’e gidiyorlar. Bir küreye giriyorlar ve küreyle birlikte evrenler arası geçiş yapıyorlar. Evrensel bir dil olan matematik kullanılıyor, her yer şifrelerle açılıyor. Çevreci bir dünya, paralel evren. Çevreci olan bir dünyadaki dezavantaj kurallar çok sıkı. Birinin yaptığı bir hata bütün sistemi etkiliyor bu nedenle herkesin uyma zorunluluğu var. Eğitim sistemi çocukların yeteneklerine göre mesleklerinin seçimi üzerine. Mesela çiftçilik çok önemli bir meslek o dünyada. Çiftçilik bilinçli olarak okullarda öğretiliyor. Çocuklar yeteneklerine göre alınıp okulda ona göre öğrenim görüyorlar.

Kitabın çizeri 17 yaşında

Üçüncüsünü yazıyorum şimdi. Çizerim 17 yaşında bir genç kız. Genç girişimcileri destekliyorum. Onun da ilk deneyimi oldu bu kitap. Anime çizimler yaptı. Birinci kitap 8-12 yaş roman olarak geçti ama ikincisini 6 yaş üzeri bilim reyonuna koydular. İkinci kitap bilim kurgunun tüm öğelerini taşıyor.

Çocukları nasıl etkiliyor?

Çocuklarla bir çok atölyeler yapıyorum, okullara gidiyorum. 21.yüzyıl yetkinliklerini geliştirmek üzere tasarım atölyeler yapıyorum. Okuduklarınıza da inanmayın diyorum, sorgulayın, merak edin. İkinci kitapta higgs bozonu’nu anlattım, ufak ufak tablet bilgiler koyuyorum. Onun detayını isterse merak eden çocuk araştırsın diye. Mesela sorularla çalışan bir küre var. Sen olsan bu küreyi neyle çalıştırırdın diyorum. Onlara kendi tasarımlarını yaptırıyorum.

Ebeveyn akademisini açmak istiyorum

Bir taraftan da ebeveynlere bir akademi açmak istiyorum. En büyük hayallerimden biri. 17 ve 13 yaşında iki kızım var. Kendi çocuklarımı yetiştirirken anne ve baba olmanın büyük sorumluluk olduğunu farkettim. Anne ve babamın bana söylediği ve bende kodlanmış ve yanlış kodlanmış olan bilgilerle çok uğraşmak zorunda kaldım. Onun için ebeveynlik yaparken iki dudağınızın arasındaki kelimeye çok dikkat etmeniz gerekiyor. Çünkü A derken çocuk B anlarsa bütün hayatını o B kurgusu üzerine oluşturmaya başlıyor. Bu konu üzerine de bir kitap yazıyorum ebeveyn çocuk reyonuna. Üç bölüme ayırdım. Birinci bölüm kendini bilmek. Kendini bilmezsen zaten ebeveyn olma. İş orada bitiyor. Bu yaşla da ilerleyen bir şey. Kendi geçmişime bakıyorum. 28 yaşında anne oldum. O zaman bunları algılayabilecek bilinçte değildim. Ben de o sırada yapılacaklar listelerimi yapıyordum. Evlendim, iyi bir iş buldum tamam. Anneliği hala öğreniyorum. Zaten ebeveynlik öğretilebilir bir şey değil. Kendi modelinizi bulmanız için önce kendinizi, kendi ilkelerinizi bilmeniz gerekli.

Kızım bana ‘mutsuzsun’ dedi, her şeyi bıraktım

Küçük kızım 5 yaşındaydı o zaman. Ben evden çalışıyorum. İlaç firmalarına danışmanlık yapıyordum. Her şeyi büyüttük. Ev büyüdü, araba büyüdü, yaşam büyüdü. Eşim de ben de memur çocuğuyuz özümüzde. Çok çalıştık, çok ürettik. Ondan sonra ürettiklerimizi kaybetme korkusuna düşünce daha fazla üretmeye başladık. Sonra bir gün eve geldim. Çocuk yapmış resimleri bana göstermeye çalışıyor. Ben de Ankara’dan gelmişim. İş yapacağım diye yardımcıma kaş göz ediyorum al da parka götür. O anda kızım yüzüme baktı. “Sen çok mutsuzsun” dedi. Nereden çıkartıyorsun dedim. Harika her şeyimiz. O kadar harika görüyorum ki. Ne kadar büyük bir bilinçsizlik. Ama dedi senin yüzün hiç gülmüyor. Ertesi gün her şeyi bıraktım. O an her şeyi yıktığım gündür. Hangi yemek severim. Onun bile tanımını bulamadım. O kadar hızlı yiyordum ki her şeye yetişmek için onun tadını alamamışım. Bahçeye çıktım. Açmış lavantalar var, üzümler var. Hiç birini yaşamamışım ki. Yani yaşamadığım bir hayatı inşa etmişim, sonra onu kaybetmemek için daha çok çalışmışım. Bunu dışarıda bulacağımı zannettim en başlarda. Halbuki mutluluk insanın özüyle buluştuğu çok farklı bir yerde. O kafaya gelinceye kadar da bir çok şeyi bırakmanız ve vazgeçmeniz gerekiyor. Kendiniz dahil bazen.

Damla Koçman kimdir?

Damla Koçman, Hacettepe Kimya Mühendisliği bölümünden İhsan Doğramacı üstün başarı ödülü alarak birincilikle mezun oldu. Yaşamında kişisel gelişimini her zaman önemsedi ve kendi gelişimine yatırım yaptı. 600 saatin üstünde koçluk deneyimine sahip olup, bireysel ve kurumsal koçluk yapmakta ve eğitimler vermektedir. International Coaching Federation (ICF) onaylı PCC koçtur. Bilim Okulu Proje X ve Paralel Evren Yolcuları bilim kurgu seri kitaplarının yazarıdır.


Bunları da beğenebilirsin