Denizcinin anasayfası

Akdoğan : “Gazi Alemdar tarih kitaplarında anlatılmalı”

Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve tek deniz savaşının kahramanı Gazi Alemdar Gemisini anlatan “Alemdar Destanı”na imza atan, Yüksek Denizcilik Okulu (YDO) 1948 mezunu Müh. Kapt. Refik Akdoğan Kanal B’de yayınlanan “Günce” programına katıldı.

Başkent Üniversitesi Atatürk İlkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (ATAMER) Müdürü Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Evrim Şencan Gürtunca’nın da katıldığı programda konuşan Akdoğan, 1955 yılında Alemdar’ın kaptanlığını yaptığı sırada geminin bacasındaki yaraları merak etmesiyle başlayan tarihi şöyle anlattı :

Bacasındaki yaraları gördüm

“2. kaptana bu deliklerin ne olduğunu sorduğumda bana geminin Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve düşmanla savaşmış bu geminin mürettebatının kendini esir alanları esir aldığını söylemişti. Ben de bu hikâyeyi bir kurtarma gemisinin deniz savaşı yapmasına ihtimal vermediğim için inandırıcı bulmamıştım. Bu nedenle üzerine fazla düşünmemiştim. Aradan yıllar geçtikten sonra rahmetli Nurettin Peker’in “Öl, Esir Olma” kitabını okuduğumda bana anlatılanların gerçek olduğunu anladım. Bu geminin bir savaş gemisi tarafından esir alınıp ardından onları esir aldıklarını öğrendiğimde hayretler içerisinde kaldım. Sonrasında öğrendim, Alemdar Kurtarma Gemisi ülkenin kurtulmasında çok önemli bir rol oynamış”

Türklerle baş etmek mümkün değil

“Memleket perişan halde. Bu sırada Alemdar İstanbul’da demirli. Bu esnada tabii ki Kuva-i Milliye harıl harıl çalışıyor, Mustafa Kemal Atatürk Anadolu’ya geçmiş. Erzurum ve Sivas kongrelerini yapmış. Rusya bize cephane vermek istiyor ancak neyle taşınacağı büyük muamma. Alemdar bu iş için çok uygun olduğu için Kuva-i Milliyeciler Alemdar’ın kaçırılmasına karar vermiş. Kaptan çok gönüllü olmasa da 2. çarkçı ile bir gemici Alemdarı İstanbul’dan Karadeniz Ereğlisi’ne 24 Ocak 1921 tarihinde kaçırıyor. Alemdar, eksiklerini tamamlayıp Trabzon’a gidecek ve Rusya’dan cephane getirmek üzere faaliyetlerine başlayacaktı. Ancak maalesef Trabzon’a varamadan Zonguldak’ta bir Fransız gambotu tarafından esir alınıyor ve içine dört Fransız askeri konuluyor. Kuva-i Milliyeciler boş durmuyor ve C-27 arkada, Alemdar önde İstanbul’a seyredilirken önce kavga sonra da horon tepme bahanesiyle karışıklık yaratıp kaptanın ‘Sancak Alabanda’ parolasıyla çarkçı başı ve adamları otomatik tabancaya sahip olan Yüzbaşı Tilli’ye saldırıyor. Daha sonra Alemdarı Karadeniz Ereğlisi’ne geri sokacakken C-27 gemiye yetişiyor. Cevap alamayınca ateş açılıyor ve savaş başlıyor. Fransız savaş gemisinde top ve makinalı tüfekler olmasına rağmen, ülke söz konusu olduğunda Türklerle baş etmenin mümkün olmayacağının kanıtı niteliğindeki bu çatışmada Alemdar savaşarak Ereğli’ye giriyor. Savaşarak Alemdar’ın önüne gelen C-27, esirleri geri almak için manevralarla Alemdar’ı durdurmaya çalışsa da denizde Karadeniz Ereğlisi balıkçıları ve karadaki Türk milisler de C-27’ye yaylım ateşi açıyor. Böylece C-27 geri dönmek zorunda kalıyor”

Ders kitaplarında yer almıyor

“Türk denizcilik tarihinde destan yazılan bu tarihi olaydan hiçbir ders kitabında bahsedilmiyor. Tarihçiler İstiklal Savaş’ını yazarken lütfen denizcilerin de bu konuda ne kadar etkin olduklarını belirtsinler. Her limanda bu geminin mürettebatının heykellerinin dikilmesi gerekiyor. Görülmemiş, eşi benzeri olmayan bu olayda esir alınanlar esir alanları esir alıyorlar. Esirlerin verilmesi hususunda yürütülen müzakerelerde Mustafa Kemal Atatürk esirlerin serbest bırakılmasını emrediyor ve Fransızlar ile Ankara hükümeti arasında Türk karasularında 10 mil dahilinde Türk gemilerinin aranmayacağına dair çok önemli bir anlaşma yapılıyor. Hatta bu nedenle Sakarya Savaşı sırasında İngilizler ile Fransızlar arasında tartışma çıkıyor. Böylece, Osmanlı haritadan silindiği halde Fransızlar Ankara Hükümetini tanımış oluyor”


Bunları da beğenebilirsin