Denizcinin anasayfası

Av. Esenyel : “Savaş şartlarında klozlar çok önem kazandı”

Avukat Selçuk Esenyel, armatörlerin risklere karşı bayrak devleti, P&I ve tekne makine sigortacısından yazılı onay almasını önerdi.

KOSDER Akademi tarafından, Akis Denizcilik Kurucu Ortağı Seden Öztorun’un moderatörlüğünde düzenlenen “Rusya – Ukrayna savaşının deniz taşımacılığı ve sözleşmelere etkisi” konulu çevrimiçi söyleşinin konuğu Esenyel & Partners Avukatlık Bürosu Kurucu Ortağı Avukat Selçuk Esenyel oldu.

Denizcilerin her zamanki gibi savaştan ya da bu tür toplumsal olaylardan en çok etkilenen gruplardan birisi olarak savaşın sivil kurbanları arasında yer aldığını belirten Esenyel, her şeye rağmen ticaretin devam etmesi gerektiğini bunun için de tarafların sorumluluklarını düzenleyen hükümler ile bir zamanlar sözleşmelerde “kuru kabalalık” olarak görülen savaş, mücbir sebep gibi maddelere çok dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.

Esenyel, Türkiye’nin savaştan kaynaklanan durumu lehine çevirerek denizci ülke olma yolunda önemli yol alabileceğine dikkat çekti.

Avukat Selçuk Esenyel şunları söyledi:

“Ruslar Türkiye’ye gelmek istiyorlar.”

“Bir tarafta savaş bir tarafta da devam ettirilmeye çalışılan ticaret var. Son dönemde bizim kapımızı en çok Rus trader ve armatörlerin aşındırdığını söyleyebilirim. Bunlar işletmelerini Türkiye’ye getirmeye çalışıyorlar. Bu, bir yandan da ticari bir kazanç kapısı haline dönüşebilir. Baktığınızda Rus filosu yedek parça ihtiyacı dahil, ihtiyaçlarını doğru düzgün sağlayamaz durumda. Boya alamayan Rus müvekkillerimiz var. Keza yine işletmesi ya da bayrağı Rus olması sebebiyle Avrupa limanlarına gidemeyen ve bu sebeple Türkiye’de işletme arayan gemilerimiz var. Bu durumdan istifade ederek buraya yönelmeliyiz, diye düşünüyorum. Bu dönemde “Yandım, bittim!” demekten ziyade, nasıl ayakta kalırız diye düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Temennimiz savaşın bir an önce son bulması ve coğrafyamızda huzurun egemen olmasıdır. Ukrayna’da mahsur kalan gemilerimiz var. Bunlarla ilgili Ulaştırma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ile İMEAK Deniz Ticaret Odası nezdinde çalışmalar devam ediyor. Bazı gemilerimizin personelinin kurtulmasına yardımcı olabildik; ama hala sorun yaşayan gemilerimiz var. Türkiye de arabuluculuğa nezaret ediyor. Umarım Ukrayna’daki gemilerimiz bir an önce kurtulur ve hem denizciler sağ salim ailelerine kavuşur hem de armatörlerimiz gemilerine.

“Zararı kim telafi edecek?”

“Ukrayna’daki gemilerimizin durumu biraz daha sorunlu, hareket edemez durumdalar. Gemilerimizin çoğunluğu savaş öncesinde Ukrayna limanlarına gitmiş durumda. Zaten Şubat 2022 sonundan itibaren o bölgeye giden gemimiz olmadı. Ukrayna’daki gemilere baktığımızda kiracının talimatıyla o limanlara gitmiş durumdalar. Burada sözleşmelerdeki klozları iyi incelemek lazım. Atıf yapılan sözleşmelerde, savaşa ilişkin risk klozlarımız var. Bunlara bakarak özellikle bekleme ve hasarlardan kaynaklı olan zararları kimin telafi edeceğine karar verilmesi gerekiyor. Time çarter bazında sözleşmelerin özel hükümlerine bakılmalı; ama genel olarak değerlendirildiğinde çoğunlukla time çarter sözleşmelerinde kiracıların kira ödemeye devam etmesi gerektiği ve sefer bazlı kiralarda ise zarara armatörün katlanması gerektiği yönünde kararların çıktığı malumunuz. Burada özel klozlara bakmak gerekiyor.”

“İlgili maddeler kuru kalabalık olarak görülüyordu.”

“Diğer taraftan Rusya’ya giden gemilerimiz var ya da time çarter sözleşmesi imzalanmış olduğu halde sonrasında Rus veya Ukrayna limanlarına gitmeme yönündeki armatörün kararlarının doğruluğuna ilişkin olarak ihtilaf çıktığını görüyoruz. Şu an BIMCO‘nun tavsiye ettiği iki tane war risk klozu var. Bir tanesi Conwartime 2013, bir tanesi de Voywar 2013. Bunların daha önceki tarihlileri de var ama ağırlıklı olarak bunlar tavsiye ediliyor. Özellikle şöyle devam edelim. Conwartime 2013 savaş halini biraz daha geniş yorumluyor. Bunun tartışmalılarına savaşın ilk günlerinde daha fazla girmiştik. Bu savaş mı, ihtilaf mı, işgal mi gibi tartışmalar TV’lerde de çok sık oluyordu. Savaş sadece toplu tüfekli bir harekat olarak değil, savaş benzeri operasyonlar olarak mesela deniz mayınlarının döşenmesi gibi durumlar da savaş kavramının içinde yorumlanabiliyor. Bu sözleşmelere hem hali hazırdaki çarter partilerimizde hem de sonrakilerde çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu maddeler genelde bu savaştan önce kiracılar veya armatörler tarafından çok dikkat edilmeyen, bu kısma gelindiğinde geçilen, “Avukatın biri zamanında yazmış. Kuru kalabalık yapıyor.” dediğimiz maddelerdi aslına bakarsanız. Ama şimdi bunları çok iyi okuyup nokta nokta, kelime kelime bu buna girer mi diye bakmanız lazım.”

“Risk var ama neye göre, kime göre?”

“Conwartime 2013 geniş yorumlamış ve açık bırakmamış. Hangi halin savaş olduğuna dair bölüm bölüm anlatmış. Burada önemli olan kısım şu, İngiliz hukukunun özellikle baktığı durum. Ben bunları savaş hali olarak kabul ediyorum, diyor madde. Lakin bunların gerçekte var olduğuna kim karar verecek. Acaba orada gerçekten bu savaş mı var; orası tehlikeli bir liman mı yoksa askeri operasyon olduğuna dair haber var ama resmi bir paylaşım mı yok, biz yine de burada savaş var diye mi kabul edeceğiz? Resmi paylaşım kime göre yok? Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı bir paylaşım yok. Rusya, “Savaşta değiliz.” Diyor. Ukrayna, “Bana saldırdı.” diyor. İngiliz mahkemesine baktığımızda bunun kaptan ve armatörün yetkisinde olduğuna dair bir sonuç ortaya çıkıyor. O da ne demek? Yetki kaptanda. Burada muhakeme yapılması gereken konu, gerçekten gidilen bölgenin güvenli olup olmadığı aslına bakarsanız. Yani burada gerçekten kaptanın ve armatörün makul seviyede bir yargılama, muhakeme yaparak karar vermesi gerekiyor. Bu kararın yanlış çıkması durumunda armatörün sorumluluğuna da gidilebilir. Bunu unutmamakta fayda var. Özellikle Rusya konusunda bunu yaşıyoruz. Çünkü armatör çoğunlukla navlunlardaki değişimlerden kaynaklı olarak gitmek istemiyor şu anda Rusya’ya. O durumda bu maddelerden birine dayanabilir miyim diye bakıyor. Evet dayanabilirsiniz belki. Özel durumlara bakmak gerekir. İşte A armatör gitmiyor ama B armatör o limana girip çıkıyor. Herhangi bir problem yok. Ben genel olarak buraya gitmek istemiyorum. Çünkü gitmiyorum dayanağım da savaş klozu dediğinizde diğer seferleri kiracı önünüze koyup, “Sen gitmiyorsun; ama diğerleri gidiyor. Burada böyle bir problem yok.” diye karşınıza çıkabilir. Burada muhakemeyi iyi yapmak, tezleri doğru bir şekilde ortaya koymak gerekir”

“Duruma göre değişebiliyor.”

“Her armatöre bu uygulanır demek değil. İngiliz mahkemesinin kararları var. Örneğin Ukraynalı personel barındıran gemilerin Rus limanlarına gitmek istememesi makul kabul edilebiliyor. Yani eğer ki Ukrayna bayraklı bir gemiyse ya da Ukraynalı bir işletme altındaysa veya Ukraynalı personel bulunuyorsa, armatör ya da personel Rus limanında geminin alıkonulabileceği ya da personelin alıkonulabileceği iddiasıyla Rus limanına gitmekten imtina edebiliyor. Her olayı özelinde değerlendirmek lazım.”

“Bayrak devleti ve sigorta onayı alınmalı.”

“Diğer taraftan da bayrak devletine tavsiyelerinin ve talimatlarının yazılı olarak sorulması, hem P&I hem de tekne makine sigortasına yazı yazılarak ilgili sefere ilişkin onay alınması büyük önem ifade ediyor. Siz tezinizde haklı olduğunuzu düşünebilirsiniz. Bir limana gitmekten imtina etmek isteyebilirsiniz. Bir duyum almış olabilirsiniz. Bunu sağlıklı ve vakit kaybetmeden kiracı veya armatöre bildirmeniz gerekiyor. İngiliz hukukunun bu konudaki tavrı serttir. İhbarın mutlaka yazılı olarak yapılması beklenir. O limana ilişkin bir tereddüt varsa, gitmek istemiyorsanız o zaman hemen ihbarda bulunmalısınız. İhbarda bulunulmadığı taktirde oluşacak gecikme ve zararlarda armatörün sorumluluğu söz konusu olabilir.”

”Armatör “güvenli liman” talep etmeli.”

“Örneğin, Rus limanlarına sefer bazlı, yolculuk çarteri ile gemiyi bağladık veya Ukrayna seferimiz vardı ama şu anda muallakta kaldı. Üzerinden belli bir süre de geçti. Diyelim Rusya’ya bir gemi bağlantısı yaptık. Arkasından o Rus limanının artık güvenli olmadığına kanaat getirdik. İptal etmek istiyorum. Yolculuk çarteri yaptığımız taktirde bunun iptali daha kolay ama buradaki muhakemenin doğru yapılması gerekir. Time çarterde ise diyelim ki sefer bölgesi Karadeniz olarak tespit edilmiş. Yani normal şartlar altında armatör Rus limanlarına gitmeyi kabul etmiş durumda. Savaş sonrasında Rus limanlarını, belirli bölgelerin güvenli olmadığını düşünüyorsa armatör, kiracı o limana gidilmesini talep ettiğinde bunu reddetmesi, ancak bunun yerine güvenli liman ataması gerekiyor. “Ben time çarter sözleşmemi feshedemiyorum; ama kiracıdan yeni alternatif liman atamasını bekliyorum.”. Bunun yapılması gerekiyor. Burada savaş çıktı benim de sözleşmemde Rusya veya Ukrayna limanları var, sözleşmeyi feshedebilir miyim sorusu en sık karşımıza çıkan soru şu günlerde. Eğer gemimiz başka limanlara gidebilecekse, kiracı başka sulara talimat verebiliyorsa o zaman kirada kalmaya devam etmek zorundasınız.”

“Türk personeli seçin.”

“Şu anda bu bölgede ticaret yapan gemiler için en iyi personel, Türk personel Türk armatörler açısından. Ukraynalı personelle Rus limanlarına gitmeyi doğru bulmuyorum. Yine Rus personelle her ne kadar Ukrayna limanları şu anda kapalı olsa da savaş bittikten sonra belirli bir dönem buraya gidilmesinde sorunlar yaşanacağını düşünüyorum. Rus ve Ukraynalı personel sayısı dünya üzerinde yüzde 15’e tekabül ediyor. Çok ciddi denizci iki devletten bahsediyoruz burada. Fırsattan istifade biz de Türk denizciliğimizi burada yerli personel kullanarak geliştirebiliriz.”

“Gecikmeler yaşanabilir.”

“Baktığınız zaman yeni almış olduğunuz gemideki personel için de yine eğer ki bu bölgede çalışacak iseniz ve hatta şunu da söylemekte fayda var Rus personelle Avrupa limanlarına gitmek niyetiniz varsa buralarda da sorun ve gecikmeler yaşanabileceğine dair tereddütler var.  Personeli seçerken dikkatli olmak lazım. Kiracı, ‘bana ne senin Ukraynalı personelinden Türk personel koysaydın’ diyemez. Çünkü o personel bizim kendi personelimizdir. O personeli tercih etmiş gemimizi ona emanet etmişizdir. Kiracı orayı talep ediyor diye personelimin o limana dair riskini ona yıkabilme gibi bir durum olamaz. Seferi reddedebilme imkanı vardır ama burada gerekçenin bu doğrultuda haklı olduğunun ispat külfeti armatör tarafındadır”

“Güvenli ise zarardan sorumlu olursunuz.”

“Son dönemdeki mayın konusu ve güvenli liman. Safe port ama kime göre safe port. Rus’a soruyorsun limanda sorun yok diyor. Yine burada İngiliz hukukuna göre, inisiyatif kaptan ve armatöre bırakılmış durumda ama buradaki muhakeme yeteneğinin üst düzey olması gerekiyor. Güvenli olan limana güvensiz gitmiyorum dediğinizde oranın güvenli olduğu ispat edilirse zarardan sorumlu oluyorsunuz.  Safe port tabiri İngiliz hukukunda sadece limanın güvenli olması değil limana giden rotanın da güvenli olması anlamına geliyor. Limana varış yolunun da, o suların da yine güvenli olması şartı aranıyor. Bu akla şunu getiriyor. Dün de Gürcistan denizcilik makamları açıklama yaptı ve Gürcistan kara sularında ve açık sularında mayınlar tespit edildiğini bildirdi. Yine keza geçtiğimiz haftadan bu yana İstanbul Boğazı’nda, Samsun tarafında mayınlar tespit edildi. Ukrayna bu mayınların Rusya tarafından bilinçli olarak Karadeniz’de serbest bırakıldığını iddia ediyor. Her ay orada Ukrayna’ya insani yardım adı altında bazı koşullarla taşımacılık devam ediyor. Ukrayna bunların da bağlantısını kesmek istediğini iddia ediyor. Rusya, “Hayır. Ukrayna döşedi. Sivillere zarar veriyor.” diye açıklama yapıyor. Bizim tarafımızda Samsun Liman Başkanlığı’ndan yapılan uyarı vardı. Sonrasında Deniz Kuvvetlerimizin dikkatli seyir bildirisi vardı. Bizim tarafımıza geldiğinde bununla karşılaşabiliyoruz. Bu mayınlardan bir tanesi sivil gemiye isabet ederse yaşayacağımız üzüntü malum.”

“Mayına çarpmayı war risk olarak görüyorum.”

“Gürcistan mayın var diyor. Türkiye var diyor. Kaptanın, “O zaman su yolunu güvenli bulmuyorum.” demesi normal. Bir kaptanın “Bu suları güvenli bulmuyorum.” demesi mümkün yani. Rota üzerinde mayına çarpma sonucu zarar gören geminin war risk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Karadeniz’in tamamından bahsediyorum. Ancak hemen boğazın çıkışı için bir risk söz konusu değil. Dolayısıyla burada ekstradan bir prim talep edilmesi veya alınması bence yanlış. Ukrayna’ya gidiliyorsa ya da Azak Denizi’ne illa gideceğim deniliyorsa burada elbette ekstra prim alınacak. Ancak Boğazın hemen çıkışından başlayarak tüm Karadeniz war risk kapsamında denilirse o zaman bu durum şöyle de genişletilebilir: Bu mayın gelip de İstanbul Boğazını geçmeyeceğim diye dolaşmıyor. Bu mayın bir şekilde Ege’ye de açılabilir. O zaman Yunan karasularını da aynı şekilde değerlendirmek gerekir. Benzer şekilde Gürcistan’ın savaşla ne alakası var? Gürcistan’ın herhangi bir şekilde savaş bölgesi olduğunu, ekstra war riske tabi olduğunu söylemek abartı olur. Sigortacılar bu primler konusunda biraz zalimce davranıyor bence. Çok ciddi primler toplanıyor. Onlarınki ticaret en nihayetinde ama baktığınız zaman sen bu ticareti yapmasan daha iyi olur gibi bir sonuç çıkmaya başlıyor.”

“Klozlar sorumluluğu belirler.”

“Bu war risk klozlarına dikkat edelim. Bunlar önemli. Bugün Rus limanlarının bazıları güvenli bazıları güvensiz olarak kabul ediliyor; ama değişkenlik arz edeceği için çok dikkat etmeniz lazım. Siz çarter partiyi imzaladıktan sonra durum belki değişecek. Bunlar sadece gidip gitmeme konusunda değil, aynı zamanda haklar açısından da önemli. Böyle bir durum ortaya çıktı ben sözleşmeyi feshedebiliyor muyum? Bekleme ücretlerini kim karşılayacak? Bunları sözleşmeye yazmadığımız zaman çok karmaşık sonuçlarla karşılaşabiliriz. Burada her zaman her iki taraf da zarar görür. O yüzden klozlara dikkat edip profesyonel destek alınması gerektiğini düşünüyorum.”

“Üç yerden kontrol edilmeli.”

“Ben buraya sefer yapayım mı, o da bir soru. Tamam sefer yapabiliyorsun sorun yok. O zaman ilave primler söz konusu mu, çünkü bunlar ilave maliyet demek. Söz konusuysa bunlara kim katlanacak? Bu doğrultuda sözleşmelerde dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de sigorta masraflarına kimin katlanacağı hususudur.

Rus limanları operasyonel ama bu limanlardan yükleme yapmak problemli mi değil mi? Özellikle bir Rus limanına gidilecekse öncelikle bayrak devletinden, sonra sigortacıdan, sonra yerel acenteden bilgi alınarak doğru bir şekilde işlem yapılması lazım. Bunun evveliyatında da yine bir yaptırım yani yaptırım kontrolü (sanction check) yapılması lazım. Ben buraya gidiyorum, bu adamın yükünü yükleyeceğim kiracısı da bu. Ben buna bir bakayım demek gerekiyor. O limana gidilmesini kabul edilmeden önce bu üç yerden kontrol edilmesi çok önemli. Bayrak devleti, yerel otorite ve acente…”

“Kara liste riski”

“Yaptırım konusu kafamıza çok takılıyor bu yaptırımlar hızlı bir şekilde yayılıyor. Her gün farklı farklı firmalar yaptırıma tabi tutuluyor. Savaşın ilk gününden itibaren özellikle ABD, AB ve İngiltere özelinde yaptırımlar olduğunu görüyoruz. Ben gemi sahibiyim veya kiracıyım. Yapmam gereken şey şu. Bir defa bunların hepsinin internet siteleri var yaptırımların kontrolünü (sanction check) yapabileceğimiz. Bunların bağlantılarına (link) ofisimizden de ulaşılabilir. İş yaptığınız firmaların yaptırıma tabi olup olmadığını kontrol etmenizi tavsiye ederim. Çünkü özellikle bu konuda genel kaideleri şudur: Ben A firmasını kara listeye aldım, sen de bu A firması ile iş yaparsan seni de kara listeye alırım diyor. Yani bu adamla sadece iş yapma, işi yapamama riski değil kendini kara listede bulabilme riski mevcut. Genel pratiğe baktığımızda tek bir taşımayla siz kara listeye alınmazsınız ama sen inatla yaptırıma tabi bir yükü taşırsan üçüncü-dördüncü seferde radara girip beşinci seferde de kendini kara listede bulursun.”

“Yapacaksanız gemiyi ayırın.”

“Yaptırımların kontrol edilmesi (sanction check) çok önemli. Birden fazla gemimiz var. Ben bu gemiyi bu işe ayırayım derseniz o gemiyi filodan ayırın. Farklı işletme altında yapın. Diğer gemileri ya da firmanızı riske etmeyin. Bir gemiyle bile olsa işletmeniz kara listeye girebilir. Geminin kara listeye girmesi demek değerinde çok ciddi düşüşe sebebiyet vermesi demek. Üç liralık malın değeri iki liraya düşüyor. Bu riskleri göz önünde bulundurmak lazım. Amerika şöyle düşünüyor, “Rus devlet firması bu savaşın çıkmasını finanse ediyor. O zaman ben bunu yaptırım listesine alayım.” Hukuki temeline oturtamadığın farklı yaptırımlar var şu anda.”

“Hukuk göz ardı ediliyor.”

“İngiltere diyor ki, “Ben Rusya’dan kalkan hiçbir gemiyi kabul etmiyorum.” Bize demokrasi, hukuk satmaya çalışan ülkelerin hangi hukuk zemininde bu kararları aldığını ben anlamıyorum. Bir insanın sadece Rusya vatandaşı olmasından dolayı savaş suçlusu kanaatiyle yola çıkılması, hayatının zindana çevrilmesi doğru değil. Rus vatandaşlarının Avrupa’da bulunan mal varlıklarına el konulmasını da ben anlamıyorum. Yargılanır bağlantı bulunur, ondan sonra el koyarsın. Abramoviç Rus ama yıllardır İngiltere’de yaşıyor. Bana göre Rus olduğundan daha çok İngiliz’dir. Adam Chelsea futbol takımını satın alalı kaç sene olmuş. Onun mal varlığına el koyuyorsan hakikaten diken üstünde yaşadığımız bir sistemdeyiz. Yarın Türkler Ruslarla iş yapıyor. Türkleri de kara listeye alayım demeyeceğinin garantisi yok.”

“Sıra Türkiye’ye gelebilir.”

“Rus gemisinin sadece Rus diye tutulmasının hukuki zemine oturtulması mümkün değil. Amerika’ya baktığımızda da mesela kömür yükü yaptırıma tabi değil diyor. Yani neye ihtiyacı varsa aslına bakarsanız, bir yandan o ticaret devam ediyor Rus kömürü, Rus demiri Amerika’ya gidiyor. Bunlarda yaptırım yok, niye yok? Bu biraz işin politik tarafı ama baktığınız zaman orada büyük oyunlar var. O oyunların içinde biz de ticaretimize devam etmeye çalışacağız. Dengesiz olduğu için şunu söylüyorum: Bakıyorsunuz İsviçre şu anda bankacılık tarafında kilit vurmuş durumda Rus firmalara. ABD böyle, AB böyle, evet yani bu adamların sığınacağı limanlardan bir tanesi Türkiye. Bir kısım B.A.E.’ye gidiyor, bir kısmı bize geliyor. Bu da ciddi bir hacim.  Bunlar kendilerine yarayan ticareti yapıyor, öbürlerine ise yaptırım uyguluyor. Belli bir noktadan sonra biz dikkat çekecek miyiz, evet. Almanya diyecek ki, “Sen bana yaptırım yap, ülkenden kov dedin. Türkiye yapmıyor, milyonlarca para kazanıyor.” Türkiye bir buçuk ay önce gri listeye düşürüldü. Bunlar da tetikleyecek tabii ki. Ticaret yaparken sadece dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorum.”

“Mutlaka profesyonel destek alın.”

“Bunu Küba’ya yapılan yaptırımlarda da İran’a yapılanlarda da görüyoruz. İran’da Avrupa malı bulamıyorsunuz. Neredeyse ülkedeki her şey Amerikan malı. Çünkü izin alıyorlar. Ben başvuruyorum, bana izin vermiyor. Biz niye yapamıyoruz? Yapacak bir şey yok maalesef. Burada sanction klozlara da çok dikkat etmek gerekiyor. Bağlantıyı yaptık. Akabinde kiracı tarafı var diyelim. Yükleten, alıcı, kiracı veya işte alt kiracı… Bunlardan herhangi bir tanesinin yaptırıma tabi olduğu ortaya çıkarsa o zaman sorumluluk çarter tarafında kalıyor ya da armatörde ya da armatörün başka bir gemisinden dolayı yaptırım olduysa burada da çoğunlukla sorumluluk armatörde bitiyor. O yüzden orada da yapılacak sözleşmelere çok dikkat etmek lazım.  Liste her gün güncelleniyor. Biz de her gün takip etmeye çalışıyoruz. Son dönemde ödeme konusunda yaşadık. Rus kiracı ödeme yapamıyor. Kiracının alternatif ödeme yolunu bulma yükümlülüğü mevcut. Bu donatanın problemi değil. Kiracı bulacak ve bir şekilde onun parasını ödeyecek. Klozlarımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Sigortacımızla sürekli iletişim halinde olmamız gerekiyor. Yaptırımlara dikkat etmemiz gerekiyor. Gideceğimiz limanları belirleyip bu liman güvenli kabul edilir mi diye profesyonel destek ve özellikle yerel destek almanın çok faydalı olduğunu düşünüyorum.”


Bunları da beğenebilirsin