Denizcinin anasayfası

“Denizciliğe finansman desteği şart”

İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır ve Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, Habertürk TV’de yayınlanan, Noyan Doğan’ın sunduğu ‘Bakış’ programında denizcilik sektörünün son durumunu değerlendirdi.

Le Vapeur Magique’de yapılan çekimlerde Türk denizcilik sektörünün son durumu masaya yatırıldı. Programda denizciliğin ekonomi ve istihdama katkıları ile deniz turizmi konuları konuşuldu.

Salih Zeki Çakır, programın başında denizcilik sektörünün oluşturduğu istihdamı anlattı.

Çakır şunları söyledi :

“Deniz Ticaret Odası’nda önceki yıllarda ihmal edilmiş bir çalışma başlattık. Eksik olan bir konuydu. Denizcilik sektörünün bütüncül yaklaşımla envanterinin çıkarılması. Profesyonel bir ekiple çalışma yapıldı. Ön çalışmalar tamamlandı. Önümüzdeki ay muhtemelen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacak. Biz uzun yıllardır denizciliğin büyüklüğünü tabiri caizse kaç paralık sektör olduğumuzu bilmezdik. Akademisyenler, araştırmacılar, sektör mensupları farklı farklı rakamlar kullanır bu da bir algı oluşturmakta denizciliğin anlaşılmasında bir kafa karışıklığına sebebiyet verirdi. Sektörde tam istihdam sayımız tam bilinmezdi. Oluşturduğumuz ekonomi; doğrudan – dolaylı tam bilinmezdi. Denizciliğin alt açılımlarına, alt meslek gruplarında kim ne kadar istihdam edilir bunlar bilinmezdi. Bu çalışmalar nihayetine ermek üzere. Önümüzdeki haftalarda kamuoyu ile paylaşacağız. Deniz Ticaret Odası merkezli veriler olacak. Güncel, güvenli ve doğru verilere bizim sektörümüzde olduğu gibi her sektörün ihtiyacı var. Biz yıllardır yabancı araştırma şirketlerinin verileri ile iş yapmaya, yatırım yapmaya çalışırız ve yanılırız. Fizibilitelerin tutmamasının sebebini de ben buna yorumlarım. Bu anlamda denizcilik sektörü olarak iyi bir çalışma yapıyoruz. Sağlıklı rakamları paylaşacağız.

“Denizciliğinin üç ana lokomotifi var”

Şu anda doğrudan denizciliğin üç ana lokomotif faaliyet alanı var. Birincisi deniz taşımacılığıdır. Armatörlük faaliyetleri; her tonaj geminin ortaya koyduğu ürettiği navlun gelirlerinin oluşturduğu bir ekonomi.

İkincisi gemi inşa ve ona bağlı yan sanayi ile tamir bakım faaliyetleridir. Üçüncüsü de deniz turizmidir. Diğer hizmet kolları yapıya hizmet eder. Onun dışında pek çok alt hizmet kolu vardır. Deniz Ticaret Odasında bunlar 48 Meslek Komitesi olarak yapılandırılmıştır.

“İstihdam 300 bin civarında”

Şu an itibariyle takriben doğrudan istihdam; son çalışmamıza göre 300 bin civarında. Bir gerçeğimiz var. Türk sahipli yabancı bayraklı filomuz var. Bazı rakamlarla envantere dahil değil ama biz onun da çalışmasını yapıyoruz.

Gemi inşa ve yan sanayinde gemi inşada çalışan bir kişiye dışarıda yedi kişi hizmet eder. Gemi inşa sanayinde şu anda aktif olarak 40 bin çalışan varsa bunu yedi i meslek komitesine bağlı SGK’ya kayıtlı üyelerin aidat ödediği prim ödediği şahışlar olarak 300 bin civarında istihdam ve bunun diğer iş kollarına göre bu istihdam diğer iş kollarına göre oldukça nitelikli bir istihdamdır.

Diğer sektörlerde bir istihdamın karşılığı birse denizcilik sektöründe bire üçtür. Bazı meslek gruplarında beyaz yakalarda bazen beştir bazen de ondur. 300 bin kişilik istihdam diğer sektörlerden Çok büyük bir katma değeri olan çok büyük bir ekonomi oluşturmaktadır.

İstihdam sayısı olarak ağırlık gemi inşadadır. Gemi inşa istihdam yoğun bir sektör. Gemiler getiri daha yüksek bir kesim ancak çalışan sayısı azdır. Getiri olarak baktığımızda gemilerdeki navlun getirisi diğer sektörlere göre daha fazla. İstihdam gemi inşa ve yan sanayisi istihdam yoğun bir sektördür. İstihdamın yoğun bir kısmı gemi inşa sanayinde…

“Gemi inşa sanayinde tespit edilebilir, kayda geçmiş resmi rakamlar var. Gemi inşa sanayinde doğrudan ihracat geliri olarak, tamir, bakım-onarım olarak somut veriler var. Gemi inşadan 2019 rakamlarıyla yıllık 1 milyar dolar civarında gemi inşa ihracatında gelir var. 500-600 milyon dolar da bakım onarımdan gelen gelir var. Yan sanayi üretiminden ihraç edilen belli bir oranın da 100-150 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

“Alınacak mesafe ve yapacak çok işimiz var”

Deniz taşımacılığında 30 milyon DWT tonajın kazandığı döviz var. Yaptığımız çalışma sonucunda elimizde tam sağlıklı henüz bir veri yok ama bunun da oldukça büyük bir miktar olduğunu düşünüyoruz. Çalışmalarımız tamamlandığında bu da ortaya çıkacak. Navlun geliri olarak baktığımızda bu en öndedir. Dünya ölçeğine kıyasladığımızda da bu anlamda tonaj olarak deniz taşımacılığını sınıflandırdığımızda dünya sıralamasında biz 14. sırada yer almaktayız. 14. sıra ile biz şunu da söylüyoruz: ‘Ülkemizin dünyada ilk 10 ekonomi arasına girme hedefleri var. Denizciliğimizin de ilk 10’a girmesi hedeflenmektedir. 14’ten 10’a gelmek için 100 milyon DWT’ye ulaşmamız gerekiyor. Alınacak mesafe ve yapacak çok işimiz var.

Gemi inşa sanayisinde dünyada adet olarak 9. sıradayız. Değer olarak daha alt sıralamadayız. Biz katma değeri yüksek olarak son yıllarda daha iyi gemiler imal etmeye başladık. Bunların daha da ileriye taşınması lazım. Sektör olarak, Deniz Ticaret Odası olarak ortaya koyduğumuz hedeflerde gemi inşa sanayimizin gelirinin 10 milyar dolara, deniz taşımacılığı olarak da 100 milyon DWT’ye çıkarmamız ülkemize büyük katkı sağlayacaktır.

“İhracat geliri olarak kabul ediliyor”

Bu çalışmalarda ülke cari açığına ciddi bir geri dönüş ortaya çıkmaktadır. Denizcilikten kazanılan döviz ihracat geliri olarak kabul edilmektedir. Katma değeri diğer sektörlere göre çok daha yüksektir.

Deniz turizmi de son yıllarda çok gelişti. Çok somut veriler yok ama bunun da çalışması yapılıyor. Burada da değerlendirilecek büyük bir potansiyel var. Ülkemiz bu potansiyeli layıkıyla değerlendirecektir. Bakanlıklarımızda gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Bunun önemi ortaya çıkmıştır.

Türk denizciliğinin Türkiye’nin cari açığını kapatacak potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. Yeter ki gereği yapılsın.

Denizcilik sektörü küresel rekabete açık bir sektördür. Karşımızda devletimsi yapılar var. Karteller var. Büyük oluşumlar var. Türk denizciliği alt segmentlerde çok fazla küçük firmalardan oluşmuş bir sektörüz. Gemi inşa ve turizmde de böyle. Pastadan daha fazla pay alabilmemiz için bu yapılardan kurtulmamız gerekir. Salih Zeki Çakır Türk denizciliği olarak hedeflerinin dünyada ilk 10’a girmek olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü.

”İlk 10’a girebilmemiz bile büyük bir başarıdır”

“Denizcilikte ilk 10’a girebilmemiz bile çok büyük bir aşamadır. Biz ona da razıyız. 10. bile olabilsek çok büyük bir aşama. Hem tonaj, kapasite olarak, hem de gemi inşa tamir kapasitesi ve deniz turizmiyle alt hizmet kolları olarak. Geçmişle kıyasladığımızda şu anda çok iyi bir konumdayız. Ben son 40 yılını bütün aşamalarını çok iyi yaşayarak tüm süreçleri biliyorum. Çok iyi niyetlerle dönem dönem iyi teşvikler sektöre yapılmıştır. Cumhuriyet kurulduktan sonra Kabotaj Yasası değişikliği yapıldıktan sonra başlı başına ilk teşvik olarak kabul edilebilir. Sonrasında da gemi inşa sanayine yönelik teşvikler ve Özal hükümetleri zamanında Navlun Pirimi ile dış ticaret firmalarına verilen teşvikler ve son AK Parti hükümetinin gemi inşa sanayine yönelik yaptığı düzenleme ve teşvikler sektöre ciddi ivme kazandırmıştır.

”En büyük sıkıntı finansa erişim”

Denizcilik ağırlıklı olarak finans yoğun bir sektör. Armatörlük faaliyetleri de yine sermaye yoğun. Nitelikli gemilere yatırım yapacaksanız uluslararası rekabete açık bir sahada çalışma yapacaksanız büyük meblağlı gemilere, filolara yatırım yapmak zorundasınız. En büyük sorunumuz finansa erişebilirlik olmuştur. Bu sorun aşılmadığı sürece bugüne kadar yapılmış kazanımlardan geriye gitmek kaçınılmazdır. Bunun aşılması lazım. Bizim rahatlıkla yerli ve yabancı bankalarda rahat kredi bulabilir yatırım yapabilir hale gelmemiz lazım. Çok büyük bir piyasa ama burada böyle bir açmazımız var. Büyük sermaye gruplarının denizciliğe daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Son yıllarda oldu ama bana göre yetersiz. Uluslararası bir iş kolunda büyük oluşumlara karşı büyük oluşumlarla rekabet etmek gerekiyor. Bu da büyük sermaye gerektiren bir konu. Bu aşılamadığı sürece büyümemiz sınırlı olacaktır.

Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker ise şunları söyledi :

“Denizde çalışanlar yıpranma hakkını tekrar istiyor”

“Pasifikte 48 bin tonluk bir geminin kaptanı bana ulaştı. Kaptanın bir talebi var. Tüm denizciler adına dile getirmemi istedi. 2008 yılı öncesinde deniz çalışanlarının yıpranma hakkı vardı. 2008 yılından itibaren bu yıpranma hakkı askıya alındı çıkan 5510 sayılı kanunla. Deniz çalışanları buradan onların taleplerini dile getirmemizi istiyor. 100 binin üzerinde denizde fiilen çalışan ve gemi inşa ile turizm sanayi ile birlikte 300 binin üzerinde bir kitle var. Pandemi sürecinde aylarca evlerine gitmekten uzak kaldılar. 4 aylık bir sürede gemiden çalışan bir personelin 17 volt enerji yüklendiği bilimsel olarak kanıtlandı. Dünya Denizcilik Örgütü’nün de denizde çalışmanın meslek soğumasına sebebiyet verdiği yönünde yayınları bulunuyor. Denizde çalışmak gerçekten meşakkat ve emek gerektiriyor. O yüzden deniz çalışanlarının sesi olmaya gayret etmek istiyoruz.

Deniz sigortacılığı tarafında sigorta şirketleri, sörveyör şirketler ve klas kuruluşları olmak üzere bir kitle var. Fakat çok inanılmaz bir istihdam yarattığımızı söyleyemem. Daha çok beyaz yakalı bir kitleden bahsediyoruz. Birkaç bin kişiye geçmeyecek bir deniz sigortası kitlesi olduğunu söyleyebilirim. Ana kitle deniz taşımacılığı, gemi inşa ve turizm olduğunu söyleyebiliriz.

“Denizcilikte risk çok yüksek”

Denizciliğe bankacılık tarafından bakıldığında altında su ve hava olanlara çok fazla kredi vermeye sıcak bakmazlar. Burada riskin çok yoğun olduğu bir sektörden bahsediyoruz. Onlarca milyon dolar değerindeki geminin bazı zamanlar yüzlerce milyon dolar yük taşırken suyun üzerinde olması riskin oranını daha fazla artırıyor. Sigortacının bu konuda ne kadar uzman olması gerektiği hususunun altını çizmemiz gerekiyor. Sigorta teminatını satın alırken denizcilerimiz mutlaka denizcilik risklerinden anlayan, denizcilik konusunda uzman olan şirketlerden bir tanesini tercih etmek zorunda. Türk P&I da bunlardan bir tanesi. 20’ye yakın ülkede faaliyet gösteriyoruz. Gelirimizin yarıya yakınını yabancı müşterilerimizden elde ediyoruz. Lokomotif armatörlük, gemi inşa ve deniz turizmi olmak üzere yan sektörleri ne kadar gelişirse özellikle finans ve sigortacılık tarafında yatırımcının da konuya konsantrasyon tarafında daha fazla artacağını söyleyebilirim.

“Rizikoların yüzde yüzü sigortalı”

Denizcilikte rizikoların yüzde yüzünün sigortalı olduğunu söyleyebilirim. Denizde sigortasız risk bulunmamalı. Bazı alt branşlarda da yapı tam oturmamış olabilir zaman içerisinde gerekli teminatlar oluşacaktır.

“230 milyar dolarlık teminat ile denizcilik ticaretine destek veriyoruz”

Biz her bir gemi başına 1 milyar dolarlık teminat sağlıyoruz. Bazı gemi tiplerinde bu teminat olmadığı zaman ticaret devam etmiyor. 230 milyar dolarlık teminat ile denizcilik ticaretine destek veriyoruz. Verilere göre dünyada yüzde 107 ile yüzde 110 arasında değişen hasar primleri var. Sigortacılar 100 lira prim alırken 110 lira hasar ödüyor. Bizim özelimizde hasar prim oranı yüzde 167. Bu anlamda sektörün diğer kurumlarında biraz daha iyi durumdayız.

Kaynak : Turkdeniz.com


Bunları da beğenebilirsin