Denizcinin anasayfası

Hamit Naci’nin mefkuresi​

YDO'nun kurucusu ve denizcilik eğitiminin ölümsüz sembolü Hamit Naci düzenlenen panelle anıldı.

İTÜ Denizcilik Fakültesi’nin (YDO) kurucusu ve denizcilik eğitiminin ölümsüz sembolü olan Hamit Naci’yi ölüm yıldönümünde, Atatürk’ün silah arkadaşı ve Hamit Naci’nin damadı Miralay Müfit Özdeş’in torunu emekli Büyükelçi Müfit Özdeş anlattı.

Özdeş, “Hamit Naci 1925’te devlete müracaat etmiş kurduğu okul için. Ben bu mektebi bir mefkure (hedef) için kurdum. Ahvadımın  (benden sonra gelenlerin ) kâr gayesiyle işletmesinden endişe ediyorum demiştir” dedi. ​

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk’ün büyük milli ülküsü” dediği Türk denizciliğinin mihenk taşlarından Hamit Naci, ölüm yıldönümünde Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu’nun (KÜDENFOR) düzenlediği etkinlikle Rahmi Koç Müzesi’nde bulunan Fenerbahçe Vapuru’nda anıldı.

Hamit Naci’nin damadı Miralay Müfit Özdeş’in torunu emekli Büyükelçi Müfit Özdeş hatıralarındaki Hamit Naci’yi anlattı.

Özdeş şunları söyledi:​

Babası sarayda namaz kıldırdı

“Hamit Naci Giresunlu kalyon imamı Rıfat Efendi’nin oğlu. Kasımpaşa doğumlu. Rıfat Efendi Fevzi Bahri Fırkateyni’nin imamı. Bu fırkateyn Sultan Abdülaziz’i Fransa’dan İngiltere’ye götüren gemidir. Benim çocukluğumda Rıfat Efendi’nin Kraliçe’nin sarayınca cuma namazı kıldırdığı anlatılırdı. ​

Tuna’da top başında savaştı

Rıfat Efendi’nin birkaç çocuğu. Bunlardan biri de Hamit Naci. Hamit Naci’nin 1854 doğumlu olduğu söyleniyor. Benim çocuklukta duyduğum 87 yaşında öldü diyorlardı. 1870’de harp okuluna gitmiş. Mezun olunca da direkt harbe katılmış. Osmanlı donanması, yani o dönemde Sultan Abdülaziz’in beğenilmeyen donanması Karadeniz’de epey varlık göstermiş o donanma. Hamit Naci’nin katıldığı muharebelerden çıkarttım bunu. Tuna’da 7 kilometre içerilere kadar takip etmişler düşmanı. Rus donanmasını tunanın ağzından içeri sokmamışlar. Hamit Naci de bizzat top başında harp etmiş.​

Kızının nikah şahidi atatürk

Hamit Naci’nin Kasımpaşa’da bir evi var. Müfit Özdeş’le Hamit Naci’nin kızının nikah şahidi ise Atatürk. Nikah kıyılacak ama ne Müfit Özdeş ne de Atatürk ortada yok. Hamit Naci gidiyor harbiyeye bunları soruyor. Komutan o zaman paşa. Diyor ki, ‘sen merak etme. Biz onları hapse attık ama Saray’la başları belaya girmesin diye. Haftaya gelirler.’ Haftaya geliyorlar. Nikah kıyılıyor. ​

Denizcilikle ilgili fikirler Hamit Naci’den

Müfit Özdeş, Atatürk. Harp okulundaki Türkçüler bunlar. Birisi Balkan dağlarından gelmiş, diğer Orta Anadolu’dan gelmiş. Kaynaşıyorlar. Harbiye’den Atatürk’le beraber çıktığı zaman Ali Fuat Cebesoy’un evinde kalıyor. Denizcilikle ilgili fikirleri Hamit Nacinin verdiği söylenir. Ali Fuat Cebesoy’un hatıratında ilk rakıyı Büyükada’da içtik deniyor. ​

Torunlarını Hamit Naci büyüttü

Müfit’in hayatı da bir enteresan. Hep anlatırlardı ‘şuraya gitti, buraya gitti’ diye. ‘Bir kısmı uydurma herhalde’ derdim. Önce Şam’a tayin oluyor. Sonra Atatürk Selanik’e gitmiş. Müfit de Manastır’a. Sonra Harekât Ordusu’yla İstanbul’a gelmiş. Babasını ilk defa 1908’de görmüş. Hanımı ve çocuğu o zaman hep Heybeliada’da. Hamit Naci büyütüyor iki torununu. Ben hep merak ederdim. İnsan ömründe bu kadar sürede, 15 yıl içinde nasıl o kadar görev yapar diye. O dönem Osmanlı ordusunun subay kadrosu herhalde dünyada en çok eziyet çeken kadrolardan bir tanesi. ​

Karakol Cemiyeti’ndeydiler

Müfit İstanbul’dan sonra Yemen’e gitmiş. Şöyle yaptı, böyle yaptı diye sicilinden çıktı. Yemen’den sonra Kirman Cephesi’nde. Ondan da Yüzbaşı Selahattin’in romanında bahsediliyor. Halil Paşa da (Halil Kut) albay. O sırada ya Müfit’i emekli ettiler ya kendisi istifa etti. Ayrılmış bir şekilde ordudan ama yedek subay olarak devam etmiş. Oradan Galiçya’ya göndermişler. Sonra Teşkilat-ı Mahsusa ile Kırım’a gitmiş. 1918’de istanbul’a dönmüş. İstanbulda da merkez komutan muavini olmuş. Hamit Naci ile aynı karakol cemiyetinde çalışıyorlar ama ikisinden başka kimse bilmiyor.​

Hamit Naci’nin evi iki kez basılmış

Hamit Naci’nin Heybeliada’daki evini iki kez basıyorlar. Bir kez Fransızlar basıyor. 1921 yılında da Rumlar basıyorlar evi. Eşeğin üzerine Mustafa Kemal yazmışlar. Başlarında bir papaz. Evde itişme, kakışma oluyor. Müfit arka bahçeden kaçıyor ve Anadolu’ya geçiyor. Ondan önce de babam gitmiş. İstanbul işgal edildiğinde babam Bahriye mektebinin son sınıfında. Ben diyor ‘babama söylemedim ne olur, ne olmaz’ diye. Kimin ne olduğunu bilmiyorlar çünkü. Babasına söylememiş ama gitmiş büyükbabasına söylemiş. ​

Hep kendini methederdi

Türk gemiciliği Doğu Akdeniz’den öteye gemi götürmemiş. Hamit Naci Trabzon-Trablus seferi yapan gemiden sonra topçuluk hocası olarak tayin edilmiş. Burada Bahriye Topçuluğu diye bir kitap yazmış. Babama sormuştum nasıl bir kitap diye. ‘Kaval toptan 20’lik topa geçiş’ diye söylemişti. Abdülhamit Donanmasında Bir Bahriyeli diye bir kitap var. Orada da ‘topçuluk hocasıydı, hep kendini meth ederdi’ diye yazar. ​

KÜDENFOR Direktörü emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Müfit Özdeş ile.

Hamit Naci’nin gizli aşkı

Bir de özel hayatı, aşkları var. Bir tek kızı olmuş. Erkek çocuk istiyor ama imkanı olduğu halde ikinci hanım almamış. Ama dışarıda bir aşkı var Madam Serveçyan diye. Çok zengin bir Kafkas Ermenisi. Madam evliyken bu işler olmuş. Arada büyük bir yaş farkı var. Büyükbabam çok yalnız kaldı, evde sıkılıyor diye Madam Serveçyan’ı Büyükada’ya getirmiş. Yedi sene beraber yaşamışlar. Bayramlarda biz önce Beyoğlu’na giderdik, Madam Serveçyan’ın eli öpülürdü. Oradan büyükannemin elini öpmeye giderdik Büyükada’ya. ​

Dilenci oldu Hintli Mehmet Bey

YDO’nun Yüksekkaldırım’da olduğu yıllar. Karaköy’den vapura binip Heybeliada’ya gidiyor Hamit Naci. Bir akşam Karaköyde bir dilenci görmüş. Kimsin, nesin? Almış bunu adaya götürmüş. Adam Hindistan’daki bir mihracenin küçük oğlu çıkmış. Oxford mezunu. Okuldan sonra Hindistan’a dönmüş. Babası ölünce abisi mihrace olmuş. İkisi aynı kızı severmiş. Bunu da sınır dışı etmiş. Bu da dilene dilene Londra’ya gitmeye çalışıyor. Hamit Naci’nin ilgisinden sonra kalmış burada. Mektebi Aliye’ye İngilizce hocası olmuş bu. Adamın ismine Hintli Mehmet Bey derlermiş. İstanbul işgal edilince, İngilizler bunu İngilizce biliyor, Oxford mezunu diye karargaha almış. Amcam anlatırdı. Hintli Mehmet Bey Karaköy’deki bir balıkçı dükkanına gelip bir takım kağıtlar verirdi Hamit Naci’ye derdi. ​

Heybeliada’nın ilk Türk muhtarı

Hamit Naci aynı zamanda Heybeliada’nın ilk Türk muhtarı. Kurtuluştan sonra da nüfus ağırlıkla rum. Demek rumlar da oy vermişler diye düşündüm. Fakat işin aslı şöyle imiş. Azınlık muhtarları, okul müdürlerinin yanına bir Türk müdür, Türk muhtar tayin edilirmiş. Yardımcısı olurmuş. Devlet adına o azınlık muhtarını denetleyen biri olurmuş. ​

Kitap yazılırsa bu sözü mutlaka yazılmalı

Hamit Naci için bir kitap yazılırsa bu sözü mutlaka yazılmalı: “Ben bu mektebi bir mefkure için kurdum. Ahvadımın kâr gayesiyle işletmesinden endişe ediyorum”


Bunları da beğenebilirsin