Türkiye Denizcilik Federasyonu (TÜRDEF) ve Youngship tarafından düzenlenen “IMO 2020: Yeni Kurallar” etkinliği online olarak gerçekleştirildi. Ece Birinci’nin moderatörlüğünü yaptığı online etkinlikte, TÜRDEF Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kapt. Koray Karagöz, Alican Şişmanyazıcıoğlu, Kemal Akbaşoğlu ve Dr. Sinem Ogis konuşmacı oldu. Küresel anlamda uygulama alanı bulan ve gemilerin sülfür salınımını azaltmayı amaçlayan IMO 2020’deki yeni kurallar ve alınan önlemler konuşuldu.
“TÜRDEF denizciler için bir çatı örgüt”
Konuşmasına başlarken TÜRDEF hakkında bilgi veren Karagöz, Müh. Erkan Dereli Başkanlığında TÜRDEF’in üye sayısını çoğaltma ve herkesi bir çatı altında toplama hedefiyle çalıştıklarını son olarak ise 2011 yılında Youngship’in katılımıyla 23 denizci STK üyesi ve 5 tane onursal üye olarak toplamda 14 bin üyeyi temsil ettiklerini söyledi. TÜRDEF’in amaçları arasında ulusal ve dünya denizciliğinin gelişmesine katkıda bulunmak, denizciliği topluma sevdirmek, denizcilikle ilgili kurumlardaki standartların gelişmesini sağlamak amacıyla kurulmuş bir çatı örgüt olduğunu da sözlerine ekledi.
“Isle of Man Registry kuruluşunda Türk gemiinsanlarının da onay alması için çalışıyoruz”
Son dönemdeki çalışmalardan bahseden Karagöz, 2018 yılında Piri Reis Üniversitesi’nde DTO Meclis Eğitim ve İstihdam Komisyonu ile düzenelen yabancı bayraklı gemilerde Türk gemiisanlarının istihdamının artırılması ve Türk sahipli yabancı bayraklı gemilerde Türk gemiiisanlarının çalıştırılmaması nedenlerinin irdelendiği bir çalıştay düzenlendiğini, buna paralel olarak Isle of Man Registry kuruluşunda Türk gemiinsanlarının da onay alması için yapılan çalışmaların Kaptan Prof. Dr. Özcan Aslan, Prof. Dr. Metin Çelik, Kaptan Dr. Özkan Poyraz ve Kaptan Özgür Yılmaz ile beraber sürdürüldüğünü belirtti. Bu çalışmaların dışında milli gemi makinesi üretmek için çalıştıklarını bu sebeple Çin’de bu konuda çalışmalar yapan kuruluşlarla görüşmelerde bulunulduğunu ve Kosder Yenileme Projesi ile beraber bakanlığın nezdinde yapılacak AR-GE çalışmalarıyla milli yeni nesil gemi makinesi üretilebileceğini kaydetti. Son olarak TÜRDEF ve Türkiye Denizciler Sendikası (Türk Deniz-İş) olarak denizde çalışanların yıpranma hakkının geri verilmesi adına çok ciddi çalışmalar yapıldığının da altını çizdi.
“Son 15 yıldır 780 adet proje gerçekleştirdik”
Kaplama sektörü konusunda Karagöz, “Kimyasal tankerlerin yük tanklarının kaplamalarını yapıyoruz. Bu kaplamalar denizcilik sektörü ve endüstri sektöründe kullanılıyor. 2020 yılı içinde firma olarak toplam 54 tane proje gerçekleştirdik. Bunlardan 26’sı deniz projesi, 25’i endüstri projesi, 3’ü ise yurtdışı projesiydi. Böylelikle son 15 yıldır 780 adet proje gerçekleştirmiş olduk. Marine Line firması Türkiye’de yüzde 93’lük bir pazar payına sahip. 2020 yılına baktığımızda da pandemi sürecinin zorluklarına rağmen geçen seneyle aynı paralelde bir işlem hacmi yaptık diyebilirim. IMO regülasyonlarından kaplama sektörü etkilenecektir çünkü kimyasal tankerlerin yük tanklarının kaplanmasının sebebi, tankların içindeki kimyasal maddeyi güvenli bir şekilde bir limandan diğerine taşımak. Aynı zamanda da kimyasal tankerler bir yıkama prosedürü içindeler ve bu prosedür için mümkün olan en az kimyasal atığın alınması için çalışmalar yapmak. Bunun için kaplama firmaları denize verilecek atık miktarının ne kadar azaltılabileceği gibi konularda sürekli araştırmalar içerisinde. Kimyasal tankerlerin ticaretinin en büyük unsurlarından bir tanesi kaplamaları. Artık bu konuda ciddi anlamda bilinçlenme var. Aslında hep birbiriyle bağlantılı yani dünya ticaretinde bir azalma meydana gelirse taşımacılık sektörü de bundan etkilenir, taşımacılık etkilenirse de bundan tersaneler ve bizim gibi kaplamacılık sektörü etkilenir. Pazar paylarında düşüş meydana gelir. Pandemi sürecinde bundan çok etkilendiğimiz söylenemez ama bundan sonraki dünya ticaretinin hacmi bizim bir sonraki yıllardaki kendi pazar payımızı belirleyecek. Yük tankları için 3 ya da 4 tane ana madde kaplaması var, bir tanesi paslanmaz çelikle üretiliyor ki çok maliyetli olduğu için tercih edilmiyor. Özellikle 10 yaşından sonra kimyasal tankerlerin kullanımı denizlerde sıkıntı olduğu için paslanmaz çelik kullanımı gün geçtikçe azalıyor. İkincisi ise sahibi olduğum Marine Line firmasının siloxane kaplamasıdır, patentli bir üründür ve dünyada yüzde 70-71’lik pazar payına sahiptir. Ondan sonra fenolik epoksi ve silikat dediğimiz türler var. Son iki senedir Türkiye’de 21 tane kimyasal tanker üretildi bunlardan 18 tanesi Marine Line ile kaplandı diğer üçü ise paslanmaz çeliktir.” diye konuştu.
“IMO 2020 kuralları konusunda biz yakıt değiştirmeye başladık”
Akbaşoğlu Holding’in IMO 2020 kuralları konusunda aldığı önlemlere ilişkin açıklama yapan Akbaşoğlu, “Belirsizlik bizi zor durumda bıraktı. Bizim gibi uluslararası ticaret yapan firmalar zor anlar yaşadı. Ulaştıramadığımız yeni parçalar oldu. Tam bitti derken 2021’de aynı şekilde gidecek gibi görünüyor. Biz küçük boyutlardaki kimyasal tankerleri işletiyoruz. Karadeniz-Akdeniz bölgesinde çalışıyoruz. Ulaşım açısından diğer armatörlere göre avantajlıyız. Önümüzdeki dönemde her şeyin düzelmesini umuyoruz. IMO 2020 kuralları ve sülfür salınımının azaltılması konusunda biz yakıt değiştirmeye başlamıştık 1 Ocak 2020’den önce. Biz süreci yaydık biraz. Bizim boyutlarımızda çalışan armatörler için scrubber sistemi pek mantıklı bir yatırım değildi. Havayı kirletmeyelim derken denizi neden kirletelim gibi soru işaretleri vardı. Gas oil yakmaya başladık gemilerimizde. Bunun haricinde bir opsiyon da kiracılardan gelen baskıyla düşük sülfürlü fuel oil yakmaya başlıyoruz yavaş yavaş. Biz hala gas oil yakmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyoruz ama diğerini tercih eden armatörler de var. Umarım herkes elini taşın altına koyar ve bir noktaya kadar geliriz” dedi.
“Scrubber süreci konteyner piyasasında hızla devam ediyor”
Şişmanyazıcıoğlu ise Turkon Line olarak IMO 2020 kuralları çerçevesinde belirlenen yol haritası ve konteyner piyasasındaki scrubber süreci hakkında, “IMO 2020 regülasyonu konteyner piyasasında da etkili oldu. Turkon Line bünyesinde çalışıyorum, bizlerin bu regülasyonlarla konusunda nasıl bir ajanda kurguladığımızdan bahsetmeden önce Deniz Çevresini Koruma Komitesi’nin kurallarından bahsedeyim istiyorum. Armatörlere iki yol çizdiler, bunlardan biri scrubber donatımı yapılması diğeri ise gas oil veya veri low sulphur fuel oil yakımı yapılmasıydı. Burada tabi denizcilik faaliyeti dünyadaki karbondioksit emisyonunun yüzde 2’sine sebebiyet vermekteyken bugünkü kurallar bu orana tekabül eden miktardan biraz daha katı ama denildiği gibi yüksek hacimli bir sektör olduğu için bedelini ödüyor. Bu bahsettiğimiz iki yolun belli avantajları ve dezavantajları var. Örneğin scrubber donatımının maliyet tarafı var, kurulum tarafı var, küçük boyutlu gemilerde çok mantıklı bir yatırım olarak gözükmemekte ancak okyanus ötesi sefer yapan gemilerde daha yeni yeni mantıklı olmaya başladı çünkü gemi yakıtı fiyatlarında artış var. Bu opsiyonların hepsine armatörlerin değerlendirmesiyle karar verilmeli. Biraz konteyner piyasasından bahsetmek istiyorum. Turkon Line en büyük servis verdiği rotalardan biri Türkiye-ABD servisi. 2020 yılının ilk aylarında firma bunu ajandasına ekleyerek, gemilerinin hepsine scrubber donatımı yaptırdı. Bu konuda yazılan raporlarda scrubber’ın yaklaşık yüzde 20 ile 30 maliyet avantajı sağladığını görüyoruz. 90 günlük tam seferini tamamlayan bir konteyner gemisi yılda yaklaşık 15 bin ton yakıt tüketimi sağlıyor. Bugünkü rakamlarla hesapladığımızda scrubber sistemi kurulmuş ve high sulphur fuel oil kullanan bir gemi yaklaşık bir milyon dolar civarında avantaj sağlamaktadır. Burada değişik gördüğümüz nüanslardan biri de firmamız kendi tersanemizde bu süreçleri yönetirken, hat taşımacılığında servisler hiç durmadığı için time charter gemi kiralama durumunda kaldık. Gemi sahibi scrubber kullanılması veya kullanılmaması durumunda iki farklı kira ücreti belirlemişti. Bu da gerçekten ciddi bir farktı. Buna ilave olarak Nisan 2020’de yakıt fiyatlarında düşüş vardı fakat bu düşüş scrubber operasyonlarında bir yavaşlamaya sebep olmadı. Şu anda uzakdoğu konteyner piyasası çok hareketli, navlunlar çok yüksek ve büyük armatörler şu anda uzakdoğu dışında herhangi bir yük taşımak istemiyorlar. Bu durumda dünyanın geri kalanı da etkileniyor Çin’deki ticaretten. Orada çekim kuvveti ve yatırım büyük olduğu için yaşanıyor bu. Uzun vadede armatörler de scrubber yatırımını yapacaktır” ifadelerini kullandı.