Denizcinin anasayfası

Suyun altında ya da üstünde ama hep güvertede

Emekli deniz subayı Babür Hüseyin Özbek, 35 yılda biriktirdiği deniz anılarını bir kitap haline getirdi. Mavilikler üzerinde görev yaptığı savaş gemilerinin ardından ticaret gemilerinde binlerce deniz mili seyir yapan Özbek, deniz sevgisini, aile özlemini, arkadaşlık ilişkileri ve karadaki hayatta özlediklerini anlattığı ‘Güvertede’ Post Yayınları tarafından okuyucuyla buluştu.

Daha ilkokul yıllarında denize olan tutkusuyla dikkat çeken bir çocuk olduğunu dile getiren Babür Hüseyin Özbek ikinci kitabını yayınladı. Heybeliada Deniz Lisesi ve harp okulunun ardından fırkateyn ve denizaltılarda subay olarak görev yapan Özbek, emekli olduktan sonrada ticaret gemileri ile okyanuslara açılmaya devam etmişti. Yaklaşık 35 yıl denizlerin tuzunu, kokusunu, rüzgarını ve dalgasını hissederek çalışan Özbek, kağıda aktardığı duyguları ile denizciler tarafından saygıyla okunuyor. Bitmek tükenmek bilmeyen uzun seyirlerde fırtınalarla boğuşan Özbek, elde ettiği tecrübeleri yeni nesil denizcilere aktarmanın kendisine gurur verdiğini söyledi.

Özbek, “Denizcilik insanı duygularıyla ve yaşanmışlıklarıyla harmanlar. Güvertede ufku izlerken bambaşka hayallere dalarsınız. Geride bıraktıklarınız, gelecek planlarınız gelir gözünüzün önüne. Okyanus geçişinde günlerce kara görmeden ilerlerken, başka bir terbiye olur insan bedeni ve aklı. Kitabımda yaşadıklarımdan öğrendiklerimi anlatmaya çalışırken, zor ve meşakkatli mesleğin güzelliklerini de ortaya koymaya çalıştım” dedi.

Denizcilik terimleriyle duru bir akış

Latince, Portekizce, Venedikçe gibi kadim dillerin bir karması olan denizcilik terimlerinin sıklıkla kullanıldığı kitap, İskele Bordada Bremerhaven ile başlarken, sefer öncesi seyir hazırlığı, ilk liman için mücevher bilgiler, güney batı rotasında, deniz azdı kudurdu, Boris Rus Karadeniz donanmasında bir paletti, Karaköy’de eski limanın kaldırımları, masa başındaki tatlı su denizcisi, Hint Okyanusu’ndan Güney Atlantik’e geçiş, hüzünle Vigo’yu terk gibi bölümlerle devam ediyor.

Kitaptan…

Sancakta, kuzeybatıda bir hareketlenme başlıyordu. Sanki gökyüzü ufuk çizgisinde birbirine giriyor, rüzgâr ve deniz itişip kakışmaya başlıyor gibiydi. Kaba dalgalar oluşmaya başlamış, rüzgâr iskele baş omuzluktan sancağa geçmiş, arenada saldırmaya hazır kızgın bir boğa profili çiziyordu.

Okyanusun bu bölgesinde hava bozdu mu böyle bozuyordu. Deniz harmanlanır gibiydi; bulutların üstünde depolanan yağmur sağanak ve hoş bir gürültüyle boşaldı. Kustu ve gene kustu. Deniz kudurmuştu. Kümelenen su parçacıkları bordalardan güvertelere tırmanıyor, vurdukça vuruyordu.

Kuzey Atlantik’te 36 derece Kuzey Paraleli’nin altı harmanlanıyor, yeri göğü birbirine katıyordu.

Okyanuslarda sular acımasızdır, tehdit eder, çekilecek restleri görür, kırar, batırır… Gemiler, onların canı istedikçe patakladığı, tekme tokat dövebileceği bir adam gibidir.


Bunları da beğenebilirsin