Denizcinin anasayfası

Türkiye elektrikli yat üretiminde öncü olabilir

Gemi ve yat inşa sanayisi; uluslararası piyasalarda tanınan ve önemli oranda döviz girdisi sağlayan sektörler arasında yer alıyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda İzmir Kalkınma Ajansınca (İZKA) hazırlanan rapora göre, süperyat üretiminde adet ve uzunluk itibarıyla dünya üçüncüsü olan Türkiye’nin elektrikli tekne üretiminde de öncü rol üstlenebileceği öngörülüyor.

İzmir’de Elektrikli Tekne ve Yat Üretimine Yönelik Tersane Yatırımı için Ön Fizibilite Raporu’na göre, Türkiye’de gemi ve yat inşa sanayisi; uluslararası piyasalarda tanınan, rekabet gücü yüksek ve önemli oranda döviz girdisi sağlayan sektörler arasında yer alıyor.

Benzin ve dizel kullanan içten yanmalı teknelerin oluşturduğu yüksek kirlilik ve artan yakıt fiyatları tekne üreticilerinin önceliğini akü teknolojilerine ve elektrikli çözümlere kaydırırken daha uzun çalışma süresi ve daha yüksek hız sunan akü teknolojisindeki gelişme, dünya çapında elektrikli tekne pazarına olan talebi de artırıyor.

2018 itibarıyla 4,5 milyar dolara yükselen küresel elektrikli tekne pazarının 2027’ye kadar her yıl yüzde 12 oranında artış göstererek 12,3 milyar dolara kadar yükselmesi öngörülüyor. Bu pazara hibrit tekneler de eklenirse pazar büyüklüğü 20 milyar doları buluyor. Özellikle batarya teknolojilerindeki önemli gelişmeler ve batarya fiyatlarının düşmesi pazarın gelişimini hızlandırıyor.

Süperyat inşasında 2007’den itibaren istikrarlı bir yükseliş gösteren ve 2010 yılından bu yana teslim edilen süperyat adet ve uzunluğu itibarıyla dünya üçüncüsü olan Türkiye’nin, elektrikli tekne üretiminde sahip olduğu know-how, pazarın gelişen yapısı, rekabetçi üretim maliyetleri gibi avantajlarıyla bu alanda da öncü olma potansiyeline işaret ediliyor.

Hedef pazar Avrupa ve Kuzey Amerika

Raporda, elektrikli tekne pazarında ilk aşamada Türkiye’nin mevcut ihracatındaki paylarının yüksekliğinden dolayı hedef pazar Avrupa ve Kuzey Amerika olarak öngörülüyor. Türkiye’nin yat üretiminde Uzakdoğu ülkelerinden daha pahalı ancak Avrupa ve Amerika’dan daha ucuz olması, kaliteli ve kişiye özel üretim imkanı ile Avrupa yat üreticileri ve markaları karşısında avantaj sağladığı belirtiliyor.

Ön fizibilite çalışmasında, 10 yıllık orta vadeli ve 25 yıllık uzun vadeli olarak oluşturulan talep senaryolarına göre, elektrikli tekne pazarına girişte ilk beş yıl üretimde düşük hızda artış öngörülürken 2045’e kadar pazarın olgunlaşması ve İzmir’in üretimde markalaşmasının etkisiyle üretimin dünya elektrikli tekne talep hızının üzerinde olacağı tahmin ediliyor. İzmir’de elektrikli tekne ve yat üretimine yönelik ön fizibilite çalışmasına uygun olarak kurulacak bir tersanede yıllık 1000 tekne üretimi yapılabileceği belirtiliyor.

İZKA Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, İzmir için yeşil ve mavi büyüme yaklaşımları temelinde bilgi üretmek, öncü, özgün ve örnek projeler geliştirmek misyonuyla çalıştıklarını söyledi.

Bu doğrultuda, İzmir’in yeşil ve mavi büyüme hedeflerine katkı sağlayacak şekilde, katma değeri yüksek üretimin artırılması ve imalat sektörü değer zincirine yeni firmaların eklenmesi amacıyla ön fizibilite raporları hazırladıklarını dile getiren Yavuz şu değerlendirmelerde bulundu:

“İzmir’de Elektrikli Tekne ve Yat Üretimine Yönelik Tersane Yatırımı için Ön Fizibilite Raporu bu kapsamda oldukça önemsediğimiz bir çalışma. Dünyada hem sektörler hem de bireysel tüketimde öne çıkan yeşil dönüşüm, karbonsuzlaşma, güvenli ve sağlıklı koşullarda turizm eğilimi, elektrikli tekne ve yat imalatını önemli bir fırsat alanına dönüştürüyor. Rapor, İzmir’in mavi büyüme ekseninde tekne ve yat inşası alanındaki potansiyeline dikkati çekiyor. Rapor ile yerli ve yabancı yatırımcılara ülkemizde yapılabilecek yeni bir proje fikri sunuyoruz. Ön fizibilite raporunu inceleyen ve bu alanda yatırıma ilgi duyan yatırımcıları ajansımız ile iletişime geçmeye davet ediyoruz.”


Bunları da beğenebilirsin