Denizcinin anasayfası

Gün Asya’dan doğuyor

Maalesef bir çok kişi tarafından huzursuzluk olarak hatırlanacak olan 2020 yılının kaos katalizörü, boyutu itibarı ile ortalama 100 nanometre (nm) çapında mikroskobik bir felakettir. Birçok olumsuzluğu biz insanoğluna yaşatmakla birlikte küresel ticaret, lojistik, tedarik zinciri gibi alanları da yeniden şekillendirdi. Nakliyeye dayalı ihtiyaçlar için acil durumlarda uyum kabiliyeti konusundaki zaaflarımızı da bize gösterdi. Bu durum ticaretteki durağanlığı üst seviyeye çıkartarak, bir kriz ortamı oluşmasına sebebiyet verdi. Başta ülkemiz ve dünya hükümetlerinin kapsamlı çabaları sayesinde işler içinden çıkılmaz hale gelmeden toparlanmaya çalışıldı.

Bazı noktalarda ‘’Büyük Buhran’’ hatırlatması yapanlar olsa da şu an dünyanın içinde bulunduğu durumun bu konu ile hiçbir ilgisi olduğunu düşünmüyorum, fakat incelemek gerekirse, daha yakın bir kriz olan 2008 balonu üzerinde durmak biraz daha faydalı olabilir. Bu kriz armatörler için az da olsa deneyim niteliğinde oldu diyebiliriz. Gerçek anlamda ekonomik balonun patlaması sonucu oluşan kriz ile armatörler tarafından çeşitli birleşmeler ve ittifaklar oluştu.

2008-2009 krizini rakam bazlı hatırlarsak eğer, Baltık Kuru Yük Endeksi (BDI), 5 Aralık 2008 günü inanılmaz bir düşüş ile dip seviyelere yaklaştı. Çok ilginçtir ki, SSEC Shanghai endeks grafiği bize 1 yıl öncesinde, yani Aralık 2007 tarihinde, BDI’nın bir benzeri niteliğinde ve sanki olacakları sezmiş gibi hareket etmiştir.

Her ne kadar dünya ticaretinde lokomotif niteliği taşıdığını bildiğimiz Çin, hali hazırda borsası ile önemli kırılma noktalarında hatırı sayılır bir süre öncesinden navlun fiyatlarını etkileyen bir güç haline gelmiştir. Evvelden alıştığımız dünyayı takip edip, önceden üretilmiş olanı klonlayan Çin algısı, aslında tam tersi niteliğinde faaliyet göstererek borsalar ve ekonomik göstergeler tarafından yol gösterici özelliğe sahip olmuştur. Endeksleri incelediğimizde ise birçok ekonomik tablonun, Çin verilerini istemsiz kopyalayarak şekillendiğini görmekteyiz.

Hali hazırda Çin odaklı Asya – Avrupa navlun oranları ekonomiyi endişelendirmekte ve ister istemez kıtalar arası tedarik zincirleri bu durumdan çok etkilenmektedir. Dolayısıyla bununla birlikte spot kurdaki düşüş başka ekonomik sorunları meydana getirebilir yönünde algı oluşturuyor.

Özellikle İngiltere’deki ithalatçılar, birkaç ay daha sürebilecek ve durgunluk koşullarını daha da kötüleştirebilecek küresel bir nakliye krizinin ortasında artan navlun maliyetleriyle karşı karşıyadır. Bununla birlikte, Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda ortak olan sorunların arkasında Asya’daki boş nakliye konteyneri sıkıntısı ve İngiltere’nin derin deniz limanlarındaki darboğazlar vardır.

Fakat yine de Sigmund Freud’un dediği gibi ‘bazen puro sadece purodur’.

Durmaksızın daha derin anlam aramaktan vazgeçmek faydalı olabilir.

Benzer bir şekilde, bazen bir nakliye fiyat endeksi bize yalnızca nakliye fiyatı hakkında bilgi verir.

Bu kadar örneklendirmeyi yapma sebebim, geçmişte Asya üzerinden çıkan olumlu ve olumsuz sinyallerin arkasından gelen karışıklık ve hemen sonrasında oluşan bir boğa piyasası var olduğunu görüyoruz. Daha makro bakmak gerekirse Asya’daki düşüşler ile kaybolan yatırımcıların, bugün ve önümüzdeki 6 yıl süresince tekrar var olmaya başlayacağını söyleyebilirim. Bu aşamada navlundaki artışın gevşemesi ile üstsel büyümenin dengelendiğini görebiliyoruz. Önemli olan bu artışlar ile armatörlerin finansal yönetimlerini, yatırım üzerine yoğunlaştırıp yoğunlaştırmayacaklarıdır.

Her şeyden önce bu durum, gelecekteki navlun fiyatlarına yön verecektir. Kısa pozisyonda borç ödemek küçülme algısını oluştururken, yatırım yaparak oluşacak büyüme düşüncesi ise daha çok gemi ve daha çok arz anlamına gelecektir. Oluşabilecek kararsız durumlarda bir risk iştahı oluşur mu ve armatörlük, yatırımcılar için yeniden moda olma tehlikesiyle karşı karşıya diyebilir miyiz? Asıl sorulması gereken bu bence.

Tüm endüstriler için daha hızlı bir ticaret anlayışı ve daha yeşil bir geleceğe bakarken genişleme ile birlikte modern para teorisine sorunsuz bir geçiş olacak gibi görünüyor.

Dolayısıyla bu durum yatırımcı için daha kontrol edilebilir bir ortam sağlayacaktır.

Denizciliğin, bir dizi birbirine bağlı bir endüstri değil, tamamen bağımsız endüstrilerin ortak noktada toplanmış bir sektör olduğunu anlatabilmek gerekmektedir.

Bunun basit formulü, Denizcilik Yatırım Ortaklığı Fonu’dur. Sürdürülebilir, şeffaf ve ulaşılabilir bir perspektif ile birleşen, profesyonel yatırımcıya denetlenilebilir yapıda ulaşan, sadece gemi sahipliğini değil, sektördeki tüm endüstrileri sunan bir model. Yalnızca gemilere değil, sektöre yatırım yapan bir düşünce.

Bir sonraki yazımda, ‘’farklı endüstrilerin tek sektör’’ çatısı altında yatırımcıya ulaşabilmesinin en şeffaf yolu hakkında bilgi paylaşmaya çalışacağım.


Bunları da beğenebilirsin