Denizcinin anasayfası

Denizcilik 4.0

Kapt. Gürhan Aktürk, otomasyon sistemlere yapay zeka ve derin öğrenmenin eklenmesiyle başlayan Endüstri 4.0'in denizciliğe etkisini yazdı.

Denizciliğin ilk modernleşmesi için 1800’lerin başında buhar tribünlü makinelerin gemilerde kullanılmaya başlanması kabul edilebilir. 1838’de ilk defa açık deniz seyrine uygun kıçtan pervaneli ve buhar makineli geminin inşası, rüzgâr rotalarından bağımsız olarak deniz aşırı seferlerin yapılabilmesinin önünü açmıştır. Yeni ticaret rotalarının oluşmasına imkân veren buharlı gemiler, ticaretin küreselleşmeye başlamasında başlıca itici güç olmuş ve uluslararası ticarettin artışına daha önce insanlık tarihinde eşi görülmemiş bir katkıda bulunmuştur.

S/S Archimedes

İlk konvansiyonel kıçtan pervane ve buhar tribünlü makine ile inşa edilmiş açık deniz gemisi.

İnşa Yıl ı: 1838
Taşıma kapasitesi : 237 Ton
Tam Boyu : 38 mt
Su çekimi : 2,7 mt
Ana makine : 2 x 30 BHP

M/V Ever Ace

Serviste olan dünyanın en büyük konteyner gemisi.

İnşa Yılı : 2021
Taşıma kapasitesi : 23992 TEU
Tam Boyu : 400 mt
Su çekimi : 16,5 mt
Ana makine : 1 x 109.000 BHP

Gemilerin ilerletici gücündeki bu teknolojik ilerleme ve beraberinde çeliğin gemi inşada yerini almasıyla, deniz taşımacılığında muazzam bir kapasite arttırma eğilimi başlamıştır. Günümüzde halen devam eden bu eğilim ile modern denizcilik, temellerinin atılmasının üzerinden geçen yaklaşık 200 yıllık süre boyunca üretim endüstrileri için her zaman önemli bir rol üstlenmiştir. Buna karşın üretim endüstrilerinin sürekli olarak yaşam kalitesini ve konforunu arttırma iddiasında ki küresel ürün arzı ve buna bağlı olarak devamlı artan hammadde taleplerine cevap verebilmek de modern denizciliğin vazgeçilemez gücü aynı zamanda da en büyük meydan okuması olmuştur.

Denizcilik endüstrisi hali hazırda bu sürekli büyüme ve gelişme baskısına cevap vermeye çalışıyorken, birçok iş kolu gibi hazırlıksız yakalandığı Covid-19’un yıkıcı etkilerini savuşturmak için işlerin devam ettirilme şeklini hızlı bir şekilde yeniden düzenlemek zorunda kalmıştır.

2020 yılı başlarından itibaren olumsuz etkilerini belirgin şekilde gösteren küresel salgın nedeniyle denizcilikte daha önce hiç karşılaşılmamış farklı zorluklarla baş edilmek zorunda kalınsa da sürekliliğini koruyan denizciliğin, küresel tedarik zincirindeki önemi tartışmasız anlaşılmıştır. 2021 yılının sonuna yaklaşırken halen yaşanan küresel kriz tam anlamıyla atlatılamamış, üretim endüstrileri ve bağlantılı olarak denizcilik üzerindeki etkileri halen hissedilmektedir. Bu noktada denizcilikte son iki yılda yaşanılan zorlukların üstesinden gelinmesinde uzun kontratlara ve birçok kısıtlamalara rağmen görevleri başında hizmete devam eden gemi insanlarının hakkını ayrıca vermemiz gerekiyor.

Ancak son iki yılda üstesinden gelinmeye çalışılan bu zorlukları aşmak üzere getirilen yeniliklerin yetkinlik ve yeterliliği her ne kadar tartışma konusu olsa da zorunluluk sonucu ortaya çıkan bu yenilikler tarihte olduğu gibi gelişimin de önünü açmıştır.

Geleneksel denizcilikten itibaren insan odaklı ve birebir verilen hizmetlerin, teknolojinin dâhil edilmesiyle daha verimli, emniyetli, güvenli ve hızlı yerine getirilmesi süreci hızlanmıştır. Bir başka değişle 21. Yüzyıl teknolojisinin denizcilik ile bütünleşmesi yani denizcilikte Endüstri 4.0’ın gerçekleşmesi hız kazanmıştır.

Kuşkusuz Endüstri 4.0’ın üretim endüstrilerinde olduğu gibi bir üretim stratejisi planı iken dördüncü sanayi devrimi olarak uygulamaya geçişinde olacağı gibi denizcilikte de birçok kolay olmayan köklü değişiklik yaşanacaktır. Yine de denizcilikte verilen hizmetlerin gelişimini hep birlikte hayranlıkla izleyeceğimiz bir süreç olacaktır. Denizcilikte henüz ilk adımları atılmakta olan ve belirgin şekilde yeni yeni gözlemlemeye başladığımız bilişim teknolojileri ile hizmet üretiminin bütünleşmesini daha iyi anlayabilmek için gün geçtikte daha fazla adını duyacağımız son yılların popüler iş ve üretim terimi Endüstri 4.0 ve dördüncü sanayi devriminin ne olduğunu? Neden gerekli ve kaçınılmaz olduğunu? Sanayi devrimlerinin tarihsel evrimine göz atarak birlikte irdeleyelim.

Endüstri 4.0 devriminin daha iyi anlayabilmek önce onun 1.0 ile başlayan tarihsel geçmişine kısaca göz atmamız gerekiyor. Tarih boyunca dört büyük endüstriyel sanayi devrimi yaşanmıştır.

1800’lü yılların başında deri işleme tezgâhı – İngiltere

İlk sanayi devrimi, su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan makinelerin ve mekanik üretim tezgâhların üretimde yerini almasıyla başlamıştır. Makineleşmiş endüstrinin doğuşu olarak 1760’lı yıllarda başlayıp 1830’lara kadar devam ettiği kabul edilen bu süreçte buharlı mekanik üretim tezgâhlarının kullanılmasıyla yaşanan büyük atılım sayesinde öncesinde kol gücüne dayalı yapılan üretim ile kıyaslanmayacak ölçüde kapasitenin artması sağlanmıştır.

Artan üretim kapasitesine paralel olarak buhar tribünlü makinelerin de gemilerde kullanılmaya başlaması ile üretim endüstrilerinin artan hammadde tedariği ihtiyacına ve üretilen malların taşınma talebine cevap verilmiş, taşıma kapasitesi ve hızındaki ilerleme ile modern denizcilik doğmuştur.

Vardiya Mühendisi, 1906dan 1944’e kadar Yeni Zellanda’nın Kuzey ve Güney Adaları arasında yolcu taşıyan S/S Maori buharlı gemisinin makine dairesinde.
Geminin kömürle çalışan buhar kazanları 1923’te yapılan değişiklik ile petrole ile çalışabilecek şekile döndürüldü.
Bu değişiklik sonucu makine dairesindeki personel sayısı azaltılırken çalışma koşullarının da nispeten iyileştirilebilmesi sağlandı.

 

İkinci sanayi devrimi modern yaşamımızı başlatan elektriğin üretimde kullanılmaya başlaması ile gerçekleşmiştir. 1840 ile 1870 yılları arasında yaşanan bu dönemdeki en önemli gelişmeler; üretim bandı tasarımının geliştirilmesi ve elektriğin seri üretimde kullanılmasıdır. Bu gelişmeler sayesinde ürünlerin maliyetleri daha önce olmadığı kadar düşürülerek daha geniş kitlelerin kullanımına sunulurken, icat edilen içten yanmalı motor ve ampul insan yaşamını kökten değiştirmiştir. Otomobil gibi belirli bir ürün temelinde yapılan seri üretimler yine bu dönemde belli başlı bölgelerde toplanmış, böylelikle ilk küresel şirketler öne çıkarak ürünlerinin buralardan tüm dünyaya dağıtılması talebi günümüzde de olduğu gibi modern denizciliğin yürütücü gücü olarak ortaya çıkmıştır.

 

Üretim bandının mucidi Ford’un Detroit’teki Model-T fabrikası

 

Üçüncü sanayi üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye bırakması ile gerçekleşmiştir. Bilişim teknolojilerinin üretime entegre edilmesi olarak da adlandırabileceğimiz bu ilerlemeler 1950’li yıllardan itibaren yaşanmaya başlanmıştır. Bu tarihe kadar üretim, fabrikalardaki seri üretim bantları ve elektrikli makinelere rağmen esas olarak insan işgücüne dayalı iken 1970’lerden itibaren üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojinin almasıyla üretimde programlanabilir makineler kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzün içinde olduğu bu devrimde üretim otomasyon sistemleri ile yapılmakta bir başka deyişle üretim otonom durumdadır.

 Otomasyon ve robotik teknolojisi internet ile birlikte 21.yy başlarından itibaren zirveye ulaştı

Denizcilik açısından bakacak olursak kitlesel üretimin hız kazandığı bu dönemde artan taşıma taleplerine her zaman cevap verebilmek, hizmetin eksiksiz ve zamanında verilmesi ilerlemede belirleyici olmuştur. Bu aynı zamanda içinde denizcilik endüstrisinde sürekli gelişim baskısının en fazla hissedildiği dönemdir.

 2020 de yıllık 43,5 Milyon konteynerin elleçlendiği dünyanın en büyük limanı Shangai Limanı – Çin

Endüstri 4.0 ise aslında dördüncü endüstriyel devrimini başlatacağı düşünülen endüstriyel bir strateji plânıdır. Endüstri 4.0 teriminin ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı’nda kullanılmasının üzerinden geçen 10 yıllık süre içerisinde ülkeler ve şirketler rekabet üstünlüklerini devam ettirebilmek amacıyla yüksek hızda bilginin kolaylıkla değiş tokuş yapılabilmesinin körüklediği küresel boyutta yaşanan değişimlere ayak uydurmak zorunda olduklarının farkına vardılar. Sanayi-teknoloji bütünleşmesinin son adımı olarak da ifade edebileceğimiz Endüstri 4.0 için gelişmiş ülkelerde hazırlıkların tamamlandığını ve yakın zamanda hayata geçirilmeye başlanacağını söyleyebiliriz.

Endüstri 4.0 temel olarak bilişim teknolojileri ile üretim endüstrilerini otonom olarak bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Amaçlanan hali hazırda otomasyon sistemlerinde kullanılan klâsik yazılım ve donanımlarından farklı olarak yeni nesil yapay zeka ve derin öğrenme yazılımları ve donanımlar kullanılarak, daha düşük maliyetli, daha az enerji harcayan ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalıştırılabilen üretim sistemlerinin kullanılmasıdır.

Yüksek hızda veri değişimi ile olanaklı hale gelen Cihaz Tabanlı İnternet (Internet of Things-IOT) kullanılarak birbiriyle bilgi ve veri alışverişi yapabilen ve her türlü araç ve gerece entegre edilebilen sensör ve işlemciler veri toplayabilen akıllı elektronik sistemlerini kullanan makineler ile neredeyse insanlardan bağımsız olarak kendi kendilerini yöneten, koordine ve optimize edebilen bir üretim endüstrisi bizi beklemekte. Yaşanacak dördüncü sanayi devriminin denizcilik tarafındaki yansıması, lojistiğin 7 doğrusu adı verilen; doğru ürünün, doğru miktarda, doğru biçimde, doğru zamanda, doğru kaynaktan, doğru yolla, doğru fiyata sağlanması aşamalarının hepsine Endüstri 4.0’ın ayrı ayrı uygulanabilecek olmasıdır.

Endüstri 4.0 şüphesiz mal ve hizmet üretimine bambaşka bir anlayış getirecek, yeni sektörlerin ve hizmet kollarının açılmasına ve geride kalmış sektörlerin ise yok olmasına sebep olacaktır. Bu süreç yalnızca üretim sektörleri için değil ayrıca şirketler hatta ülkeler için de benzer gelişecektir. Kapımızdaki yeni endüstri devrimine ayak uyduramayan her şey bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Bu nedenle yakalamakta belki de geç kaldığımız üçüncü sanayi devrimi ile ortaya çıkan kalkınma fırsatını, bu sefer vaktinde değerlendirebilmek ve ülkemizin denizcilik potansiyelini tam anlamıyla kullanabilmek için Endüstri 4.0 devriminin denizcilikte uygulanmasına olanak verecek yeni politikalar oluşturarak Türk Denizciliğinin küresel düzeydeki rekabet ile başa çıkabilmesi ve çağın gereklerine uygun olarak ilerlemesi önem arz etmektedir.

Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Genel Sekreteri Kapt. Gürhan Aktürk

İTÜ Denizcilik Fakültesi’nden (YDO) 2001 yılında mezun oldu. 2014 yılına kadar değişik tip ve tonajlardaki tankerlerde denizde çalıştı. 2014-2017 yılları arasında TÜPRAŞ İzmit Rafinerisi’nde tankerlerin emniyet ve çevre koruma denetimlerini gerçekleştirdi. 2017 yılından itibaren İzmit Körfezi Kılavuz Kaptanı olarak görev yapmaktadır. Gemilerde emniyetli yönetim sistemleri ve acil durum hazırlığı, çevre koruma ve petrol kirliliğini önleme, Kalite Yönetim Sistemleri (ISO 9001/14001/50001) ve Kılavuzluk Teşkilatları Uluslararası Standardı (ISPO) üzerine denetçi olarak çalışmalarda bulundu.


Bunları da beğenebilirsin