Denizcinin anasayfası

Türkiye’nin Türk Boğazları’ndaki hükümranlık hakları

Kpt. Saim Oğuzülgen, Türk Boğazları Sözleşmesiyle ilgili yazı dizisinde bu kez Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk Boğazları'ndaki hükümranlık haklarını anlattı.

 

Bölüm: 3

 

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türk Boğazları’ndaki hükümranlık hakları ve yetkileri

Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin var oluşunun belgesi, coğrafi sınırlarının belirlenmesinin tapusu ve uluslar arası düzeyde tanınmasının senedidir. “Türk Boğazları Sözleşmesi” Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal yasası olarak Türk Boğazları’ndaki hükümranlık haklarının tescilinin ilk belgesidir.

Tarih süreci içinde Boğazlar, zamanımızda ise Türk Boğazları olarak isimlendirilen suyolu, Avrupa Kıtasını Asya Kıtasından ayıran, Karadeniz’den Adalar Denizi’ne kadar uzanan, 164 deniz mil uzunluğunda olan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Karasuları içinde bulunan ulusal suyoludur. Dünya deniz ticaretini gerçekleştiren gemilerin yoğun olarak geçiş yaptığı bu suyolundan geçiş yapan gemilerin deniz trafiğini düzenlemek üzere tarihte birçok olaylar yaşanmış, birçok harpler yapılmış, uluslararası ve ulusal birçok yasal düzenleme yürürlüğe konulmuştur.

 

Ulusal yasamızda var

8 Temmuz 1914 tarihinde başlayan ve 11 Kasım 1918 tarihinde sona eren, Osmanlı İmparatorluğunun Trakya ve Anadolu yarımadasının birçok bölgesini ve topraklarını işgal eden, Avrupa merkezli I. Dünya Savaşının galibi olan İtilaf Devletleri (Müttefik Devletler) ile 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsuna çıkan Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde başlatılan istiklal Savasının (KURTULUŞ SAVAŞI), 9 Eylül 1922 tarihinde ülkemizi işgal etmiş Yunan ordusunun İzmir’de deniz dökülerek galibi olan TBBB Devleti (1920-1923) arasında, 11 Ekim 1922 tarihinde imzalanan Mudanya Mütarekesi (Mudanya Ateşkes Antlaşması) sonrasında, halen İstanbul İşgal altında iken 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde imzalanan, Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye Devletinin varlığı tüm dünya devletlerince tanınmış, sınırları belirlenmiş ve kabul edilmiştir.

Lozan’da imza edilen, Türkiye Devletinin varlığını kabul eden ve ülkesinin sınırlarını belirleyen uluslar arası Lozan Barış Antlaşması, 22-23 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM de 340, 341 ve 342 sayılı yasalarımız olarak kabul edilerek, 10 Eylül 1923 tarihinde resmi Gazetede yayınlanmış ve ulusal yasalarımız haline getirilerek yürürlüğe konulmuştur. 340 sayılı Ulusal Yasamızın 1. Maddesinin 1. alt bendinde bulunan; “Boğazların Usulü İdaresine Dair 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da imza edilen Mukavelename” isimli yasal düzenleme bu günkü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Türk Boğazları ile ilgili ilk Ulusal Yasası olarak yürürlüğe girmiştir. (340 Sayılı Kanun; BOĞAZLARIN USULÜ İDARESİNE DAİR MUKAVELENAME).

 

15 Ağustos 1936’dan günümüze

13 Kasım 1918 tarihinde işgal edilen İstanbul 6 Ekim 1923 tarihinde işgalden kurtarılmıştır. O zamanın şartlarına göre kabul edilmiş ve imzalanmış olan Lozan Barış Anlaşmasının ilgili şartları doğrultusunda, o zaman ki ismi Boğazlar olan ve Karadeniz’den Adalar Denizine kadar uzanan Boğazların yönetimi, kendi bayrağı ve kendi bütçesi olan, başkanı Türk üyeleri itilaf Devletleri temsilcilerinden oluşan, o zamanki, ismi Cemiyet-i Akvam’a (Milletler Cemiyeti) bağlı “Boğazlar Komisyonu” tarafından yönetilmiştir. (1923 – 1936)

29 Ekim 1923 Tarihinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa Devletlerinin Birinci Dünya Harbi aşamasında halledemedikleri sorunlarının, 1930 lu yıllarda yine Avrupa Devletleri arasında yeniden gündeme gelmeye başlaması ve harp emarelerinin baş göstermesi üzerine, bunu fırsat bilen başta Mareşal Gazi Mutafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yetkilileri zamanının geldiğine karar vererek, Boğazların yönetimini elinde bulunduran Boğazlar Komisyonunun bağlı olduğu Milletler Cemiyetine müracaat ederek Boğazlar’ın Usulü İdaresine Dair Mukavele’nin masaya yatırılarak günün şartlarına göre yeniden değerlendirilmesini istemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Lozan Barış Antlaşmasının ilgili devletlerine 11 Nisan 1936 tarihinde verilen ilk nota sonrası yapılan girişimler, 22 Haziran 1936 tarihinde sonuç vermiştir. 22 Haziran 1936 tarihinde İsviçre’nin Montreux şehrinde Montreux Konferansı görüşmeleri başlamış ve 20 Temmuz 1936 tarihinde tutanakların imzalanması ile sona ermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 20 Temmuz 1936 tarihinde Montreux Konferansı aşamasında uluslar arası kabul ettirmiş olduğu Boğazlar Rejimi ile ilgili kurallar, 31 Temmuz 1936 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde TÜRK BOĞAZLARI SÖZLEŞMESİ ismi ile 3056 sayılı ulusal yasası olarak kabul edilmiştir. Türk Boğazları Sözleşmesi 5 Ağustos 1936 tarihli 3374 sayılı resmi gazetede yayınlanmış, 15 Ağustos 1936 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmış ve Halen de uygulanmaktadır.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal suyolu

Zamanımızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karasuları içinde bulunan ve Türkiye’nin bir iç denizi olan Marmara Denizi’ni, ulusal suyolu olan İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e ve diğer ulusal suyolu olan Çanakkale Boğazı ile Adalar Denizi’ne bağlayan Türk Boğazları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karasuları içinde bulunan ulusal suyoludur. Bu suyolu üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti 15 Ağustos 1936 tarihinden beri hükümranlık haklarını 87 yıldır kullanmakta ve uygulamaktadır.

Türk Boğazları’ndan geçiş yapan gemilerin deniz trafiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türk Boğazları Sözleşmesi isimli 3056 Sayılı Ulusal Yasası’nın hükümleri doğrultusunda ve hükümranlığı altında düzenlenmekte, yönetilmekte, denetlenmekte ve gözetlenmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karasuları içinde bulunan ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal suyolu olan Türk Boğazları’nda, Türk Boğazları Sözleşmesi doğrultusunda iç sular rejimi uygulanmakta ve bu suyolundan geçiş yapacak uluslararası deniz trafiğini oluşturan ticaret ve savaş gemilerinin Türk Boğazları’ndan geçişleri kendine özgü zararsız geçiş rejimine tabi tutulmaktadır.

Zararsız Geçiş;
Geçiş kıyı devletinin barışına, düzenine ya da güvenliğine bir halel getirmediği sürece zararsızdır. Gemi bir sahil devletinin karasularını, bu devletin güvenliğine, kamu düzenine ya da milli çıkarlarına zarar verecek bir fiil ika etmek amacıyla kullanıyorsa, geçiş zararsız sayılmaz. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde zararsız geçiş için “Geçiş, kıyı devletinin barışına, düzenine veya güveliğine zarar vermedikçe zararsızdır. Geçiş bu sözleşmenin hükümlerine ve uluslar arası hukukun diğer kurallarına uygun şekilde gerçekleştirilecektir” hükmü bulunmaktadır.

Montreux Konferansından ve Türk Boğazları Sözleşmesinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Türk Boğazları ile ilgili birçok ulusal yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir. Bu arada Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Teşkilatı (IMO) tarafından da Dünya deniz ticaretini ve uluslar arası deniz trafiğini gerçekleştiren gemiler ve deniz trafiğiyle ilgili, Seyir, can, mal ve çevre emniyeti ile denizde güvenliğin sağlanması için birçok uluslar arası yasal düzenleme yapılmış ve yürürlüğe konulmuştur.
Bunlardan bazıları, Yükleme sınırı/Hatları Sözleşmesi (LOAD LİNE/ 1960), Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü (COLREG /1972), Denizlerin Gemilerden Kirlenmesini Önleme Uluslararası Sözleşmesi (MARPOL 1973/1978), Denizde Can Emniyeti Uluslar arası Sözleşmesi (SOLAS/1974), Vardiya Standartları (STCV/1978), Uluslar arası Emniyetli Yönetim Sistemi (ISM CODE/1998), Uluslar arası Gemi ve Liman Tesisleri Güvenlik Kodu (ISPS CODE/2007) vb. uluslar arası sözleşmeler olup bu sözleşmeler TBMM de ulusal yasalarımız olarak da kabul edilmiştir. T.C. Devleti tarafından bazı uluslararası yasaların uygulanırlığı ise TBMM den geçirilmemiş ve kabul edilmemiştir. Örneğin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, TBMM de kabul edilmemiş olduğu için ulusal yasamız olarak yürürlüğe konulmamıştır.

Türk Boğazlarından geçiş yapacak olan uluslar arası deniz trafiğini oluşturan tüm gemilerin, bu uluslar arası sözleşmelerin kurallarına ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Türk Boğazları ile ilgili ulusal yasalarının kurallarına uyarak Türk Boğazları’ndan geçiş yapmaları gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de, bu kurallar doğrultusunda Türk Boğazları’ndan geçecek gemilerin geçişini düzenleme, yönetme, gözetme ve denetleme hakkı ve görevi bulunmaktadır.

 

Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesiyle ayakta

Türk Boğazları Sözleşmesi’nin Türkiye cumhuriyeti Devletinin hazırlamış ve Montreux konferansı aşamasında konferans heyetine sunmuş olduğu taslak metnin üzerinden geliştirilerek imzalanmasının temelinde o zamanki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin özellikle Rusya ile ve diğer devletlerle olan iyi ve dostluk ilişkileri yatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1923 yılında kuruluşundan sonra, çevresindeki, komşu ülkeler ve diğer ülkelerle önemli dostluk ilişkileri oluşturmuş, “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi doğrultusunda dış politikasına yön vererek hedeflerine ulaşmıştır.

Türk Boğazları Sözleşmesi; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin uluslar arası kabul görmüş ulusal yasası olup, Türkiye Ülkesi’nin güvenliği ve Karadeniz Ülkelerinin güvenliği için gerekli bir sözleşmedir. Yürürlüğe girdiği 1936 yılından beri “Türkiye Ülkesinin güvenliği ve Karadeniz ile Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliği için çok önemli bir sözleşme olup”, Karadeniz’e kıyıdaş devletler ve dünyanın diğer devletleri için makul ve uygulanabilir çıkar dengesi oluşturduğundan, uygulayıcısı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Yurtta sulh, cihanda sulh”ilkeleri ve politikası doğrultusunda tarafsız ve dengeli politika uygulamasından dolayı 87 yıldır yürürlükte kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgesindeki tek istikrarlı ülke olarak, bir süreklilik sembolü olmasının sorumluluğunu taşımaktadır. Türk Boğazları Sözleşmesi bu sürekliliğin en temel göstergelerinden biridir.

 

2022’de 30 bin gemi geçti 

Zamanımızda Türk Boğazlarından 56.000 (2007) civarında gemi geçiş yapmıştır. Halen 30.000 civarında (2022) geminin geçişi gerçekleşmektedir. Geçiş yapan ticaret gemileri tarafından yılda, 143 milyon tonu tehlikeli yük olmak üzere 150 milyon ton civarında, Dünya insanlarının temel ihtiyaçları olan çeşitli yükler taşınmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Karasuları içinde bulunan, Türk Boğazlarının sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile bu suyolunu kullanarak geçiş yapacak olan gemiler arasındaki sorumluluk mutabakatı çerçevesinde iki tarafın da birbirlerine karşı hakları ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Bir taraf için hak diğer taraf için yükümlülük getirmektedir. Bu bağlamda geçiş yapacak gemiler için hak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti için yükümlülük, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için hak olan, geçiş yapacak olan gemiler için yükümlülüktür.
Türk Boğazları’ndan geçiş yapacak olan uluslar arası deniz trafiğini oluşturan gemiler ve personeli; Uluslararası Denizcilik Teşkilatı (IMO) tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulan Seyir, Can, Mal ve Çevre Emniyeti ile Denizde Güvenlikle ilgili uluslar arası yasal düzenlemeler ve 1936 yılından sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Türk Boğazları ile ilgili hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuş olan Seyir, Can, Mal ve Çevre Emniyeti ile Denizde Güvenliğin sağlanması ile ilgili yasal düzenlemelerin yükümlülüklerine kendilerinin, bölgede yaşayan insanların ve diğer tüm canlıların sürdürülebilir yaşam haklarının korunması için, uymak zorundadırlar.

 

164 deniz mili uzunluğunda

Karadeniz’den Adalar Denizi’ne kadar uzanan 164 deniz mili uzunluğundaki Türk Boğazları’nın tamamını kapsayan denizalanı ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk ulusal yasal düzenlemesi, 01 Temmuz 1994 tarihinde yürürlüğe konulan “Boğazlar ve Marmara Bölgesi Deniz Trafik Düzeni Hakkında Tüzük” olmuştur. Bu tüzük 6 Kasım 1998 tarihinde Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Hakkında Tüzük” ve bilahare Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği ismi ile değiştirilerek yürürlüğe konulmuş ve uygulama talimatları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Boğazları üzerindeki hükümranlık haklarını daha etkin kullanmaya başlamıştır. Bu yasal düzenlemeler ve uygulama talimatları ile halen Türk Boğazlarından geçiş yapacak ve geçiş yapan gemilerin deniz trafiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından düzenlenmekte, yönetilmekte, gözetilmekte ve denetlemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Boğazları’ndan geçiş yapacak olan uluslar arası deniz trafiğini oluşturan gemilerin hak ve yükümlülüklerini düzenlemek, yönetmek, gözetmek ve denetlemek üzere, Türk Boğazları’nda 1 Temmuz 1994 tarihinde Türk Boğazları Deniz Trafik Ayrım Düzenlerini de kurmuş ve Uluslararası Denizcilik Teşkilatı (IMO) düzeyinde (23 Kasım 1995, A 827/19), Türk Boğazları Deniz Trafik Ayrım Düzenlerine uluslar arası geçerlilik kazandırmıştır. aynı tarihte başlattığı Gemi Trafik Kontrol sistemini bilahare geliştirerek, bilgisayar destekli radar kontrollü çağdaş “Gemi Trafik Hizmetleri Teşkilatı” sistemi olarak 30 Aralık 2003 tarihinden itibaren faaliyete geçirmiş bulunmaktadır. Bu sistem vasıtasıyla Türk Boğazlarından geçiş yapan gemiler ve deniz Trafiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından 24 saat aralıksız gözetlenmekte ve denetlenmektedir.

 

Transit değil zararsız geçiş

1936 Senesinden beri 87 senedir yürürlükte olan Türk Boğazları Sözleşmesi’nin ticaret gemileri ve bu gemilerin Türk Boğazları’ndaki seyirleriyle ilgili maddelerde, bu gemiler için sağlanan “Bayrağı ve yükü ne olursa olsun, gece ve gündüz geçiş serbestisi hakkı, yabancı bayraklı ticaret gemilerinin ve kaptanlarının Türk Boğazları’ndan “Dilediğimce geçerim” anlamında değerlendirilmemelidir. Bu transit geçiş değil zararsız geçiştir.

Türk Boğazları’ndan geçecek gemi kaptanları, “Türk Boğazları Sözleşmesi ile kendilerine tanınan “geçiş serbestisi” hakkını uluslararası denizcilik yasaları ve T.C. Devleti’nin günün şartlarına göre yürürlüğe koyduğu ve uyguladığı, Ulusal Denizcilik Yasalarındaki emniyet ve güvenlik kurallarına riayet ederek, “Gemilerine, kendi personeline ve ayrıca çevresine seyir, can, mal ve çevre zararları vermeden, denizde güvenliği sağlayarak, bölgenin sürdürülebilir yaşam haklarını tehlikeye atmadan, gerçekleştirilecek bir geçiş serbestisi hakkı olarak değerlendirmelidir.”

Gemi Kaptanlarının Türk Boğazları’ndan geçiş yaparken öncelikle kendisinin, personelinin ve gemisinin seyir, can, mal ve çevre emniyeti ile deniz de güvenliğini sağlaması yanında, Türk Boğazları’nda İstanbul ve Çanakkale Şehirlerinde yaşayan insanların ve diğer canlıların can, mal ve çevre emniyeti ile tarihi ve kültürel zenginliklerinin korunması için, uluslararası ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Denizcilik İdaresinin ulusal denizcilik emniyet ve güvenlik kurallarına ve tavsiyelerine uyulması gerekliliğini düşünerek, her hangi bir deniz kazasına sebebiyet vermeden geçmek için her türlü emniyet tedbirini almaları gerekmektedir.

 

Türkiye tarafından Türk Boğazları ile ilgili yürürlüğe konulan ulusal yasal düzenlemeler

Türk Boğazları’ndan geçecek gemilerin seyir, can, mal ve çevre emniyeti ile denizde güvenliğin sağlanması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti birçok ulusal yasal düzenlemeyi uygulamaya koymuş ve oluşum gerçekleştirmiştir. Bu yasal düzenlemeler;
01 – 340 Sayılı Kanun; 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da imzalanan “Boğazların Usulü İdaresine
Dair Mukavelename.
02 – 618 sayılı Kanun; Limanlar Kanunu (14 Nisan 1925)
03 – 815 Sayılı Kanun; Kabotaj Kanunu (19 Nisan 1926)
04 – İstanbul Liman Talimatnamesi (28 Temmuz 1926)
05 – İstanbul Limanı Nizamnamesi ( 07 Ağustos 1933)
06 – Deniz Trafik Düzeni (Sol Trafik) Uygulaması Hakkında Bakanlar Kurulu Kararnamesi (27 Eylül
1934)
07 – 3056 Sayılı Kanun; 20 Temmuz 1936 tarihinde Montreux’de imza olunan,
“Boğazlar Mukavelenamesi (TÜRK BOĞAZLARI SÖZLEŞMESİ)”
08 – İstanbul Liman Tüzüğü (25 Aralık 1965)
09 – Gelibolu Liman Yönetmeliği (09 Aralık 1979)
10 – İstanbul Liman Tüzüğü ( 01 Mayıs 1982)
11 – Çanakkale Liman Yönetmeliği (11 Eylül 1982)
12 – İstanbul Valiliği Basın Açıklaması (22 Mart 1994) (200 m. ve üzeri tankerlerin gündüz geçişi)
13 – Ulaştırma Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü Talimatı (12 Nisan 1994)(Tankerler ile ilgili)
14 – Boğazlar ve Marmara Bölgesi Deniz Trafik Düzeni Hakkındaki Tüzük (23 Aralık 1993, Uygulama
01 Temmuz 1994)
15 – İstanbul Liman Tüzüğü ( 24 Temmuz 1996)
16 – Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü (06 Kasım 1998)
17 – Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü Uygulama Talimatı (04 Eylül 2002)
18 – Türk Boğazları’nda Karaya Oturma ve Diğer Kaza Durumlarında Gemilere Uygulanacak Kurallara
İlişkin Uygulama Talimatı (11 Ekim 2004)
19 – Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü Uygulama Talimatı (26 Aralık 2006, 15 Kasım 2011, 16
Ekim 2012, 01 Eylül 2018)
20 – İstanbul Liman Yönetmeliği (10 Eylül 2011)
21 – Limanlar Yönetmeliği (31 Ekim 2012)
22 – Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği (14 Ağustos 2019)
23 – Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği Uygulama Yönergesi (12.03.2021, 15 Mayıs 2022)
Türk Boğazlarında Gemilerle ilgili Devlet Kurumları, Yapılan Denetimler ve Verilen Hizmetler
01 – T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlıkları, Kıyı Emniyeti
Genel Müdürlüğü
02 – T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, İstanbul Boğaz Komutanlığı,
Çanakkale Boğaz Komutanlığı
03 – T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Seyir, Hidroğrafi ve Oşinoğrafi Dairesi Başkanlığı
03 – T.C. Sahil Güvenlik Komutanlığı, Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığı
04 – T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
05 – T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü
06 – T.C. İçişleri Bakanlığı İstanbul ve Çanakkale Deniz Limanı Şube Müdürlükleri
07 – T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Tahminler
Dairesi Başkanlığı, Deniz Meteorolojisi Şube Müdürlüğü
08 – T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
09 – Türk Boğazları Kılavuzluk Hizmetleri
10 – Türk Boğazları Römorkörcülük Hizmetleri
11 – Türk Boğazları Sağlık Denetim Hizmetleri
12 – Türk Boğazları Tahlisiye (Can Kurtarma) Hizmetleri
13 – Türk Boğazları Fenerler ve Işıklı Şamandıralar Hizmetleri
14 – Türk Boğazları Gemi trafik Hizmetleri
15 – Türk Boğazları Gemi Kurtarma Hizmetleri
16 _ Türk Boğazları Acentelik Hizmetleri
17 – Türk Boğazları İkmal hizmetleri (Yakıt, Su ve Kumanya) verilmektedir

 

Türk Boğazları için Alınan Emniyet Tedbirleri, Akıntı Koşullarında Trafik Düzeni ve Gemilerin Geçiş Kuralları
Zamanımızdaki Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği (14.08.2019) ve Uygulama Yönergesi (15.08.2022) hükümleri doğrultusunda; Türk Boğazları Deniz Trafiği Seyir, Can, Mal Ve Çevre Emniyeti ile Denizde güvenliğin sağlanması için alınan ve uygulanan emniyet tedbirlerinden başlıcaları;
01 – Türk Boğazları’ndan Geçecek Gemilerin Teknik Durumları ve Bildirimleri
İstanbul Boğazı’ndan ve Çanakkale Boğazı’ndan geçecek bütün gemiler;
a) Bayrağını taşıdıkları ülkenin mevzuatına ve uluslar arası kurallara göre DENİZE ELVERİŞLİ olacaktır.
b) Gemi kaptanları 7 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen Seyir Planı -2 yi vermeden önce, gemilerinin teknik bakımdan (6. Madde) aşağıda belirtilen koşullara uygun olduğunu saptayacak ve bu durumu jurnallerine yazacaklardır. (Bu başlık altında gemi kaptanları tarafından gemilerinin 16 teknik durumun ön kontrolünün yapılması ve gemi jurnaline kayıt düşülmesi gerekmektedir.)
02 – Türk Boğazları’nda Rapor Sistemi (TÜBRAP)
• Türk Boğazları’ndan geçecek ve geçen gemiler Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Teşkilatına; Seyir Planı 1 (SP I), Seyir Planı 2 (SP II), Mevki Raporu ve Çağırma Noktası Raporu, vermek zorundadırlar.
• Seyir Planı 1 (SP I) Raporu; Tehlikeli yük taşıyan gemilerle, 500 GT ve daha büyük gemilerin kaptan, donatan yada acenteleri İstanbul Boğazı yada Çanakkale Boğazı’na girişten en az 24 saat önce TBGTH Merkezine yazılı olarak şekli UDT (IMO) standartlarına göre Bakanlık/İdare tarafından belirlenmiş SP 1 raporunu vereceklerdir.
• Seyir Planı 2 (SP II) Raporu; SP 1 raporunu vermiş olan ve teknik bakımdan gemisinin 6 ıncı maddeye (TBDTDY) uygun durumda olduğunu saptayan gemi kaptanları, İstanbul veya Çanakkale Boğazı’na girişten 2 saat önce yada 20 deniz mili kala (hangisi önce gerçekleşirse) KMMC (VHF) ile ilgili TBGTH Merkezine şekli UDT (IMO) standartlarına göre, Bakanlık/İdare tarafından belirlenmiş SP-2 Raporunu vereceklerdir.
Gemi Kaptanı tarafından Seyir Planı 2 Raporu vermeden önce Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliğinin “Madde 6; Türk Boğazları’ndan Geçecek Gemilerin Teknik Durumları ve Bildirimleri”ile ilgili hükümleri yerine getirecek ve bu hususu jurnallerine kayıt düşeceklerdir.
Mevki Raporu; İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına girecek 20 metre ve daha büyük gemiler, Boğaz girişlerine 5 mil kala KMMC (VHF) ile giriş tarafındaki Trafik Kontrol İstasyonuna kendilerini tanıtacak bilgileri içeren, şekli UDT (IMO) standartlarına göre İdarece belirlenmiş Mevki Raporunu vereceklerdir.
• Çağırma Noktası Raporu; İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı içinde seyreden gemiler tarafından Sektör geçişlerinde verilir.
• Boyları 300 metre ve daha büyük olan gemilerin donatanı ya da işleticisi tarafından, seferlerin planlanması aşamasında Bakanlığa/İdareye gemi nitelikleri ve yükü hakkında bilgi verecektir.
• TBGTH Merkezi ve gerektiğinde Bakanlık/İdare, gemiler hakkındaki bu bilgilere dayanarak, gemilerin boyutları ve manevra yeteneği de dahil bütün özelliklerini, Türk Boğazları’nın morfolojik ve fiziksel yapısını, mevsim şartlarını, can, mal, deniz ve çevre güvenliğiyle deniz trafiğini göz önünde bulundurarak, Türk Boğazları’ndan emniyetli geçişi sağlamak için gerekli olan şartları ve varsa tavsiyelerini ilgili geminin donatanına, ,işletenine ye de kaptanına bildirir. Bahse konu gemilerden geçiş için gerekli şartları taşıyanlar en az 72 saat önceden SP-1 Raporunu vereceklerdir
03 – Türk Boğazları’nda hız sınırı
Gemilerin İstanbul ve Çanakkale Boğazları’ndan geçiş hızı karaya göre 10 deniz milidir. Ancak dümen dinleme yolu elde edilemediğinde, TBGTH Merkezine bilgi verilerek çatma ve çatışmayı önleme ve çevreye zarar verici dalgalar yaratmamaya özen göstererek bu hız aşılabilir.
04 – Türk Boğazları’nda Hava Çekimi/Yüksekliği sınırı.
• Hava çekimi 58 metre ve daha yüksek olan gemiler İstanbul Boğazı’ndan, hava çekimi 70 metre ve daha yüksek olan gemiler Çanakkale Boğazı’ndan geçmeyecektir.
• İstanbul Boğazı için hava çekimi 54 metre ile 58 metre arasında olan gemilere, Çanakkale Boğazı’nda 66 metre ile 70 metre arasında olan gemilere rotalarını korumaları için Bakanlığın/İdarenin uygun gördüğü sayıda ve güçte römorkör eşlik edecektir.
05 – Türk Boğazları’nda Akıntı Şiddeti
• İstanbul Boğazı’nda üst akıntı şiddeti 4 mil/saat’in üstüne çıktığında yada lodos nedeniyle orkoz akıntıları oluştuğunda manevra hızı 10 mil/saat ve daha aşağı olan tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler (200 m) ve derin su çekimli gemiler (15 m) Boğaza girmeyecek ve akıntı şiddetinin 4 mil/saat ve altına düşmesini bekleyecek veya orkoz akıntılarının ortadan kalkmasını bekleyeceklerdir.
• Ancak yukarıdaki gemilerin dışında kalan gemiler isterlerse geçişlerini, TBGTH Merkezinin tonajlarına uygun olarak öngöreceği römorkör/römorkörleri alarak yapabilirler.
• İstanbul Boğazı’nda üst akıntı şiddeti 6 mil/saat’in üstüne çıktığında yada lodos nedeniyle kuvvetli orkoz akıntıları oluştuğunda, hızı ne olursa olsun tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler ve derin su çekimli gemiler İstanbul Boğazı’na girmeyecek ve akıntı şiddetinin 6 mil/saat’in altına düşmesini veya kuvvetli orkoz akıntılarının ortadan kalkmasını bekleyeceklerdir.
• TBGTH Merkezi, akıntılarla ilgili durumları gemilere ve ilgililere duyurur.

06 – Görüş Uzaklığı
• TBGTH Merkezince, İstanbul Boğazı’nda görüş uzaklığının azalmasıyla ilgili durumlar, gemilere ve ilgililere duyurulur.
• İstanbul Boğazı’nın her hangi bir bölgesinde görüş uzaklığı yarım mil ve altına düştüğünde TBGTH Merkezince geçiş trafiği her iki yöne de kapatılacaktır.
07 – Koruma ve Tazmin Sigortası
(Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği (15.08.2019) Uygulama Talimatı Madde 12)
(1) Türk Boğazları’ndan geçecek tehlikeli yük taşıyan tüm gemiler, 300 GT ve üzeri gemiler ile yedek çeken gemiler;
a) Herhangi bir kaza neticesinde varsa batığın çıkartılması, gemi enkazlarının kaza yerinden kaldırılmasıyla ilgili masraflarını,
b) Verilen hizmet bedellerini,
c) Çevreye verilen zararların tazminini,
ç) Liman, iskele rıhtım, dalgakıran veya kıyıdaki yapılar dahil her hangi başka bir cisme çarpması sonucu verilen hasarlar ile ilgili zararların tazminini,
d) Gemiadamları dışındaki üçüncü şahısların ölümü veya yaralanmalarıyla ilgili tazminatları, kapsayan K+T (P&I) poliçesine sahip olacaklardır.
(2) Yedek çeken gemiler, yedeklerinde çekilen gemileri de kapsayan K+T (P&I) poliçesini ibraz etmekle mükelleftir.
3) Yedek çeken gemilerin yedeklerinde çekilene K+T (P&I) sigortası yapılmadığı durumlarda, çekenin K+T (P&I) sigortası çekileni de kapsayacak şekilde düzenlenecektir.
(4) Gemilerin K+T (P&I) sigortasının geçerli olduğu acenteleri tarafından tespit edilerek SP-1 de beyan edilir. K+T (P&I) poliçesi ile ilgili yanlış beyanda bulunduğu tespit edilenler hakkında liman başkanlığı tarafından gerekli idari işlemler yapılır.

Yukarıda belirtilmiş olan kurallara ilaveten halen İstanbul Boğazı’nda ;
• Tek yönlü deniz trafiği uygulaması yapılmaktadır. (İstanbul Boğazı’nda)
• 150 metre ve üzerindeki Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) taşıyan tankerler İstanbul Boğazı’ndan gece geçiş yapamamakta, gündüz geçiş yapmakta, kılavuz kaptan almakta ve römorkör refakati ile geçiş yapmaktadırlar
• 175 metre ve üzeri tankerler, boş veya yüklü olsun İstanbul Boğazı’ndan gündüz geçiş yapmakta, kılavuz kaptan almakta ve römorkör refakati ile geçiş yapmaktadırlar.
• 250 metre ve üzeri konteyner ve dökme yük gemileri İstanbul Boğazı’ndan gündüz geçiş yapmakta, kılavuz kaptan almakta ve römorkör refakati ile geçiş yapmaktadırlar.
• 200 metre ve üzerindeki yolcu gemilerine kılavuz kaptan almaları şiddetle tavsiye edilmektedir.
• Yedekli ve diğer özel geçişler için kılavuz kaptan, refakat römorkörü vb. özel emniyet tedbirleri uygulanmaktadır.

 

TAVSİYE EDİLEN İLAVE EMNİYET TEDBİRLERİ 
• Türk Boğazları Deniz trafik Düzeni tüzüğü/yönetmeliği ve uygulama talimatlarının eksiksiz uygulanması ve denetlenmesi.
• Kılavuz Kaptan alımının 150 metre ve üzeri tüm gemiler için mecburi hale getirilmesi. (1994 – 1998 arası Türk Bayraklı gemilere uygulandığı gibi).
• İstanbul Boğazı için özel gemi tipi modelinin (Emniyetli Geçebilecek Büyük Gemi (199,9 m)/ İSTANBULMAKS ) yasal hale getirilerek 2030 yılından itibaren uygulamaya konulması. Bu standartlara uygun olan tankerlerin gece geçişlerine de imkan sağlanacağından büyük gemi beklemelerinin önüne geçilmesi, belirlenmiş standartlar dışındaki daha büyük tankerlere özel emniyet tedbirlerinin uygulanması. (Bu konuda çalışmalar yapılmıştır)
• Samsun – Ceyhan ve hatta Novorossisk – Samsun – Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın inşasının gerçekleştirilmesiyle İstanbul Boğazı’ndan yıllık 145 milyon ton civarında ham petrol geçişinin ve bunları taşıyan büyük tankerlerin geçişinin önlenmesi. (Projesi 2007 yılında hazırlanmıştır.)
• “Türk Boğazları Acil Müdahale Teşkilatı”nın acilen kurularak uygulamaya geçirilmesi, düzenli Role Talimleri yapılarak eksikliklerin giderilmesi.
• İstanbul Boğazı’nın ve Çanakkale Boğazı’nın riskli bölgelerinde, acil durum ve olaylara müdahale için hizmete hazır “ACİL DURUM RÖMROKÖR İSTASYONLARI” nın İstanbul Boğazı’nda; Büyük Liman, Büyükdere, İstinye, Arnavutköy/Çengelköy, Üsküdar ve Harem’de, Çanakkale Boğazı’nda Gelibolu, Akbaş, Kepez ve Mehmetçik de kurulması.
• 200 metre ve üzeri (Büyük Gemi) özellikle yüklü tankerlerin İstanbul Boğazı girişlerinde beklemelerinin önlenmesi amacıyla, bu tür tankerlerin planlamalarının kalkış limanlarında veya Türk Boğazları’na varışlarından belirli bir zaman önceden yapılarak, İstanbul Boğazı girişlerinde bekleme yapmadan girişlerinin sağlanması için hız ayarlamalarının yapılması.
• Türk Boğazları’nda ve özellikle İstanbul Boğazı’nda kirleten öder prensibinde olduğu gibi, tehlike getiren veya oluşturan da öder prensibinin uygulanmasına başlanması, yapılan tüm hazırlık ve yatırımların masraflarının bunlara sebebiyet verenlerden ve tehlike oluşturan gemilerden tahsil edilmesi.
• Türk Boğazları’nda tutulan “Kaza” kayıtlarından başka “Kazaya Yakın Durumlar”ın da kaydının tutulması, kayda giren gemilerin bir sonraki geçişlerinde teknik durumlarının bu kayda istinaden sorgulanması ve gerektiğinde geçişin engellenmesi. Ya da alınacak emniyet tedbirleri çerçevesinde geçişine izin verilmesi (Kılavuz Kaptan, Römorkör Refakatinde Geçiş, Gündüz Geçiş, Akıntı Şiddetinin Düşük Olduğunda Geçiş vb.)
Yukarıda belirtilmiş olan hususlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türk Boğazları’ndaki hükümranlık hakları ve yetkileri doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.

 

Sonuç Olarak;
Türk Boğazları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karasuları içerisinde bulunan ve hükümranlık haklarını uyguladığı ulusal iç suyoludur. Uluslararası suyolu değildir. Türk Boğazları’nın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ulusal Suyolu olması dolayısıyla bu suyolunda T.C. Devletinin ulusal yasaları uygulanmakta, T.C. Devletinin ilgili Bakanlıklarının birimleri tarafından çeşitli görevler ve denetimler yapılmakta, T.C. Devletinin ilgili kamu ve özel kurumları tarafından çeşitli hizmetler verilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Karasuları içinde bulunan Türk Boğazları’ndan gemilerin geçişleri; uluslararası kabul görmüş Türk Boğazları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Türk Boğazları üzerindeki hükümranlık hakları doğrultusunda hazırlanmış ve hazırlanacak ulusal yasal düzenlemeleri ile hükme bağlanmış bulunmaktadır
Yer küre üzerinde yaşayan canlıların ve özellikle insanların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması için, uluslararası deniz ticaretini gerçekleştiren ve uluslar arası taşımacılık yapan gemiler, Türk Boğazları’ndan geçiş yaparken Uluslar arası denizcilik yasalarına, emniyet ve güvenlik kurallarına ve tedbirlerine ilaveten Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından oluşturulan, yürürlüğe konulan ve denetlenen Türk Boğazları ile ilgili ulusal yasalarına uymak zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Türk Boğazları’ndan geçiş yapacak olan uluslar arası taşımacılık yapan ticaret gemilerinin ve diğer gemilerin, seyir, can, mal ve çevre emniyeti ile denizde güvenliğin sağlanması amacıyla yürürlükte olan uluslar arası emniyet kurallarını göz önünde bulundurarak; Türk Boğazları Rapor Sistemi (TÜBRAP) kurallarına uyarak Türk Boğazları Deniz Trafik Ayrım Düzenleri içerisinde kalarak zarar geçiş yapmaları şartına bağlı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yürürlüğe koyduğu ve koyacağı ulusal yasalarındaki emniyet kurallarına uymak şartı ile Türk Boğazları’ndan geçiş serbestisi hakkından istifade etmelerine imkan vermektedir.
Zararsız geçiş yapmak şartına bağlı olarak geçiş serbestisi hakkından istifade etmek isteyen gemiler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendilerine tanımış olduğu bu imkandan istifade ederken, kendilerinin emniyetli geçişi için verilen hizmetler ile geçerken doğurabilecekleri tehlikelere karşı alınacak tedbirlerin masraflarını da ödemek kaydı ile Türk Boğazları’ndan geçiş yapabileceklerdir.

TÜRK BOĞAZLARI, 15 AĞUSTOS 1936 TARİHİNDEN BERİ VE HALEN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN KARASULARI İÇİNDEKİ ULUSAL SUYOLU OLUP, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN YÖNETİMİ, GÖZETİMİ VE DENETİMİ ALTINDA BULUNMAKTADIR.

Türk Boğazları 15 Ağustos 1936 tarihinden beri tüm dünya insanları ve devletleri için bir barış ve dostluk yolu olmuş ve olmaya devam edecektir.

YURTTA SULH, CİHANDA SULH.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Kaptan Saim OĞUZÜLGEN
– BAU Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma Merkezi Kurucu Müdürü (Eski)
– İTÜ Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve araştırma Merkezi Onursal Başkanı

 

 

Saim Oğuzülgen’in Türk Boğazları’yla ilgili yazı dizisine linkleri tıklayarak ulaşabilirsiniz. 

 

 

Türk Boğazları Sözleşmesi mi Montreux Sözleşmesi mi?

 

 

 

Montreux Sözleşmesi mi, Türk Boğazları Sözleşmesi mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bunları da beğenebilirsin