Denizcinin anasayfası

Celal Çiçek – Meslekte 65 Yıl

Hep karadan fotoğraflar çekiliyordu. Celal Çiçek Bey kardeşime, “Gel denize açılalım. Senin ve tersanenin fotoğrafları denizden karaya bakarak çekelim” dedim.

Bir römorköre bindik.. Fotoğraflarını böyle çektim. Solda Kaptanoğlu Grubu’na ait “Puli”, ortada Beşiktaş Denizcilik adına inşa edilen “Beşiktaş Scotland” ve en sağda Koca Yusuf yüzer vinci görülmekte.
(Kaynak: Osman Öndeş arşivi)

Ömrünü Türk gemi inşa sanayine adamış olan Gemi Makine ve Gemi İnşa Yük. Müh. Celal Çiçek

Çok sevgili aziz aile dostum Celal Çiçek; ailece benzersiz güzellikte anılarımız olmuştur. Muhterem eşin, çok değerli kardeşimiz Melahat Çiçek’in beklemediğimiz bir anda, ve çok genç yaşında vefat ettiğini duyduğumuzda dünyamız kararmıştı. Eşimle beraber hep hasretle anarız. Her telefon ettiğinde de ağlaşırız..

Delmar Safety

Sen, yaşamının 65 yılını Türkiye’nin gemi inşa sanayiine adadın. Yalnızca üretimin içinde değil, aynı zamanda mesleğiyle ilgili birçok örgütün içinde de etkin görevler alarak sektörün sorunlarının çözülmesine önayak oldun. Seni tanıdığımda Haliç Balat’da, daracık bir sahil şeridinde Çiçek Tersanesi’yle mücadele veriyordun. Gemi İnşa Sanayicileri Birliği önderi olarak bazı toplantılarınıza beni de davet ederdiniz.
Aklımda Tepebaşı’ndaki Etap İstanbul’un küçük bir toplantı salonundaki toplantınız, bir de Taksim’e çıkan Meclisi Mebusan Yokuşu Teknik Üniversite karşısındaki Devres Han’da yaptığınız toplantı vardır. O toplantıya Ata Nutku Bey de biraz geç katılmıştı. Çelik gibi bir şahsiyetti. “İstinye’den yürüyerek ancak geldim..” derken, zaten bir çelik yayı andırıyordu.

Celal Çiçek, Türk Gemi inşa sanayiinin sipariş alabilmesi için armatörlere kredi hakkı verildiği yıllarda ise Tuzla’ya taşıdığı tersanesinde nice seneler sabırla umudunu korudu, direndi. Gemi inşa edemese de soyadı gibi, tersanesini çiçek parkına döndürdü. Kendisini ziyarete gelenlere çelebi tavrıyla, “Gemi inşa edemiyoruz ama, biz de çiçeklerle süsleyerek umutlarımızın renklerini hayal ediyoruz” diyordu.

Bir süre İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi ve Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim Kurulu Üyesi olarak mesleki yaşamını sürdüren Makine ve Gemi İnşa Yüksek Mühendisi Celal Çiçek’e Aralık 2009’da yapılan bir törende, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, meslekte 50 yıllık ömrünün ödülünü takdim etti.

Doğum tarihi: 10 Ocak 1935

Ankara’da bir kamu bankasında çalışan Mehmet Çiçek ile Müzeyyen Hanım’ın üç erkek çocuğunun en küçüğü olarak 10 Ocak 1935’te dünyaya gelen Celal Çiçek’in çocukluk yılları II. Dünya Harbi’nin yoklukla yüklü yıllarında sıkıntılarla geçti.

Celal Çiçek askeri doktor olmayı düşlüyordu. Evlerinden Dışkapı’daki okuluna yürüyerek giderken ailece dostlarından bir askeri doktor onun düşlerindeki meslek gibi yeşeriyordu. O yıllarda devlet memuru olmak, hele asker olmak çok onurlu mesleklerdi. İnsanlar o yılların Türkiyesi’nde devlet memuru olmayı yaşam güvencesi ve toplum içersinde saygınlık olarak görürlerdi. Kızlar için seçilecek saygın adaylar, devlet memuru olanlardı çoğunlukla!

Öğrencilik yılları

Celal Çiçek, İstanbul’a üniversite okumak için geldiğinde Kadırga Öğrenci Yurdu’nda bir yer bulabildi. Mevsimin çok soğuk günleriydi ve yurtta sobalar yanmıyordu. Bir sabah uyandığında ayakucunda beyaz büyük bir kedinin yattığını sandı. Ayağıyla itelediği halde
beyaz kitle kıpırdamamıştı… Şaşkınlıkla yataktan doğruldu! Fakat birden tavanda kiremitleri gördüğünü fark etti. Tavan tahtaları bakımsızlıktan yerlerinden sarkmış, kiremitlerin arasından gökyüzü görülüyordu. O gece kar yağmış ve kiremitlerin arasından düşen kar taneleri yatağının ayakucunda bir küme olmuştu.

Bir süre sonra İTÜ’nün Gümüşsuyu’ndaki kendi öğrenci yurdunda yer buldu. Gülizar Hanım her ders yılı başında bin lira harçlık veriyordu. Yemek ihtiyacını ise Kızılay’ın yardım fişlerinden ve daha sonra da görev aldığı İTÜ Öğrenci Yurdu Aşevi Komitesi’nden ücretsiz karşılıyordu.
Anlatmıştı; “Ara tatillerinde hemen trene koşar Ankara’ya ailemin yanına giderdim. Ankara’da arkadaşlarım vardı..Bukez makine ve gemi inşa mühendisi Celal Çiçek olarak Ankara’ya dönüyordum.

Uzun soluklu yıllardan sonra Ankara’da İller Bankası’nın Enerji Dairesi’nde geçici olarak görev verdiler. Bu dairede, illerin ve ilçelerin elektrifikasyon taahhüt işlerinin denetlenmesi ve kabul işlemleri yapılıyordu. O yıllarda, kamuda mühendis istihdamını teşvik etmek amacıyla çıkarılan bir kararname ile mühendislere yüksek ücret verilmekteydi.Yine de neredeyse bir bakanın maaşının bir günlük değerine eşit olan 74 liralık ücretle işe başladım.. İstanbul’da iken Ankara’yı özlüyordum..

Ankara’da ise İstanbul’a özlem duymaya başlamıştım

Ankara’da olmak bana eskisi gibi heyecan, hatta mutluluk vermiyordu. Yanlızlıktan sıkılmaya başlamıştım. Lisedeki arkadaşlarımın çoğu evlenmişti. Üniversitede okurken birçok arkadaş edinmiştim. Biryandan da denizin özlemini duymaya başladım.. Ne gariptir, dünyalar
kraliçesi diye ilan edilen İstanbul beni de fethetmişti!

Denizin maviliğine olan özlemim giderek büyüdü. 1961’de fakülteden arkadaşım ve can dostum Akdeniz Hiçsönmez’le birlikte askerlik için başvurduk. Mesleğimizin gereği Deniz Kuvvetleri’ne seçildik ve Gölcük’e gönderildim.
Gölcük Askeri Tersanesi rıhtımına bağlı duran Savarona Yatı o sıralar eğitim gemisi olarak hizmet veriyordu. Savarona’da bir buçuk aylık eğitimden sonra kura çektik ve ben Gölcük Tersanesi’nin gemi dizayn bürosunda, arkadaşım ise İstanbul Taşkızak Tersanesi’den yedek subay olarak göreve başladık.

Hafta sonları sık sık İstanbul’da bir araya geliyorduk ve bu ihtişamlı kentin güzelliklerini kendimizce doyasıya yaşıyorduk. O dönemde Deniz Harp Okulu’ndan sonra ABD’de yüksek öğrenim görmüş genç Türk mühendis ve başmühendis subayları da Gölcük Tersanesi’nde görev yapmaktaydılar. Öğrendiklerini, Türkiye’de uygulama imkânlarını araştırmaktaydılar. Hepsi Türkiye’de yeni gemi inşaatını başlatmak arayışı içerisindeydiler. Onların bilgilerinden, deneyimlerinden yararlanmak adına dostluklarından, arkadaşlıklarından unutulmaz derece yararlandığım söylemek isterim”

Çiçek ‘Gaye’sine Nasıl Ulaştı

Celal Çiçek kendi tersanesini kurma fikrinin nasıl ortayı çıktığını şöyle anlatmıştı: “1960 yılı sonunda Denizcilik Bankası aracılığıyla özel sektöre kullandırılmak üzere Gemi İnşa ve Satınalma Fonu-GİSAT oluşturuldu. Bu kredi doğrultusunda reeskont kredileri de işlenmeye başlanmıştı. 1969 başlarında özel sektörde gemi inşa sanayiciliğine geçme zamanının geldiğine inandım. Bu düşüncemi Gölcük ve Taşkızak askeri tersanelerindeki mühendis arkadaşlarımla da sohbet sırasında tartışıyorduk. Deniz Kuvvetleri’nden Amerika’da öğrenim görmüş mühendis arkadaşlarım o büyük kıta ülkesinden örnekler veriyor, beni cesaretlendiriyorlardı.

Böylece kısa adı ‘GAYE’ olan Gemicilik Armatörlük Yapım Endüstrisi adını verdiğim ilk şirketimi emekli bahriyeli mühendis birkaç arkadaşımla birlikte kurdum. Yerimiz Haliç Balat’ta Bulgar Kilisesi’nin yanındaki küçük bir arsaydı.”

1950’lerin başında özel sektör kavramı yavaş yavaş Türkiye’de filiz vermeye başladığında, barajların ve karayollarının inşaatları daha çok konuşulur olmuştu. Artık mühendislere, teknikerlere ve diğer çalışanlara olan ihtiyaç artıyordu. Böylece yıllarca bir devlet kapısında iş arayan mühendisler, teknisyenler barajları ve karayolları inşaatlarında istihdam imkanı buldular. Bu ortamda inşaat mühendisliği en fazla tercih edilen mesleklerin başında geliyordu. Celal Çiçek o yıllarda bir inşaat mühendisinin günde 23 lira 75 kuruş gibi hayli önemsenecek büyük ücret kazandıklarını hatırlamakta.

Artık lisedeydi..Kamuda mühendis istihdamını teşvik için yüksek tutulan ücretlere özenerek mühendis olmayı aklına yerleştirdi ve 1954 yılında Ankara Gazi Lisesi’nden pekiyi dereceyle mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi imtihanlarına girmek üzere İstanbul’a geldi. O yıllarda imtihanla öğrenci alan tek üniversite İstanbul Teknik Üniversitesi’ydi.Lise yıllarında, kamuda mühendis istihdamını teşvik için yüksek tutulan ücretlere özenerek mühendis olmayı aklına yerleştirdi ve 1954 yılında Ankara Gazi Lisesi’nden pekiyi dereceyle mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi imtihanlarına girmek üzere İstanbul’a geldi. O güne kadar Ankara’dan dışarı çıkmamıştı. Makine mühendisliği fakültesine girdi.

Fakültede öğrenim üçüncü sınıftan itibaren genel makine, gemi inşa ve uçak mühendisliği gibi farklı bölümlere ayrılıyordu. Bunların içinde bir tek gemi inşa bölümüne makine mühendisliği unvanı verilmemekteydi. Oysa fakültede öğrenime başlarken hedefi makine mühendisi olmak ve Ankara’ya dönmekti.

Ailesi, arkadaş çevresi, tasarladığı iş imkânları hep Ankara’daydı. Sınavların sonucunda puanı gemi inşa bölümünde okumaya yetince üzüldü. İstanbul’da kalmak ve Denizcilik Bankası tersanelerinde çalışmak istemiyordu.

Hakkını aramayı bildi

Fakültenin kapısını aşındırarak Ord. Prof. Ata Nutku, Prof. Teoman Özalp, Prof. Kemal Kafalı gibi hocası öğretim üyelerinin peşinden koşarak “makine mühendisi” unvanını elde etmeye çalıştı.

Celal Çiçek meslek yaşamı adına son derece yaşamsal olan bu çabasını şöyle anlatıyordu: “Gemi inşa bölümünün diğer fakülte bölümlerinin aksine makine mühendisi unvanını kullanmamasını içime sindiremiyordum. Fark derslerini vererek bu unvanı elde etmek
kararındaydım. Ama bunu nasıl başaracaktım!

Yorulmaksızın haklı olduğuma inandığım savunmamı bir mücadele gibi sürdürdüm. O sırada fark dersleri içinde yer alan takım tezgâhları dersinin öğretim üyesi ile tartışmaya girişince bana vize vermedi. Bu ders yüzünden bir sene daha okumak zorunda kaldım. Sonuçta, İTÜ Senatosu, gemi inşa öğrencilerinin fark derslerini vererek makine mühendisi olabilmelerine imkân tanıyan bir kararı onayladı.

1959’da mezun olmama rağmen gemi inşa mühendisliği diplomamı alamamışken, 1960 yılı şubat ayında makine ve gemi inşa mühendisi unvanına sahip olarak mezun oldum. Böylece diplomama büyük hayallerle beklediğim ‘Makine ve Gemi İnşa Mühendisi’ unvanım yazıldı. Bu kez makine ve gemi inşa mühendisi Celal Çiçek olarak Ankara’ya dönüyordum.”

Celal Çiçek, Ankara’da İller Bankası’nın Enerji Dairesi’nde geçici olarak göreve başladı. 1961 yılında yedek subay grevine başladı. Bir yandan da Ankara’dan sıkılmış, içindeki İstanbul aşkını fark etmeye başlamıştır.

Y. Müh. Celal Çiçek, Gölcük Tersanesi’nde görevde.

 

1963 yılında Celal Çiçek’in askerlik görevinin tamamlanmasına yakın Kıbrıs’ta Türklere karşı baskı ve zulüm saldırıları derin yaralar açıyordu. Çiçek’in askerlik yaptığı Gölcük’te de hareketli günler yaşanıyordu. Deniz Kuvvetleri’nin sahip olduğu savaş gemileri gibi yardımcı gemiler de Amerika yardımıyla alınmış gemilerden oluşmaktaydı. Bu gemilerin yıllık bakımları yine Amerika’daki tersanelerde yapılmaktaydı. Kıbrıs olayları sırasında ABD Başkanı Lyndon Johnson’un Türkiye’ye hakarete varan mektubu, Türk kamuoyunda müthiş bir tepki yaratmıştı. Basın konuya büyük ilgi gösterdi ve Milliyet gazetesinde başlatılan “Kendi Gemini Kendi Yap”, “Millet Yapar” kampanyasıyla harekete geçildi.

1963 yılında Gölcük Askeri Tershanesi’nde ilk kez “Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği” kurulmuştu.. Tekne Dizayn Şefliği, Makine Dizayn Şefliği ve Elektrik Dizayn Şefliği oluşturuldu. İçlerinde Celal Çiçek’in de yer aldığı bir grup asker Dizayn Başmühendisliği’nde görevlendirildi. Gölcük Askeri Tersanesi Komutanı Amiral Şerif Oskay, disiplinli ve gayretli çalışmalarından dolayı yakın ilgi gösterdiği Celal Çiçek’e askerlik sonrası sivil mühendis olarak Gölcük’te kalmasını teklif etti. Hatta iaşe ve ibateye yönelik ilave imkânlar da sağladılar. Celal Çiçek mutlu olduğu Gölcük Tersanesi Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği’nde tekne montaj şefi olarak çıkarma gemilerinin inşasında görev aldı.

(Sağdan)Y.Müh.Celal Çiçek, Gölcük Askeri Tersanesi Komutanı Albay Şerif Oskay, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Necdet Uran, (Solda) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Şahap Gürler.

 

O yıllarda başbakan olan İsmet İnönü ağırlığını koydu ve Deniz Kuvvetleri harekete geçti. Gölcük Tersane Komutanı Şerif Oskay’ın komutasındaki genç mühendis subaylar da “Türkiye kendi gemisini yapmalı” düşüncesiyle çalışmalarına başladılar.

İlk çıkarma gemisi

1963 yılında Gölcük Askeri Teranesi’nde ilk kez “Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği” kuruldu. İçlerinde Celal Çiçek’in de yer aldığı bir grup asker Dizayn Başmühendisliği’nde görevlendirildi.

Gölcük Askeri Tersanesi Komutanı Amiral Şerif Oskay, Celal Çiçek’e askerlik sonrası sivil mühendis olarak Gölcük’te kalmasını teklif etti. Celal Çiçek mutlu olduğu Gölcük Tersanesi Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği’nde tekne montaj şefi olarak çıkarma gemilerinin inşasında görev aldı.

Celal Çiçek, Gölcük Tersanesi Komutanı Gemi İnşa Y.Müh. Şerif Oskay’ın emrinde Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği’nde dizayn subayı olarak görev aldı.
Fotoğrafta (Komutanın solunda). Kaynak: Gölcük Tersanesi arşivi.

 

Celal Çiçek o heyecanlarla yüklü dönemi şöyle anlattı: “Deniz Kuvvetleri’ndeki tersane faaliyetleri, özel sektörde de gemi inşa düşüncesini canlandırmıştı. Özel sektörün kendi gemilerini, tankerlerini yaparak, yabancı gemilere muhtaç kalmaması fikri bir strateji olarak benimsenir olmuştu. Denizcilik sektörü plan çalışmalarına önce Deniz Kuvvetlerimiz adına, sonra da Gemi Mühendisleri Odası temsilcisi olarak katıldım. Gemi inşa sanayii birinci derece önem taşıyan ve teşvik edilen sektör olarak ilan edilmekle birlikte, Haliç ve İstanbul Boğazı’ndaki bir iki yer dışında gemi üretimi yapacak tahsisli alan yoktu.

1964’te Gemi Mühendisleri Odası yönetiminde görev aldım. Böylece Türkiye’nin sahilleri boyunca tespit edilecek alanlarda tersaneler kurulması mücadelemiz başladı. Bu sürede İTÜ’deki gemi inşa bölümü öğretim üyeleri de bize destek verdiler. O yıllarda gemi inşa sanayisinde özel sektör yok denecek kadar küçüktü. Haliç’te 6-7 tane küçük tersane ile mavnaların kalafat yapıldığı birtakım çekek yerleri vardı.”
Celal Çiçek, “1961 yılında Gölcük ve Taşkızak Askeri Tersaneleri’nde yedek subay mühendis olarak başladığım ve 1969’a kadar süren görev dönemini sevgiyle, mutlulukla anıyorum.

Bütün bilgi birikimimi, gemi inşa mühendisliği meslek sevgisini ve heyecanını, Deniz Kuvvetlerimizdeki mühendislik yıllarımda kazandım. Üniversiteye başlarken makine mühendisi olayım diye çabalarken, kendimi tamamen gemi inşa etmek gibi çok heyecan veren bir mücadelenin içinde bulmuştum” diyordu. 1969 yılına kadar askeri tersanelerdeki görevine devam etti. O dönemde gemi inşasına başlamalarının çok sancılı olduğunu görüyordu. Zira gemilerin bakım onarımları için ABD’ye götürülmesi alışkanlığı, Amerika’nın personele sağladığı cazip imkânlar nedeniyle büyük tercih nedeniydi. Türkiye’de gemi inşaatına girişmek fikri birçok kişiyi rahatsız etmekteydi ve birtakım yurtdışı gezilerden mahrum kalacakları endişesiyle Türkiye’de gemi yapımına isteksiz yaklaşılmaktaydı. Her şeye rağmen, Gölcük Askeri Tersanesi modern gemi inşasının öncüsü oldu.

Gaye Gemicilik Armatörlük Yapım Endüstrisi

1969 yılında kısa adı “GAYE” olan Gemicilik Armatörlük Yapım Endüstrisi adlı ilk şirketini emekli bahriyeli mühendis birkaç arkadaşıyla birlikte kurar. Haliç Balat’ta Bulgar Kilisesi’nin yanında kiralanan küçük bir sahil arsasında yer alan “GAYE” önce bin tonluk Gaye 1 adlı tanker projesinin yapımını gerçekleştirir. Şirket bu sayede akaryakıt taşımacılığına başlar. Daha sonra üç bin tona kadar gemiler üretilir. Bir süre sonra emekli mühendis askeri ortaklar başka başka firmalarda görev alınca şirket heyecanını kaybetmeye başlar.

Celal Çiçek, sonraki süreci şöyle anlatmıştı: “1971’de Deniz Endüstrisi AŞ’yi kurdum. Bu kez Haliç’te Musevi Hastanesi yanındaki bir arsada gemi yapımına devam ettim. 1969 yılında Tuzla Aydınlı Koyu’nun gemi inşa sanayiine tahsisine ilişkin bir kararname yayımlandı. Bu kararname ile altyapı tesislerinin Bayındırlık Bakanlığı’nca tamamlanmasından sonra bölgenin girişimcilere teslim edilmesi öngörülüyordu. Fakat o dönemde Türkiye’de esen siyaset rüzgârları özel sektörü kınayan ve her türlü ticari ve sanayi faaliyetin devlet eliyle yapılmasını öngören bir yaklaşım içerisindeydi.

Celal Çiçek, Tuzla’da ömrünü adadığı tersanesinde.. Fotoğraf: Osman Öndeş

 

Aralık 1976’da DPT’nin Beşinci Dört Yıllık Kalkınma Planı Gemi İnşa Sanayii çalışmalarına Gemi İnşaatı Sanayii Birliği Gemi Mühendisleri Odası adına katıldım. Fakat Gemi Mühendisleri Odası’nda ‘Özel sektörcü’ ve ‘Tuzlacı’ diye eleştirilmeye başlandım. Her şeye rağmen inandığım yoldan dönmedim ve özel gemi inşa sektörünün gelişimi doğrultusunda başka bir sivil toplum örgütü kurmanın gerektiğini görerek bu konuyu sektörümüzün duayenlerinden Rıfkı Özbaşarel ‘e ve birkaç mühendis arkadaşıma açtım. Bu konu üzerinde defalarca görüştük, değerlendirmeler yaptık ve herkes ikna olduğundan 1971’de Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni resmen yaşama geçirdik.

Karar günü geldiğinde Feyyaz Toker, Mahmut Torlak, Rıfkı Özbaşarel, Rıza Özgün, Rıza Gürer, Sadullah Bigat, Samim Sargın ve Yavuz Mete bir araya geldik. Kuracağımız derneğin adı Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Derneği” olacaktı. Merkezi ise, zamanla Tuzla’da Postane Mahallesi Çınarlı Sokak No: 34 olmuştur. Onay tarihi: 7 Temmuz 1971’dir.

Bu çalışmalarımıza ben başkanlık ettim. Haliç’te yol ile sahil arasında sıkışmış olan tersanelerin ve çekek yerlerinin meydana getirdiği sektörün Tuzla’ya taşınması ve gelişimi mücadelesini bu çatı altında başlattık.”

İlk kurucuların dernek defterine adresleriyle kaydı yapıldı ve İstanbul Vilayeti Dernekler Masası’na bu müracaat ile başvuruldu.

Kurucular bu müracaat kaydında şöyle idiler;

  • Celal Çiçek, Ankara-1935, Gaye Gemi Armatörlük ve Yapım Endüstri ve Ltd. Şti. Adresi: Kazancı Yokuşu, Gönül Ap. No. 64, Cihangir-İst.
  • Feyyaz Toker,İstanbul-1932, Çelik Tekne Şti. Adresi: Nispetiye Cad. Nispetiye Ap. No.18 Levent-İst.
  • Mahmut Torlak, Rize-1929, Gemi İnşaat Şti. Adresi: Kasım Gülhani Mah. Paşa Hamam Cad. No.50/52 D. 19 Balat-İst.
  • Rıfkı Özbaşarel Eskişehir-1926 Çeliktrans Deniz İnşaat Şti. Adresi:Ortaklar Çar. No.12/6 Mecidiyeköy-İst.
  • Rıza Özgün,İstanbul-1927, Rıza Gürer Dogas Ş. Adresi:Bağdat Cad. No. 402/6 Bostancı-İst.
  • Sadullah Bigat, Konya-1917, Marmara Adresi: Fuatpaşa Cad. No.18 Fenerbahçe- İst.
  • Samim Sargın, İstanbul-1929, Gesan Gemi Ltd. Şti. Adresi: Saf Sok. No. 34 Emirgan-İst.
  • Yavuz Mete, İstanbul-1936, Anadolu Deniz İnşaat Kızakları Şti. Adresi: Samanyolu Sok. No. 66/5 Şişli-İst.

Celal Çiçek 1977 yılında da başkan seçildi.

Kıbrıs olayları başlıyor

1963 yılında Celal Çiçek’in askerlik görevinin tamamlanmasına yakın Kıbrıs’ta Türklere karşı baskı ve zulüm saldırıları derin yaralar açıyordu. Makarios yönetimine dur demek amacıyla Kıbrıs’a muhtemel bir askeri çıkarma harekâtının hazırlıkları başladı. Gölcük’te de hareketli günler yaşanıyordu. Türk Deniz Kuvvetleri’nin elinde çıkarma gemileri, akaryakıt, birlikleri ve diğer zırhlı araçları taşıyacak yardımcı gemileri yoktu. Türk askerini Kıbrıs’a götüren  İskenderun yolcu gemisinin böyle bir çıkarma harekâtına elverişli olmaması nedeniyle müthiş bir üzüntü doğuyor ve süratle çare aranıyordu.

Millet Yapar Kampanyası başlatılıyor

Türk Deniz Kuvvetleri’nin sahip olduğu savaş gemileri gibi yardımcı gemiler de Amerika yardımıyla alınmış gemilerden oluşmaktaydı. Bu gemilerin yıllık bakımları yine Amerika’daki tersanelerde yapılmaktaydı. Kıbrıs olayları sırasında ABD Başkanı Lyndon Johnson’un Türkiye’ye hakarete varan mektubu Türk kamuoyunda müthiş bir tepki yaratmıştı. Basın konuya büyük ilgi gösterdi ve Milliyet Gazetesi’nde başlatılan “Kendi gemini kendi yap”, “Millet Yapar” kampanyasıyla harekete geçildi. “Neden kendi çıkarma gemimizi inşa etmiyoruz? Neden Kıbrıs’taki soydaşlarımıza yardım etmiyoruz?” soruları ülke sathında dalgalanıyordu.

O yıllarda başbakan olan İsmet İnönü ağırlığını koydu ve Deniz Kuvvetleri harekete geçti. Gölcük Tersane komutanı Şerif Oskay’ın komutasındaki genç mühendis subaylar da “Türkiye kendi gemisini yapmalı” düşüncesiyle çalışmalarına başladılar.

Türk Gemi İnşa Sanayicileri Birliği üyeleri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ziyaret ediyorlar; (Soldan) Genel Sekreter E.Amiral Ali Yüksel Önel, Mehmet Taylan, İsmet Üner, Yılmaz Karahan, Kenan Torlak, Süleyman Demirel. (Sağda) Celal Çiçek, Erkan Selah, Fatih Saracoğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Doruk Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Üyesi ve o zamanki Rota Tersanesi’nden sorumlu olan İnş. Müh. Olcay Sart, Engin Balmumcu, , Cemal Yıldırım, Torlak Tersanesi Ankara temsilcisi.

 

İlk çıkarma gemisi

1963 yılında Gölcük Askeri Tersanesi’nde ilk kez “Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği” kuruldu. Tekne Dizayn Şefliği, Makine Dizayn Şefliği ve Elektrik Dizayn Şefliği oluşturuldu. İçlerinde Celal Çiçek’in de yeraldığı bir grup asker Dizayn Başmühendisliği’nde görevlendirildi.
Gölcük Askeri Tersanesi Komutanı Amiral Şerif Oskay, disiplinli ve gayretli çalışmalarından dolayı yakın ilgi gösterdiği Celal Çiçek’e askerlik sonrası sivil mühendis olarak Gölcük’te kalmasını teklif etti. Hatta iaşe ve ibateye yönelik ilave imkânlar da sağladılar.

Celal Çiçek mutlu olduğu Gölcük Tersanesi Yeni Gemi İnşa Başmühendisliği’nde tekne montaj şefi olarak çıkarma gemilerinin inşasında görev aldı.Daha sonra yardımcı sınıf gemi inşasına da geçtiler. Heyecanlarla yüklü o dönemi şöyle anlatmıştır: “1960’a kadar Türkiye’de sac tekneli gemi inşa edilmiyor, ithal ediliyordu. Deniz taşımacılığı, devlete ait Deniz Nakliyatı TAŞ, özel sektörde de Armatörler Birliği ile SS Motorlu Armatörler Kooperatifi çatıları altında örgütlenmiş armatörler tarafından çok küçük tonajlı gemilerle yapılıyordu. 1960’dan sonra başlatılan beş yıllık planlı kalkınma dönemleriyle birlikte gemi inşasına da önem verildi.

Deniz Kuvvetlerindeki tersane faaliyetleri, özel sektörde de gemi inşa düşüncesini canlandırmıştı. Özel sektörün kendi gemilerini, tankerlerini yaparak, yabancı gemilere muhtaç kalmaması fikri bir strateji olarak benimsenir olmuştu.

Denizcilik sektörü plan çalışmalarına önce Deniz Kuvvetlerimiz adına, sonra da Gemi Mühendisleri Odası temsilcisi olarak katıldım. Gemi inşa sanayisi birinci derece önem taşıyan ve teşvik edilen sektör olarak ilan edilmekte birlikte, Haliç ve İstanbul Boğazı’ndaki bir iki yer dışında gemi üretimi yapacak tahsisli alan yoktu.

1964’de Gemi Mühendisleri Odası yönetiminde görev aldım. Böylece Türkiye’nin sahilleri boyunca tespit edilecek alanlarda tersaneler kurulması mücadelemiz başladı. Bu sürede İTÜ’deki gemi inşa bölümü öğretim üyeleri de bize destek verdiler.

O yıllarda gemi inşa sanayisinde özel sektör yok denecek kadar küçüktü. Haliç’te 6-7 tane küçük tersane ile mavnaların kalafat yapıldığı birtakım çekek yerleri vardı. Büyükdere’de Çelik Trans ve Anadolu Deniz İnşaat Kızakları ile Beykoz’da Hayri Baran’ın Meltem Tersanesi faaliyetteydi. Büyükdere’de tersane sahibi olan gemi inşa mühendisi Rıfkı Özbaşarel 1961’de Türkiye’de ilk kaynaklı sac teknenin yapımını gerçekleştirmiştir. Hatta o gemiyi inşa etmeye başladığında, o güne kadar ağaç mavnalarla taşımacılık yapan bazı mavna sahipleri şaka yollu, ‘Hiç ağaçla, demir bir olur mu, demiri suya atınca hiç yüzer mi..’ diye takılmışlardı.”

Gölcük Askeri Tersanesi

Celal Çiçek 1969 yılına kadar askeri tersanelerdeki görevine devam etti. O dönemde gemi inşasına başlamalarının çok sancılı olduğunu görüyordu. Zira gemilerin bakım onarımları için ABD’ye götürülmesi alışkanlığı, Amerika’nın personele sağladığı cazip imkanlar nedeniyle büyük tercih nedeniydi. Türkiye’de gemi inşaatına girişmek fikri birçok kişiyi rahatsız etmekteydi ve birtakım yurtdışı gezilerden mahrum kalacakları endişesiyle Türkiye’de gemi yapımına isteksiz yaklaşılmaktaydı. Herşeye rağmen, Gölcük Askeri Tersanesi modern gemi inşasının öncüsü oldu.

Filonun denizde yakıt ve diğer lojistik ikmalini yapabilmesi için yardımcı sınıf gemilere büyük ihtiyaç vardı. Celal Çiçek çıkartma gemileriyle başlayan gemi inşa faaliyetinin Albay Burak adı verilen ikmal tankerini inşa ederek devam ettiğini hatırlatarak, o başlangıç yıllarını şöyle anlatmıştır; “Albay Burak tankerinin inşaatında baştan sona görev aldım. İnşaatın dizayn safhasında olduğu kadar bu geminin özelliklerine uygun donanım tedarikinde büyük sorunlarla karşılaştık.

Deniz Kuvvetleri bünyesinden hurdaya çıkartılan gemilerin birçok donanımı, malzemeler İzmit Seymen’deki hurdalıkta toplanırdı. Bir heyet halinde Seymen’e gitmeye başladık. Burada hurdaya çıkartılmış askeri gemiler vardı. Hem gemilerden hem de hurdalıktan su geçirmez çelik kapı, lumbuz ve diğer gemi parçalarını sökerek Albay Burak tankeri için topladık.

Bu tankerin inşasında o yıllarda Türkiye’de gemi inşa yan sanayi hemen olmadığında hep hurdalıktan bulduğumuz hemen hepsi Amerika menşeli donanımları, malzemeleri kullandık. 1967’de Taşkızak Askeri Tersanesi’nde inşasına başlanan Jandarma hücumbotlarının koordinasyon mühendisi olarak görevlendirildim. Bu ofiste Petrol Ofisi için de tanker dizaynı yaptık ve inşa ettik.

Deniz Kuvvetleri’mizi ve Gölcük ve Taşkızak Askeri Tersaneleri’nde geçen yıllarımı unutmuyorum

1961 yılında Gölcük ve Taşkızak Askeri Tersaneleri’nde yedek subay mühendis olarak başladığım ve 1969’a kadar süren görev dönemini sevgiyle, mutlulukla anıyorum. Bütün bilgi birikimimi, gemi inşa mühendisliği meslek sevgisini ve heyecanını, Deniz Kuvvetlerimizdeki mühendislik yıllarımda kazandım. Üniversiteye başlarken makine mühendisi olayım diye çabalarken, kendimi tamamen gemi inşa etmek gibi çok heyecan veren bir mücadelenin içinde bulmuştum.

Anılarda kalan bir fotoğraf: Sevgili dostlarımız Celal Çiçek ve eşi Melahat Çiçek (Nur içinde yatsın).

 

Meslekte 65 yıl

Celal Çiçek’le sonraki günlerde yaptığımız söyleşide, 1984’ten sonra yaşanan olayları da anılarına ilave ederek şöyle diyordu: “1984’ten sonra armatörlerin yurtdışından ikinci el gemi satın alarak filolarını büyütme çabaları ve gemi ithalatında serbestleşme politikaları Türk gemi inşa sanayiini büyük bir darboğaza sürükledi. Hatta dönemin ilgili bakanı Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, ‘Armatörlüğün ithal edilecek ikinci el gemilerde daha iyi öğrenileceğini’ savunuyordu. Onun bu çok yanlış sözleriyle Türk gemi inşa sanayii derin yaralar aldı. Daha sonraki yıllarda ‘Kendi ayakları üzerinde durmak’ mücadelesi veren Türk gemi inşa sanayii bugünkü noktaya böylesine derin mücadelelerden sonra ulaşabildi.

Deniz Endsütrisi AŞ, Tuzla’daki yerinde; Celal Çiçek bin güçlüklerle kuru havuz inşa etmek için amansız uğraş veriyordu. Tek başına idi…

 

Diyordu ki; “Mesleki ömrüme nice uğraşları ekledim”

Diyordu ki; “Bana gelince, Çiçek Gemi İnşa Tersanesi ile altmışbeş yıla varan mesleki ömrüme nice uğraşları ekledim. Bu yıllar boyunca kırk kadar gemiyi inşa edip denizlere gönderdik. Diğer meslektaşlarımdan bazılarına kendi imzamın bulunduğu gemi dizaynlarını verdim. Gemi Mühendisleri Odası, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği gibi meslek örgütleri içinde faal görevler aldım, sorumluluklar üstlendim. 1998’den itibaren İstanbul Sanayi Odası’nda oluşturulan Deniz Taşıtları Sanayisi Meslek Komitesi’nde sektörün temsilcisi olarak yer aldım.
Yaşantım, mesleğimin zorluklarını aşmak ve Türkiye’de gemi inşa sanayiinin temellerini atmak uğruna hep zorluklarla geçti. Biz zaman geldi 750’yi aşkın çalışanımızla Deniz Endüstrisi AŞ olarak Türk gemi inşa sanayiinin ve ülkemizin bir sanayi kuruluşu olmuştuk.

Merkez Haliç’ten Tuzla’ya Kayıyor

1979 yılında Tuzla’da tahsis edilen parsellere taşınma başladı. Celal Çiçek’e ait Deniz Endüstrisi AŞ-Çiçek Gemi İnşa Tersanesi ile diğer dokuz tersane Haliç’ten Tuzla’ya geldi. Bu taşınmadan sonra uzun yıllar sürüncemede kalan mevzuat engelleriyle dolu bir yolculukta hep mülkiyet sorunlarıyla karşılaşıldı. Tüm bu sıkıntılara rağmen, 1980-1985 arasında 110’a yakın gemi inşa edildi. Deniz Endüstrisi AŞ-Çiçek Gemi İnşa Tersanesi’nde dört yılda dört gemi inşa edilerek sahiplerine teslim edilmişti.

 

2006 yılında Çiçek Tersanesi

Özel sektör tersanelerinde inşa edilen en yüksek tonajlı gemi- 58,000 dwt’luk Kaptan Arif Bayraktar havuzdan çıkmak üzere hazırlanıyor.

 

Yıl 2010-25,000 dwt’luk Chem Daisy kimyasal tankeri ve 25,000 dwt’luk kuru dökmeyük gemisi Bulk Flower.

 

Kendi tersanemi kurmalıydım

1969 başlarında özel sektörde gemi inşa sanayiciliğine geçme zamanının geldiğine inandım. Bu düşüncemi nice zamandır kendime tekrarlıyor ve birlikte çalıştığım mühendis arkadaşlarımla ve zaman zaman bir araya geldiğimiz Gölcük ve Taşkızak Askeri tersanelerindeki mühendis arkadaşlarımla da sohbet sırasında tartışıyorduk.

Hepimiz büyük heyecanlar içerisindeydik..Deniz Kuvvetlerinden Amerika’da öğrenim görmüş mühendis arkadaşlarım o büyük kıta ülkesinden örnekler veriyor, beni cesaretlendiriyorlardı.

Böylece kısa adı Gaye olan Gemicilik Armatörlük Yapım Endüstrisi adını verdiğim ilk şirketimi emekli bahriyeli mühendis birkaç arkadaşımla birlikte kurdum. Yerimiz Haliç Balat’ta Bulgar

Kilisesi’nin yanında kiraladığım küçük bir sahil arsası idi. Önce bin tonluk Gaye 1 adlı tanker projesinin yapımını gerçekleştirdik. Şirket busayede akaryakıt taşımacılığına başladı. Daha sonra üç bin tona kadar gemileri kızağa koyduk. Ancak, bu gemileri inşa ederken boyları arazimize göre fazla geliyordu. Baştarafı Eyüp-Fener Caddesi’ne taştığından bu kısımları inşa ederken büyük sorunlar çıkıyordu. Zira yoldan otobüsler, araçlar geçiyordu..

Bir süre sonra emekli mühendis askerî ortaklar başka başka firmalarda görev alınca şirket heyecanını kaybetmeye başladı. Bu gelişmeler kaşısında bir milyon liralık sermayemizin dörtte biri olan 250 bin liraya yakın bir kısmını yakın çevremden borç alarak 1971’de Deniz Endüstrisi AŞ’yi kurdum. Bukez Haliç’te Musevi Hastanesi yanındaki bir arsada gemi yapımına devam ettim.

Gisbir-Gemi İnşa Sanayicileri Birliği kuruluyor

1969 yılında Tuzla Aydınlı Koyu’nun gemi inşa sanayisine tahsisine ilişkin bir kararname yayınlandı.

Bu kararname ile altyapı tesislerinin Bayındırlık Bakanlığı’nca tamamlanmasından sonra bölgenin

girişimcilere teslim edilmesi öngörülüyordu. Fakat o dönemde Türkiye’de esen siyaset rüzgarları özel sektörü kınayan ve her türlü ticari ve sanayi faaliyetin devlet eliyle yapılmasını öngören bir yaklaşım içerisindeydi.

Gemi Mühendisleri Odası’nda ‘Özel sektörcü’ ve ‘Tuzlacı’ diye eleştirilmeye başlandım. Her şeye rağmen inandığım yoldan dönmedim ve özel gemi inşa sektörünün gelişimi doğrultusunda başka bir sivil toplum örgütü kurmanın gerektiğini görerek bu konuyu sektörümüzün duayenlerinden Rıfkı Özbaşarel’e ve birkaç mühendis arkadaşıma açtım. Bu konu üzerinde defalarca görüştük,

değerlendirmeler yaptık ve herkes ikna olduğundan 1971’de Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni resmen yaşama geçirdik. Haliç’te yol ile sahil arasında sıkışmış olan tersanelerin ve çekek yerlerinin meydana getirdiği sektörün Tuzla’ya taşınması ve gelişimi mücadelesini bu çatı altında başlattık.

Kısa adı Gisbir olan Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Derneği tüzüğünde “Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar ile çeşitli forum ve platformlarda Türkiye Gemi İnşa Sanayi Sektörünü temsil etmek ve sözcüsü olmak, Türk Gemi İnşa Sanayinin hedeflerini belirlemek, uluslararası rekabet

gücünü arttırmak, ülke ekonomisine ve istihdama doğrudan ve-veya dolaylı olarak katkıda bulunmak, Türkiye Denizcilik sektörü ile Gemi İnşa Sanayinin kalkınması ve güçlenmesini teminen Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) faaliyetlerinde bulunmak, bu amaçla ulusal ve-veya uluslararası kurum, kuruluşlar ile tüzel ve-veya gerçek kişilerle işbirliği yapmak” gibi hedefler ve amaçlar dikkati çekiyordu.

Dernek Kurucu Üyeleri

Tüzükde kurucular alfabetik olarak şöyle sıralanır;

Celal Çiçek Mehmet, Ankara-1935,Gaye Gem.Armatörlük ve Yapım End. ve Tic. Ltd. Şti. T.C. Kazancı Yokuşu, Gönül Ap.No. 64 Cihangir-İst.

Feyyaz Toker Mehmet, İstanbul-1932, Çelik Tekne Kol.Şti. T.C. Nispetiye Cad. Nispetiye Ap. No.18 Levent-İst.

Mahmut Torlak Durmuş Ali, Rize-1929, Gemi İnş. Kol. Şti. T.C. Kasım Gülhani Mah. Paşa Hamam Cad. No.50/52 D. 19 Balat-İst.

Rıfkı Özbaşarel Sıtkı, Eskişehir-1926 Çeliktrans Deniz İnş. Ltd. Şti.T.C. Ortaklar Çarşısı. No.12/6 Mecidiyeköy-İst.

Rıza Özgün Mustafa, İstanbul-1927, Rıza Gürer Dogas A.Ş. T.C. Bağdat Cad. No. 402/6 Bostancı-İst. Sadullah Bigat Reşit, Konya-1917, Marmara Transport, T.C. Fuatpaşa Cad. No.18 Fenerbahçe- İst. Samim Sargın Mehmet, İstanbul-1929, Gesan Gemi San. Ltd. Şti. T.C. Saf Sok. No. 34 Emirgan-İst.

Yavuz Mete Hasan, İstanbul-1936, Anadolu Deniz İnşaat Kızakları Ltd. Şti. T.C. Samanyolu Sok. No. 66/5 Şişli-İst.”

Celal Çiçek anılarından şöyle devam eder: “Böylece Gemi İnşa Sanayicileri Birliği ilk başkanı olarak Rıfkı Özbaşarel’i seçti. Daha sonra Sadullah Bigat başkanlığı üstlendi. 1977’de beni başkan olarak seçtiler. 1989 yılına kadar başkanlık görevini ben yaptım.”

Akdeniz Türk Gölü oldu diyorlardı.

1970’lerin başında özel sektör tersanelerinde inşa edilen gemilerle yenilenen Türk deniz ticaret filosu yaşlı ve sık sık Umumi Avarya ilan edilen kosterlere sahip Yunanlı armatörlerin elinden Akdeniz pazarını almaya başlamıştı. Varlıklarını ipotek ederek ve borçlanarak gemi inşa ettiren Türk armatörleri “Ekmek tekneleri”ne gözleri gibi bakıyor, disiplinli ve dürüst çalışmaları sayesinde Akdeniz’i bir Türk Gölü haline getiriyorlardı.

Akdeniz dışına Okyonuslara açılmak için heyecanlıydılar. Birzamanlar “Pire’ye kadar sefer yaptı” diye parmakla gösterilenler, zamanla Cebelitarık’a kadar sefer yapan Türk kosterlerini olağan karşılamaya başladılar.

Artık “Cebelitarık’dan bir başımızı dışarı çıkartabilsek..” özlemi yaşanıyordu. Böylece onbin tona kadar büyük tonajlı gemi ihtiyaçları gündeme gelmeye başlamıştı. 1980’lerin başında tersaneler hala Haliç’te son derece dar alanlarda ve çok zor koşullarda çalışmaktaydılar. Bu koşullarda üç bin tondan daha büyük gemiler inşa etmek hayaldi.

Tuzla Aydınlık Bölgesine göç başlıyor

1979 yılında Tuzla’da tahsis edilen parsellere taşınma başlamıştı. Celal Çiçek’e ait Deniz Endüstrisi AŞ-Çiçek Gemi İnşa Tersanesi ile diğer dokuz tersane Haliç’ten Tuzla’ya geldiler. Sonunda Aydınlı koyundaki tersane sayısı 45’e yükselecekti.

Bu taşınma ve yerleşme asla kolay olmadı. Uzun yıllarca sürüncemede kalan mevzuat engelleriyle dolu bir yolculukta hep mülkiyet sorunlarıyla karşılaşıldı. Kurumlar arasında mevzuat uyuşmazlıkları ve teminat sıkıntılarına dek pek çok sorun gemi inşa ettirmek isteyen armatörleri olduğu kadar, tahsis edilen parsellerde modern tersane kurmak için çaba sarfeden tersanecileri yıpratıyordu.

Tüm bu sıkıntılara rağmen, 1980-1985 yılları arasında 110’a yakın gemi inşa edildi. Deniz Endüstrisi AŞ Çiçek Gemi İnşa Tersanesi’nde dört yılda dört gemi inşa edilerek sahiplerine teslim edilmişti.

Meslekte yarım asrı idrak ederken

Gemi mühendisleri Odası’nın kuruluşunun 55. Yılı Titanic Business Hotel’de törenlerle kutlanmıştı. Bir meslek yazarı kimliğiyle davetli olarak katılmaktan onur duydum. O gece meslekte 50 yılını idrak eden üç mühendise ödülünü Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım takdim etti.

Makine ve gemi inşa mühendisi ünvanıyla Celal Çiçek o gece eşi Nebahat Çiçek, oğlu

Y. Müh. Mehmet Berke Çiçek ve eşi Sebahat Kaptanoğlu Çiçek ile beraberdiler. Kızı Gaye Çiçek Bilimli ve eşi Emre Bilimli yurtdışında olduklarından o geceye katılamadılar.

Celal Çiçek’le sonraki günlerde yaptığımız söyleşide 1984’den sonra yaşanan olayları da anılarına ilave etti. Şöyle diyordu: “1984’den sonra armatörlerin yurtdışından ikinci el gemi satın alarak

filolarını büyütme çabaları ve gemi ithalatında serbestleşme politikaları Türk gemi inşa sanayisini büyük bir darboğaza sürükledi. Hatta dönemin ilgili bakanı Prof.Dr. Ekrem Pakdemirli, ‘Armatörlüğün ithal edilecek ikinci el gemilerde daha iyi öğrenileceğini’ savunuyordu. Onun bu çok yanlış sözleriyle Türk gemi inşa sanayisi derinden yaralar aldı. O yıllarda tersaneler iç sipariş alamadıkları gibi,

yurtdışında da sipariş alacak teminat mektuplarını sağlayamadılar. Pek çok gemi inşa sanayicisi işyerlerini başkalarına devretmek zorunda kaldılar. Daha sonraki yıllarda ‘Kendi ayakları üzerinde durmak’ mücadelesi veren Türk gemi inşa sanayisi bugünkü noktaya böylesine derin mücadelelerden sonra ulaşabildi.

Bana gelince; Çiçek Gemi İnşa Tersanesi ile elli yıla varan mesleki ömrüme nice uğraşları ekledim. Bu yıllar boyunca kırk kadar gemiyi inşa edip denizlere gönderdik. Diğer meslektaşlarımdan bazılarına kendi imzamın bulunduğu gemi dizaynlarını verdim. Gemi Mühendisleri Odası, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği gibi meslek örgütleri içinde faal görevler aldım, sorumluluklar üstlendim. 1998’den buyana

İstanbul Sanayi Odası’nda oluşturulan Deniz Taşıtları Sanayisi Meslek Komitesi’nde sektörün temsilcisi olarak yer alıyorum.

Yaşantım mesleğimin zorluklarını aşmak ve Türkiye’de gemi inşa sanayisini temellerini atmak uğruna hep zorluklarla geçti. Otuz sekiz yaşıma bastığım 1973 yılında Nebahat Hanım’la evlendim. Böylece çok mutlu olduğumuz bir aile yaşamımız başladı. Bu evlilikten Gaye adını verdiğimiz kızımız ve Berke adını verdiğimiz oğlumuz oldu. İngiltere’de gemi inşa mühendisliği öğrenimi gören oğlum Berke Çiçek ile kızım Gaye Çiçek Bilimli ve eşi Emre Bilimli de yönetim kadrolarımızda yer almaktalar. Biz 750’yi aşkın çalışanımızla Deniz Endüstrisi AŞ olarak Türk gemi inşa sanayisinin ve ülkemizin bir sanayi kuruluşu olmaktan onur duyuyoruz.”


Meslekte 50. Yıl Ödülü Töreni sonrasında: (Soldan) Gelini Sebahat Kaptanoğlu Çiçek,  Makine Gemi İnşa Y.Müh. Celal Çiçek, Nebahat Çiçek ve oğlu Gemi İnşa Y.Müh. Mehmet Berke Çiçek

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bunları da beğenebilirsin