Denizcinin anasayfası

71 yıl geçse de kapanmayan yara: Dumlupınar faciası

TCG Dumlupınar denizaltısı 71 yıl önce bugün Çanakkale Boğazı’nda bir yük gemisiyle çarpışarak battı. Tüm ülke saatlerce radyolarının başında denizcilerin kurtarılmasını dualar ederek bekledi. Ancak beklenen olmadı. 81 denizcimiz Dumlupınar’da şehit düştü.

Dumlupınar, ABD Deniz Kuvvetleri için 1944 yılında Electric Boat Co. Groton Connecticut tarafından üretilen Balao sınıfı bir denizaltıydı. İlk adı USS Blower’dı (SS-325). Pearl Harbor’a 16 Aralık 1944 tarihinde gelen denizaltı yapılan tamirat ve bakımların ardından II. Dünya Savaşı sırasındaki ilk devriye görevine 17 Ocak 1945 günü çıktı. Cava Adası ve Güney Çin Denizi’nde üç ayrı devriye görevini tamamlayarak 28 Temmuz 1945 günü Avustralya’daki Fremantle Limanı’na demirledi. Eylül 1945’te Mariana Adaları bölgesinde tatbikatlara katıldı. 1946-1949 yılları arasında ABD’nin Pasifik Filosu’na bağlı olarak hizmet verdi. Ağustos-Eylül 1948 arasında Alaska’daki radar ve sonar tatbikatlarına katıldı.

Marshall Yardımı’yla Türkiye’ye verildi

1950 yılında Atlantik Filosu’na devredilen denizaltı 3 Mart 1950 günü Philadelphia’ya gelerek bakıma girdi. 27 Eylül 1950’de Connecticut’a gelen denizaltıda Türk Deniz Kuvvetleri personeli eğitim gördü. 16 Kasım 1950 günü ABD envanterinden çıkartılan denizaltı ABD-Türkiye arasındaki Ortak Savunma Destek Yasası kapsamında Türk Deniz Kuvvetleri’ne devredildi ve ve TCG Dumlupınar adını aldı.

Tatbikattan dönüyordu

Dumlupınar denizaltısı Akdeniz’de katıldığı bir tatbikattan İnönü denizaltısı ile birlikte dönüyordu. 1953 yılında, 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 02.10 sularında Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı. Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar’a bindirdi. Darbenin ardından denizaltının santral dairesinde büyük bir patlama meydana geldi. Çarpışma anında güvertede bulunan Dumlupınar’ın Komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Başçavuş Hasan İnkaya, Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış ve Astsubay Çavuş Şaban Mutlu denize düştü. Şaban Mutlu boğularak şehit olur diğerleri ise İsveç gemisinin denize indirdiği bir tahliye sandalına alınarak kurtarıldı.

 

Dumlu burada battı

Denizaltı süratle baş tarafından batmaya başlar. Geminin baş taraftan su aldığını gören mürettebat hızla kıç torpido dairesine doğru harekete geçer. Kıç tarafa geçebilenlerden biri olan Komodor Albay Hakkı Burak muhabere şamandırasını atmayı başarır. Sarı renkli muhabere şamandırası 06.40’da balıkçılar tarafından bulunur. Şamandıranın üstünde; “TCG Dumlu Denizaltısı burada battı. Kapağı aç, telefon içeridedir. Telefonun düğmesine basarak konuş, telefon ile konuşamazsan en yakın limana haber ver. Botunu şamandıraya bağlama!” yazmaktadır. Şamandıra, Albay Zeki Adar tarafından açılarak kıç torpido kısmından Elektrik Astsubay Başçavuş Selami Özben ile irtibata geçilir. Özben; kıç torpido bölmesinde çoğunluğu subay olan 22 iki kişinin bulunduğunu, diğer odalardan ise herhangi bir haber alınamadığını, kendilerinin imdat beklediklerini, orada bulunanların dua ettiklerini bildirir. Barometrenin 267 kadem gösterdiği ve denizaltındaki havanın ancak 72 saat yeteceği öğrenilir.

Çocukları yatır, sigara içmeyin

Adar “Moralinizi bozmayın, TCG Kurtaran çoktan yola çıktı. Sen çocukları yatır ve sigara içmeyin” der. Selami Astsubay “ Yok efendim herkes yatıyor. Sigarada içmiyoruz. Işıklar yok. Sağ olun, Vatan sağ olsun” diye cevap verir. Karanlıkta kurtarılmayı beklerken söylenen bu mesaj yüreklere kazınır. 72 saat dolmadan “çan” denilen kurtarma aracının denizaltıya indirilmesi ve dalgıçlar tarafından denizaltı kurtarma kapağına sabitlenmesi gerekmekteydi. TCG Kurtaran, kazadan 10 saat 25 dakika sonra Nara Burnu’na ulaşmış; ancak Nara Burnu’ndaki ters akıntıdan dolayı dalgıçlar Dumlupınar’a çok zor ulaşma imkânı bulmuşlardır. 4 Nisan 15.00’de Dumlupınar’a ulaşan dalgıçlar kurtarma çanını sabitlemiş; ancak kurtarma çanı yanlış sabitlenmiştir. Kurtarma çanının tekrar bağlanması için battı şamandırasının halatı ile Dumlupınar’a ulaşılması denenirken battı şamandırası halatı koparak Dumlupınar ile bağlantı kesilmiştir. Halatın kopması üzerine ümit kesilmiştir.

Çocuğunu görmek için ölümü göze alan şehit

Astsubay Ulvi Erharaz, yeni doğan çocuğunu görebilmek için imkânsızı zorlayarak gözlem kulesinden kendisini sulara bırakmış; ancak 80 metreden basınçtan dolayı satha çıkamayarak şehit olmuştur. Dumlupınar’a ulaşmak için donanma dalgıçları büyük güç sarf ederler. Ancak ters akıntıdan dolayı savrulurlar. Kurtarılmayı bekleyen, ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan 81 bahriyelimize 7 Nisan 1953 günü saat 15.00’da Başaran gemisindeki hazin tören ile denize çelenkler bırakılarak veda edilir. Tüm yurdu derin bir hüzün kaplar.

 

 

Dumlupınar ismi artık verilmiyor

Dumlupınar ismi ilk olarak 1931 yılında İtalya’dan bahriyemize katılan bir denizaltıya verilmiş ama 19 Kasım 1935’de İstanbul Boğazında bir İtalyan Şilebi ile çatışmıştır. 1972 tarihinde ABD’den alınan başka bir denizaltımıza daha Dumlupınar ismi verilir. Bahriyemizde 3. Dumlupınar olan bu gemi 01 Eylül 1976’da Çanakkale Boğazı kuzeyinde bir Sovyet ticari gemisinden çatışmayı önleme amaçlı karaya oturur. Bahriyemizde çeşitli dönemlerde hizmet eden Dumlupınar isimli her üç denizaltının da yaşadığı olaylardan dolayı Dumlupınar ismi bir daha hiçbir gemimize verilmez.

İsimleri uzayda yaşıyor

2003 yılında kazanın 50. Yılında uzayda yeni keşfedilen bir astroide Muazzez Kumrucu’nun önerisiyle 43667 DUMLUPINAR adı verilir. Şehit 81 denizcimizin ismi artık uzayın enginliğindeki bir astroid üzerinde yaşamaya devam edecektir.


Bunları da beğenebilirsin