Denizcinin anasayfası

Aksona Mehmet: “Deniz insana üretmeyi ve paylaşmayı öğretir’’

Duayen süngerci Mehmet Baş, nam-ı diğer Aksona Mehmet, ÖRAV Sohbetlerinde Ege denizindeki macera dolu yıllarını ve sünger avcılığını anlattı.

Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV), 2016’dan bu yana; her ay gerçekleştirdiği ÖRAV Sohbetleri’nde; bilgi ve deneyimleri, sıra dışı meslekleri ve hayatlarıyla, ilham veren konukları öğretmenlerle bir araya getirmeye devam ediyor.

ÖRAV’ın Youtube kanalından herkesin erişimine açık olarak yayınlanan sohbet serisinin bu ay ki konuğu; sünger avcılığının son temsilcilerinden Mehmet Baş, nam-ı diğer Aksona Mehmet oldu. Aksona sohbette, sünger avcılığını, sünger avcısının nasıl bir hayat yaşadığını, Ege denizindeki heyecanlı anılarını ve macera dolu yıllarını anlattı.

Sünger avcılığı usta çırak öğretisiyle gelişen ve eskiye dayanan bir kültürdür

‘’Sünger; Kuzey Afrika kıyılarından Çanakkale kıyılarına kadar uzanan ve yüzyıllardır var olan değerli bir canlı. Ev hijyeni, dermatoloji gibi alanlarda kullanılıyor. Sünger avcılığı usta-çırak öğretisiyle gelişen bir alan ve antik çağlardan bu yana yapılıyor. Yazılı kayıtlara bakıldığında ‘Ege ve Akdeniz’de Süngerciliğin Derin Tarihi’ adlı bir araştırma ve kitabı mevcut. Araştırma hipokratın tıpta süngeri nasıl kullandığını anlatıyor, bu kadar eskiye dayanan bir kültür sünger avcılığı.’’

Sünger ile para kazanmak amacıyla çocukluk yıllarımda tanıştım ve derin mavinin gizemi beni kendine çekti, aşka dönüştü

‘’Bodrum’un önemli iki ekonomik lokomotifinden biri olan sünger ile çocukluk yıllarımda tanıştım. Denize 20 km mesafede olan bir köyde oturuyorduk. Ailemde hiç sünger avcısı yoktu. Arkadaşlarım aracılığıyla para kazanmak için bu işe başladım. Benim küçüklüğümde maske çok ulaşılabilir bir şey değildi. Deniz altına bakmak için ödünç aldığım maskeyle birlikte serüvenim başladı. Derin mavinin gizemi ilk o zaman çekti beni kendine. Sonrasında da aşka dönüştü. 15 yaşından beri deniz altından kopamadım. 1980 yılında süngeri hastalık vurunca ben de turizme yöneldim fakat süngerden kopamadım. O zamanlar deniz turizmi yeni başlamıştı. Aileler de çocuklarının sünger avcılığı yapmasını pek istemiyordu. O yüzden herkes deniz turizmine yöneldi. Ben o sıralar mavi yolculuk ve dalış turizmini birleştirdim.’’

‘Hiçbir çile sünger avcılarındaki kadar zor değildir’ der Halikarnas Balıkçısı, çünkü bu ava çıkarken sevdiklerinizle vedalaşıp gidersiniz
‘’Halikarnas Balıkçısı’nın Deniz Gurbetçileri kitabında bir cümle vardır: ’Hiçbir çile sünger avcılarındaki kadar zor değildir.’ Sünger avcılığı çok zor bir iştir. Mayıs ayının ortalarında küçük teknelerle ava çıkılır. Bana motorlu zamanlar denk geldi ama önceden o yoktu. Benden önceki kuşaklar el pompası veya küreklerle tekneleri yürütüyordu. Vurgun olduğu zaman hayatını kaybeden avcılar oluyordu. Bodrum’dan Samandağı’na kadar olan kısma süngercilik dilinde karamanya denir ve en kaliteli sünger oradan çıkar. Mayıs’ta çıkılıp Ekim sonu – Kasım başlarında geri dönülür. İnsanlar bu ava çıkarken sevdikleriyle vedalaşıp giderler. Vurgunda ya sakat kalırsın ya da ölürsün. Avcılıktan geldiğim zaman toprağı öptüğümü çok bilirim. O avcılıktan sonra insanlarla olan iletişim de etkileniyor. İnsanlardan bir süre korkuyorsunuz, kısacası psikolojiniz bozuluyor.’’

Seferde tekneye asılan bayrak renklerinin anlamları vardır

‘’Seferde tekneye asılan bayrak renklerinin anlamları vardır. Örnek verecek olursam, siyah bayrağın anlamı ölümüz var demektir. Haberleşme ağının olmadığı dönemlerde böyle anlamlar doğmuştur. Bayrağın yarıya indirilmesi de bir problemin olduğuna işarettir.‘’

Deniz insana üretmeyi, paylaşmayı, iyi niyetli olmayı ve saygı duymayı öğretir.

‘’Yaşadığım hayatta deniz terbiyesini öğrendim. Denizde sen ben yok, olamaz. Orada biz vardır. Ortak aklı öğretir deniz insana. Birlikte yaşamayı, bir bardak suyun, bir lokma ekmeğin değerini de öğretir. Neyi öğretmez peki? Dünya malı için değişmeyi öğretmez. İyi niyetliliği, üretmeyi, paylaşmayı, saygı duymayı öğretir. Deniz benim gözümde gezegen gibidir. İçinde milyonlarca canlının bulunduğu, bize çağdaşlığı öğretecek olan tek şey denizdir.’’

Sünger avcılığını ve dalışı birleştiren ilk kişiyim
‘’Dalmaya hala devam ediyorum fakat turizm ile birleştirdim. Sünger avcılığı ve dalışı birleştirdim aslında. Teknemde dalış için gerekli ekipmanlar var ve dalış turizmi yapıyorum. Mavi yolculuk için gelen kişiler dalış yapma fırsatı da buluyor.’’

Tekrar dünyaya gelsem yine denizci olurum, çünkü deniz insanı bedenen, zihnen temiz tutuyor

Zorluklara gelecek olursak, her işin zorluğu vardır. Geriye dönüp baktığımda tekrar dünyaya gelsem bir daha denizci olurum. Aynı yolu seçerim. İnsanı bedenen, zihnen temiz tutuyor. Ben günde iki öğün beslenirim. Bu beslenme düzeni denizin disiplinine, sertliğine uyum sağlar. Hareketliliğimi, sağlığımı ona borçluyum. Sabah kalkınca kahvaltı etmem. Kahvemi ve suyumu içerim. Daha sonra işlerimi yaparım. Dalıştan sonra yemeğimi yerim. 1-2 saat dinlenir ve akşama tekrar hafif bir şeyler yerim. Sabreden için çok güzel bir hayat.


Bunları da beğenebilirsin