Denizcinin anasayfası

İstanbul’a deniz itfaiyesi kurulmalı

Osmanlı Padişahı 4. Mehmet’in bağışladığı arazi üzerine Vani Mehmet Efendi tarafından 1665 yılında yaptırılan tarihi Vaniköy Cami’nin yangınla büyük zarar görmesi deniz itfaiyesininin tekrar gündeme gelmesine yol açtı. İstanbul mimarisine hayran Macar Széchenyi Paşa’nın 1884 yılında Boğaziçi’nin iki yakasında hizmet etmesi için kurulan deniz itfaiyesinin 1975’te kapatıldığını hatırlatan Eski Baş Kılavuz Kaptan Saim Oğuzülgen, özel uzmanlık gerektiren teşkilatlanmanın zorunluluk olduğunu savundu. 

Dünyanın en tehlikeli su yolu İstanbul Boğazı’ndan günde yaklaşık 120 gemi geçiş yaparken boğazın iki yakasında dizili yüzlerce tarihi eserin büyük çoğunluğu Vaniköy camisi gibi ahşap karkas. Ahşap olduğu için yüksek basınçlı su fışkırtan yangın söndürme ve kurtarma gemileri tarafından müdahale edilemeyen camiye, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bağlı uluslararası Fire Fight 1 sertifikalı 2 römorkör gönderilmişti. 2 bin 400 m3 su ve köpük püskürtme kapasiteli römorkörlerin denizden çabasıyla söndürülen yangının ardından deniz itfaiyesinin kurulması gerektiğinin bir kez daha gözler önüne serildiği belirtildi.

Halen kıyı şeridindeki yangınlara denizden müdahale edebilen tek kurum olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bağlı 3 bot, camiyi söndürmek için çabalamıştı. İstanbul’a deniz itfaiyesinin kurulması 2008 ve 2017 yıllarında gündeme gelmişti.

“Deniz itfaiyesi zorunluluktur”

 Boğazın; Asya ve Avrupa yakalarında 30’ar kilometre uzandığını, 90 kilometrelik kıyıların toplamıyla 150 kilometre uzunluğunda deniz kıyısına sahip, Haliç ve 5 Prens Adasıyla İstanbul’un gerçek bir deniz kenti olduğunun altını çizen Saim Oğuzülgen, “Denizle bu kadar iç içe ve kıyılarında tarihi eser barındıran şehrimiz için deniz itfaiyesi zorunluluktur” dedi. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü İstanbul Boğazı eski Baş Kılavuz Kaptanı Oğuzülgen, “Denizdeki yangınlara KEGM, tam donanımlı gemi ve botlarıyla tam zamanında müdahale ediyor. Cami yangınında da KEGM botlarının çabası ve başarısı gözler önünde. Fakat deniz kıyısındaki yangınlar için özel ihtisaslı yani özel eğitim alan itfaiye birimi bulunmalı. Deniz itfaiyesi olmadığı için tarihi eser camiye yüksek basınç uygulamayan tekneler gönderildi” dedi. KEGM personelinin gemi yangınları üzerine eğitildiğini belirten Oğuzülgen, “Bu teşkilatın kuruluş yasalarında karadaki yangına müdahale etmek bulunmuyor. Karadaki yangına denizden müdahale edecek teknelerin deniz suyu ya da kimyasal kullanması deniz itfaiyesinin uzmanlık alanıdır. New York ve Rotterdam gibi kentlerde bulunan bu teşkilatlanmanın yapılması büyük bir ihtiyacın sonucudur. 2010 yılında Haydarpaşa Gar yangınına denizden müdahale edildiğini ve yangının denizden söndürüldüğünü unutmamak gerekir” diye konuştu.

 

“4 birimden oluşan deniz itfaiyesi gerekli”

İstanbul Boğazı’nda 250’ye yakın ahşap yapı bulunduğunu söyleyen İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç ise, bazı sanayi tesislerinin de deniz kenarında olduğunu vurgulayarak deniz itfaiyesinin kurulması gerektiğini vurguladı. 1994 yılındaki Nassia tanker yangınını söndüren ekibin lideri Kılıç, “Bu teşkilata ihtiyacımızın arttığını görüyoruz. 4 deniz itfaiye biriminin, Büyükdere, İstinye, Karaköy ve Haydarpaşa’da konuşlandırılmasını tavsiye ederim. İstanbul Boğazı’nın ve deniz kenarındaki tesislerin korunması için çağdaş bir yönetmelik çıkarılarak İstanbul İtfaiyesi’ne bağlı Deniz İtfaiyesi kurulmalı. Her birime alınacak söndürme gemilerinde profesyonel söndürme ve kurtarma yapan eğitimli personel bulunmalı. Gelişmiş ülkelerde, deniz itfaiyesi deniz kazalarına da müdahale edecek şekilde eğitilir. Deniz itfaiyesi hem karadaki hem denizdeki pek çok olaya zamanında müdahale edebilir” dedi

 

“Uzmanlık eğitimi verilerek bütçe korunabilir”

 Eski kılavuz kaptan Mustafa Can ise, deniz itfaiyesi teşkilatlanmasının vakit ve bütçe gerektirdiği için KEGM bünyesinde yeni bir birim oluşturulmasını önerdi. Can, “İBB ile KEGM arasındaki protokol ile uzmanlık eğitimi verilecek personel karadaki yangınlara denizden müdahale ederek zararı en aza indirebilir hatta sıfırlayabilir. Denizdeki yangınlara müdahale konusunda uzman bu müdürlük diğer kamu kurumlarıyla ortak çalışabilir ve denizden ulaşabilecek kara yangınları için kullanılabilir” dedi.

 

Kızıl alevlerin mavi söndürücüleri

Batılı ülkelerde halen etkin görev yapan deniz itfaiye teşkilatının İstanbul’da da kurulduğu ve 91 yıl hizmet verdiği öğrenildi. Bratislava’da doğan ve II. Abdülhamit tarafından İstanbul itfaiyesini modernize etmesi için davet edilen Széchenyi Paşa, sahillerdeki yangınlara zamanında müdahale etmek için özel bir itfaiye birliği kurmak istemişti. İstanbul tarihine ve mimarisine hayranlık duyan Széchenyi, Boğaziçi’nin iki yakasındaki geleneksel Türk konut mimarisinin özgün örnekleri yalıların ahşap olduğunu bildiği için hemen harekete geçti. II. Abdülhamit 1884 yılında ilk Türk deniz itfaiyesi (Bahriye taburu) kurulmasına izin verdi. Avrupa’dan getirilen yangın malzemeleri ile donatılan Bahriye itfaiye taburu 1887 yılında tam donanımlı çalışmaya başladı. 1900’lü yıllardan itibaren 5 bölük seviyesine çıkarılan deniz itfaiyesi, zaman zaman iç kesimlerdeki yangınlarda da kullanıldı. II. Meşrutiyet’ten sonra etki gücü azaltılan Bahriye itfaiyesi 1923’ten itibaren Deniz Grubu adını aldı. İstinye merkezli çalışan deniz itfaiyesi 1975 yılında görevini liman işletmelerine bırakarak kapatıldı. İstanbul İtfaiye Daire Başkanlığı, 2008 ve 2017 yıllarında deniz itfaiyesi kurulması için harekete geçerken hayata geçirilemedi.


Bunları da beğenebilirsin