Denizcinin anasayfası

Gemi İnsanlarında Oluşan Psikolojik ve Sosyolojik Etkiler

İnsanlar yapacağı her iş ve eylemde iyiye ve iyi olan her şeye ulaşmak ister. İnsan için iyi amaçtır, kötü ise kaçınılacak şeydir.

Bu noktada iyi nedir sorusu akla gelmektedir. Hayatımızda iyiye giden veya mutlu olmamızı sağlayan bütün yollara sahip olabilir miyiz? Elbette bu hayatın olağan akışı içinde pek mümkün olmamaktadır. Hayat, bir yol gibi inişli, çıkışlı bazen düz yani stabil bir dengeden ibarettir. Çoğu zaman hayatı mutsuz ve bazen çekilmez hale getiren bulunulan ortam olduğu kadar ortamın içinde olan insanlar yani bizler oluyoruz. Ünlü filozof Demogritos (MÖ 460/470-370) doğru yaşamın koşulları üzerine düşünmüş olup bu yaşamın koşullarını dinginlik, esenlik ve huzur olan bir yaşam olduğu yani mutlu yada iyi bir yaşam başka bir ifadeyle doğru yaşam olması ile ilgili olduğunu söylemiştir. Eskiçağda etiğin temel sorusu doğru, adil, iyi anlamında mutlu ve yaşamın ne olduğu sorusu ele alınmıştı. Bizde bu bağlamda küresel olarak denizcilik alanında diğer ülkelerle baş edebilecek, aranan ve saygı duyulan iyi denizci yetiştirmenin yollarını günümüz şartlarında aramamız gereceği cihetiyle gemi insanının çalışma koşulları ve ruh sağlığı üzerinde düşünmenin doğru olacağı kanaatindeyiz.

Meslekten olmayanlar denizi salt gemi ve içindeki mürettebattan ibaret sanırlar. Ayrıca denizcilik, iyi para kazanılan ve dünya üzerinde bir çok yere kolayca seyahat edilen bir meslek olarak da görülmektedir. Denizde çalışmak, içinde bulunduğu koşullar nedeniyle fiziksel ve psikolojik olarak çalışılması en zor mesleklerden biri olarak kabul edilmektedir. Yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmalar, düşük uyku kalitesi, çevre koşulları, stresli çalışma ortamı, sık liman ziyaretleri, uzun çalışma saatleri gibi faktörlerin denizcilerde yorgunluğa neden olduğunu göstermektedir. Deniz kazaları incelendiğinde ise kazaların büyük çoğunluğunun özellikle yorgunluk, dikkat eksikliği ve stresten kaynaklanan insan hatalarından kaynaklandığı görülmektedir. Bu da denizcilik sektöründe insan faktörünün önemini göstermektedir.

Hayat insanları farklı mesleklere ve yaşam koşullarına doğru yönelmektedir. Teknolojinin gelişmesi birçok meslek dallarının kaybolmasına, bazılarının şekil değiştirmesine ve hatta yeni meslek dalları açılmasına neden olmuş ve olmaktadır. Robotik ve otonom teknoloji bunlardan bir kaçıdır. Her ne kadar otonom teknoloji hayatımıza yeni yeni girmeye başladı ise de bilinen anlamıyla kısa ve orta vadede denizciliğin her alanında bu teknolojinin kullanılması zaman alacağı düşünülmektedir. Bu nedenle var olan sistem üzerinden ele alırsak, denizcilerin çalışma ortamı, iş süresi, hayat ile mücadelesi kara hayatından çok farklı olduğundan bu meslek erbaplarını ayrı bir mercek altında incelemekte yararlı olacaktır.

Bu amaçla konumuzu daha somut verilerle desteklemek amacıyla uzak seferde çalışan gemi insanlarına özen gösterilerek anket çalışması yapılmıştır. Gemi ortamının, gemi insanında (1) yaptığı ve/veya yapacağı fiziksel, sosyal ve psikolojik etkilerini araştırmak ve varsa öneri sunmak amaçlanmıştır. Bunun için sosyoloji biliminin nitel ve nicel araştırma teknikleri kullanılarak farklı görev ve unvanlardaki gemide görevli ve/veya karada çalışan deniz kökenli personel ile gerek anket ile kapalı uçlu gerekse yüz yüze açık uçlu sorularla görüşme metotları kullanılmıştır. Dolayısıyla bu çalışmanın dünyanın en zor meslekleri arasında bulunan gemi insanlarına, deniz sektörüne ve denizdeki çalışma hayatına psikolojik perspektiften bakmak ve incelemek için önemli bir kaynak olabileceği, literatürde bulunan bu boşluğu doldurabileceği ve kazaları ve çalışma ortamında bulunan bu kişilerin sorunlarının çözülebilmesi için gerekli bilimsel yöntemlerin önünü açabileceği düşünülmektedir. Konunun ele alınışında gemi-gemi insanı-armatör üçlüsünü bir bütünsel olarak değerlendirmenin yararlı olacağı kanaatindeyiz. Bu çalışmam esnasında bana destekleri için uzman psikolog Ceyda Çalışkan Hanıma ayrıca teşekkür ediyorum.

Anket sonucunda 308 katılımcı anketi yanıtlamıştır. Gerek anket çalışmaları gerekse yüz yüze yapışan görüşmelerde katılımcı profili ile genel bilgilere ulaşılmış olup anket sonuçları ile bu sonuçların kısa bir değerlendirilmesi yapılmıştır.

Katılımcıların büyük bir kısmı erkek gemi insanı olduğu görülmektedir. Kadın gemi insanlarının büyük oranı ise 1’inci zabit ve 2’nci mühendislerden oluşmaktadır.


Katılımcıların büyük bölümünün evli-çocuklu olduğu anlaşılmaktadır. Evli ve çocuklu olanların yaş ve meslek yaşantısının ankete katılımcıların ortalamasının üzerinde oldukları anlaşılmaktadır.

Anket araştırması genelde uzakyol seferinde çalışan bütün mevkilerdeki (herkesi kapsaması) gemi insanlarını içermesi için gayret sarf edilmiştir. Ancak, ankete daha fazla ilgi duyanların lisans düzeyinde uzakyol ehliyetlilerin daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.

Kaptanların orandaki % dilimindeki fazlalığı muhtemel anketin gönderilen kişilerle alakalı olduğu değerlendirilmektedir. Gemideki ve ofisteki hedef kitlenin bütün gemi insanlarını kapsayıcılığı hususunda hassasiyet gösterilmesine rağmen gemi kaptanlarına gönderilen ankete kendilerinin ve zabitlerin konuya daha hassas davrandığı veya mürettebata gerektiği şekilde yansıtılamadığı kanaati oluşturmuştur.

Yukarıdaki pasta dilimine baktığımız zaman gemi insanlarının büyük bir kısmının denizi erken sayılabilecek yıllarda (1-10 yıl) bıraktığı anlaşılmaktadır. Bunun nedenleri birçok faktörler ile açıklanabilir. En önemli faktörler insan kaynağının (gemi insanının) deniz koşullarına uygun eğitimden geçmediği, psikolojik olarak iyi hazırlanmadığı vb. nedenler ile aileden ayrı kalma, stres, gemideki yalnızlık, bitkinlik, çok ulusluluk, sınırlı rekreasyon aktiviteleri ve uyku yoksunluğu vb. gibi nedenlerle denizde çalışmaktan fırsatını bulduğunda erken ayrılması olarak değerlendirilmektedir.
Bunların nedenleri aşağıdaki anket sorularına verilen cevaplarda açıklanmaya çalışılacaktır.

Gerek anket gerekse birebir görüşme ve meslek hayatımızdan da anlaşılacağı üzere pastanın %39 gibi büyük bir kısmı maddi sebepler nedeniyle denizin tercih edildiği anlaşılmaktadır. Bu günümüzde doğru/geçerli bilgi olmakla birlikte sadece para kazanmak amacıyla bu mesleğe giren insanlarımız eğer gerekli eğitim, motivasyon, çalışma koşulları hakkında vb. gibi konular hakkında bilgi sahibi değilse denizi erken bırakmasına neden olmaktadır. İkinci seçenek olan denizi sevdiğim için diyenlerin genellikle akrabalarının veya tanıdıklarının denizci olmaları veya deniz ile bir şekilde (yaşanılan yer, yazlık gibi) yakinen temasta olanlar tarafından tercih edildiği kanaati oluşmuştur.

Bu iki neden de ülke denizciliğimizin dünyada arzulanan yere gelmesi için yeterli nitelikte insan kaynağı hedefine uygun değildir. İdealist ve adanmış insan kaynağı kitlesiyle ancak bu başarılabilir. Yani, denizci adaylarına önemli olanın millet olarak ülkemizi denizcilikte dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmesini sağlamak için tanıtım ve sevmeyi aşılamak gerekir. Bu amaca amatör deniz sporlarına devletin veya kamunun daha önem vermesi ile ulaşılabilir.

Bu soruya %55 gibi evet diyenler çoğunluktadır. Maddi olarak konuya bakıldığında fazla para kazanılan yer olması bakımından oranın daha fazla olması düşünülebilir. Ankete katılanlara ulaşılabildiği kadarıyla ve/veya yüz yüze yapılan görüşmelerde gemi insanlarının maddi unsurların ön planda tuttuğu anlaşılmakla birlikte kısmen diyenler ise denizi bir bütün olarak artısı ve eksisi ile değerlendirdikleri kanaati uyandırmıştır. Hayır diyenler ise kendilerini denize alıştıramamış veya denizi ve denizciyi iyi özümsememiş kişiler olduğu anlaşılmaktadır.
İnsanlarda sadece maddi gereksinimleri değil, denizciliğin ülkenin kalkınmasındaki beklentilerine uygunluğu gibi farkındalık oluşması gerekmektedir.

Bu soruya %70 gibi bir oranda denizcilik mesleğini gençlere tavsiye ederim denilmiştir. Mesleki açıdan olumlu bakılmasına rağmen geri kalan kısmın yabana atılmayacağı oranda olduğu kanaati oluşmuştur. Her ne kadar günümüzdeki meslek gruplarında maddi açıdan en popüler mesleklerden biri denizcilik mesleği olmasına rağmen %30 gibi bir oranın olumsuz olarak cevaplaması düşürülmesi gereken bir olgu olduğu kanaatindeyiz.
Tavsiye edenlerde yukarıda belirtildiği gibi, fazla kazanç ve iş söylemi üzerinden yapmaktadırlar. Böyle bir niyetin sonucu da müspet olmamaktadır.

Bu soruda verilen %34 ile çoğunluk çok para kazanılması seçeneği diğer anket sorularına verilen cevaplarla paralellik taşımaktadır. İkinci seçenek %23 oran ile 24 saat esasında çalışılma düzenin rahatlığı nedeniyle her gün işe gidip gelme zorunluluğunun olmaması diye cevaplanmıştır. Bu cevaplar uzun süre denizde çalışan gemi insanları bazında değerlendirildiğinde kara yaşamına adapte olmanın zorluğu şeklinde değerlendirilmektedir.

Mesleğin dezavantajları sorusuna verilen cevaplar aileden uzak kalınması cevabı % 61 gibi büyük bir oranda pastanın en üstüne yerleşmiştir. İkinci dilime giren sosyal hayatın olmaması girmiştir. Her iki verilen cevaplar farklı araştırmalarda ve yüz yüze yapılan görüşmeler ile paralellik taşımaktadır. Gemi insanlarının sosyal çevreden uzak kalmakta olduğu bilinmekle birlikte ailelerde, eşlerin yokluğu durumunda normalde alınması gereken sorumluluğun iki katını karada kalan eşi almak zorunda kalmaktadır(1). Bununla birlikte verilecek denizcilik eğitiminde aileden uzak kalınması ve sosyal çevre yoksunluğu ve birlikte çalışma kültürü hakkında özel eğitim verilmesi yararlı olacaktır.

Gemilerde meydana gelen kazaların nedenlerinden psikolojik ve duygusal kısımların %71 gibi büyük bir oranla birinci sıradaki yerini almıştır. Ulusal ve uluslararası mevzuatların psikolojik ve ruhsal durumdan ayrı genelde teknik olarak ele alındığı insanın fiziki yapısı kadar ruhsal durumunun da olduğu düşünülürse bu verilerin dikkate alınması önem arz etmekte olduğu kanaati oluşmuştur.

Yukardaki soruya evet denilen cevapların nedenlerini sorduğumuzda aşağıdaki cevaplar verilmiştir.
Bu soruya 173 cevap verilmiştir.
Motivasyon eksikliği yaratır
Denize adapte olamama
Sakin ve huzurlu bir çalışma ortamında kişisel emniyet alındığında kazaların minimuma ineceği görüşündeyim
Motivasyon yeterliliği ve durum farkındalığının önüne geçmesi
Motivasyon eksikliği, sosyal duygu ve sevgi eksiklikleri
iş güvenliğine daha çok dikkat edilmeli.
Gemi üzeri ast üst ilişkilerinde yoğun baskılar , hata arayan insanlar, ya da suçlama Politikası hataya neden oluyor
Uzun süre karaya ayak basmama, sosyal ortam eksikliği,

Denizde çalışan gemi insanlarının yüksek streste çalışıldığı göz önüne alındığında özellikle stres yönetimi ve öfke kontrolü konularında mukavemetli olmaları için özel eğitim verilmesi kanaatindeyiz.

İster karada olsun ister denizde her nerede olunursa olunsun iş ortamının bulunduğu şartlar kadar yöneticinin yönetim biçimi, tavır ve davranışları da çok önemlidir. Pasta dilimindeki cevaplar birbirlerine oldukça yakındır. Cevapları değerlendirdiğimizde bir liderde veya yönetici de bulunması gerekli özelliklerin dile getirildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle gemideki yönetici olan kişilerin liderlik vasıfları olması gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
Liderlik vasıflarını taşımalarının önündeki en büyük engel yönetici gemi insanı gibi donatan ve armatörlerin de salt ekonomik kazanç olarak denizciliğe bakmalarıdır. Her şeyin “para” açısından değerlendirildiği bir ortamda liderlik ruhu gelişmez ve kabul görmez.

Gemilerde kaza olaylarına neden olan en fazla etki eden faktörler %38 ile dalgınlık ve dikkatsizlik olarak ifade edilmiştir. Bu faktörün nedenleri incelediğimizde daha alt faktörler devreye girmektedir. İkinci %35’lik oran gemide emniyet tedbirlerinin yeterince olmaması faktörü ise daha dikkat çekidir. Zira, ulusal ve uluslararası mevzuat gereği ve PSC başta olmak üzere liman ve bayrak devletlerinin denetlemeleri, kurum içi denetlemeler ve IMO bünyesinde başta ILO, WHO kuralları olduğu halde bu şıkkın ikinci gelmesi düşündürücüdür. Bu tip gemileri incelediğimiz kadarıyla daha ziyade düşük profilli ve standart altı gemiler ile kolay bayraklı gemiler olduğu anlaşılmaktadır.
Gemi kazalarında yorgunluk, gözetim ve koordinasyon eksikliği, organizasyonun kara bölümünün yeterli desteği sağlamaması gibi etkenler de şıklar arasında yer almalıdır.

Teknoloji hayatımızın her evresini etkilediği bir gerçektir. Bunun gemilerimizde olmaması düşünülemez. Teknolojinin en sık kullanılan kısmı internetin sosyal ağ olması nedeniyle arkadaş ve aile ortamında bulunuyormuş hissi uyandırmasıdır. Aynı zamanda istenilen bilgiye kısa sürede ulaşma imkanı sağlıyor ama bu bilgilerin her zaman doğru olduğu anlamı çıkarılmamalıdır. Sevdiklerine ve dünyaya ulaşım rahatlığı gemi insanının ruhen ve zihnen rahatlamasını sağlar. İkinci sıradaki gemideki otomasyonun gelişmesi de bilgisayar destekli yük ve gemi operasyon programları eski gemi ve teknolojilere nazaran fizikken yapılan işleri daha kolay ve daha az zamanda yapılması bir avantajdır.
Gemilerde teknolojinin kullanılması, insan odaklı hataların azalması yanı sıra, gemi tamir ve bekleme sürelerini ve arızalar arası ortalama süreyi azaltmıştır. Gemilerin uzaktan kontrolü ve nihayetinde makine dairelerinin unmanned olması gibi orta gelecekte e- navigasyon ile tamamen insansız gemilere geçilebileceği öngörülmektedir.

Teknolojinin faydalı olduğu kadar gereğince ve doğru kullanılmadığı zaman zararlı hale de gelmektedir. Şöyle ki ankete verilen cevaptan anlaşılacağı üzere %45 gibi büyük çoğunluk teknolojinin görev harici insan ilişkilerini kısıtladığı, gemi insanlarının kamara gibi izole mahallere hapis ettiği anlaşılmaktadır. Halbuki, teknolojinin bu kadar yaygın olmadığı zamanlarda gemi insanları görev harici zamanları birlikte oturma salonlarında oyun oynayarak veya sohbet ederek geçirir, böylelikle sosyal ilişkiler daha gelişirdi.
Gemilerde otomasyon sisteminin artması neticesi, seyirde etkin gözcülük faaliyetinin yerine getirilememesi nedeniyle çatışma, karaya oturma gibi deniz kazaları artmış, yine gemi makinelerinde de iş kazalarında artış olduğu bilinmektedir.

İnsanların denizcilik mesleğine devam etme sürecinin pasta diliminin % 49’unda çıkan oran 1-5 yıl gibi çok kısa süre olması aslında düşündüren ve çare bulunması gereken bir durum olarak değerlendirilmektedir. Denizcilik dünyanın en zor mesleklerinden biri olduğu halde en cazip meslek grupları arasında yer alır. Bu iki tezattın aynı anda bulunması ilginç ve kayda değerdir.
Yukarıda değindiğimiz gibi denizciliği genç nesillere bir dava/ideal olarak benimsetilmesine ihtiyaç vardır.

Makalenin amacına uygun olması bakımından anket araştırmasında çalışılan alanın uzak sefer olması için gayret sarf edilmiştir. %56 gibi bir grup uzak seferde çalıştığını beyan etmiştir. İkinci çıkan %20’lik grup yakın seferde cevabını vermişlerdir. Ancak, genel olarak diğer grupların önemli kısmı uzak seferleri bırakıp çeşitli nedenlerle karada veya liman seferlerinde çalıştığı yaptığımız görüşmelerden anlaşılmaktadır.

Bu soruya verilen cevap da diğer cevaplar ile örtüşmektedir. Ücretin fazla olması % 79 gibi büyük bir çoğunlukla ilk sırayı almıştır. ikinci seçenek % 18 ile denizde kendimi özgür hissetmem seçeneği gelmektedir. Her ne kadar denizin handikapları var ise de avantajlarıda vardır. Bunların başlıcaları karaya nazaran daha işe zamanında yetişememe gibi bağlayıcılığı, bürokrasisi, trafik kalabalığı ve günlük kargaşalıktan uzak bir yaşamı olması nedeniyle tercih edildiği değerlendirilmektedir.
Salt ekonomik kazancın insan davranışları belirlemesi kabul edilemez bir realitedir.

Bu pasta diliminde % 53 oran ile çoğunluk sevdiklerimden uzak kalmanın, ikinci çoğunluk ta denizde sosyal hayattan ayrı kalmanın denizi bırakmayı düşündürdüğünü söylemişlerdir. Sevdikleri ile birlikte olma her insan oğlunda bulunan dürtülerdir ancak her mesleğin çalışma koşulları farklı olduğu için buna adapte olmak gereklidir. Üçüncü sırada denizde umduğumu bulamamak seçenekleri işaretlenmiştir. İlk iki düşünce Türk toplumu gibi ataerkil ve geleneklerine bağlı olan toplumlarda daha çok rastlanmaktadır. Üçüncü düşünce ise denizde çalışmayı düşünen personelin deniz koşullarını iyi değerlendirmeden denize açıldığı değerlendirilmektedir.
Denizciliği bir dava ideal olarak benimsemeyenler için denizde kalmak acıya ıstıraba dönüşebilmektedir.

Denizde çalışmakta iken karayı tercih edenlerin %39’luk kısmı daha dingin hayatı tercih etmiş diğer ikinci seçenek evlendiği için, üçüncü seçenek işini kurduğu için cevabını vermişlerdir. Üçüncü seçenek makul bir seçenek olmakla birlikte diğer seçenekler denizin ve denizcinin öngörülebilen yani bilinmesi gereken yaşantılarıdır. Yukarıdaki seçeneklere yaptığımız önerilerin dikkate alınması ve buna ilave olarak imkanlar elverdiği ölçüde ihtiyaç duyulan personelin şirkette kara-deniz şeklinde dönüşümlü olarak çalışılması düşünülebilir. Bu durumun denizcilikte ileri olan ülkelerde uygulandığını biliyoruz.

Denizcilik mesleğinin daha çekici ve tercih edilen meslek olması için %52’lik oran ile denize uyumlu personel alınması seçeneği dikkati çekmektedir. Buna verilen cevaplar yukarıda sunduğumuz önerilerin dikkate alınmasının fayda sağlayacağı görüşünü kuvvetlendirmiştir. Denizcilik fakültesinde derslere girdiğim zaman öğrencilerin bir kısmının ‘‘Hocam sizin kuruma nasıl geçebilirim veya karaya geçmem için ne önerilerde bulunursunuz?’’ gibi soruların sorulması bile öğrencilerimiz bu mesleği gereği kadar tanımadan veya bir şekilde bu okulları tercih ettiği denizi kısa sürede bırakmayı düşündüğü anlaşılmaktadır. İkinci seçenek ise gemilerde sosyal hayat oluşması şeklindedir. Bunun için imkanlar nispetinde kütüphane, spor, oyun ve eğlence salonları oluşması düşünülebilir. Üçüncü seçenek gemi insanlarının iş aramak zorunda olmamaları ise denizin potansiyel bir iş alanı olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Denizci eğitimi farklı ve kendine has olmalıdır. Teknik, sosyal, psikolojik vs. her yönüyle denizci adayını gemi hayatına hazırlamalıdır.

Gemi insanlarına denizci tercih edecek kişilere öncelikle tavsiyeleriniz nedir diye sorduğumuzda % 46 gibi çoğunluk denizi tanımanın önemli olduğunu diğer ikinci seçenekte denizi para için değil meslek olarak düşünürsen denize çıkmaya karar ver cevabını vermişlerdir. Bu görüşler daha ziyade deneyimli gemi insanlarında bulunur. Önceki seçenek ve önerilere paralellik arz ediyor ve dikkate alınması gerekir kanaatindeyim. Üçüncü seçenek ise denizi bırakmaya karar veren gemi insanının mümkün olduğu kadar üst kadroda bırakması düşüncesi ise de yerinde bir karar olarak değerlendirilmektedir.
Tüm bu aşamalarda idealist genç yetiştirme açığımız sistematik bir çabayla giderilmelidir.

Denizin bırakılmasına en fazla neden olacak seçeneklerin başında % 75’lik oran ile yorgunluk, uykusuzluk ve stres geliyor. Bu oranı % 13 ile alkol ve madde bağımlılığı ve % 5 ile yüksek tansiyon izlemektedir. Yorgunluk, uykusuzluk ve stres konuları denizde görülen en önemli sorunların başında gelmektedir. Bunların yan ürünü olarak yüksek tansiyonun meydana gelmesi anlaşılır bir olgudur. Bu konuya sonuç bölümünde daha ayrıntılı değinilecektir. Ancak, Alkol ve madde bağımlılığı gibi ISM ve şirket kurallarının kesinlikle kabul etmediği bir alışkanlığın % 13 gibi yüksek sayılabilecek bir oranda çıkması konunun daha titizlikle değerlendirmesi kanaati uyandırmaktadır.

Günde ortalama uyku süreleri insanın metabolizması, sağlıklı düşünme, iş veriminin oluşması ve kazaların meydana gelmemesi vb. gibi hususlar bakımından önemlidir. Ankete katılanların % 54’ü 7-9 saat gibi bir cevap vermiştir. Bu rakamın hangi çalışma ortamlarında olduğunu araştırdığımız zaman daha ziyade liman ve/veya uzak seferlerde olduğunu görüyoruz. Liman seferlerinde vardiya düzeni olduğu, uzak seferlerin ise seyrin günlerce sürdüğü liman manevraların daha az olduğu için uyku düzeninin daha elverişli olduğu anlaşılmaktadır. Limanı sık olan konteyner ve kısa sefer yapan her türlü tehlikeli yük taşıyan tanker tipi gemilerde ise doğal olarak bu süre kısalmaktadır. % 45 gibi ciddi sayılacak bir grupta 4-6 saat cevabını vermiştir. Bu durum ulusal ve uluslararası mevzuatlara göre gemi insanı dinlenme saatleri kriterlerinin altındadır. Ayrıca burada dikkat edilmesi diğer önemli hususta dinlenme saatlerinin kesintisiz ne kadar olduğudur. Yani 8 saati 2 den fazla sürede kullanan gemi insanı dinlenmesini tam olarak tamamlamış sayılmayabilir.
Psikolojik sorunların en önemli göstergesi uyku kalitesini azaltmasıdır. Dolayısıyla yorgunluk ve dikkat dağınıklığı meydana gelmektedir.

İnsan yaşamında uyku düzeni ve süresi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle ulusal ve uluslararası mevzuatlar ile bu süre belirlenmiştir. Buna rağmen uyku süresi mevzuatın öngördüğü sürenin altında olduğu durumlara sıkça rastlanıyor. Anket sonuçlarına baktığımızda %39 gibi bir oranla iş yoğunluğu, ikinci sırada %25 ile limanlar arası mesafenin kısalığı ve limanda kalış süresinin kısalığı pastanın büyük bir bölümünü kapsamaktadır.

Gemi insanlarının gemi yaşamlarında lüks sayılabilecek keyfiyetlerden en önemli faktörlerden biri yemek saatleri ve günün menüsüdür. Pasta diliminde ezici bir çoğunlukla motivasyonu arttırır cevabı % 84 gibi bu orana denk gelmesi bunun kanıtı olarak değerlendirilebilir. Gemi insanlarının yemek saatlerini iple çekmeleri bunun göstergesidir. Diğer seçenekler stresi azaltması ve ev özlemini gidermesi deniz ortamında yemek kalitesinin önemini göstergesidir denilebilir.
Donatanın bu hususu göz önüne alarak gemi insanının yemeğini ekonomik şartlara ve kazanca kurban etmemesi önemlidir.

Anket sorularımız içinde belki de en önemli ve dikkat çekici soru psikolojik test konusudur. Gemiye çıkmadan gemi insanlarının psikolojik testten geçirilmesi görüşüne katılan katılımcı oranı %98’e yakın bir görüşte olması bu konunun önemi ve aciliyeti açısından kayda değer bir konu olarak değerlendirilmektedir.
Gemi insanı sadece psikolojik testten geçmemeli, aynı zamanda etraflı bir psikolojik incelemeye tabi tutulmalıdır.

Gemi insanlarının psikolojik testten geçirilmesi sorusu bir önceki anketin devamı niteliğinde şeklinde düşünülebilir. Burada %80 oran gibi evet denilmek suretiyle görüş belirtilmesi aynen gemi insanının gemiye çıkmadan önceki durum gibi sefer bitiminde gemiden inerken de gemi insanındaki psikolojik durumundaki değişikliği bakımından uzmanların değerlendirmesine tabi tutulmaları ve/veya varsa sorunlarına çare bulunulması bakımından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu durum geminin, gemi ortamının ve seferin durumu ile birebir ilişkilidir.

Bu tip soruların katılımcıların cevaplarına bakıldığında genel olarak gemi insanının fiziki ve psikolojik sağlıklı yapısının önemi anlaşılmaktadır. Gerek bu verilere göre gerekse son zamanlardaki gemilerde yaşanan ölüm, yaralanma gibi iş ve iş kaynaklı kazalara bakıldığında sağlık kontrollerinin önemini açıkça göstermektedir. Bu nedenle gemi insanlarında meydana gelen olumsuzluklar daha titizlikle analiz edilerek gerektiğinde mevzuatlardaki sağlık muayenelerinin koşullarının yeniden değerlendirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.

Gemilerde stres ve yorgunluğun azaltılması için sorulara verilen cevaplar aslında bu konuda çözümlere ışık tutacak mahiyettedir. Birinci sırada %44 gibi dinlenme sürelerinin kurallara göre olması ile, ikinci sırada %37 gibi bir oranla uyumsuz personelin gemiden gönderilmesi ile üçüncü sırada ise %14’lük bir pasta diliminde belirli günlerde eğlence tertip edilmesi pasta diliminde yerini almıştır. Bu veriler ışığında en kolay ve maliyetsiz olan uygun zaman ve zemindeki eğlence tertiplemenin faydalarını bunu benimseyen şirket ve gemi insanlarında görülmektedir.

Gemi insanlarını seferde iken psikolojik olarak en çok etkileyen unsurlar, birinci sırada %40 ile aile ve sevdiklerine özlem gelmekte bunu %22 ile gemi yaşam ve ortamının standartlaşması takip etmekte ve üçüncü sırada %17 ile sosyal çevreden uzak kalınması şeklinde görüşler pasta diliminde yerini almıştır. Birinci ve üçüncü seçenekler birbirine yakın ve tamamlayıcı görüşlerdir. İkinci seçenek ise ideal bir durum gibi görülmekle birlikte deniz ve gemi hayatının doğası gereği belirsizliği ve karmaşıklı olduğu ortamlarda uygulaması zor olacağı değerlendirilmektedir.

Gemi insanlarının sefer dönüşlerindeki gerek psikolojik gerekse sosyolojik durumları çok önemlidir. Yukarıda yorumladığımız gibi gemi ortamı, sefer durumu ve geminin fiziki yapısı ile de ilgilidir. Bu sorumuza verilen cevaplarda %43 ile sosyal yaşamda uyum sağlama zorluğu ile birinci sırada, %22 ile gelecek seferin ne olacağının belirsizliği ve üçüncü sırada %15 ile şehir hayatının kargaşalığı ile %14 ile buna yakın dördüncü sıradaki cevapta aile ortamına uyum sağlanmaması gelmektedir. Cevaplardan anlaşıldığı üzere 1’inci ve 4’üncü sıradaki cevaplar sosyolojik bir duruma işaret etmektedir. Bu durum yukardaki anket soruları ve yorumlar ile paralellik taşımakta ve gemi insanının sefer dönüşlerinde psikolojik testten geçirilmesinin gerekliliği daha önem kazandığı kanaati oluşmuştur.

Ayrıca, bu soru haricinde aynı veya benzer sorulara verilen cevaplar ve görüşler;
– Gemi insanı değil gemi adamı (bazen gemi insanı terimini kullandığı zaman)
– Gemi insanı ifadesi daha doğru
– Gemi insanı olmayanlar veya denizi sevmeyenler denize çıkmasın. Deniz 08:00 -17:00 çalışılan bir meslek değil 7/24 hazır olma hazır olma ve her gün kendini geliştirme, bilgiye saygı duyma disiplin gerektiren bir mesleğidir.
– Denizi çalışılmaz yapan egoist kişilerdir.
– Egolu yöneticilerden değil, sintineye girip temizleyen insanlardan bilgi almak gerekir.
– Gemi insanları bir kalıba oturtturulamaz. Gemi çok farklı karakterlerin bir arada olduğu bir ortamdır.
– Büyüklerimiz biz karada tutunamayan insanlarız demişti.
Vb. gibi görüşler ifade edilmiştir.

Anlaşılacağı üzere gemi adamı veya gemi insanı terimleri üzerinde henüz bir mutabakat sağlanamamıştır. Bir kısım personel gelenekçi olarak gemi adamı terimini diğer kısım ise kadınların da bu mesleğe girmiş olması dolayısıyla daha genel olarak gemi insanı terimini tercih etmiştir. Diğer görüşlerde gemi ve deniz ortamının farklılığını dile getirmektedir.

İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Sayın Tamer Kıran, 4 Temmuz 2019’da verdiği bir demecinde dünya ticaretinin yüzde 83’ünün deniz taşımacılığı ile yapıldığını belirterek ‘’deniz taşımacılığı, demir yoluna göre üç, kara yoluna göre yedi, hava yoluna göre ise 21 kat daha ekonomiktir” demiştir. Bu durum deniz taşımacılığının önemini vurgulaması açısından önemlidir. Ayrıca, pandemi döneminde birçok taşımacılığın durduğu veya durma noktasına geldiği zamanda bile deniz taşımacılığı hız kesmeden ticari faaliyetlerini sürdürmüştür. Buna benzer taşımacılık türleri arasında yapılan fayda, zarar, karlılık, toplu taşıma avantajları, ton başına düşen maliyet vb. gibi çalışmaların sonucunda bütünsel olarak değerlendirildiğinde deniz taşımacılığının açık ara önde olduğu göstergesiyle bu taşıma türünün daha uzun yıllar devam edeceği anlaşılmaktadır. Bundan yola çıkarak denizcilik endüstrisi ve buna bağlı olarak denizcilerin varlığı önemli hale gelmektedir.
Zaman zaman da olsa gemilerde gemi personeli tarafından yapılan saldırılar neticesinde gemi insanlarında yaralanmalara ve hatta ölümlere rastlanmaktadır. Bunun yanında bireysel olarak intihar eylemlerine, çeşitli durumlardan kaynaklanan kazalara ve gerek seferde gerekse sefer dönüşünde psikolojik rahatsızlık geçirenlerde bulunmaktadır. Örnek olarak gemi insanı tarafından bıçaklanarak öldürülen Bora Ekşi adlı kaptan meslektaşımızı öldüren gemi insanının ruh hali sorgulanması ve değerlendirilmesi gemi insanı seçimi ve sağlık kontrolleri bazında önemli bir veri olacağı değerlendirilmektedir. 29 Ocak 2022 günü Matilda Oldendof adlı gemide Çin Limanında sahilden draft okumaya müsaade edilmediği gerekçesiyle çarmıhtan bu görevi yapmaya çalışan Selçuk Elibol adlı genç 2inci kaptan meslektaşımızın çarmıhtan iskeleye düşerek vefat etmesi vb. gibi denizci kaza örneklerinden ders çıkarmak önem arz etmektedir. Bu tip kazalarda bir hayli düşündürücü farklı etmenlerin olduğunu ortaya çıkmaktadır. Bu saydıklarımız olumsuz durumlar elbette bütünün içinde çok küçük bir parça ve denizin cazibesini kaybetmesine olanak vermemektedir. Ancak, sonuçta söz konusu insan olduğu için sorunların çaresi de önem arz etmektedir.
Artan rekabet, operasyonel süreçlerin hızlanması, liman sürelerinin kısalması gibi gemi insanlarının iş yoğunluğunu ve stresini arttıran değişimlerle kazalardaki insan faktörünü de artırmaktadır. Örneğin ticari gemilerdeki kaza istatistikleri, deniz kazalarının yaklaşık 80’inin insan kaynaklı olduğunu göstermektedir. Sadece insan temelli meydana gelen kazaların, denizcilik endüstrisine yıllık maliyeti yaklaşık olarak 541 milyon dolardır (Etman ve Halawa, 2007). Ülkemizde bu kapsamda, Türk psikologlar ve denizcilerce kurulmuş “Marine Mental Management” adlı şirket denizcilik psikolojisi alanında uygulamalarda bulunmaktadır (2). Açıkça görülüyor ki, denizlerde acil bir kriz yaşanıyor, ancak denizcilerde görülen ruh sağlığı sorunları, salgının öncesine dayanan bir tarihten itibaren bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kısmen araştırma eksikliğinden dolayı sorunun tam kapsamını ölçmek zor olsa da, bununla birlikte, Helen Sampson ve Neil Ellis tarafından 2019’da yapılan araştırmada, denizciler arasında diğer mesleklere kıyasla daha yüksek düzeyde psikiyatrik bozukluklar oluştuğuna işaret eden sonuçlar tespit edilmişti. Öyle ki 2016’da denizcilerin % 37’sine yakınının ruh sağlığında bir bozulma yaşandığı belirtiliyor (3).

Gemi insanında en fazla görülen rahatsızlık ve şikayetler, depresyon, stres, tükenmişlik sendromu, uykusuzluk, aile ve sosyal hayat özlemi gibi psikolojik faktörlerin öne çıktığı anlaşılmaktadır. Bu kavramlar üzerinde kısaca durursak;
Depresyon kavramı; Psikiyatri ve psikoloji camiasının ‘soğuk algınlığı’ olarak ifade edilen ve kökeni Latince aşağı itmek, bastırmak anlamında olan ‘depresus’ kelimesinden gelmektedir. Depresyon ruhsal çökkünlük ve bunalım olarak ifade edilebilen psikolojik rahatsızlıktır. Daha genel tanımı ile depresyon; büyük bir üzüntü, suçluluk, endişe, değersizlik, uyku ve yeme bozuklukları, cinsel istek kaybı, başka insanlardan uzaklaşma ve her zaman yaptığı etkinliklere karşı ilgisizlik ile belirginleşen duygu durum bozukluğudur (4).

Gemi İnsanlarında Tükenmişlik: Daha önce literatürde bu alan yazında pek fazla çalışma yapılmamış olsa da yapılan çalışmalar gemi insanlarının yüksek risk altında çalıştıklarını ve bu risk durumunun gemi insanları üzerinde stres ve tükenmişliğe sebep olabileceği görülmüştür. Farklı meslek gruplarında tükenmişliğe neden olabilen faktörlere ek olarak gemi içerisinde gemi insanlarılarına özgü tükenmişlik nedenleri; bulunulan kısıtlı yaşam ortamları, liman sürelerinin kısa olması ve bu kısa liman sürelerinde liman ve bayrak devleti kontrollerinin yapılması gereği ile zaten kısa olan liman süresinin iyice kısalması ile gemi insanlarının gemiden inme olasılıklarının zorlaşması ve bu durumların beraberinde iş yükünün artması, düşük kalitede uyku, gece dahi çalışma durumu, vardiyalar arasındaki yetersiz dinlenme zamanları, gemi içerisindeki gürültü ve titreşim durumları gemi insanlarında tükenmişliğe neden olabilecek faktörler şeklinde ifade edilebilmektedir.

Stres: Kelime anlamı olarak bakıldığında stres, zorlanma, gerilme ve baskı anlamına gelen Latince ‘estrictia’ ve Fransızca ‘estree’ kelimelerinden gelmektedir. 17. yüzyılda elem, keder, dert, bela gibi anlamlarda kullanılırken 18. ve 19. yüzyıllarda kişiye, ruhsal yapıya karşı uygulanan güç, baskı gibi anlamlarda kullanılmıştır (5) .

Stres kavramı ile ilgilenen ve tanımlarda bulunan ilk kişi H. Selye’ ye göre stres kavramı, stres yaratan faktörlere karşılık organizmanın geliştirdiği ve verdiği cevap aynı zamanda da bu stres karşısında kişinin bedenindeki aşınma anlamındadır.
Cüceloğlu stres kavramını çevresel ve fiziksel olarak olumsuz koşullar sebebi ile kişinin bedenen ve psikolojik sınırlarını aşması ve çaba harcaması şeklinde tanımlamıştır.

Stresin Sonuçları: Stresin ortaya çıkardığı sonuçlar da tıpkı stres belirtileri gibi fizyolojik, davranışsal ve psikolojik olarak ayırt edilebilmek mümkündür (6). Davranışsal olarak yoğun stresin yarattığı baskı ile beraber tehlikeli madde, alkol ve sigara kullanımı oldukça yaygın görülen sonuçlardan biridir. Aynı zamanda, organizmanın kendisi ve çevresi arasındaki ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan ve uygun düzeyde olduğu sürece gelişmeye yardımcı, aşırı olduğu durumlarda ise bireyin tüm biyolojik ve psikolojik kaynaklarını tüketen bir durum olarak değerlendirilmektedir (7).

Stres, Tükenmişlik ve Depresyon Kavramlarının Birbirleri ile İlişkileri: Stres, tükenmişlik ve depresyon belirtileri birbirlerine benzemekle beraber gerek tükenmişliğin gerekse depresyonun altında stres faktörlerinin yattığı ve büyük bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Bireyin karşılaştığı ve sınırlarını aşan bir stres durumu olduğunda birey bu stres durumu ile baş edemez ve stres devamlılığını sürdürür ise yoğun stres sürecinin sonunda tükenmişlik meydana gelebilmektedir. Tükenmişlikte görülen yorgunluk, uykusuzluk, unutkanlık, dikkat dağınıklığı gibi belirtiler depresyon belirtileri ve depresyondaki olumsuz değerlendirme ile de örtüşmektedir.

Bu nedenlerden dolayı gerek yapılan anket sorularına verilen cevaplar gerekse deniz ortamının insanlarda oluşturduğu izlenimler, yüz yüze görüşmeler ve sosyal medyada çıkan kazalar bir bütün olarak analiz yapıldığı zaman yaptığımız değerlendirmeler;
Öncelikle yapılan anket araştırmaları sonucundaki verilere bakıldığı zaman farklı sorulara verilen cevaplarda bir tutarlılık görülmektedir. Bu durum katılımcıların soruları içtenlikle cevaplandırdıkları anlamını vermektedir ki bu anketin amacı için önemli veriler olup yapılmakta olan çalışmanın önemini göstermektedir. Aynı zamanda gözlemlediğimiz denizcilik ve denizci yaşam ve çalışma ortamı ile de benzer paralellik taşımaktadır.

Ankete katılan gemi insanlarının büyük çoğunluğu uzak sefer (% 56) çalışanları olarak tercih edilmiş olup katılımcıların (% 37 ile 1-10 yıl) denizdeki meslek hayatlarının oldukça kısa olduğu anlaşılmaktadır. Bu seçenek içerisinde denizde çalışanların % 49 gibi bir oran 1-5 yıl, % 34 gibi bir oran da 5-10 yıl süre sonunda denizden ayrılmayı düşündükleri anlaşılmaktadır. Bunların nedeni deniz ortamının getirdiği zorluklara dayanıklı olmanın güçlüğüdür. Deniz yaşamının en uzun (% 30 ile 30 + yıl) olan gemi insanları ise daha adapte olmuş bir şekilde denizle haşır neşir olmuş karadaki karmaşa ve zor olarak gördüğü yaşam şeklinin denize nazaran daha uygunsuz olduğu şeklinde tercih edildiği iki farklı sonuç çıkmaktadır. Günümüzde yüklerin bir yerlerden başka yerlere deniz yolu ile taşınmasının diğer ulaşım araçlarına göre daha avantajlı olması ve gemi insanlarının ücretlerinin de eş değer statüde karadaki işlere nazaran daha iyi olması bu sektörün geleceğinin parlak olduğu görüşü ağırlık kazanmakta olduğu cihetiyle gemi ortamının önemi ortadadır.

Bu nedenle; denizde çalışmak isteyen kişilerin,
a) Denizi bilerek, isteyerek ve severek girmeleri önerilir. Sadece maddi açıdan tercih edilirse hayal kırıklıklarına yol açabilir.
b) Aileden uzak kalma, sosyal hayatın kısıtlanması vb. gibi olumsuzluklara karşı kendilerini fizikken ve ruhen hazırlamalı,
c) Denizcinin seçimindeki mevcut gemi insanındaki psikolojik ve sosyolojik durumu dikkate alınarak kriterlerin yeniden değerlendirilmesi,
d) lisans veya ön lisans seviyesinde olan denizcilik okulu öğrencileri birinci yıl veya staj döneminden sonra öğrencinin denizci olamayacağı kanaati oluşursa puan durumu veya diğer etmenler göz önüne alınarak eş değer diğer okullara gitmesine olanak sağlanması
e) vb. gibi kriterler geliştirilebilir.
Gerektiği değerlendirilmektedir.

Gemi insanlarının işine konsantre olamaması dolayısıyla iş verimin düşmesi, kazaya uğraması, stres ve depresyon vb. gibi olumsuzlukların nedenlerinden biri de yeterince uykuyu alamama yani yeterli dinlenememedir. Anketimize verilen cevaplardan %54 gibi bir grup 7-9 saat gibi dinlenmelerinin olduğunu belirtmiştir. Bu süreç gemide makul karşılanabilir. Ancak bu dinlenme/uyku kesintisiz mi yoksa parçalı mı olduğu sorusu önemlidir. Bu şekilde cevap veren Gemi insanlarının büyük bir kısmı seyri uzun olan veya liman seferleri yapan gemilerde çalıştıkları gözlemlenmiştir. Diğer %46 lık grup uyku sürelerine 4-6 saat gibi cevap vermiş olup bu süreç insan metabolizması için uygun olmayan bir durumdur. Nitekim insan sağlığı konularında IMO, ILO, WHO gibi örgütlerin bazı bağlayıcı veya tavsiye kararları vardır. Ülkemizde de 854 sayılı yasa, İş ve İşçi Sağlığı Güvenliği Yasası gibi mevzuatların bu konuda bağlayıcı hükümleri vardır. Bu örgütlerin ve mevzuatların kural ve tavsiyeleri uygulamaya alınmaya çalışılsa da işin doğası gereği bu kuralların pratikte uygulanması zor olduğunu kabul etmek gerekir. Örneğin kısa ve çok liman yapan konteyner ve kimyasal gemiler veya kosterlerde 24 saat içinde 8 saat dinlenme imkanı olabilir mi?

Gemilerde stresin azaltılması için öneriler ve/veya tedbirler sorulduğunda % 44 ü dinlenme sürelerinin kurallara göre olması gerektiği, % 37 sinin uyumsuz personelin gemiden gönderilmesi gerektiği şeklinde cevaplamışlardır.

Bu nedenlerle biraz maliyetli olmakla birlikte aşağıdaki önerilerin değerlendirilmesinde yarar görülmektedir.
a) Gemilerde seyir ve yük zabitleri (1 zabitler) ayrı ayrı olabilir
b) Limanlarda şirketin atayacağı zabit yük iş ve işlemlerine yardımcı olabilir.
c) Mümkün olduğunca gemice iş bölümü yapılarak iş yoğunluğu fazla olan zabitin/gemi insanının dinlenmesine imkan tanınabilir.
d) Personel seçimine daha fazla dikkat edilir. Gemi yaşamına adapta olamayan ve/veya işe uygun olmayan personel en uygun limanda veya şartlar elverdiği zaman gemiden çekilebilir.

Gemilerde çalışmayı olumsuz etkileyen faktörler sorusuna verilen cevaplar %73 ile uykusuzluk, %13 ile alkol ve madde bağımlılığı, %5 ile yüksek tansiyon gelmektedir. Ayrıca, anket sorusu olarak sorulmasa da kilo problemi, şeker, kalp ve damar hastalıkları vb. gibi hastalık ve belirtilerde oldukça yaygındır.

Diğer bir soru gemi insanının denize çıkmadan kontrat öncesi ve kontrat sonrası psikolojik testten geçmeli mi sorusuydu. Bu soruya verilen cevaplar oldukça dikkat çekicidir ve kayda değer bir durumdur. %98 gibi bir grup denize çıkmadan testten geçilmeli, %80 gibi bir grupta gemiden ayrıldıktan sonra testten geçmeli cevabını vermiştir.

Kazaların oluşma nedenleri nedir sorusu gemi insanlarını sorulduğunda teknik eksiklik ve hatalardan ziyade % 71 lik grup psikolojik durum cevabını vermişlerdir. II. Dünya Savaşı sonrasında askerlerde depresyon artışları görüldü. Ayrıca savaşın etkilerini taşıyan askerler için grup terapisinin ortaya çıkması geleneksel olarak bireysel terapide yer verilmeyen terapi grupları ve liderlik eğitimi olarak bilinen çalışmaların artmasına neden olmuştur (8).

Bu nedenlerle aşağıdaki önerilerin dikkate alınmasında fayda görülmektedir.
a) Mevzuattaki sağlık kontrol testlerinin yeniden değerlendirilerek tıbbı ve psikolojik test uygulamaların hayata geçirilmesi ile yaşanan olumsuzluklar incelenerek tekerrür etmemesi için gayret sarf edilmesi,
b) Gemi insanlarının psikolojik durumları göz önüne alınarak bu konuda eğitimli psikolog, sosyolog, psikiyatr vb. gibi bilim insanlarının çoğaltılması ve bunların kurumlaşmasına gayret sarf edilmesi

Bir başka soruda gemideki yaşamı olumsuz etkileyen unsurlardan psikolojik etkiler %40 ile ilk sırada %22 ile yaşam ve ortamın standartlaşması cevabı verilmiştir.
İzine çıkan personelin %43’ünde sosyal yaşama uyamama sorunu olduğu, sosyal hayatta ise bu gibi durumların sık olduğuna rastlanmaktadır.
Bu nedenlerle aşağıdaki önerilerin dikkate alınmasında fayda görülmektedir,
a) Gemi insanı sağlık kontrollerinden geçerken yeniden belirlenen kriterler çerçevesinde tam teşekküllü hastahanelerden rapor almalı
b) Denizcilik mesleği dünyanın en zor mesleklerinden biridir. Son zamanlarda meydana gelen covit 19 pandemisi, korsan saldırıları, limanlarda kalış sürelerin azlığı, iş yoğunluğunun artması, kontrat sürelerinin uzaması vb. gibi olumsuzluklar nedeniyle aynen II Dünya Savaşı örneğinde olduğu gibi normal terapinin dışında özel eğitim almış psikolog, psikiyatr, sosyolog vb. gibi toplum bilimcileri ve/veya bilim insanlarının olması, ihtiyaç duyulduğunda bunlara danışılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Teknolojinin gemi insanına olumlu etkileri sorulduğunda teknoloji (internetin) aile ve sosyal özlemi kısmen gidermesi açısından ve önemli olduğunu ve otomasyonun gemideki işleri kolaylaştırmasının faydalı olduğu görüşüne karşın bir başka soruda teknolojinin olumsuz yönleri nedir dediğimiz de gemi içindeki fiziki sohbet ortamlarının ve sosyalleşmenin azaldığını söylemişlerdir. Bu durum kişileri sosyal yalnızlığa itmesine neden olur ki sonuçta kişi kendini soyut/sanal hayatın içinde hissetmesine neden olur. Anket sorusu içinde olmamakla birlikte özellikle sosyal medyanın sık kullanılmasının zaten görev harici kısıtlı olan dinlenme ve uyku saatlerinden fedakarlık edildiği, bununda kazalara davetiye çıkarmak anlamında olabileceği bire bir görüşmelerden anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili olarak, Sherry Turkle, katıldığı bir komedi programında insanların cenaze törenlerinde bile Phone’larıyla oynadığını söylemiş, programın sunucusu komedyen Stephen Colbert de “Herkesin bir güle güle deme şekli var” diye karşılık vermişti. ABD’de en çok satan kitaplar arasında yer alan “Shallows” (Sığlar) adlı kitabın yazarı Nicholas Carr, internet kullanımının insanların düşünme şeklini değiştirdiğini, kitaplar ve dergilerde yer alan karmaşık bilgileri hazmetme yeteneğini zayıflattığını söylüyor. Öte yandan ‘The Social Network’ (Sosyal Ağ) adlı film de, Facebook’un gerçek hayata adapte olamayan asosyaller tarafından kurulduğuna dikkat çekerek tartışmayı yaygınlaştırdı. Siber âleme şüpheyle yaklaşan akademisyenler arasında son kitabıyla ses getiren Turkle, BlackBerry’leri bir kenara koyup, Twitter ve Facebook hesaplarını kapatmayı öneriyor.

Gemilerde stres ve yorgunluğun azaltılması için yapılması gerekli motivasyon araçlarından %14’ü gemilerde uygun zamanlarda eğlence tertip edilmesi şeklinde cevap vermiştir.

Bu nedenle,
a) Teknolojiyi gemilerde kullanımının tam özgürlük şeklinde değil de geminin ve personelin yapısına bağlı olarak kısıtlanabileceği,
b) Gemilerde uygun zaman ve önemli günlerde (bayramlar, doğum günleri, önceden belirlenen günlerde, başarılı seferlerden veya sıkıntılar bertaraf edildikten sonra uygun şekilde eğlence tertip edilmesin fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir. Bunu teşfik eden kurum ve yöneticiler olduğu ve bu gemi insanlarının daha verimli çalıştığı gözlemlenmiştir.

Diğer bir soru gemideki yemek kalitesinin iş motivasyonunu nasıl etkiler şeklindeydi. Bu soruya da % 85 gibi büyük bir çoğunluk olumlu cevap vermiştir.

Karada ve denizde yöneticide bulunması gerekli özellikler seçenekleri sunulduğunda hemen hemen bütün sayılan vasıflar bir liderde bulunması gerekli özellikleri saymışlardır. Bu nedenle;
a) Yönetici olan gemi insanının sadece mesleki bilgi ve birikimi değil bunu yanında insani vasıfları ile yönetim bilimini iyi bilmesi yani lider özellikli olmaları gereklidir.
b) Çok basit gibi görünse ve en az maliyetli olsada yemek kalitesinin iyileştirilmesi gemi insanının iş ve iç motivasyonunu arttırıcı bir etmen olduğu bir gerçektir.

Deniz ticaretinin dünya düzeyindeki pastasından olabildiğince daha fazla pay alması ve dolayısıyla ülke kalkınması ile işsizliğe katkı sağlaması amaç olmalıdır. Gemi-Gemi insanı-Armatör ve yardımcı birimler = Denizcilik. Bu denklemde gemi insanı yukarıda kısaca özetlediğimiz üzere üzerinde önemle durulması unsurların önemli bir kısmıdır. Ülkemiz dış ticaretinin ağırlık bazında %89; değer bazında %63’ü deniz yoluyla yapılmaktadır. Dünya deniz ticaretinin % 90’ı deniz yoluyla yapılmaktadır. Dünya Ekonomisinin gerçek durumu bile deniz yolu taşımacılığı BDI index gibi verilerden elde edilmektedir. Bunun yanısıra deniz yolu ile yaklaşık 140 ülkeyle doğrudan sınır komşusu olarak ticaret vs. yapılabilmektedir. Bu yönüyle deniz yolu stratejik bir sektördür. Dünya için denizin önemi en etkili “Eğer denizler olmasaydı dünyanın yarısı açlıktan diğer yarısı soğuktan ölürdü” olarak ifade edilmektedir. Yine ülkelerin kalkınması denizcileşmesine bağlıdır. Zira, denizi iyi değerlendiren milletler, dünyaya, iletişime ve gelişime açık milletlerdir. Atalarımız, bu gerçeği asırlar önce görmüş ve “Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur (Barbaros Hayreddin Paşa ve “Denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız…” (M.Kemal Atatürk ) ifade etmişlerdir. Bu ülküyü başarmak, ancak bütünleşik bir denizcilik politikası ve bu yola adanmış insan kaynağı ile mümkün olacaktır. Her bir denizci adayımız bütünleşik denizcilik politikamızı yani büyük resmi görmeli, rolünü iyi kavramalı ve idealist ve adanmışlık duygusu ile denizciliğe adım atmalıdır.

Denizcilik politikasını planlayan ve yöneten devletin seçilmiş kurumları olan hükümetlerdir. Hükümetlerin denizciliği bir bütün olarak görüp sektörün bileşenleri ile yapacağı görüş alışverişleri, öneri ve yapıcı eleştirilerin dikkate alınması ve hatta bakanlıklar arası dağılmış olan denizcilik birimlerinin bir çatı altında toplanmasını uygun olacağı değerlendirilmektedir. Denizciliğin milli ekonomideki payı, komşumuz Yunanistan’da %6.5 , Avrupa Birliği ortalaması %5 , ülkemizde ise %2,5-3 civarındadır. Ülkemizin denizcileşmesi ile ekonomideki ve istihdamdaki payı da eş zamanlı olarak artacaktır.

Sonuç olarak, denizcilik endüstrisinin gelişmesi teknik ve ekonomi ile ilgili olduğu kadar yetişmiş insan gücü ile de ilgilidir. Yetişmiş insan gücü demek konusu ile ilgili yeterli deneyim ve bilgiye sahip olan, denizi sırf para kazanma amacı için değil de bir meslek olarak gören, denizin her türlü şartlarına adapte olan ve şartların elverdiği ölçüde gemi insanının ihtiyaçlarına cevap veren bir ortam olması durumunda denizlerden alınan pay ile gemi insanının denizde kalış sürelerinin artacağı kanaatindeyiz.

Not: Ankette gemi insanı terimi kullanılmasına rağmen makalede gemi insanı terimi tercih edilmiştir. Denizde çalışan insanlarda bayanların da olması nedeniyle gemi insanı doğru terim olarak düşünülse bile gemi insanı teriminin hâli hazırda sıklıkla kullanılması ve resmi belgelerde geçerli olması nedeniyle gemi insanı terimi kullanılmıştır.

Kaynaklar

1. Taşdelen, U., Aksoy, R., Çakmak, A. F., (Balaban, J. (2000). Gemiadamlarının İş-Aile ve Aile-İş Çatışmasına İlişkin Bir Saha Çalışması.. Temel eğitimde Öğretmenlerin Stres Kaynakları ve Başa Çıkma Teknikleri. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7, 188-195.)
2. Turk P&I, 06 Aralık 2021
3. Deniz Haber Com., 18.05.2021
4. Kılınç, S., Torun, F. 2011. Türkiye’de kullanılan Depresyon Değerlendirme Ölçekleri. Dirim Tıp Gazetesi 86 (1), 39-47
5. Baltaş, A., Baltaş, Z. (1987). Başarılı ve sağlıklı olmak için stres ve başaçıkma yolları, (6. Basım). İstanbul: Remzi Kitabevi.
6. Uslu, K., Maltepe Üniversitesi Y. Lisans Tezi 2021. Gemi Adamlarında Stres. Örücü, E., Kılıç, R. ve Ergül, A. (2011). Çalışma Yaşamında Stresin Bireysel Performans Üzerindeki Etkileri: Eğitim ve Sağlık Çalışanlarına Yönelik Bir Araştırma, Akademik Bakış Dergisi, 26.
7. Aksu, G. (2016). Stres ve Örgütsel Stres, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yönetimi Anabilim Dalı İşletme Bilim Dalı, İstanbul.
8. Peter Burke, 2006., Inctrection In Small Groups – Hand Book Of Social Psyhology


Bunları da beğenebilirsin