Denizcinin anasayfası

Gizem Turan: ‘Tersane tecrübesi dönüm noktam oldu’

Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün ilk kadın römorkör kaptanı olan İTÜ DF Gv. 2012 mezunu Gizem Turan, İTÜ DENARK’ın ‘Tecrübe Konuşuyor’ etkinliğinde tecrübelerini anlattı ve kardeşlerine tavsiyelerde bulundu.

 

Kapt. Gizem Turan kendisine sorular sorulara şu yanıtları verdi:

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

2012 mezunuyum. Yaklaşık 12 yıldır faal olarak denizde çalışıyorum.

Bu macera nasıl başladı?

İlk staj derken çok fazla alternatif yoktu kızlar için. Şuan sektör gelişiyor. Çalışılabilecek bir iki firma vardı. Ben de birçoğu gibi Arkas’ta başladım. Zaten İzmirliyim. Arkas bildiğim bir firmaydı ve istediğim bir yerdi. Aslında kendime şöyle bir plan çizmiştim. Her stajda farklı bir gemi tipini göreceğim. En son hangisinde çalışmak istediğime karar vereceğim ve oraya devam edeceğim gibi. Biraz hayal dünyasıydı. İstediğim yerde staj bulmak, denk gelmesi, araya giren yaz okulları derken ilk iki kısa stajımı Arkas’ta yaptım. Uzun stajımı tankerde yaptım kaptan olduğumda. Sonra baktım ki konteyner daha benlik. Çalışma sistemi, acenta ile konuşma, liman yapma.. Yorgunluk da olsa bir yerleri görme bana biraz daha dinamizm katıyordu ve daha çekilebilir hale getiriyordu. En uzun 15 günde seyir yapmıştım. Gidiyoruz, geliyoruz aynı harita. Hiç ilerlemiyor gibi. Mezun olunca yine Arkas’ta çalışmaya devam ettim. İkinciliğimin sonuna kadar hep orada çalıştım. Arada minik bir tersane tecrübesi kaptım. O aslında dönüm noktası oldu.

Sınava gireceğim gün burada okuyan Onur Ağabey’im ballandıra ballandıra bu okulu anlatıyordu. Ben burayı yazayım dedim. Ailem İstanbul’a gidip okumamı istemiyordu. Tek bir tane İstanbul tercihim var, o da burası. Sonuçlar açıklandı. İTÜ Denizcilik Fakültesi… Evde herkes şokta. Ben de okula girmeden önce aslında nereye geldiğimi çokta bilmiyormuşum. Geldiğimde askeri düzen,  alt üst ilişkisi, disiplin, staj, gemi derken aslında şey gibi oluyor. Her denizcinin hedefi gemiyi bırakıp karaya geçmektir. Hep para yapayım, çalıştıkça çalıştıkça diyorlar ya bir kere deniz suyunu yuttun mu meselesine geliyor. Bir bakıyorsun sen bu işi çok severek yapıyorsun.

 

Kariyer planınız Kıyı Emniyeti miydi?

Biz boğazdaki kurtarma gemilerinde yoğun ve aktif şekilde çalışıyoruz. Çok keyifli bir iş. Oraya girdiğimde römorkörde bir kadının çalışmasını kimse düşünmemiş olsa gerek. Bu ünvan bende kalmış oldu. Oraya giren ilk kurtarma gemisi römorkör kaptanı oldum. Bu bilinçli bir kariyer planı değildi. Ben sadece yapabildiğimin en iyisi olmaya çalıştım. Orada vakit geçirmek, kontrat bitirmek yerine ne yapıyorsam hakkı ile yapmak istedim. Sizler biraz daha şanslısınız. Herkes bu mesleği erkek mesleği olarak görüyor. Kızlar gemiye çıktığında bu zaten yapamaz diye bir ön yargı ile 1-0 geride başlıyorsunuz. Biz gemide daha çok operatörüz. Ben biraz disiplinli de olduğu için kadınların bu meslekte çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Orada başına gelen o kadar saçma şey var ki onlar bir süre sonra rutine dönüyor.

Gemi hayatı nasıl?

Birisi overload oluyor. Ertesi gün birinin bir yeri kırılıyor. Ertesi gün gemide kaçak çıkıyor. Bunlar bir süre sonra normalin olmuş oluyor. Hemen nasıl önlem alabiliriz, ne yaparıza dönüyor. O yüzden maceralı bir iş, eğlenceli.

İlk kez staja çıkacak arkadaşlarımıza tavsiyeleriniz neler?

Biz okulda da ezilerek yetiştik. Gemide de kendini ezdiren çocuklar ve stajyerlerdik. Ben vardiya boyunca altı saat hep ayakta durduğumu bilirim. Yanındaki zabit oturun diyorsa oturun. Sadece belli kalıplarda staj yaptım ben. Çok hırpalayarak kendimizi yaptık. Aslında şunu tavsiye ediyorum kızlar için: Yanınızda korumacı bir zabit ile çalışıyorsanız, ben ikinci kaptanken en kızdığım şey dördüncü kaptana 2 stajyer emanet edersin altı gün şunlara şu işi yaptır, biri kızdır biri erkek stajyerdir. Bir bakarsın kız ofiste oturuyor, erkek stajyere tüpleri taşıttırıyor. Sen niye buradasın? İşte bilmem ne abi sen otur taşıma dedi. Oğlum bu kız niye burada. E abla taşıyamaz.. Öyle bir şey yok. Bir kere siz her işi kendiniz yapacaksınız. Onu yapamam, bu fiziksel şeyim olmaz. Size öyle bir muamele yapılmasına izin vermeyin. Kızlar için söyledim bunu spesifik olarak. Size bir şey yapamaz, aman beli incinir, taşıyamaz .. Hayır. Her işin içinde olacaksınız. Her işi yapacaksınız.

Stajyerken şöyle bir şansın da var. Mezun olup zabit olduğunda, tabii ki bizim meslekte her şeyi bilmek gibi bir şey yok. Çok bildiğinizi sandığınızı bildiğiniz noktalarda bunu hatırlayın: Bu meslek şöyle bir meslek. Senin sağlıkçı, hukukçu, kaptan olman gerekiyor. Bakım, tutum yapıyorsun bir yandan da işçi gibisin. Bu kadar çok şeyden anlayamayız ve bilemeyiz. Bunu işi yaparken öğrenmek zorunda kalıyorsun. Her gün bir şey öğreniyorsun. Bu meslek gerçekten yaptığın her gün yeni bir şey öğrendiğin meslek. İyi oldum diye bir şey yok. İyi olabilirsin ama hep öğrenirsin. Mezun olduğunuzda zabitken çok fazla bilmediğiniz şey oluyor. Ama stajyerken bunu sormak çok kolay. Stajyerken sor sora bildiğin kadar. Stajyerken hiçbir şeyden çekinmeyin. Bunu da bilmiyorsun mu diyecek. Hiç onları düşünmeyin. Herkesin her yaptığına bakın. Her şeyi sorun. Çok uyumayın. İş dışında gezebildiğiniz kadar gezin. Onlar da en keyifli anlar. Mümkünse kaptan ile gezin. Oradaki zamanı gerçekten verimli geçirmek lazım.

Meslekte hiç bırakacağım artık dediğiniz oldu mu?

Aslında çok talihsiz şeyler yaşadım. Uzun stajımda kangren oluyordum ve bacağım kesiliyordu. Gemide uzun stajımdayım. İlk 3 ay o gemideyim. Yeni ikinci kaptan geldi. Görevim 2. Kaptana gemiyi gezdirmek. Ön tarafa geldik. Merdivene çıkarken düşüyor gibi oldum. Bir şekilde kendimi yaralamışım farkında değilim. O iş aşkıyla baş tarafa koşuyorum. Beyaz tulumlarımız var. Bacağımın alt tarafı komple kan olmuş. Kan revan içindeyim. Izgaralardan iki vida girmiş gibi bacağımda kemiğe kadar delik var ama durmuyor. Üç gün boyunca durmadı. İki saatte bir pansuman yapıyoruz. Üçüncü günün sonunda kanama durdu. Bu sefer iltihaplık bir durum oluştu. Deliğin etrafında sarı çirkin baloncuklar iltihaplar. Patlıyor, yara büyüyor. O balonlar yan tarafa gidiyor derken tüm bacağım çürük oldu. Yara büyümüş. 10 gün de seyrimiz var. Fas’a gidiyoruz. Doktor da yok. Anneme durumu anlatıyorum. O da ortopedist ile konuşuyor, ilaçları soruyor. Kapatıyorum, revirde ilaçlara bakıyorum, dozlarına bakıyorum. Beş dakika sonra doktor şunu yapsın, bunu kullansın derken durduramıyoruz. Seyir de devam ediyor. Çalışma motivasyonum yok. Moralim bozuk. Doktor bana yanaşır yanaşmaz ortopediste gitmen lazım diyor. İltihap kemiğe ulaşınca kurtaramayız. Kangren olursun. 10 gün sonunda doktora gidebildim. O arada bir türlü durduramadık. Penisilini kırıp toz haline getirip bacağıma sürdü. Meğerse benim penisiline alerjim varmış. Bir yandan inmeye çalışıyorum. Şirket ile görüşüyorum. Çok çaresiz hissetmemek lazım. Bazen geriye dönüp baktığında yaşadığın olaylarda sana bir şey katıyor.


Bunları da beğenebilirsin