Denizcinin anasayfası

Ömer Berkay Dağlı : “İnsan 5.0 geliyor”

İTÜ Denizcilik Araştırmaları Kulübü (DENARK) tarafından düzenlenen, İTÜ Denizcilik Fakültesi Makine 3. Sınıf Öğrencisi veİTÜ DENARK Başkan Yardımcısı Yaren Yılmazoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen “Bilgi Rotası adlı” etkinliğe katılan Ömer Berkay Dağlı denizcilikte Endüstri 4.0’ın sürdürülebilir olmadığını fakat insan 5.0’ın geldiğine dikkat çekti.

Entech & Semar İş Geliştirme Yöneticisi ve insansız deniz araçlarına yoğunlaşan Novumare’de kurucu ortak ve CTO olarak görev yapan Dağlı şunları söyledi :

İTÜ Denizcilik Fakültesi Güverte 2014 mezunuyum. 3 sene kadar güverte zabiti olarak çalıştım. Ondan sonra İngiltere’ye gittim. Dönünce Entech & Semar şirketinde çalışmaya başladım. Aynı zamanda Entech & Semar’ın da kurucusu olan Semih Ege ile Novumare Technologies adında bir şirket kurduk. Halen Entech & Semar’da yönetici olarak yer alıyorum ve Novumare’nin teknoloji yöneticisiyim.

Projelerinizden bahseder misiniz?

Bir kaç farklı projemiz var aslında ama merkezde tüm projeleri inşa ettiğimiz yapı insansız deniz araçları. İnsansız deniz araçları daha ufak çaplı, belli görevleri yerine getirecek yapılar. Bunların üzerine bazı fonksiyonlar entegre edilerek araçların kullanımını değiştirebiliyorsunuz. Böyle bir yapı tasarladık.
Bunun dışında HTLT’de kullanılmak üzere bir otomasyon programımız var. Bunun dışında bir yazılım geliştiriyoruz. Bir de gemilerin sülfür cap regülasyonunu denetlemek için geliştirilmiş bir proje.

Türk denizcilik sektörü dünyadaki teknolojilerin neresinde?

Türk denizcilik sektörü ya da Yunan denizcilik sektörü diye ayırmak mümkün değil sektörde. Türk gemileri açısından düşünürsek henüz teknolojinin çok da entegre edildiğini söyleyemem. Özellikle bu işin kara kısmında, yönetim kısmında uygulanan teknolojiler çok geri kalıyor. Bu sadece Türkiye’nin problemi değil. Bu, dünyada denizcilik sektörünün bir problemi. Denizcilik regülasyonlara çok bağlı. Yönetici firmalar ailelerden oluşan kemik yapılara sahipler. Onların da inovasyona olan yatkınlığı çok değil. Tüm dünya denizciliği bu konuda daha yavaş ama Türkiye dünyadan da bir tık yavaş diyebilirim.

Teknolojilerle birlikte görev tanımları değişecek mi?

Gemilerde işler daha da kolaylaşacak

Değişim kaçınılmaz bir durum. Dünya değişiyor, sektörler, iş yapış şekli değişiyor. Bunlar yaptığınız mesleklerin tanımını da değiştiriyor. En basiti, bundan 30 sene önce abilerimiz makine dairesinde 24 saat nöbet tutarken, şimdilerde 5’te kamaralarına çekilebiliyorlar. İş yapış şekilleri çok değişecek. Aslında kolaylaşıyor. Belki ilerleyen zamanda makineler acil durumları ve bakımları yapacak duruma geldiklerinde, bu vardiyalar da kısalacak. Güverte için konuşacaksak, biz jurnal doldurmak gibi hantal işleri takip ediyoruz hala. Belki tek bir sistem üzerinden bunların takip edilmesi mümkün. Otomasyon sistemleri geldikçe gemilerdeki safe manning azaldı. İleride daha az personelle aslında götürebiliyor olacağız. Gemilerde iş yükü hafifledi. Raporlama faaliyetleri arttı ama. Daha fazla sistemden bilgi alıyor olabildiğimiz için, daha fazla sensöre sahip olduğumuz için raporlama arttı. Belki sahada iş yükü azaldı ama bu sefer de belge sayısı ile bilgisayar başındaki zaman arttı.

Okullar ayak uyduruyor mu buna?

Fikir açma çabamız yok

Mezun olduğum iki okul için değerlendirebilirim bunu. Hem yurtiçi, yurtdışı karşılaştırmış olabiliriz. Ben ABD’de de, Türkiye’de de elektronik seyir dersi aldım. Amerika’daki elektronik seyir dersimiz tek bir bilgisayar üzerinden çalışan bir yazılım takip etmekti ama Türkiye’de bir simülasyon ortamımız vardı. Türkiye’de gerekli kaynaklar ve akademik çalışmalar bu simülasyon eğitimimi destekleyemiyorken, ABD’de simülasyon ortamı yetersiz olmasına rağmen hocaların sizi yönlendirdikleri vizyon çok daha faydalı oldu. Bir girişim ortamı bünyesinde kendisine bir fikir açma çabasında olan çok az insan var. Mesleğin doğasında olan hemen gemiye çıkayım, bir maddi kazanç sağlayayım fikri de öne çıkıyor olabilir. Güzel örnekler de var. İsmail Hoca’nın simülasyonu takdire şayan. Türkiye için, dünya için çok güzel bir çalışma. Dünyada ses getireceğine inanıyorum bu projenin.

İnovasyon farkındalığı nedir?

İnovasyon vizyonla birebir ilgili

İnovasyon buluşçuluk değildir, bir şey bulmak değildir. Hali hazırda birbirinden ayrı yerlerde duran iki çözümü ya da bir çözüm ve sorunu kafanızda birleştirmektir. En güzel örneklerden biri Twitter. Jack, kuruluş fikrini şöyle ortaya atıyor. Live, MSN gibi yazılımlarda herkes bir statü paylaşıyor ama bunları sadece listelerindeki insanlara gösterebiliyor. İnsanlar bunu tüm dünyaya gösterebilse daha çok şey anlatabilecek. İlk çıktığında bir numaraya SMS  attığınızda Twitter’de yer alıyordu. Aslında inovasyon bu. Sizin vizyonununuzun ne kadar geniş olduğuyla alakalı. İnovasyon farkındalığı da rahmetli dedemin bana söylediği bir şey. Derdi ki rahmetli, her şehre gittiğinde ya da köye gittiğinde çevrende ne yok diye bak derdi. Burada ne yapabiliriz. İnovasyon farkındalığı da bu aslında. İçinde bulunduğumuz güncel süreçte ne yok, ne yapabiliriz. Ya da hangi çözüm hangi sorunla birleştirilebilir inovasyon farkındalığı.

Denizcilik sektörü endüstri 4.0’da ne durumda?

Endüstri 4.0 şu an mümkün değil

Endüstri 4.0 temelde baktığımızda Siemens şirketinin, yani Almanya’nın, dünyaya sattığı bir konsept. Özüne baktığınızda, ışıkların yanmadığı fabrikalardır. Bu da bir fabrika çalışmaya devam ederken, içeride hiç insanın olmadığı, gerçek dünyanın bir ikizinin sürdürüldüğü sistemlerdir endüstri 4.0. Bu denizcilik sektöründe öncelikle üretim açısından değerlendirilmeli. Şu an bir çok tersanede kullanılan dijital twin sistemleri var. Bir gemiyi inşa etmeden önce gemiyi inşa etmiş gibi çalıştırabiliyorsunuz. Bu yazılım da size hangi noktalarda sorun çıkabileceğini söylüyor. Böylece daha hızlı inşa edebiliyorsunuz. Gemide de PMS sistemleri var. Siz makinenin bir dijital ikizini yaratırsınız. El kitaplarındaki sistemlere uyduğunuz sürece size uyarıda bulunur bu sistemler. Denizcilikte evet endüstri 4.0’dayız diyeceğimiz bir değişim şu anda mümkün değil. Denizcilik geleneklerin takip edildiği mesleklerin başında.

Endüstri 5.0 ismini duymaya başladık? Endüstri 4.0 ile farkı ne?

Devamı İnsan 5.0 olacak

Endüstri 4.0 ismini ortaya atan akademisyenler, bundan sonra gelecek olan tüm devrimlerin ya da değişimlerin insan üzerinde olacağını söylediler. Endüstri 5.0 demektense insan 5.0 olarak değiştirmek lazım aslında bunu. Bizler giyilebilir teknolojilerle, vücudumuza yönelik entegrasyonlarla, deri içindeki nano tüplerle, şu anda bildiğimiz insanın tamınında farklı hale geleceğiz. Teknoloji 5.0 teknoloji üzerinde değil de insan özelinde değişikliklere neden olacak. Bunun da denizcilik bölümü var tabi. Bizim çok önceden bir projemiz vardı. Tek bir ekrandan tüm gemi adamlarının sağlık durumlarının kontrol edilmesi üzerine bir otomasyon teknolojisi. O zamanlar bu zordu ama şu an çok daha kolay uygulanabilir. Belki yakın zamanda bizler gemiye giderken o gemiye özel bilgiler alıp ya da o gemiye özel bir çip taşıyıp üstümüzde, kontratımız süresince şirket tarafından takip edileceğiz.

Tersaneler teçhizat, iş gücü açısından insansız gemilere uyum sağlayabilirler mi? Yeni tersaneler kurulmalı mı?

Otonom gemiler tersaneleri değiştirmez

Hiç gerek yok. Otonom araçlar için yeni fabrikalara ihtiyaç duymadığınız gibi tersaneler için de bu geçerli. Otonom gemi dediğinizin geleneksel gemilerden farkı, insanların yaşayacak yerleri olmaması. Yaşam mahali koymayıp, daha fazla kargo ve elektronik cihazlar için yer açıyorsun. Mevcutların bu yönde güncellenmesi de mümkün. Makine ile köprü üstünün daha fazla iletişim kuruyor olması lazım. Mevcut sistemlerinin dijital sinyaller üretmesi gerek. Yapısal olarak tersaneler ve mevcut gemilerden farklı şeyler görmeyeceğiz.

Otonom gemilerde uzaktan müdahaleyle çözülemeyecek sorunlarda ne yapılacak?

Gemilerde tamir robotları olabilir

Çoğunlukla tercih edilen yöntem çiftleme. Bir çok kritik malzemenin yedeklenmesi söz konusu. Çoğunlukla bunu tercih ediyorlar. bu konuda bir regülasyon olmadığı için herkes kendi çözümünü kendisi üretiyor. Ancak ana makineyi yönetemezsiniz mesela. Bu konuda şu problem çıkıyor. Gemideki binlerce sensörle geminin içindeki her şeyi kontrol etmen gerekiyor. Sürekli olarak kontrol ettiğin sürece, içeride insan olmayan ama insan gibi iş yapabilen bazı endüstriyel robotlarla bu tamir işlemleri yerine getirilebilir.

Denizcilik Dergisi’nin haberine göre 42 yaşındaki bir gemi otonom hale getirildi.

Mevcut gemiler otonom olabilir

Asıl istenen de bu . Mevcut sistemleri otonom hale getirmek çok zor değil. Yeni bir sistem inşa etmeyelim. Mevcut gemileri bu konuda bir kabiliyete kavuşturalım isteği mevcut. O projenin ayrıntılarına da bakmak lazım. O proje otonom kararlar alabilen, kendi başına hareket edebilen, bir noktadan bir noktaya navigasyonunu gerçekleştirebilen bir durumda değil. O aslında insansızlaştırılmış bir gemi. Bu zaten çok uzun zamandır da yapılıyor. Bizim de üzerinde çalıştığımız bir proje aslında. Bu çok da mantıklı. İnsansız geminin mantığı, insan için ayrılan yeri kargoya ayırabilmek. Bunun için de gemide bazı güncellemelere gitmek gerekiyor.

Yelkenli gemilerin sektördeki yeri nedir?

Yük taşımada yelkenliler çok zor

Yelkenli gemilerin sektörde bir yeri olduğunu düşünmüyorum. Bir konteyner gemisinin yelkenli olarak inşa edilmesi ve kullanılması çok zor. Yelken zor ama dikine rüzgar tribünleri var. Baltık denizine giderseniz görürsünüz bunları. Gemilerin üzerinde büyük direkler var. Bunlar o direklerden sağlanan enerjiyle karbon salınımını azaltabiliyorlar. Baktığımızda zaten taşıdığın yükün tonajına göre harcadığın yakıt çok düşük.

Güneş enerji sistemli gemiler hayata geçer mi?

Güneş enerjisi mantıklı değil

Güneş enerjisi altyapıları şu an çok verimli değil. Çok büyük bir alana ihtiyacınız var. Şöyle de bir durum var. Siz bu gemiyi sadece Ekvator’da mı çalıştıracaksınız. Mesela Baltık’a çıktığınız zaman da güneş enerjisinden uzaklaşacaksınız. Güneş enerjisi için o gemiye yaptığın yatırım sürdürülebilir olmaz. Teknelerde mantıklı olabilir ama ticari gemilerde çok mantıklı değil.


Bunları da beğenebilirsin