Denizcinin anasayfası

Selanik Mayın Gemisi’ne onur ödülü

Çanakkale Boğazı savunmasında "Selanik Mayın Gemisi" olarak büyük katkılar sağlayan Gonca Buharlı Gemisi'ne onur plaketi verildi.

Rahmi M. Koç Müzesi, 109 yıl önce tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez” dedirten destansı zaferin kahramanı Atatürk ile şehit ve gazileri andı. 18 Mart’ın yıldönümünde müzede düzenlenen “Büyük Bir Deniz Zaferinin Kahramanları” başlıklı panelde, Çanakkale Boğazı savunmasında “Selanik Mayın Gemisi” olarak büyük katkılar sağlayan Gonca Buharlı Gemisi’ne onur plaketi verildi. Davetliler, Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in cephede kullandığı otomobil ile aynı model olan Fiat Zero’yu da yakından inceledi

Türkiye’nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünü “Büyük Bir Deniz Zaferinin Kahramanları” başlıklı panelle kutladı.

Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) ve İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi iş birliğinde düzenlenen panel, müzenin konferans salonunda 17 Mart Pazar günü saat 14.00’te saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu’nun açış konuşmasının ardından KÜDENFOR Kurucu Direktörü Cem Gürdeniz “Çanakkale Deniz Zaferi” başlıklı bir sunum yaptı.

Gürdeniz moderatörlüğündeki panelde, Emekli Deniz Kurmay Albay Bora Serdar, müzede sergilenen ve Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Boğazı savunmasında “Selanik Mayın Gemisi” olarak büyük katkılar sağlayan Gonca Buharlı Gemisi’nin yaşam öyküsünü anlattı. Serdar’ın ardından Prof. Dr. Murat Karataş, “18 Mart 1915 Günü Yaşananlar ve 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal” başlıklı sunum yaptı. Araştırma Görevlisi Buğra Terzi ise “Fiat Zero Aracının Albay Mustafa Kemal’e Tahsis Edildiği Dönemde Anafartalar Cephesi” başlıklı sunumu ile katılımcılara seslendi.

Gonca’ya onur plaketi

Panel kapsamında, Müze Genel Müdürü Mine Sofuoğlu’na Gonca’nın 18 Mart Zaferi’ne katkıları nedeniyle onur plaketi takdim edildi. Gonca’nın bağlı bulunduğu rıhtımda gerçekleşen törende ayrıca TOFAŞ tarafından Rahmi M. Koç Müzesi’ne armağan edilen, Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in cephede kullandığı otomobil ile aynı model olan Fiat Zero da yer aldı. Model Zero, İtalya’nın Torino şehrinden getirtilerek geçen yıl 18 Mart günü müzede sergilenmeye başlamıştı.

Restorasyondan geçirdik

Panelin açılış konuşmasını yapan Rahmi Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu şunları söyledi :

“Bugün sizlerle müzemizin değerli koleksiyonunda yer alan Gonca ve fiat üzerinden Geçmişe Yolculuk ederek başta ulu önderimiz Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi yad edeceğiz. GONCA, Çanakkale savaşlarında mayın dökme gemisi olarak kullanılan çok mühim bir gemidir hepinizin bildiği gibi. Gonca o dönemki adıyla Elbette Selanik mayın gemisi Osmanlı donanmasının savunmasında Hayati rol üstlenmiş gemilerdendir. birazdan dinleyeceğiniz üzere savaş sonrası donanmada çeşitli görevler almış olan gemi 1992 yılında hizmet dışı bırakılmış ve hurdaya çıkarılmadan hemen önce kurucumuz Sayın Rahmi Koç’un liderliğinde titiz bir restorasyondan geçirilmiştir”

Prestijli ödüle aday gösterildik

“Yakın zamanda kendi alanında pek prestijli bir yayın olan klasik bot dergisi tarafından Gonca’nın ödülü aday gösterildiğini ve yakın zamanda da sonuçlarını alacağımızıda bu vesile ile sizlere müjdelemek isteriz. başta geminin varlığından vaktiyle müzemize haberdar eden rahmetli Erol Ersan’a. restorasyonda emeği geçen tüm ekibe. Eski kaptanımız rahmetli Atagül Bey’e bugün canla başla gemiye aynı küksek kalitede tutma konusunda üstün gayretleri için başta kaptanımız Kamil Yüksel hepsini tek tek sayacağım Çünkü emekleri çok büyük denizci arkadaşlarımız Kemal Şahin, Alper Karaca, Kartal Yüksel’e ve tabii ki araştırmalarıyla heyecanlarıyla Gonca’ya bir kat daha değer katan başta kıymetli amiralimiz Cem Gürdeniz olmak üzere şu anda ismini sayamadığın diğer pek çok deniz araştırmacısına müzemiz adına sonsuz teşekkür ve şükranlarımızı sunuyorum”

Fiat Zero müzemizde

“Diğer yandan Fiat Zero Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale cephesinde kullandığı otomobil olarak tarihte yerini almıştır. Bu otomobil sadece bir araç değil aynı zamanda o dönemdeki liderliğin stratejinin ve kararlılığın bir sembolüdür. Fiyat Zero’nun müze koleksiyonumuza katılması için vesile olan başta Profesör Doktor Murat Karataş bugün bizlerle birlikte. Murat hocamızı olmak üzere onun nezdinde tüm Çanakkale Savaşları Enstitüsü ekibine ve bu çok nadide aracı müzemize hediye eden TOFAŞ yönetimine ayrıca şükranlarımızı sunuyorum”

Çanakkale kahramanı Selanik

Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) Kurucu Direktörü emekli Tüma. Cem Gürdeniz ise şu an Rahmi Koç Müzesi’nde Gonca ismiyle sergilenen Selanik Mayın Gemisi’nin mayın dökerek Çanakkale Deniz Zaferi’nin kazanılmasında etkin rol oynadığını söyledi.

Kahramanların torunlarına plaket

Panele katılan Nusrat Mayın Gemisi’nin kaptanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in torunu Kapt. Cihat Gündoğdu ile Çanakkale’de mayın döken İsmail Kamil Can’ın torunları Bahri Can ve Fahrettin Can’a plaket verildi.

109 yıl öncesinden hatıralar

Cem Gürdeniz paneldeki konuşmasında, rıhtımda duran Selanik gemisi ile hemen önündeki Fiat Zero otomobili göstererek şunları söyledi :

“109 yıl evvelinin iki tane çok kıymetli hatıra var. Bunlardan biri Selanik, diğeri ise Fiat Zero. Çünkü ikisi de o yıllarda aktif olarak kullanılmış. Fiat o sene yapılan 14 araçtan biri. Atatürk’ün daha doğrusu Albay Mustafa Kemal’in Anafartalar Grup Komutanı olarak kullanımına tahsis edilmiş.

Çanakkale bir deniz savaşıdır

Eğer donanmamız olsaydı biz bunu yaşardık ancak 20. yüzyıla donanmasız girdik maalesef. Bunun çeşitli nedenleri var. Bunun en büyük nedeni donanmanın Haliç’te 33 yıl hareketsiz kalması. Balkan Harbi’nde çok kısa süre içerisinde Ege Adaları’nı kaybettiğimiz için karşımızdaki büyük güç, büyük deniz gücü diyelim Boğazlar’ın çok kolaylıkla, silah zoruyla, savaş gemilerinin top gücüyle geçilebileceğini değerlendirdi. Churchill’in hatıralarında bunu görüyoruz. Çanakkale bir deniz zaferi mi, deniz savaşı mı? Çok sık gündeme gelen bir konu bu. Esasında gemilerin karşı karşıya geldiği bir deniz savaşı değil ama neticede kritik bir deniz geçidinin kontrolü söz konusu olduğunda savaşın kaderi belirlendiğinden evet bu bir deniz zaferi ve deniz savaşıdır. Mayınlarla, gemiye karşı top bataryalarının, navlun ve mayın kardeşliği sonunda kazanılmış bir savaştır”

Donanmasız olduğumuz için denizden geldiler

Çanakkale’de donanmasız olduğumuz için denizden geldiler. 15 Mayıs 1919’da yine denizden geldiler. Türkiye’nin yapması gereken deniz devletinde yaşadığımızın farkında olmalıyız. Buna göre politikalar üretmeliyiz. 21. Yüzyıl’da denizlerde baskına izin vermemeliyiz. Buna rağmen direnmek zorundayız. Donanmayı güçlü tutmak zorundayız. Denizcileşmemiz gerekiyor.

Mavi Vatan, Türk Boğazları ve Kıbrıs Türk jeopolitiğin atar damarlarıdır. Buralarda jeopolitik dengesi sağlanmış güvenlik ve dış politika uygulamamız gerekir. Bugün Mavi Vatan ve denizlerimizi korumak hem Atatürk’e, hem tarihimize en büyük sadakattir. Bize bu büyük zaferi armağan eden 109 yıl önceki atalarımıza da en büyük armağandır. Son sözümüz sonsuza dek kurtuluş ve kuruluşa sadakat. Yaşasın Atatürk, Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın 18 Mart.

Selanik Limanı’nda görevliydi

Deniz Araştırmacısı emekli Kurmay Albay Bora Serdar ise, Selanik gemisiyle ilgili şu bilgileri paylaştı :

“Selanik römorkörünün geçmişi Selanik Limanı ve rıhtımının inşasına kadar dayanmaktadır. Kesin teslimden önce taraflar arasında yaşanan anlaşmazlıkları çözmek için 18 Haziran 1904’te mukavele yenilenmiş, Selanik Liman İşletmesi 40 sene müddetle tekrar “Selanik Limanı İnşaatı Şirket-i Osmaniyesi”ne verilmiştir. İmzalanan yeni Mukavelename gereği işletmenin bünyesinde bulunan tüm kara ve deniz vasıtaları (römorkörler dâhil) Hazine-i Hassa-i Şahane’ye teslim edilmiştir. Trablusgarp Harbi ile birlikte 27 Eylül 1911’de alınan kısmi seferberlik emri kapsamında römorkörlerden birinin Selanik adını aldığı ve Osmanlı donanmasının emrine girdiği değerlendirilmektedir. O tarihte Selanik’te dört adet römorkör bulunmakta (Sürat, Selanik, Teslihat ve Katerin) ve Selanik bu dönemde kılavuzluk hizmeti vermektedir. Balkan Harbi’nde ise Selanik şehrinin 1912 Kasım’da Yunanlılar tarafından işgali sonrası Fransız bayrağı çekilerek bir Fransız muhribinin koruması altına girmiş ve kısa bir süre kılavuzluk hizmeti vermeye devam etmiştir”

Mayın dökme vasfı kazandırılıyor

“27 Kasım 1912 akşamı Fransız kruvazörünün refakatinde Selanik, Sürat ve Teshilat römorkörleri limandan çıkış yaparak 28 Kasım 1912’de Seddülbahir önlerine gelmişler, tekrar Osmanlı bayrağı çekilerek Çanakkale Boğazı’na giriş yapmışlardır. Selanik römorkörü Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Mayın Grubu’nda bırakılmıştır. Birinci Dünya Savaşı başlangıcına kadar herhangi bir mayın döküş görevi üstlenmediği anlaşılmaktadır. Selanik römorkörüne bu dönemde mayın dökme vasfı kazandırılmış, 4 ve 6 Ağustos 1914 tarihlerinde Çanakkale Boğazı’na 1. ve 2. mayın hatlarını, 10 ve 11 Aralık 1915 tarihlerinde de 17. ve 18. mayın hatlarını döşemiştir. Ayrıca Nusrat mayın gemisinin 18 Mart 1915’i zafere dönüştürecek 11. hat mayınlarını da (26 adet) İstanbul’dan getiren Selanik römorkörüdür”

Nusret’in yanında, kıçtan kara

“Birinci Dünya Savaşı’nda hayatta kalabilmeyi başaran Selanik, savaş bittiğinde donanma hizmetinde bulunan bütün gemilerle aynı kaderi paylaşmış, Mondros Mütarekesi sonrası Hasköy’ün Kâğıthane tarafında Turgut Reis’ten sonra İntibah ve Nusret mayın dökücü gemilerle birlikte yan yana kıçtankara edilmiştir. Selanik römorkörünün seyri, Cumhuriyet donanmasının teşkili ve konuşlanması, 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in ilanı, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve 1946 yılında Marmara Üssü Bahri ve Kocaeli Müstahkem Mevki Komutanlığının yeniden organizasyonu kapsamında değişkenlik göstermiştir. Selanik gemisinin 1923-1937 yılları ait gemi jurnal kayıtları incelendiğinde sürekli bir bakım-onarım süreci yaşadığı görülmektedir. Mayın döküş vasfını kaybeden Selanik römorkörünün yardımcı gemi statüsünde bu dönemde ağırlıklı olarak yolcu ve malzeme naklinde kullanıldığı değerlendirilmektedir. Selanik römorkörü Genelkurmay Başkanlığının 1939 yılında verdiği emir gereği hem mayın işlerinde hem de donanmanın top atışlarında hedef çekme görevini üstlenmiştir. Bu görevini 1942 yılına kadar kesintisiz devam ettirmiş hatta 23 Kasım 1942 tarihinde İzmit Körfezi’nde karaya oturan Zafer muhribinin kurtarılması ve Gölcük’e yedeklenmesi görevini de icra etmiştir”

Konca adıyla yolcu gemisi

“1946 yılında Marmara Üssü Bahri ve Kocaeli Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın ‘Deniz Ana Üs Komutanlığı’ adıyla yeniden organize edilmesiyle, Selanik’in adını bir başka bota bırakarak Konca adını aldığı anlaşılmaktadır. (Gemi jurnal kayıtlarında yer alan bilgiler doğrultusunda)  Bir müddet daha bu şekilde görev yaptıktan sonra, Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda yolcu gemisi olarak tadil edilerek 15 Şubat 1960’da Konca adıyla donanmaya teslim edilmiştir. İleride Gonca adını alacak ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının dokümanlarında İşçi Taşıma Motoru (Y-1099) olarak tanımlanacaktır. Ta ki hizmet dışına çıkarıldığı 1989 yılına kadar. Gonca gemisi, 1992’de Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınarak beş yıl sürecek bir tadilatla 1997 yılında lüks bir yat olarak denize indirilmiş ve Gonca adı ile buharlı yolcu gemisi statüsünde İstanbul Rahmi M. Koç Müzesinde yerini almıştır”

Osmanlı’nın geri çekilişe dur dediği yer

Tarih araştırmacısı Murat Karataş ise şunları söyledi :

“Çanakkale zaferi deyince ne hissediyoruz. Tarih birimi bir zaman bilimi. 1914- 18 yılları arasında biz Türk ve Alman zaferini görüyoruz. 1926 dan itibaren Çanakkale Zaferi Türk zaferidir demeye başlayacağız. Tarih biliminde zamanın neresinden nereye baktığınız çok önemli. Çanakkale zaferine biz baktığımızda müşterek bir zafer olduğunu görüyoruz”

“Tüm unsurlarıyla. Çanakkale cephesi 5 farklı yerde mücadele edilen yerdir. Hava muharebeleri, Deniz muharebeleri, denizaltı muharebeleri, kara ve karaaltı muharebeleri. Bu cephe 1916’da kapatıldı. Ne anlama geliyor Çanakkale zaferi. Tarihin seyri diye bir şey var. Osmanlı’nın geri çekilişine dur dediği yerdir Çanakkale. Tarihi olayı öncesinden ve sonrasından bağımsız değerlendirmek mümkün değildir”

“Mustafa Kemal Çanakkale Deniz Savaşları sırasında Sofya’da görevli. Kendisi katılmak istiyor savaşa. 15 Şubat 1915’te komutanlık veriliyor ona. Gelibolu Limanı’ndan Seddülbahir’e kadar sorumlu komutan. Muhabere alanının olduğu yere tek komutan olarak atanıyor. 1912 yılında Balkan Harbi’nde şube müdürü. Savunma planı hazırlamış. Harp oyunlarını düzenlediğini görüyoruz”

“10 Aralık 1915’te ise cepheden sağlık sebebiyle ayrılıyor. Yarbay olarak geldiği cepheden albay olarak ayrılıyor. 26 Nisan’dan itibaren Çanakkale cephesinde çarpışan askerlerin aklına Mustafa Kemal dediğinizde 25 Nisan’daki harekat gelir. Arıburnu bölgesinde Mustafa kemal’in kendi kendisinin verdiği bir karar vardır. 27. Alayı kendi birliğine katar. Conkbayırı mücadelesinden çıktıktan sonra Anafartalar Komutanı olarak anılan kişidir”

İsmi gazetelere çıkıyor

Cepheye 6 gazeteci geliyor o dönem. Mustafa Kemal’le röportajlar yapılıyor. Basına fotoğraflarının yansıması, fotoğrafının dergilerde yer alması, yabancı gazetecilerin röportaj yapması, hakkında ilk kez şiir yazılması, Mehmet Emin Yurdakul tarafından ilk defa yazılı bir metinde isminin geçirilmesi yine Çanakkale Cephesi’nde olmuştur”


Bunları da beğenebilirsin