Denizcinin anasayfası

Bir kupanın hikayesi

Yüksek Denizcilik Okulu Güverte takımının 1 Temmuz 1971 Denizcilik Bayramı kutlamalarında kazandığı 5 Çifte Filika Yarışları kupası, İlkfer Denizcilik Müzesi’nde yerini aldı.

Selçuk Geliş ağabey 10 Mart’ta aradı ve ofiste isem bir hediye getireceğini söyledi. Hemen beklediğimi söyledim, bir yandan da çok  sevindim. Okulumuzla ilgili her objeyi, her resmi, her hatırayı çok önemsiyorum.
1980 yılında okulun Ortaköy’den askeriyeye bağlanarak Tuzla’ya taşınması sırasında kaybettiğimiz tarihimizi ve anılarımızı elimden geldiğince tekrar bir araya getirmek istiyorum.
Umarım ileride Ortaköy’deki okulumuz da bizlere iade edilir ve kaldığımız yerden devam ederiz. Gelecek denizcilere de çok güzel anılar ve güzellikler bırakırız.

Selçuk ağabey ofise 1971 yılının 1 Temmuz Kabotaj bayramında kazandıkları kupa ile gelince her şey çok anlamlı hale geldi. Bundan sonrası Selçuk ağabeyden dinleyelim:

“Her sene Moda koyunda yarışlar oluyordu. Biz 1 Temmuz sabahı okul bahçesinde toplanır, üzerinde YDO yazan eşofmanlarımızı giyer ve ondan sonra filikalarımıza binerdik. İki çifte, 2 beşli, 2 yedili biniyorduk. Bizi Martı motoru yedekliyordu. Moda koyuna gidiyorduk. Bizden önce veya bizimle beraber Hamit Naci de geliyordu. Bir sene boyunca şamandıraya bağlı durur ama 1 Temmuz’da kalkar gelirdi. Orada demirlerdi ve yarış sonuna kadar beklerdi.

Yarışlara Deniz Harp Okulu, bizim makine ve güverte sınıfları, bir de hatırladığım kadarı ile Fenerbahçe ve Galatasaray kürek takımları da gelirdi. İşte biz onların arasından sıyrıldık.

Takımda hatırladığım kadarı ile Tahir Sarıoğlu hamladaydı. Küreğe yakın olan ve en fazla yük binene hamla denirdi. Ben sivirya arkasıydım, pruva vardı, sivirya ve sivirya arkası ve hamla vardı. Hacı Erdoğan’ı hatırlıyorum. Bizde 2 adet 5 çifte vardı. Biri makine, diğeri güverte takımı olurdu. Makineler komple bir filikadaydı, biz komple bir filikadaydık. Makinenin dereceye girip girmediğini hatırlamıyorum.

Bizim takım güçlüydü, çünkü bizim antrenmanlarımız vardı. İsmi de Akıntıburnu antrenmanıydı. Arnavutköy’deki akıntı burnundan bahsediyorum. Nasıl geçiyorduk anlatamam. O zamanlar Bebek Belediye Gazinosu vardı denizin üstünde, istiridye kabuğu gibi sahnesi vardı.

Bebek Gazinosu’ndaki konserleri dinlerdik

Önce Ortaköy’e giderdik ve aramızda para toplardık. Şarapları alırdık. Bebek gazinosuna gelmeden önce Kuruçeşme’de Galatasaray Adası’nın önünde biraz dinlenirdik. Ondan sonra bir kaptırıyorduk ki o hızla Bebek Gazinosu’nun altına geliyorduk. Hemen altında bir direğe bağlıyorduk. Sessiz sessiz programları dinliyorduk. Kimleri dinlemedik ki, Gönül Akkor, Bülent Ersoy.. O zamanın sanatçılarının hiç bir konserlerini kaçırmazdık. Hemen hemen ilk fırsatta çıkardık.

Moda’ya yarışa dönersek, biz geldiğimizde şamandıraları koyuyorlardı. Herkes sıraya giriyordu. Bir silahla start veriyorlardı. Mesafeye göre, şamandırayı geçtikten sonra başladığımız yere gelmemiz gerekiyordu. İkinci kim oldu hatırlamıyorum. Belki bizim makineciler oldu, belki deniz harp okulu oldu. Deniz Harp okulu filikaları hafifti, bizimkiler eski ve ağır filikalardı. Ama biz Bebek Gazinosu sayesinde iyi antrenman yapıyorduk.

Kupamızı 51 yıldır saklıyordum

Yarış başladı, nasıl güçlü çekiyoruz anlatamam. Kaç dakika sürdü onu da hatırlamıyorum ama finişe geldiğimizde birinci olduk diye bağırdığımızı hatırlıyorum. Bu kupayı 51 yıldır saklıyorum. Sana getirmeden önce bütün arkadaşlarımı aradım ve izinlerini aldım. Hepsi de İlkfer Denizcilik Müzesi’nin en uygun yer olduğunu söylediler. Ben de öyle düşünüyorum.”

 

 

Müzenin en güzel yerinde olacak

Kendisine bir kez daha teşekkür ederek kupayı müzemizin en güzel yerine yerleştirmek üzere teslim aldım. Bu arada 1 Temmuz Kabotaj bayramından da kısa bahsetmek istiyorum. Kabotaj nedir; ilk defa ne zaman kanunlaşmış ve ilk defa ne zaman kutlanmıştır?

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, her yıl 1 Temmuz tarihinde kutlanan bir milli bayramdır. Kabotaj bir ülkenin kendi karasularında ve kendi limanları arasında gemi işletme ve her türlü liman hizmetlerini kendi kontrolünde bulundurma hakkıdır. Büyük Türkçe Sözlük kabotajın kelime anlamını “Bir ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme işi” olarak vermektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluğun kabotaj hakkı yoktu. Çünkü Batılı ülkelere verilmiş olan kapitülasyon hakları sebebiyle Osmanlı İmparatorluğu kıyılarında genellikle yabancı bandıralı tekneler hizmet görürlerdi. Ancak 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması uyarınca kapitülasyonlar lağvedildi. Böylece Türkiye kabotaj hakkına kavuştu. Türkiye’nin büyük ölçüde bir yarımada ülkesi oluşu ve kıyı uzunluğunun 8333 kilometre olduğu dikkate alınırsa bu Türk denizciliğine büyük bir imkân tanıyordu. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra 19 Nisan 1926 tarihinde çıkarılan 815 sayılı yasaya göre Türkiye limanları arasında sadece Türk teknelerinin hizmet görmesi zorunluluğu getirildi. Yasa aynı yıl 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi.
Bu tarih 1935 yılından itibaren Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 2007tarihinde kabotaj kelimesine denizcilik kelimesi de eklenerek bayramın adı Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olmuştur. Bu bayramda genel tatil yoktur.


Bunları da beğenebilirsin