Denizcinin anasayfası

Anılarda Gemiler Ufkun Ötesinde Kayboldular

Geçtiğimiz günlerde Ordulu meslek büyüğümüz Kapt. Refik Akdoğan’ın yeni çıkacak kitabından söz etmiş, ellili, altmışlı ve yetmişli yıllara bir seyahat yapmıştık. Bu kez, bir diğer Ordulu meslek büyüğümüz Rahmetli Kapt. Oktay Sönmez’in onlarca kitabından biri ile sizi eskilere, o zamanın yavaş aktığı ve her zaman çok özlediğim o günlere götürmeye çalışacağım.

Oktay Sönmez, 1933’te Fatsa’da doğmuş. Çocukluğunu Karadeniz’de beş çocuklu ailesinin en büyüğü olarak geçirmiş. (1) Oktay Ağabey, 1950 yılının Ağustosu’nda, Güneysu Vpuru ile İstanbul’daki denizcilik okuluna girmek için yola çıkıyor. Kafasında Karadeniz gençlerinin rağbet ettiği bir mesleğe adım atmak var. Cebinde tamı tamamına 140 lirası var. Okula 550 kişi başvurmuş ancak 25 makine ve 25 güverte olmak üzere 50 alınmış. Tabii Oktay Ağabey’in okul sınavını kazanmasında, onun deniz kıyısında yaşamasının payı büyük olmalı.

Bakın bunu nasıl vurguluyor Oktay Ağabey :

“Her Çarşamba İstanbul yönünden, cumaları da Trabzon yönünden gelecek S/S Ege’yi beklerdik sahildeki kayalıklardan”

Mesleğini seçmesinde okul gemimiz Hamit Naci’nin de payı olmuş.

“1940’larda bir gün, o çocukluğumuzun İkinci Dünya Savaşı ertesi her sabah uyandığımda yaptığım gibi denize, iskeleye inmiştim. Gün öyle başlayacaktı. Difrinciler (yunus avcıları), mezgitçiler, karpuz motorları hep o saatte geleceklerdi. Renk renk kayıklar, yarısı suda, yarısı Kumyalı’nın kumlarına sıra sıra çekileceklerdi. Ben o saatte orada olmalıydım. Her şeyi görmeliydim. Denize, sabaha, çocukluğumun kara şövalyeleri olan difrincilere, taka kaptanlarına bakmalıydım. Evet, o sabah da iskeleye inmiştim ama birden, sanki çarpıldım. İskelede -o zaman ne liman, ne mendirek var- kıçtankara bağlanmış, küçücük ama her şeyi tamam beyaz bir gemi duruyordu. Beton rıhtıma çapraz halat vermişti. Dün gibi hatırlıyorum. Sonra, içinden badem şekeri gibi beyaz elbiseli birileri çıktı. Sanki hepsi birbirinin aynı, oyuncak gibi ya da yalancıktan şeylerdi. Masal adamlardı. İşte ben o gün öğrendim ‘Yüksek Deniz Ticaret Okulu’ diye bir okul olduğunu. Geminin ismi Hamit Naci (ex. Balık), okul gemisi. Karadeniz gezisinde Giresun’a uğramışlardı. Ben işte o gün, doktor, mühendis, vali, kaymakam ya da Atatürk değil de – kaptan – olmaya o sabah karar vermiştim.“

Oktay Ağabey, İstanbul’a varır, okul sınavını kazandığını bir gazete okur.

“Artık büyük adam değil, kaptan olacaktım. Ufkun ötelerini görmek için can atıyordum. Çocukluğum Faik Sabri Duran’ın atlasındaki haritalarda gece yarılarına kadar sayfaların mavi bölümlerinde parmağımı dolaştırarak, görmediğim ama bir gün göreceğim denizleri, ülkeleri düşünerek geçmişti” der. Oktay Ağabey, Fatsa’da o yıllarda ortaokul olmadığından Giresun Ortaokulu’na gitmiş ve o günlere ait şöyle bir ifadesi var :

“Ben öğrenci iken, koca vilayette bir tek valinin arabası vardı; karşısına geçer özlemle seyrederdik.” (2)

Oktay Ağabey 1954’te okulun güverte bölümünden mezun oldu. On yıl D.B. Deniz Nakliyatı filosunda kaptan olarak çalıştı. Sonra aynı kuruluşun New York’taki acentesine stajyer olarak gönderildi. Bu görev sırasında School of World Trade’de profesyonel eğitimine devam etti. 1982 yılında D.B. Deniz Nakliyatı’ndan emekli oldu. 1983’te “İstanbul Maritime”i kurdu ve otuz yıl bu şirkette gemilerle yaşamaya devam etti. Sönmez, kütüphanesinde zengin kitap ve deniz objeleri koleksiyonlarını topladı. Bu ortam birçok edebi ve mesleki sohbetlere ev sahipliği yaptı. 2010’ların başında İTÜ Denizcilik Fakültesi’nde ders verdi. Ailesi ve dostlarının “Kaptan” diye bildiği Oktay Sönmez, denizi ve gemileri senelerce yazdı. Şiir, anı, araştırma, roman ve kısa hikâye olmak üzere on üç kitabı vardır. İlk kitabı Ereğlili Memed’de, denizlerde tanıdığı karakterleri anlattı. Tarihi fantezi roman olan kitabı Knidos Mavide Uyuyan Güzel İngilizceye çevrildi. En son kitaplarından olan Fenerler’de Türkiye’nin deniz fenerlerini katalogladı. Ayrıca Cumhuriyet gazetesi ve çeşitli mesleki dergilerde deniz ve denizcilikle ilgili birçok yazısı yayınlandı. “Kaptan” Giresun’da lisedeyken tanıyıp sevdiği kızla 63 yıl evliydi. Üç kızı ve dört torununun uzaklarda olmasından dolayı şiirlerinde bu özlemi de sık sık dile getirdi. Oktay Sönmez, 25 Ağustos 2017‘ de vefat etti. Ailesi; kitaplarını ve denizcilik antikalarını, anısını devam ettirmek üzere Türkiye Denizcilik Federasyonu’na bağışladı.(1)

Oktay Ağabey’in kitabında neler anlatılıyor. Bir göz atalım mı?

Amerikan fener gemisi Ambrose, Türkiye’deki ilk buharlı gemi: Buğu (ex. Swift), Bombay’a bir macera uğruna gönderilen ve orada hurdaya giden ilk S/S Karadeniz (1890), Nusrat Mayın Gemisi, S/S Anafarta ( 1895), S/S Çanakkale ( 1898), S/S Galata, S/S Gazal, Gazi Alemdar(1898), S/S Gülcemal (1874), Lütfi Kaptan, S/S Gülnihal (1886), S/S Cumhuriyet (1893, ex. Olga, Karadeniz’in bastonlusu) , açlıktan kırılan Yunanların unutamadığı gemi: S/S Kurtuluş, Oktay Sönmez’in ilk gemisi S/S Mersin, Cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa’ya gönderilen S/S Karadeniz (1905), S/S Diana ya da Kömürcü Hisar, Atatürk’ün en fazla seyahat ettiği gemi: S/S Ege (1908) ve kaptanı Sait Özege ( hep merak ederim, Benli Belkıs bu gemide seyahat etti mi?), Ertuğrul yatı, Kaptan Aziz Derya, Alman Bismark Zırhlısının denize indirilme törenine davetli 1928 mezunu Baş Mühendis Nevzat Üler, Kaptan Emirganlı Tahsin, Haziran 1941’de Mersin’in 40 mil güneyinde bir İtalyan denizaltısı tarafından batırılan S/S Refah ve çoğunluğu asker 167 şehit, Kaptan İzzet Dalgakıran, S/S Hamit Naci (3), S/S Güneysu, S/S Aksu, S/S Tarı, S/S Bakır, Savarona, Trak, Marakas, Sus, Etrüks, Tırhan, Kadeş, M/T Kocaeli, Kaptan Zeki Derinsu, Kaptan Engin Derinsu, S/S Çorum, S/S Ardahan, S/S Tarsus, Kaptan Mümtaz Diker, S/S İstanbul, S/S Adana, Kaptan Seyfettin Gezer, S/S Yozgat, S/S Ankara ve Kaptan Şefik Gogen, Ordu, Trabzon, Giresun, Kaptan Altay Altuğ, Kaptan Nurettin Gürşen, S/S Haran, Haşim Mardin, Ali İpar, S/S Aydın, Kaptan Ekrem Savat (S/S Gülcemal’in 2. Kaptanı Mustafa Savat’ın oğlu), Kaptan Ziya Tansev ( Kürt Ziya), S/S Seyhan, M/S Amasya, S/S Sakarya, Kaptan Hilmi Abbas ( Prens Abbas), M/S Abidin Daver, S/S Abdullah, M/S Gençlik, M/T Asım Alnıak.

Oktay Ağabeye göre gemiler canlıdır, doğar, yaşar ve ölürler, kitabında birçok yerde bunu vurgulamıştır. Bunu en güzel anlatanlardan biri de Rahmetli Prof. Dr. Mümtaz Soysal hocamızdır. Kendisi kitabın ikinci baskısında şöyle yazmış: “Denizlerin yazarı Oktay Sönmez ile ortak bir yanımız var: İkimiz de gemilerin –canlı- olduğuna, yaşadıklarına inanırız. Siz inanmaz mısınız? Peki, iyi süslenmiş bir gemi görünce niçin “gelin gibi” diyorsunuz? Hatları güzel, boyası yerinde, temiz bir yelkenliye neden “kız gibi” dediğiniz oluyor? Denizci İngiliz halkının dilinde gemilerden niçin hep –she- diye dişi bir zamirle söz edilir? Nasıl olup da yüzyılların inancına göre kadınlarla gemilerin birbirlerini kıskandıkları söylenir? Ama Oktay gemileri benimserken sadece canlı oluşlarına inanmakla kalmamış, dünya denizlerinde dolaştırdığı gemilerle yaşanan şefkatli bir aşka dönüştürmüştür. Onlarla ilgili yazılarında bunu hemen anlarsınız; kullandığı fiillerden ve insanca okşayışları ya da hüzünleri yansıtan sıfatlardan. Tıpkı bir sevdada olduğu gibi. Oktay’ın yazdıklarını okudukça anılarındaki gemiler benim belleğimde de yer etmeye başlamış gibidirler. Aslında ilginç olayları yaşamış ya da yaşatmış gemileri gelecek kuşaklar için saklı tutmak yerine hemen çürümeyen bırakan ya da hurdacıya satan anısız bir toplumda şu kitap gibi bir yapıt belki de en çok bu açıdan değerlidir; çünkü kitap gemilere de bir ölçüde unutulmazlık ya da ölmezlik kazandırmış oluyor. O gemilerin yine de şanslı sayılmaları gerekir: Oktay Sönmez gibi bir sevenleri olmuş ve onun kalemi ile anımsanır ya da anımsatır olma aşamasına yükselmişlerdir.“

Kitabında birçok yerde Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anan Kaptan Oktay Sönmez Ağabey, onun ilkelerini benimsemiş, hayata geçirmiş ve bizlere onlarca kitap bırakmıştır. Ağabeyimizin bizlere hediye ettiği kitaplar ve denizcilik tarihimize yaptığı değerli katkılar için ona minnettarız. Ruhu şad olsun.

uluchanhan@gmail.com
(1) www.fatsakent.net/oktay-sonmez-sair-yazar-ogretim-gorevlisi-kaptan/
(2) Anılarda Gemiler, Ufkun Ötesinde Kayboldular, İş Bankası Kültür yayınları, 2. Baskı, Eylül 2008, İstanbul
(3) Ex. Balık, 1916, 1935-1951 arası okulda, okulda 14 yıl gemi yok, 1963 ile 1981 arasında Donanmanın Ayancık Mayın gemisine tekrar Hamit Naci adı veriliyor ve bu gemide 1981’de hurdaya ayrılıyor. Daha sonra da M/F Akdeniz 1996-2015 arasında okulda demirli olarak kalıyor ve hurdaya gidiyor.


Bunları da beğenebilirsin