Denizcinin anasayfası

Üsküdar’dan arta kalan 66 yıllık acı

İzmit-Gölcük arası sefer yapan Üsküdar Vapuru, tam 66 yıl önce bugün fırtınaya yakalanarak battı. Resmi rakamlara göre 392 canımızı yitirdiğimiz facia, Türk sivil bahriyesinin en derin yaralarından biri oldu.

1 Mart 1958 tarihini denizcilik hafızasına kazıyan olay, bugün bile Körfez Faciası olarak hatırlanır. Üsküdar, Şirket-i Hayriye için Almanya’nın Elbing şehrinde Schichau Tersaneleri tarafından inşâ edilmiş ve 1927’de, 72 baca numarası ile denize indirilmiş küçük bir yolcu vapuruydu.

148 gros, 64 net tonluktu. Teknesi çelik saçtandı. Uzunluğu 33.1 metre, genişliği 6.6 metre, su kesimi 2.1 metre idi. F. Schichau yapımı 350 beygir gücünde tripil (3 silindirli) buhar makinesi vardı, uskurluydu. Saatte 8 mil hız yapıyordu. Yaz/kış 344 yolcu alabiliyordu. İzmit – Gölcük arasında sefer yapıyordu.

 

Battığında 31 yaşındaydı

Denizin kabardığı o gün de İzmit’ten yolcularını alarak limandan kalktı. Derince yakınlarına geldiğinde şiddetli rüzgara kapıldı ve alabora olarak battı. Resmi rakamlara göre 392 kişinin yaşamını yitirdiği Üsküdar Vapuru’nda kimilerine göre yaklaşık 500 kişi hayatını kaybetmişti.
Üsküdar aynı yıl çıkartıldı ve enkaz olarak satıldı. Battığında 31 yıllık bir tekneydi.

 

 

Körfez’in soğuk sularına kapılan hayatlar

Atilla Oral, Orhan Berent ve Murat Koraltürk tarafından derlenen İskeleye Yanaşan kitabında Üsküdar faciasını şöyle anlatır:
“Yıl 1958, 1 Mart Cumartesi, saat 12.23.
Denizcilik Bankası’nın 72 No’lu Üsküdar adlı köhne teknesi İzmit Vapur İskelesi’nden yolcuları ile birlikte Karamürsel’e doğru hareket ediyor. Üsküdar teknesi İzmit’teki okullardan Gölcük ve Karamürsel civarındaki yuvalarına dönen kız, erkek gencecik öğrenciler ve İzmit civarının halkından insanlarla dolu. İskeleden kalkan Üsküdar sahilden birkaç kilometre açıkta fırtınaya yakalanıyor. Lodosun etkisi ile yükselen dalgalar hiçbir emniyeti olmayan gemiye dolmaya başlıyor. Rüzgar geminin üzerinde bulunan ince tahtalar ve basit demir çubuklarla zemine tutturulmuş olan kaptanın küçük kabinini koparıp kaptanla birlikte denize atıyor. Kontrolsüz kalan gemi dalgalarla boğuşmaya başlıyor. Az önce arkadaşları ile beraber neşe içinde yola çıkan öğrenciler bir anda kendilerini ölümün kucağında buluyorlar. Neye uğradıklarını bilemeyen çaresiz genç öğrenciler ve diğer yolcular büyük bir panik içinde, çığlıklarla İzmit Körfezi’nin soğuk sularına Üsküdar gemisi ile birlikte gömülüyorlar. Yaşamının en güzel yıllarında, okul kıyafetli, kızlı erkekli, pırıl pırıl öğrenciler, nişanlı genç kızlar, boy boy delikanlılar her yaştan sivil insanlar can veriyorlar.

 

Gün ışığına çıkartılmamış olaylar arasında

Deniz ulaştırmacılığının ne kadar ciddi bir iş olduğu konusunda bugüne kadar yaşadığımız en büyük ibret dersi Üsküdar faciasıdır. Denize kıyısı olan her ülkenin tarihinde önemli deniz faciaları yaşandı. İleri Batı ülkelerinde de çok büyük deniz faciaları meydana geldi. Ancak o ülkelerde bu tür olaylar örtbas edilmedi. Sorumlular bulunarak ortaya çıkarıldı. Meydana gelen olay her yönüyle araştırıldı. Facianın içyüzünü aydınlatan bir çok eser yazıldı. Sonraki kuşaklar bu acı tecrübelerden ders alarak yararlandı. Ancak üzerinden geçen yıllara rağmen Üsküdar faciasında yaşanan bir çok gerçek ne yazık ki kapalı kaldı. Yakın tarihimizin en büyük deniz faciası, bütün boyutlarıyla bilmediğimiz belgelerle gün ışığına çıkarılmamış olaylar arasındadır.”

 

 

Günümüzle benzer noktaları çok

Bu yazının tamamını okumanızı tavsiye ederim. Son yıllarda başımıza gelen tren kazaları, maden faciaları, deprem faciaları sonrası yaşadıklarımız ile ilgili çok benzer nokta bulacağınızdan eminim. DP iktidarı bakanlarının gerçek vefat sayısını saklamaları, hakkını aramaya çalışan ailelerin şiddete maruz kalmaları, hiçbir sorumlunun tutuklanmaması ve en acısı üst düzey yöneticilerin hiç birinin denizci olmaması liyakatın yerine adam kayırmacılığın en güzel örneği olarak karşımızda duruyor.


Bunları da beğenebilirsin