Denizcinin anasayfası

1 Temmuz 2023 Kabotaj Bayramımız Kutlu Olsun

Türkiye'de yapılan ilk şilebe, YDO'da da hocalık yapmış olan gazeteci Abidin Daver'in adı verilmişti. Ancak o şilep, suyla buluşması için düzenlenen büyük törende denize inmemek için direnmesiyle meşhur oldu.

 

 

Tam 72 yıl geriye gidiyoruz. 1 Temmuz 1955 sabahına, Haliç kıyısında bir Kabotaj Bayramı’na… Türkiye’de yapılan ilk şilep olan Abidin Daver’in denize indirilme törenine…. Umarım keyifle okursunuz…

–    Bu hikayeyi Başkent Üniversitesi Kültür Yayını olan “Bütün Dünya” Ekim 2001 sayısında okuduğumda, bunu tekrar tarih sayfalarından günümüze taşıyacağımı biliyordum. Sonra Oktay Sönmez ağabeyin “Anılarda Gemiler ufkun ötesinde kayboldular” kitabı ile Abidin Daver gemisi ile ilgili hikaye iyice renklendi.

 

 

 

 

Oktay Ağabey anlatıyor;

“Uzunca boylu, beyaz tenli, eli yüzü görünür şekilde ve hepimizin dikkatini çekecek kadar bakımlı bir İstanbul beyefendisiydi. Yıl 1950-51. O günlerin deniz tutkunu gazetecisi olarak bilinirdi. Cumhuriyet’te yazıyordu. “Hem nalına hem mıhına” başlıklı bir sütunu vardı. Basında ve okuyucular arasında adeta deniz konuları ondan sorulurmuşçasına bir hava yaratabilmişti. 1939-1943 döneminde milletvekili olarak politikadaydı. 1950 de Donanma Vakfı’nın kurulmasında büyük emeği geçti. Evet,  Abidin Daver 1950’li yıllarda o zamanki ismi ile Yüksek Denizcilik okulunda deniz tarihi hocamızdı.

Bu gazeteci yazar hocamızı mezuniyetimizden biraz sonra, 1954 yılında kaybettik. Malum Menderes’li yıllar. İthalat başlamış; Avrupa’dan Amerika’dan gemiler direklerine kadar yüklü geliyor. Makineler, inşaat malzemeleri ve her şey. Yollar, fabrikalar yapılıyor. Ezanın Türkçe’den Arapça’ya geri döndüğü o yılların iktidarındaki politikacıların dili ile ‘nurlu ufuklara’ doğru tam yol gidiyoruz.

Bizim sınıfta o sırada hepimiz çiçeği burunda denizlerdeyiz. Her birimiz bir başka gemide, dünyanın bir başka yerindeyiz. Harıl harıl Türkiye’ye fabrika, yol ve inşaat malzemesi, çeşitli ağır vasıta ve makineler taşıyoruz.

 

15 Ağustos 1953, Camialtı Tersanesi..

İşte bu, o günlerin politikasına uygun olarak, “Neden kendi uçağını kendin yap gibi, kendi gemini kendin yap” olmasın denildi. Yapılırdı, yapılmazdı diye tartışmalar sürüp giderken 15 Ağustos 1953’te Camialtı Tersanesi’nde, o günler için büyük bir gemi tonajı olan beş bin altı yüz altmış dwt’lik bir geminin omurgası atıldı ve inşaat başladı. Bu denizciliğimiz için bir ilkti. Bir süre sonra artık gemi olarak şekillenen tersanedeki yapıya hocamızın adı verildi. Bir gün çok sevdiği gemilerden birinin pruvasında deniz deniz dolaşacağına hiç düşünmüş müdür bilmiyorum ama bu yapılan da, denizi, gemileri yazan bir gazeteci olarak hocamız da bir ilkti. Bence bu bir kadirbilirlikti, yerindeydi ve yakışırdı. Geminin yapımı hızlı denilebilecek şekilde ilerledi ve çıplak teknenin denize indiriliş süresi 1 Temmuz 1955’ gelindi.

 

 

1 Temmuz 1955, Camialtı Tersanesi

Bundan sonrasını Eser Tütel’den devam edeceğiz: 1955 yılının 1 Temmuz Kabotaj bayramı, Cuma günü. Camialtı Tersanesi’nde alışılmamış bir kalabalık var. Her yer bayraklarla ve renkli flamalarla donatılmış, çiçekler, balonlar asılmış. Çünkü bugün, büyük bir gemi denize indirilecekti. Kızakta kıçı denize dönük, başı kara tarafına bakan kocaman bir gemi, bütün heybeti ile yükseliyordu. Yepyeniydi, gıcır gıcırdı. Türk mühendislerinin eseriydi. Türk işçisinin el emeğiyle, alın teri ile meydan getirilmişti.

Hemen yanı başına da davetliler için portatif bir tribün kurulmuştu. Devlet büyükleri, denizcilik camiasının önde gelen kişileri, bembeyaz üniformalarıyla yüksek rütbeli deniz subayları, tersanenin mühendisleri, eşleri, aileleri ve çocukları sanki bayram sevinci içindeydiler. İşçiler başlarında miğfer, sırtlarında gir tulum telaşla koşturup duruyorlardı. Geminin baş tarafına yakın aynı yükseklikte portatif bir kürsü kurulmuştu. Bir kenarda da sırtı kınalı kocaman bir koç bağlı duruyordu.

Nihayet beklenen an geldi. Bando zaten öteden beri marşlar çalmaktaydı. Tören kürsüsüne çıkan bir yönetici günün önem ve anlamını hakkında konuşmaya başladı. Onu başkaları da izledi. Uzun uzun şiirler okundu. Türk milletine yararlı ve uzun ömürlü olması dileklerinde bulunuldu. Bu arada, kenarda sessiz sedasız bekleyen koç hayırlı uğurlu olması dileği ile kurban edildi. Ve de geminin denize indirileceği sihirli an geldi çattı.

Bütün dünya da ,gelenek olarak gemilerin baş tarafında bir şampanya şişesi patlatılır. O günde bu geleneğe uyuldu. Kutlamanın yanı sıra Abidin Daver’in kızı tarafından bir kurdele kesilerek geminin açılışı yapıldı. Bunun ardından gemiyi tutan kanca serbest bırakıldı ve geminin altında kızağın yanı başındaki görevli işçilerde verilen kumandaya uygun olarak çelik bağlantıları kaynakla kesmeye koyuldular. Birkaçı da ellerinde ki keskin baltalarla koca koca halatları bir vuruşta koparttılar. Artık teknenin yağlara bulanmış meyilli kızağın üstünden suya doğru kaymaya başlaması gerekiyordu. Giderek artan bir hızla sulara inecek ,söyle bir iki yana yalpaladıktan sonra dengesini bulacaktı.

Nefesler kesilmiş, gözler kızaktaki gemiye dikilmişti. Eller, bu heyecan verici olayı alkışlamaya hazır bekliyordu.

Hayret, bütün heybeti ile kızaktan aşağıya kaymaya başlaması gereken koca gemide en küçük bir kıpırdanma yoktu. Herkes şaşkınlık içindeydi. Görevlilerde şaşırmıştı, ne yapmaları gerektiğine karar veremiyorlardı. Özellikle mühendisler ne yapmaları gerektiğine karar veremiyorlardı. Aslında böyle olmaması gerekiyordu. Ama olan olmuştu bir kez. O an için yapacak hiçbir şey yoktu. Yapılacak tek şey, gemiyi bir başka gün ,bu ayıbı unutturmak istercesine törensiz ve sessiz sedasız denize indirmekti. Ve de öyle yapıldı.

 

Konuşmacılar sözü fazla uzattığı için

Koca geminin o 1 Temmuz 1955 günü nasıl olup ta deniz inmediği çok geçmeden anlaşıldı. Konuşmacılar sözü gereğinden fazla uzattıkları için!

Lafla peynir gemisi yürümez demişler. Laf uzadıkça laf lafı açmış, laf lafı açınca da kızaklardaki yağ-hem de kızgın öğle sıcağında-akıp gitmişti. Evet, bu kadar basitti ,geminin denize inmemesinin nedeni. Don yağı, parafin ve arap sabununun karıştırılması ile hazırlanan yağ, taşıyıcı kızakla geminin üstünde yer aldığı kızak arasındaki sürtünmeyi kaldırıyor ve kayganlık sağlıyordu. Binlerce tonluk gemi, zaten denize doğru eğik durumdaki kızağın üzerinde önce hafifçe kımıldar ,sonra da giderek artan bir hızla suya inmeye başlardı. İşte bu yağlar akıp gittiği için koca gemi bir türlü yerinden kımıldayamamıştı.

 

Oktay Ağabey ile devam ediyoruz;

Devlet radyosu, devletin kendi tersanesinde don yağının zamanından çok önce uygulandığını, törenin aşırı uzaması ve kızaktaki yağın sıcaktan eriyip yok olması nedeni ile bir geminin denize indirilememesi gerçeğini elbette ilan edemeyecekti. Ama gazeteler konuyu bir hafta boyunca yazdılar ve gemi bir hafta sonra sessiz sedasız 7 Temmuz 1955’te Haliç’in suları ile kucaklaştı.

 

 

Malum, gemiler denize indirildikten sonra donatılırlar. Denize inen çıplak teknedir, asıl iş ondan sonra başlayacaktır. Ana Makine, jeneratör, pompa vs. gibi yardımcılar, su devreleri, elektrik donanımları, güverte üstü yapıları, yükleme boşaltma için kullanılan vinçler, ırgat ve bunlarla ilgili bir sürü donanımlar, çeşitli seyir aletleri vs. hep sonradan monte edilecektir. Kısaca denize indirilmiş dev kabuğun içi doldurulacaktır.

Orası öyle de, o içi boş kabuk bir türlü doldurulamadı. Haliç’in bulanık sularında dibi yosun ve balçık bağlayan boş bir duba gibi orada yıllarca yattı durdu. Çünkü nurlu ufuklar Türkiye’si bu arada korkunç bir döviz darboğazına girmişti. O ünlü yetmiş beş sente muhtaç olmak edebiyatının kaynağı olan müthiş döviz sıkıntısı yaşanıyordu. Değil öyle gemi makineleri, elektronik aletler, şimdilerde vitrinlerden taşan ünlü markalarda beyaz eşyaların çeşidi, toplu iğnenin bile ithali imkansız gibiydi.

Böylece bahtsız geminin ,bahtsızlığı devam ediyor, tekne nerede ise durduğu yerde paslanıyor, karinesinden gemicilikte “sakal” denilen gittikçe gürleşip uzayan yemyeşil yosunlar sarkıyordu. Gemi başlı başına bir yoksulluk, yalnızlık ve terk edilmişlik anıtı, kolsuz bacaksız bir kötürüm balina gibi sessizce uzanmış, her gece kötü talihine ağlıyordu.

Aradan yıllar geçti. Derken İtalya’da Fiat firmasından her nasılsa sağlanabilen bir krediden ayrılan para ile ana makinesi takıldı .Güverte altı ve üstü donanımları, vinçleri, ırgatları getirildi. Sonunda    18 Ağustos 1960’da Camialtı Tersanesi gemiyi çalıştıracak olan zamanın Deniz Nakliyatı TAŞ   teslim etti. Türkiye’nin bu ilk ticaret gemisinin inşaatı tam yedi yılda tamamlandı.

 

 

M/S ABİDİN DAVER’in anlatmaya değer macerası burada bitiyor. Yani nerde ise başladığı yerde biten bir hikaye gibi. Çünkü geri kalan otuz yıllık yaşamında hiçbir önemli olay yok. Kontinant limanları ile Türk limanları arasında çalışmış yıllar yılı. Bir kaç kez Amerika hattının asları olan Victory’ler Liberty’ler hastalanıp tamire alınınca boşluk doldurmak için, tonajına bakmadan Amerika’ya da gönderilmiş, FİAT makinesinin teklemeye başladığı son yıllarında da Erdemir’in yurt içi kömür, cevher taşımalarına tahsisi edilmiş böylece ömrünü sessiz sedasız tamamlayarak 29.11.1988 Yenikapı da yangın geçirir ve 21.08.1989  Aliağa’da (Makina ve Kimya Endustrisi Kurumu) bozulur”

 

Gemiyi, sevgili hocamız Abidin Daver’i ve ağabeyimiz Oktay Sönmez’i de bu şekilde anmış olduk.

Nurlar içinde uyusunlar.

Bayramımız kutlu olsun.

1 Temmuz 2023

Asım İlker Meşe…

 

 

Şehremaneti mümeyyizlerinden Ali Vahi Bey ile Prenses Zeynep Kâmil’in manevi evladı olan Fatma Revan Hanım’ın çocuğu olarak İstanbul’da doğdu 1908 yılında Galatasaray Spor Kulübü’ne kayıt oldu ve 8 nolu üye olarak yer aldı.

Eğitimini, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’nde almaya başlayan Daver, daha sonra girdiği Mekteb-i Sultani’yi 1917 yılında tamamladı. Yüksek öğrenimini Sanayi-i Nefise Mektebi’nde sürdüren Daver, öğrencilik yıllarında çeşitli gazetelere yazılar yazmaya başlamıştı. 1908’den sonra gazeteciliği meslek edinerek önce Tasvir-i Efkar’da, sonra Yeni Gün, Tercüman-ı Hakikat, İkdam ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazarı olarak “Hem Nalına Hem Mıhına” başlığı altında yazdığı fıkralar ile geniş okur kitlelerinin beğenisini kazandı.

Galatasaray’ın 8 numaralı kurucu üyesi olan Daver, 1929-1930 yılları] arasında kulübün başkanlığını üstlenmiştir. 1939-1943 arasında VI. Dönem İstanbul Milletvekili olarak TBMM’de görev yapan Daver, yazıları ile Türk denizciliğine yaptığı katkılardan dolayı sivil amiral olarak da anılır.

Gazeteci Abidin Daver  siyasetten denizciliğe kadar birçok farklı alanda yazmıştı. Kitaplarının yanında özellikle tarihi, siyasi, ekonomik ve teknik bilgilerle donanmış denizcilik yazılarını
halka zevkle okutmayı başarmıştı. Köşesinde Osmanlı/Türk denizcilik tarihini
ele alarak dolaylı, bazense doğrudan Türklerin denizci kimliğini sorgulamıştı.
Hem öncesinde hem de II. Dünya Savaşı sonrasında askeri, ticari vb. sorun, hata
ve eksikleri göstererek veya önerileriyle Türkiye’de denizciliğin utkunun
açılması için çabalamıştır. Bu çalışma, O’nun denizciliğe bakış açısını
inceleyerek Türk denizcilik tarihi alanına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. 1950’li yıllarda Yüksek Denizicilik Okulunda Tarih hocalığı yapmıştır.(Oktay Sönmez-Ufukta kayboldular.)

8 Şubat 1954 tarihinde öldü. Ölümünün ardından ismi Denizcilik Bankası’nın bir şilebine verilmiştir.

Eserleri

Abidin Daver’in “Kanatların Zaferi”, “Mülazımın Romanı”, “Deniz”, “Gemi”, “Dünkü-Bugünkü-Yarınki İstanbul” ve “Radyo Konferansları” adlı altı adet kitabı vardır.

 

  • Daver, Abidin, “DB-Türk Denizcileri Ortaçağ Hayatından Kurtarılmalıdır”, Cumhuriyet, 22 Ağustos 1947, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Türk Şilepçiliğini Geliştirme Şartları”, Cumhuriyet, 9 Mayıs 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “Amerikanın Bize Verdiği Harb Gemileri”, Cumhuriyet, 12 Ocak 1948, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Artık, Sıra Tersaneye Geldi”, Cumhuriyet, 22 Kasım 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Beş Yıllık Sanayi Hamlesi”, Cumhuriyet, 21 Ocak 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Biz, Denizci Millet miyiz?”, Cumhuriyet, 11 Aralık 1947, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Atılayı Çıkarma Projesi”, Cumhuriyet, 11 Kasım 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Bir Deniz Siyasetimiz ve Programımız Var mı?”, Cumhuriyet, 1 Haziran 1948, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Deniz Müzemiz”, Cumhuriyet, 1 Ekim 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Donanmamızın Kuvvetlenmesini Biz Niçin İstiyoruz?”, Cumhuriyet, 3 Mart 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Gemilerimizi Mutlaka Kendimiz Yapmalıyız-Ulaştırma Bakanı Sayın Kemal Satıra”, Cumhuriyet, 26 Nisan 1950, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Gemilerimizin Bir Kısmını Kendimiz Yapmalıyız”, Cumhuriyet, 25 Ocak 1949, s.2,4.
  • Daver, Abidin, “DB-Halicde Yeni Gemiler Yapabileceğimizin Delilleri”, Cumhuriyet, 19 Aralık 1945, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Kabotaj İnhisarının Denizciliğimize Zararları”, Cumhuriyet, 2 Eylül 1948, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Müstakil Bir Deniz-Hava Kuvveti Lâzımdır”, Cumhuriyet, 19 Kasım 1948, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Müstakil Bir Deniz-Hava Kuvvetine Kesin İhtiyacımız Var”, Cumhuriyet, 14 Kasım 1948, s.5.
  • Daver, Abidin, “DB-Oramiral Ülgenin Yanıldığı Nokta”, Cumhuriyet, 15 Haziran 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Programsız Gayretlerle Takviye Edilen Donanma”, Cumhuriyet, 10 Haziran 1948, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Türkiyeye Mutlaka Bir Deniz-Hava Kuvveti Lâzımdır”, Cumhuriyet, 20 Ağustos 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Türk-Rus Filoları Arasında Bir Mukayese”, Cumhuriyet, 6 Temmuz 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Yeni Arama-Tarama Gemilerimize Dair”, Cumhuriyet, 31 Ağustos 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “DB-Yeni Gemiler Yapacak Tersane Meselesi”, Cumhuriyet, 11 Ocak 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “Deniz Şurası”, Cumhuriyet, 5 Ağustos 1950, s. 1,3.
  • Daver, Abidin, “Deniz Ticaretimizi Geliştirmenin Tek Yolu”, Cumhuriyet, 20 Şubat 1948, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Denizciliğimizde Armatörlere Düşen Vazife”, Cumhuriyet, 20 Ağustos 1951, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Denizciliğimize Aid Dilekler”, Cumhuriyet, 1 Temmuz 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Denizciliğimizin Beklediği Himmet”, Cumhuriyet, 12 Nisan 1949, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Denizcilik Bahisleri (DB)-Ansoldada Yapılan Yeni Gemilerimiz”, Cumhuriyet, 26 Aralık 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “Denizcilik Tarihimizden Altın Sahifeler-Barbarosun Preveze Zaferi”, Cumhuriyet, 27 Eylül 1948, s.2.
  • Daver, Abidin, “Devlet Denizciliğinde Doğru Yol”, Cumhuriyet, 14 Ekim 1950, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Donanma Günü ve Donanmamızın Takviyesi”, Cumhuriyet, 27 Eylül 1948, s. 1,3.
  • Daver, Abidin, “Gemilerimizi Kendimiz Yapabiliriz ve Yapmalıyız”, Cumhuriyet, 27 Kasım 1945, s. 1,3.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-Bir Donanma Günü veya Haftası İstiyoruz”, Cumhuriyet, 2 Eylül 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-Bir Donanma Günü veya Haftası İstiyoruz”, Cumhuriyet, 2 Eylül 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-Boğazlarda Üs İsteyen Rusya, Akdenizi İstiyor Demektir”, Cumhuriyet, 14 Ekim 1945, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-Boğazların Müştereken Müdafaası mı? Asla!”, Cumhuriyet, 23 Ağustos 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-İstanbulun İmarı İçin Lüzumlu Milyonları Nasıl Bulabiliriz?”, Cumhuriyet, 6 Haziran 1945, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-Montreux Andlaşması ve Boğazlar Meselesi”, Cumhuriyet, 22 Temmuz 1945, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuları-Preveze Zaferi”, Cumhuriyet, 27 Eylül 1945, s.2.
  • Daver, Abidin, “Günün Mevzuu – Japon Denizciliği Nasıl Doğdu”, Cumhuriyet, 20 Kasım 1941, s.2.
  • Daver, Abidin, “Kendi Gemilerimizi Kendimiz Yapalım”, Cumhuriyet, 11 Mart 1939, s.8.
  • Daver, Abidin, “Memleket Sanayi İçin Değil, Sanayi Memleket İçin”, Cumhuriyet, 27 Temmuz 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Milli Müdafaa Meseleleri-Donanmamızın Takviyesi Halâ Niçin Lâzımdır”, Cumhuriyet, 5 Ekim 1951, s.2.
  • Daver, Abidin, “Sanayimizin Bir Elden İdaresi Lazımdır”, Cumhuriyet, 25 Ocak 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Tarihimizin Şanlı Sahifeleri-Barbarosun En Büyük Zaferi: Preveze”, Cumhuriyet, 27 Eylül 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “Tarihimizin Şanlı Sahifeleri-Barbarosun En Büyük Zaferi: Preveze”, Cumhuriyet, 27 Eylül 1946, s.2.
  • Daver, Abidin, “Taşkızakta 5000 Tonluk 4 Gemi Yapabiliriz”, Cumhuriyet, 25 Kasım 1945, s.2.
  • Daver, Abidin, “Tersane Davamız”, Cumhuriyet, 24 Temmuz 1950, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Türk Boğazlarını Yalnız Türkler Müdafaa Eder”, Cumhuriyet, 13 Ağustos 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Türk Denizciliği İçin Hayırlı Bir Kanun”, Cumhuriyet, 13 Ağustos 1951, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Türk Denizciliğine Aid Bir Senelik Bilânço”, Cumhuriyet, 2 Ocak 1949, s.2.
  • Daver, Abidin, “Türk Denizciliğini Geliştirmenin Tek Çıkar Yolu”, Cumhuriyet, 3 Eylül 1948, s.l.
  • Daver, Abidin, “Türk Donanması Bir Programla Takviye Edilmelidir”, Cumhuriyet, 23 Eylül 1947, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Türk Gemi İnşa Sanayiini Kurmak Şerefi”, Cumhuriyet, 16 Haziran 1947, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Türk Şilepçiliğini İnkişaf Ettirmek İçin”, Cumhuriyet, 26 Haziran 1946, s.1,3.
  • Daver, Abidin, “Türkiye’de Vapur İnşaiyeciliği”, Cumhuriyet, 6 Nisan 1939, s.2. Tefrikalar (Cumhuriyet):
  • Daver, Abidin, “Tarihte Büyük Deniz Muharebeleri (TBDM)”, Tefrika No:l, Cumhuriyet, 7 Kasım 1938, s.2 – “TBDM”, Tefrika No: 125, Cumhuriyet, 19 Mart 1939, s.2:
  • Daver, Abidin, “Tarihte Büyük Deniz Muharebeleri”, Tefrika No:41, Cumhuriyet, 22 Aralık 1938, s2 – “TBDM”, Tefrika No:49, Cumhuriyet, 30 Aralık 1938, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:57, Cumhuriyet, 7 Ocak 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:58, Cumhuriyet, 8 Ocak 1939, s,2,
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:59, Cumhuriyet, 9 Ocak 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:60, Cumhuriyet, 10 Ocak 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:61, Cumhuriyet, 11 Ocak 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:62, Cumhuriyet, 12 Ocak 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Denizde Osmanlı Türkleri”, Tefrika No:63, Cumhuriyet, 13 Ocak 1939, s.2 – “TBDM-Denizde Türkler”, Tefrika No:68, Cumhuriyet, 18 Ocak 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-İstanbulun Zaptı”, Tefrika No:69, Cumhuriyet, 19 Ocak 1939, s.2 – “TBDM-İstanbulun Zaptı”, Tefrika No:74, Cumhuriyet, 24 Ocak 1939, s.2. Daver, Abidin, “TBDM-Osmanlılarla Venedikliler”, Tefrika No:77, s.2 –
  • “TBDM-Osmanlılarla Venedikliler”, Tefrika No:83, Cumhuriyet, 5 Şubat 1939, s. 2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Osmanlılarla Venedikliler”, Tefrika No:84, Cumhuriyet, 6 Şubat 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Akdenizde Türk Hakimiyeti”, Tefrika No:85, Cumhuriyet, 7 Şubat 1939, s.2 – “TBDM”, Tefrika No: 86, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Akdenizde Türk Hakimiyeti”, Tefrika No:86, Cumhuriyet, 8 Şubat 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Akdenizde Türk Hakimiyeti”, Tefrika No:87, Cumhuriyet, 9 Şubat 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Akdenizde Türk Hakimiyeti”, Tefrika No:88, Cumhuriyet, 10 Şubat 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Akdenizde Türk Korsanlan”, Tefrika No:89, Cumhuriyet, 11 Şubat 1939, s.2. Daver, Abidin, “TBDM-Akdenizde Türk Korsanlan”, Tefrika No:91, Cumhuriyet, 13 Şubat 1939, s.2. Daver, Abidin, “TBDM-Preveze Zaferi”, Tefrika No:ll 1, Cumhuriyet, 5 Mart 1939, s.2 – “TBDM-Preveze Zaferi”, Tefrika No:l 19, Cumhuriyet, 13 Mart 1939, s.2.
  • Daver, Abidin, “TBDM-Bir İmparatorluğu Yenen Beylik”, Tefrika No:120, Cumhuriyet, 14 Mart 1939, s.2 – “TBDM-Bir İmparatorluğu Yenen Beylik”, Tefrika No: 121, Cumhuriyet, 15 Mart 1939, s.2.

 

KAYNAKLAR: 

  • Wikipedi
  • İlk Türk Şilebi Abidin Daver ve Hikayesi
  • Oktay Sönmez: “Anılarda gemiler, ufkun ötesinde kayboldular”
  • Eser Tütel “Başkent Üniversitesi Kültür Yayını” Ekim 2001 (s.67-70)

 


Bunları da beğenebilirsin