Denizcinin anasayfası

Van Gölü’nde Osmanlı ordusunun ilk gemileri

Bölge insanlarının Van Denizi dediği, Urartular’ın yelkenli gemilerle seyahat ettiği Van Gölü’nde yüzen ilk Türk gemisini Mimar Sinan inşa etti. Mimar Sinan’ın o dönem yaptığı 3 gemi sayesinde Van Kalesi feth edilebildi.

Hikayeyi ilk defa Sunay Akın’dan dinlediğimde çok büyük keyif almıştım. ‘Bu kadar senelik denizci ol, bu güzel hikayeyi daha yeni duy. Olacak şey değil’ diye düşünmeden de edememişdim. Her bulduğum fırsatta herkesle paylaşmaya çalıştım.

Yine eski kitapları karıştırıken, Reşat Ekrem Koçu’nun “Tarihimizde Garip Vakalar” kitabının 129’ncu sayfasında, “Van Gölü’nde yüzen ilk Türk gemisi 16’ncı yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Büyük sanatkar o zaman yeniçeri ocağında dülgerlikteki hünerleri ile tanınmış basit bir neferdi” yazısına rastladım.. Bu kısa paragraftan daha fazlası olması gerektiğini düşündüm ve  hikayeyi araştırmaya karar verdim..

Bu konu ile ilgili yazılmış  çok güzel bir eser buldum;

Koçbank Yayınları 2002, Tezküretü-l Bünyan ve Tezkiretü-l Ebniye Mimar Sinan’ın anıları. Yazan: Sai Mustafa Çelebi, Çeviren: Hayati Deveci

 

 

Bu kitaptan kısa alıntılarla hikayeyi tekrar hatırlayalım:
Mimar Sinan, Yavuz Sultan Selim’in padişahlığı döneminde, bir tür asker toplama yöntemi olan devşirmeyle, 1512 yılında doğduğu yerden İstanbul’a getirilir. Devşirme sistemi, Osmanlı devletinin fethettiği topraklarda genç ve yetenekli çocukların toplanıp, sıkı bir eğitimden sonra üstün askerler ve bürokratlar olarak yetiştirilmesine verilen addır. Yirmi iki yaşında devşirme olarak getirilen Mimar Sinan, önceki yaşantısı hakkında herhangi bilgi yoktur. Bazı tarihçilere göre Rum kökenli(Yunan kökeni ile karıştırmayalım.) olduğu ve köyünde marangozlukla ilgilendiği belirtilir.

Beni kendine çeken yapı Ayasofya
Mimar Sinan anlatıyor: “Ben Mimar Sinan..29 Mayıs 1490 yılında Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nde doğdum. O gün, İstanbul’un fethinin otuz yedinci yıl dönümüydü. Yavuz Sultan Selim döneminde birkaç yıllık bir ön eğitimden sonra İstanbul’daki acemi ocağına alındım. Acemi ocağı, ortaokul düzeyinde bir teknik okuldur. Osmanlı ordusuna kazandırılmak üzere ,deneyimli teknik eleman ve meslek erbabı kişileri yetiştirir. Yeteneğimin fark edilmesiyle okulda aldığım derslerin geneli marangozluk üzerine olmaya başladı. Bir yandan marangozluk sanatını hakkıyla öğrenmek için bıkmadan usanmadan çalışıyor, bir yandan da Osmanlı’nın başkenti olan büyük İstanbul şehrini tanımaya ve anlamaya çalışıyordum. Benim için küçük Ağırnas Köyü’nden sonra İstanbul’da gördüğüm her şey ilginçti. Bir imparatorluğun yüreğinde dolaşıyordum. Heyecanımı ve duygularımı kelimelerle anlatabilmem imkansız olsa da bu koca kentte bir yapı, beni özellikle kendime çekmeye başlamıştı. Bu Ayasofya’ydı.”

Seferlere katıldıkça uzmanlığı arttı
İstanbul’da geçen birkaç ayın sonunda eğitim için, Acemi okuluna alınan Mimar Sinan, ahşap bina inşaatı konusunda uzmanlaşan bir meslek türü olan dülgerliği öğrenmeye başladı. Osmanlı Devleti’nin günümüz sisteminden farkı olan asker ocağı yapısında, neredeyse tüm meslek grupları ve sanatçılar yer alırdı. Hatta öyle ki, bu meslek gruplarının pek çoğu asker olmak üzere ikinci bir eğitime tabi tutulurlardı. Seferler sırasında kara ve deniz yolunu kullanan ordunun tüm tamirat ihtiyaçları ,yol açım çalışmaları ve teknik çözümleri bu meslek erbabı askerler tarafından karşılanırdı.
Acemi ocağında iki yıl eğitim alan Mimar Sinan da 1514 yılında Çaldıran Savaşı’na ve ardından Mısır seferlerine katıldı. Sefer dönüşünde ise Acemi Ocağı’ndan alınarak askeri bir birlik olan Yeniçeri Ocağı’na dahil edildi. Yeniçeri ocağına katıldıktan tam bir yıl sonra dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad ve Rodos seferlerine katılarak subaylığa yükseldi. Meslek erbabı bir subay olarak katıldığı seferlerde çok fazla ülke, kültür ve mimari eseri gözlemledi.

 

Van Kalesi’ni düşüren 3 gemi
Mimar Sinan anlatıyor: “Öğrenimim sona erince yeniçeri ordusunda istihkam subayı olarak görevlendirildim. Artık yeniçeri ordusu ile birlikte çeşitli savaşlara katılacaktım. Katıldım da. Birçok doğu ve batı ülkelerine gittim. Gördüğüm her binayı, harabeyi adeta bir ders gibi inceledim. Savaşın gerektirdiği işler arasında mimari pratiğimi de ilerlettim. Bir gün geldi ki, artık yeteneğimi göstermek için fırsat kollamaya başladığımı fark ettim, çünkü bilgiyle dolmuştum ve insanların sunamayacaksam yeteneğimin bir anlamı yoktu. 44 yaşıma geldiğimde tarih 1534 idi ve Osmanlı ordusu ile birlikte Van Gölü’nün batı yakasına ulaşmıştık. Vezir Lütfü Paşa ,benden gölün doğu kıyısındaki durumun öğrenilmesi için gemi inşa etmemi istedi. Bu emrin yerine getirebilmesi elimizdeki imkanlarla mümkün görünmese de, sızlanamadan çalışmaya başladım. Ve kısa zamanda inşa ettiğim üç gemiyi suya indirmeyi başardım. O gün, o gemilerle elde ettiğimi istihbarat çok büyük işe yaradı ve Van kalesi düştü.”

 

 

 

Bir yanda mesleki ustalığını geliştiren bir yandan da Osmanlı Devlet Sistemi içinde çok önemli görevlere gelen Mimar Sinan dehasıyla Osmanlı Mimari tipolojisinin zenginleşmesine sebep olan en önemli tarihsel kimliktir. İnşa ettiği mimari yapılarda üstün bir estetik kalite barındırmayı başarmış olsa da, ilhamının yalnızca güç sahibi kişilerden değil toplumun tüm kesimlerine dair kültürel izlerden almıştır. Yaşadığı dönemden isminin başına “mimarbaşı” ”mühendislerin gözbebeği” ve “büyük usta” sıfatları eklense de, o her zaman mütevazi kişiliği ile ön plana çıkmış ve marangozluktan gelme olduğunu büyük bir gururla her dönemde anlatmıştır.

 

 

Van Gölü’ndeki yelkenliler
Van Gölü’nde Osmanlı döneminde çok daha önce, Urartular zamanında ulaşım yapıldığına dair buluntular vardır. Osmanlı döneminde yelkenli gemilerle taşımacılık yapılmaktadır. 19. yüzyılda ise buharlı gemi işletmeciliği yönünde çeşitli girişimler olmuştur. 1928 ‘de Nafia Vekaleti’ne bağlı Van Gölü Seyr-i Sefain İdaresi kurulur. İdare 1934’te Van vilayeti İdare-i Hususiyesi’ne geçer.

1936 yılına gelindiği zaman, göldeki taşımacılık işleri 3.025 sayılı kanunla iktisat Vekâlet’ine bağlı hükmü şahsiyeti haiz Van Gölü İşletmesi’ne bağlandıysa da, iki yıl sonra, 1938’de kuruluş Denizbank’ın bağlandı. Denizbank’ın tasfiye edilmesinden sonra, 1939 yılında Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü’ne 1943 yılında Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğü’ne 1952’de Denizcilik Bankası T.A.O’na, 1983 yılında Türkiye Denizcilik Kurumuna 1985 yılında Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne bağlandı. 1988 yılında Yüksek Planlama Kurulu’nun 17 Mart 1988 tarih ve 88/25 sayılı kararı ile TCDD Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır.

 

Cumhuriyet’in ilk gemisi Bitlis
Cumhuriyet döneminde Gölde işletilen ilk gemi Bitlis Gemisidir. 30 Ağustos 1937 günü çalışmaya başladı. Bunu Van adılı gemi izledi. 1948 yılında ise inşa edilen TATVAN Van gölünde çalışan ilk feribottur. Bunları 1953 yılında inşa edilen 2 NİSAN adı verilen gemi izledi. Bu gemilerden Bitlis ve Van gemileri ile Tatvan Feribotu İstanbul’da Haliç Tersanesi’nde İki Nisan gemisi ise Camialtı Tersanesinde küçük blok olarak inşa edildi küçük bloklar trenle Muş’a oradan kara yolu ile Tatvan’a gönderildi. Bu küçük Bloklar Tatvan’da Van Gölü kıyısında kurulan tersanede birleştirilerek gemiler inşa edildi. Cumhuriyet döneminde gölde işletilen ilk gemi Bitlis Gemisidir. 30 Ağustos 1937 günü çalışmaya başladı. Bunu Van adlı gemi izledi. 1948 yılında ise inşa edilen TATVAN ise Van Gölü’nde çalışan ilk feribottur.

 

 

 

 

 

 

Van Gölü’nü suyunun özelliğinden dolayı gemilerin karinalarında yosun tutma olmadığı için her zaman temiz olarak kalmıştır.

VAN GÖLÜNDEKİ İLK DÖRT VAPURUN TEKNİK ÖZELLİKLERİ
VAN: 1937, Haliç yapısı yolcu-yük gemisiydi. 185 gros,123 net tonluktu. Uzunluğu: 31,1 metre, genişliği: 6 metre, su kesimi: 2,3 metre idi. Her biri 135 beygir gücünde 2 adet dizel motoru vardı. Çift uskurluydu. 8,5 mil hız yapıyordu. Yazın 180, kışın 150 yolcu alabiliyordu.
BİTLİS: 1937’de motorlu yolcu-yük gemisi olarak yapıldı. 185 gros, 123 net tonluktu. Uzunluğu: 31,1 metre, genişliği: 6 metre, su kesimi: 2,3 metre idi. Her biri 35 beygir gücünde 2 adet dizel motoru vardı. Çift uskurluydu. Yazın 180, kışın 150 yolcu alıyordu.
TATVAN: 1948’de motorlu Feribot gemisi olarak yapıldı. i 1949’da Haliç Tersanesi yapımı Tatvan yolcu ve yük gemisi. 364 gros, 215 net tonluktu. Uzunlukluyu: 37,5 metre, genişliği: 8 metre, su kesimi: 2,7 metre idi. 315 beygir gücünde dizel motoru vardı. 8 mil hız yapıyordu. Yazın 324, kışın 309 yolcu alabiliyordu.
İKİ NİSAN: 1953’te Camialtı Tersanesi’nde yapıldı. Yolcu ve tren ferisi idi. Yazın 520., kışın 466 yolcu taşıyordu. 531 gros, 218 net tonluktu. Uzunluğu: 42,8 metre, genişliği: 8,7 metre, su kesimi: 2,7 metre idi. 520 beygir gücünde Fiat yapımı dizel motoru vardı. 11 mil hız yapıyordu.

*** Ali Bozoğlu arşivi’nden alınmıştır.


Bunları da beğenebilirsin